Tayland'da Kovid-19'a karşı aşılama ay sonu başlayacak

(İHA)
(İHA)
TT

Tayland'da Kovid-19'a karşı aşılama ay sonu başlayacak

(İHA)
(İHA)

Çin merkezli Sinovac şirketinin geliştirdiği aşının ilk 200 bin dozunun 24 Şubat'ta ülkeye gelmesinin beklendiğini açıklayan Tayland hükümeti, Kovid-19 aşılama programına bu ayın sonunda başlanacağını duyurdu.
Dünya genelinde yaklaşık 109 milyondan fazla kişiye bulaşarak 2.42 milyonu aşkın ölüme neden olan Kovid-19 salgınında aşı çalışmaları birçok ülkede hız kazanırken, Tayland’da konuya dair yeni bir gelişme yaşandı. Hükümetten yapılan açıklamada, Çin üretimi Sinovac aşısının ilk 200 bin dozunun 24 Şubat'ta ülkeye gelmesinin beklendiği, aşılama uygulamasına bu ayın sonunda başlanacağı duyuruldu. Çinli Sinovac'ın Tayland için üretilen 200 bin dozun 20 Şubat'ta sevkiyata hazır olacağını doğruladığını belirten Başbakan Yardımcısı ve Halk Sağlığı Bakanı Anutin Charnvirakul, aşıların beyan edilen standartları karşıladığından emin olmak üzere son bir incelemeye tabi tutulacağını ifade etti.

"2-3 gün alacak"
Hastalık Kontrol Departmanı Genel Direktörü Opas Karnkawinpong ise söz konusu son incelemenin en fazla 2 ila 3 gün sürmesinin beklendiği bilgisini paylaştı. Başbakan Prayut Chan-o-cha da ilk parti aşıların teslim alınıp riskli gruplara uygulanmasının ardından sürecin 800 bin dozluk ikinci parti ve 1 milyon dozluk üçüncü parti ile devam edeceğini açıkladı. Prayut, sonraki partilerin daha önce ilk dozunu alan grupta ikinci doz, diğer nüfusa ise ilk doz olarak uygulanacağını da belirtti.

Adım adım uygulanacak
Tayland'da sağlık çalışanları ve kronik sağlık sorunları olan kişilerle bu ay sonunda başlayacak aşılama seferberliğinde ülkedeki göçmen işçiler de öncelikli gruplar arasında yer alacak. AstraZeneca'nın ürettiği 26 milyon dozun planlandığı üzere Mayıs ve Haziran ayları arasında ülkeye ulaşması halinde teslimat sürecini 35 milyon doz daha izleyecek. Haziran-Aralık ayları arasında ise kademeli olarak genel nüfus aşılanacak.
Tayland'da dün itibarıyla Kovid-19 vakalarının toplam sayısı 24 bin 714'e ulaşmış, ölü sayısı da 82'ye yükselmişti.



İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
TT

İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)

İran'ın askeri üs ve nükleer tesislere ev sahipliği yapan İsfahan eyaletine saldırı düzenlendi. ABD, misillemenin İsrail tarafından yapıldığını bildirirken, Tel Aviv yönetimi saldırıyı henüz üstlenmedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na yakınlığıyla bilinen yarı resmi Fars Haber Ajansı'ndan yapılan açıklamada, eyaletin başkenti İsfahan şehrine yerel saatle 04.00'te saldırı düzenlendiği duyuruldu. 

Haberde, İran Hava Kuvvetleri'ne bağlı 8. Ana Jet Üssü yakınlarında patlama sesleri duyulduğu aktarıldı. 

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı da söz konusu üs civarında üç mini drone'un hava savunma sistemlerince etkisiz hale getirildiğini bildirdi. 

Buna ek olarak İsfahan'ın yaklaşık 800 kilometre kuzeyindeki Tebriz şehrinde hava sahasına giren mini drone'ların imha edildiği aktarıldı. ABD'nin tanınmış gazetelerinden New York Times'a (NYT) konuşan İranlı yetkililer, saldırıların ülkenin sınırları içinden düzenlenmiş olabileceğini söylerken, daha fazla bilgi vermedi.

Saldırılarda askeri üste hasar oluştuğuna veya can kaybı yaşandığına dair bir açıklama yapılmadı. 

"ABD onay vermedi"

Amerikalı yetkililer, ülkenin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e, İsrail'in saldırıyla ilgili perşembe günü ABD yönetimiyle bilgi paylaştığını fakat Washington'ın operasyona "yeşil ışık yakmadığını" savundu. 

İsrail'in kendileriyle paylaştığı bilgilerde "hedeflerin net belirtilmediğini fakat sivil yapıların ya da nükleer tesislerin hedef alınmayacağının ifade edildiğini" söylerken saldırıda nükleer tesislerin değil askeri üssün hedef alındığını da öne sürdüler. 

Sosyal medyada paylaşılan videolarda, patlama seslerinin duyulduğu görülüyor. 

Saldırı öncesinde dün CNN'e konuşan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, İsrail'in misilleme yapması durumunda "vakit kaybetmeden güçlü şekilde karşılık vereceklerini" söylemişti.

Saldırının ardından BK merkezli haber ajansı Reuters'a konuşan İranlı bir üst düzey yetkiliyse henüz İsrail'e karşı misilleme planlarının olmadığını belirtti. Yetkili, "Olayın dış kaynaklı olduğu henüz teyit edilmedi. Dışarıdan herhangi bir saldırı haberi almadık. Ülkeye sızan birilerinin bunu düzenleyip düzenlemediği araştırılıyor" dedi. 

Amerikan medya kuruluşu CBS'e konuşan ABD'li yetkililer, İsrail'in saldırıda füze kullandığını öne sürdü. Bununla ilgili henüz bir doğrulama yapılmadı. 

"Göze göz, dişe diş"

Diğer yandan İsrail ordusu, bugünkü açıklamasında İran'daki patlamalarla ilgili yorum yapılmayacağını ifade etti.

Tel Aviv yönetiminden bir yetkiliyse İsrail'in radikal sağcı gazetelerinden Jerusalem Post'a açıklamasında, "Göze göz, dişe diş. İsrail saldırıya uğradı ve misilleme yaptı" dedi. 

Yetkili, "stratejik sebeplerden ötürü İsrail'in saldırıyı üstlenmeyebileceğini" öne sürdü. Kaynak ayrıca ABD yönetiminin, olayın ardında İsrail'in olduğuna dair açıklama yapmasını "anlayamadıklarını" söyledi. İsrailli yetkili, "Bunun yerine sessiz kalabilirlerdi. İran'ın itibarını koruyabilirlerdi, durumu tek başlarına tırmandırmaktan kaçınabilirlerdi" ifadelerini kullandı.

Radikal Sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, saldırının ardından Twitter hesabından misillemeyi yetersiz bulduğunu ima ederek "Zayıf kaldı" paylaşımını yaptı.

Bölgede İran ordusuna ait üssün yanı sıra nükleer tesisler de yer alıyor.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) yapılan açıklamada, tesislerde herhangi bir hasar oluşmadığı bilgisi paylaşıldı. 

"Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

Britanyalı düşünce kuruluşu Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı direktörü Sanam Vakil, Guardian'a açıklamasında saldırının İran lideri Ali Hamaney'in doğum gününe denk getirildiğine dikkat çekerek, bunun "sembolik önem taşıdığını" söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bölgede gerginliğin daha fazla tırmanmaması için taraflara itidal çağrısı yaptı. 

Fransa Avrupa İlişkilerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean-Noël Barrot, "Herkesten gerilimi azaltması için adım atmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Japonya Kabine Genel Sekreteri Yoşimasa Hayaşi, "Ortadoğu'daki gelişmelerden derin endişe duyuyoruz" dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Ortadoğu'da gerginliği tırmandıran tüm hamlelere karşı çıkıyoruz" ifadelerine yer verildi.

Umman'yın yayımladığı açıklamada, saldırıya tepki gösterilerek "İsrail'in bu sabah İran'daki İsfahan eyaletine düzenlediği saldırıyı kınıyoruz" dendi. 

Ne olmuştu?

1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. 

Bunun üzerine İran, 13 Nisan'ı 14 Nisan'a bağlayan gece, 360 drone, seyir füzesi ve balistik füzeyle İsrail'e misilleme yapmıştı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) füze ve drone'ların yaklaşık yüzde 99'unun hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiğini belirtmişti. ABD donanmasına ait gemiler üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u vurmuştu. Fransa, Ürdün ve BK de İsrail'in savunmasına destek vermişti.

Independent Türkçe, Guardian, CNN, New York Times, Reuters, AA, Jerusalem Post, Times of Israel, CBS


Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Irak ziyareti ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, “Irak ziyaretimiz ertelenen bir ziyaretti. Irak olan ziyaretimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Günü birlik bir ziyaret. Önce Bağdat. Bağdat'taki cumhurbaşkanı ve başbakanla yapacağımız görüşmelerden sonra Erbil ziyareti yapacağız. Orada da Kuzey Irak sorunlarını, merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşeceğiz. Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak” dedi.

“Almanya-Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz”

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Almanya arasındaki ilişkileri ele alma fırsatımız olacak. Askeri, siyasi, ekonomik pek çok konuları ele alacağız. Almanya- Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz” diye konuştu.

İsrail-İran çatışması

İsrail’in İran’a saldırı düzenlediği iddiası ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan şunları kaydetti:

İsrail farklı şeyler söylüyor, İran aynı şekilde farkı görüşler ortaya atıyor. Konuyla ilgili akla ziyan olmayan bir açıklama da yok.  İran'ın açıklamaları da doğru diyor diyemiyorsunuz, İsrail'e hiç diyemiyorsunuz. ABD'nin yaptığı açıklamalar da var. Çok daha önemlisi BMGK'da ABD'nin son yapılan açıklamalarda İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz. Herkes Filistin'in yanında yer alırken, ABD İsrail'in yanında yer alarak duruşunu ortaya koyuyor.

Independent Türkçe


FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

FBI Direktörü Christopher Wray'e göre Çin devletinin desteklediği Çinli hackerlar son yıllarda Amerika'daki kritik altyapıya yönelik yaygın siber saldırılar düzenleyerek bu ülkeye ABD'ye karşı "yıkıcı bir darbe" vurma kabiliyeti kazandırmayı amaçlıyor.

Perşembe günü Nashville'de düzenlenen bir güvenlik konferansında konuşan Wray, "Gerçek şu ki, kritik altyapımızı hedef alan ÇHC [Çin Halk Cumhuriyeti] saldırıları hem geniş kapsamlı hem de amansız" diyerek Çin'in bilgisayar korsanlığı programının giderek güçlendiğini ifade etti.

"Bu kitleyi, bu sayıları, kendi seçtiği bir zamanda kritik altyapımızı fiziksel olarak mahvetme yeteneği kazandırmak için kullanıyor" diye ekledi.

Geçen yıl Microsoft'taki güvenlik analistleri, Pasifik'te devasa bir stratejik hava üssüne sahip ABD toprağı Guam'daki iletişim sistemleriyle bağlantılı gizemli bir kod tespit etmişti.

Yetkililer bu kodun Çin devlet destekli hacker grubu Volt Typhoon'un işi olduğuna inanıyor.

İstihbarat uzmanlarına göre Volt Typhoon, diğer sistemlerin yanı sıra elektrik şebekeleri, nakliye limanları ve su altyapısındaki güvenlik açıklarını hedef almaya çalıştı.

FBI yüzlerce cihazın hack'lerden temizlendiğini ocakta açıklamıştı.

Güvenlik yetkilileri aradan geçen ayları Volt Typhoon hakkında uyarıda bulunarak ve kötü niyetli kodunun kalıntılarını avlayarak geçirdi.

Bu martta ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı, hack grubunun "Birleşik Devletler ve müttefikleriyle jeopolitik gerilimlerin ve/veya askeri çatışmaların artması durumunda kritik hizmetlerin kesintiye uğratılması ya da yok edilmesi" amacını taşıdığı uyarısında bulunmuştu.

Bununla birlikte, NSA Siber Güvenlik Direktörlüğü'nün görevden ayrılan direktörü Rob Joyce, federal kurumların grubun çalışmalarını "ortaya çıkarma ya da ortadan kaldırma çabalarının bitmediğini" söyledi.

Çin, ABD'ye yönelik siber saldırıları desteklediğini reddediyor ve ABD'yle müttefiklerini kendilerine yöneltilen siber saldırılarla suçluyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan Lin Jian martta yaptığı açıklamada "ABD ve Birleşik Krallık'ın (BK) Çin'in sözümona siber saldırılarını bir kez daha gündeme getirmesi ve Çinli kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulaması tamamen siyasi bir manevradır" demişti.

ABD ve BK'yi siber güvenlik konularını siyasileştirmekten vazgeçmeye, Çin'i karalayıp yaptırım uygulamaya son vermeye ve Çin'e karşı kendi siber saldırganlıklarına son vermeye çağırıyoruz. 

Independent Türkçe

 


ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)

ABD ile İsrailli yetkililer, "Refah'ta Hamas'ın yenilmesi" konusunda uzlaşırken, İsrail tarafının Refah'a saldırı planlarında "ABD'nin dile getirdiği endişeleri" göz önünde bulunduracağı aktarıldı.

Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamaya göre ABD'nin ve İsrail'in ulusal güvenlik yetkilileri, çevrim içi toplantıda hem İran'ın İsrail'e son saldırılarını hem de İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarını ele aldı.

Açıklamada, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın Amerika tarafına, İsrail tarafına ise Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi'nin başkanlık ettiği kaydedildi.

İran'ın İsrail'e yönelik son saldırılarının geniş şekilde ele alındığı belirtilen açıklamada ABD'nin bu konuda İsrail'e desteğinin tam olduğu vurgulandı.

Görsel kaldırıldı.
Fotoğraf: AFP

Açıklamada, Refah'la ilgili tarafların karşılıklı olarak görüşlerini ortaya koyduğu aktarılarak "İki taraf, Hamas'ın Refah'ta yenildiğini görme amacı konusunda uzlaştı." ifadesine yer verildi.

Öte yandan ABD tarafının, İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarıyla ilgili endişelerini gündeme getirdiği ve İsrail tarafının da söz konusu endişeleri göz önünde bulunduracağı belirtildi.

Tarafların daha kapsamlı görüşmeler için yakın zamanda yeniden toplantı yapacağı kaydedildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD ile İsrailli yetkililer arasında Gazze'deki Refah kentinin durumunun ve İsrail’in olası askeri operasyonunun tartışılmaya devam ettiğini açıklamıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ise Gazze'nin güneyindeki Refah kentine girmek için tarih belirlediği belirtilmişti.


İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
TT

İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)

İran devletinin üst düzey bir yetkilisi Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, ülkeye "dışarıdan bir saldırı" olmadığını ifade ederek, İHA'ların ülke içindeki kişiler tarafından yönlendirilmiş olabileceğini ve dikkatlerin "bir saldırıdan çok bir sızma hareketine odaklandığını" dile getirdi.

İsminin açıklanmasını istemeyen temsilci ayrıca, Tahran'ın söz konusu olayla ilgili doğrudan bir misillemede bulunmayı planlamadığını vurguladı. 

 


AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Anayasa Mahkemesi (AYM), boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra 3 yıl boyunca ortak hayatı yeniden kuramayan çiftlerin, "evlilik birliğinin temelden sarsıldığı" kabulüyle boşanma davası açabilmesini öngören kuralı, taraflara katlanamayacakları bir külfet yüklediği gerekçesiyle iptal etti.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Ankara 18. Aile Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "evlilik birliğinin sarsılmasına" ilişkin düzenleme getiren 166. maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptalini istedi.

İptali istenen kuralda, "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmü yer alıyor.

Başvurusunda, kuralda öngörülen 3 yıllık sürenin adil olmadığını belirten Aile Mahkemesi, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildiklerini, bu durumun da herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığını ifade etti.

Kuralda öngörülen sürenin fazla olmasının evlilik dışı ilişki yaşanmasına neden olduğunu savunan mahkeme, kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiğini öne sürdü.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle kuralın iptaline karar verdi. İptal hükmü 9 ay sonra yürürlüğe girecek.

- Kararın gerekçesinden

AYM'nin iptal kararında, söz konusu kuralın, boşanma kararı verilebilmesini önemli oranda güçleştirmemesi ve ortak hayata yeniden dönmek istemeyen ilgilileri makul olmayan süreler boyunca evlilik birliğini devam ettirmeye zorlamaması gerektiğine vurgu yapıldı.

Dava konusu kuralda, boşanma kararı verilebilmesi için öncelikle daha önce açılmış bir boşanma davasının reddedilmiş olması şartının arandığı belirtilen kararda, boşanma davasının reddinin çok kısa sayılamayacak bir sürenin sonunda gerçekleşebileceğine işaret edildi.

Kurala göre, ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için anılan ret kararının kesinleşmiş olmasının gerektiği anlatılan kararda, "Ret kararına karşı ilgililerin kanun yoluna başvurmalarının mümkün olduğu dikkate alındığında kararın kesinleşmesinin de uzun bir süre alabileceği açıktır." ifadesine yer verildi.

- "İlgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır"

Kararda, ayrıca kuralda ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmesi gerektiğinin ön görüldüğü anımsatılarak, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır."


Türkiye'de Mart 2024, önceki yıllara göre 1,5 derece daha sıcak geçti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'de Mart 2024, önceki yıllara göre 1,5 derece daha sıcak geçti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Türkiye'de bu yıl mart ayı ortalama sıcaklığı 9,2 derece ile mevsim normallerinin 1,5 derece üzerinde gerçekleşti.

AA muhabirinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye genelinde 1991-2020 arasında 7,7 derece olarak ölçülen mart ayı ortalama sıcaklığı, geçen ay 9,2 derece ile mevsim normallerinin 1,5 derece üzerinde oldu.

Ay içinde ortalama sıcaklıklar Trakya, Marmara Bölgesi'nin batı kıyıları, İstanbul, Ege Bölgesi'nin kıyı kesimleri, Akdeniz Bölgesi'nin batı ve orta kesimleri ile Çankırı, Ankara Polatlı, Kızılcahamam, Nallıhan, Beypazarı, Eskişehir Sivrihisar, Bartın, Sinop, Trabzon, Düzce, Samsun Bafra ve Ağrı çevrelerinde mevsim normallerinin üzerinde, yurdun diğer bölgelerinde mevsim normalleri civarında ölçüldü.

Geçen ay en düşük sıcaklık sıfırın altında 22,3 derece ile Van'ın Özalp ilçesinde, en yüksek sıcaklık ise 31,9 derece ile Adana'da kaydedildi.

- Bölgelere göre sıcaklıklar

Marmara Bölgesi'nde martta 10,7 derece olarak ölçülen ortalama sıcaklıklar, Çanakkale Gökçeada çevresinde mevsim normallerinin üzerinde, bölgenin diğer kesimlerinde mevsim normalleri civarında gerçekleşti. Bölgede en düşük sıcaklık sıfırın altında 1,7 dereceyle Balıkesir'de, en yüksek sıcaklık ise 31 dereceyle Sakarya Geyve'de tespit edildi.

Ege Bölgesi'nde 12 derece olarak ölçülen ortalama sıcaklıklar Edremit, Ayvalık, Dikili, Manisa, Çeşme, Kuşadası, Aydın, Denizli, Bodrum, Datça, Marmaris, Burhaniye, Bergama, Salihli, Seferihisar, Ödemiş, Güney, Selçuk, Nazilli, Milas çevrelerinde mevsim normallerinin üzerinde, bölgenin diğer kesimlerinde mevsim normalleri civarında gözlendi. Bölgede en düşük sıcaklık sıfırın altında 3,4 dereceyle Gediz'de, en yüksek sıcaklık ise 31 dereceyle Aydın'da ölçüldü.

Akdeniz Bölgesi'nde ortalama sıcaklıklar Burdur, Isparta, Fethiye, Antalya, Alanya, Anamur, Silifke, Mersin, Adana, Finike, Kaş, Senirkent, Eğirdir, Acıpayam, Köyceğiz, Manavgat, Kale/Demre, Gazipaşa, Samandağ çevrelerinde mevsim normallerinin üzerinde, bölgenin diğer kesimlerinde mevsim normalleri civarında gerçekleşti. Bölgenin mart ayı ortalama sıcaklığı ise 13,2 derece olarak kayıtlara geçti. En düşük sıcaklık sıfırın altında 5,8 dereceyle Göksun'da, en yüksek sıcaklık ise 31,9 dereceyle Adana'da kaydedildi.

İç Anadolu Bölgesi'nde mart ayı ortalama sıcaklığı 6,9 derece olarak ölçüldü. Ortalama sıcaklık Çankırı, Polatlı, Sivrihisar çevrelerinde mevsim normallerinin üzerinde, diğer kesimlerde mevsim normalleri civarında gerçekleşti. En düşük sıcaklık sıfırın altında 10,3 dereceyle Sivas Kangal'da, en yüksek sıcaklık ise 27,4 dereceyle Eskişehir'de kayda geçti.

- Güneydoğu'da en düşük ve en yüksek sıcaklık Batman'da ölçüldü

Karadeniz Bölgesi'nde ortalama sıcaklıklar Bartın, Sinop, Trabzon, Düzce, Bafra çevrelerinde mevsim normallerinin üzerinde, diğer kesimlerde mevsim normalleri civarında kaydedildi. Bölgenin geçen ayki ortalama sıcaklığı 8,6 olarak ölçüldü. Bölgede en düşük sıcaklık sıfırın altında 6,5 dereceyle İspir'de, en yüksek sıcaklık ise 31,8 dereceyle Düzce'de kaydedildi.

Doğu Anadolu Bölgesi'nde de ortalama sıcaklıklar, Ağrı çevresinde mevsim normallerinin üzerinde, diğer kesimlerde mevsim normalleri civarında gerçekleşti. Bölgenin geçen ay ortalama sıcaklığı 3,9 derece olarak kayıtlara geçti. Bölgede en düşük sıcaklık sıfırın altında 22,3 dereceyle Özalp'te, en yüksek sıcaklık ise 25,5 dereceyle Sivas Divriği'de tespit edildi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise geçen ay ortalama 10,5 derece ölçülen sıcaklıklar, bölgenin genelinde mevsim normalleri civarında gerçekleşti. Bölgede en düşük ve en yüksek sıcaklıklar Batman'da kaydedildi. Kent, sıfırın altında 4,1 dereceyle bölgedeki en düşük, 30,8 dereceyle de en yüksek sıcaklığı gördü.


ABD'de Columbia Üniversitesindeki Filistin gösterilerinde 100'den fazla öğrenci gözaltına alındı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'de Columbia Üniversitesindeki Filistin gösterilerinde 100'den fazla öğrenci gözaltına alındı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'nin New York kentindeki Columbia Üniversitesi kampüsünde, Filistin'i desteklemek için düzenlenen ve rektörün talebi üzerine dağıtılan oturma eyleminde, 100'den fazla öğrenci gözaltına alındı.

CNN'in haberine göre, New York Polis Departmanı (NYPD), protestoyu sonlandırmayı reddeden herkesi gözaltına alacağını bildirmesinin ardından öğrencilere müdahale etti.

Polis, Gazze'deki soykırımı ve Filistin'in işgalinden kar eden şirketlere devam eden finansal yatırımları protesto etmek amacıyla bir araya gelen ve dağılmayı reddeden öğrencilerden 100'den fazla kişiyi gözaltına aldı.

Üniversite Rektörü Minouche Shafik, eylemin, üniversitenin işleyişi için "tehdit oluşturduğunu" belirterek, "NYPD'den bu kişilerin uzaklaştırılması için yardım talep ediyoruz." ifadesini kullanmıştı.

Sosyal medyadaki görüntülerde de rektörün talebi üzerine kampüse gelen polislerin, oturma eylemini engellediği ve karşı çıkanları gözaltına almakla tehdit ettiği görülmüştü.


CIA Direktörü'nden daha fazla yardım gönderilmezse "Ukrayna'nın savaşı kaybedebileceği" uyarısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

CIA Direktörü'nden daha fazla yardım gönderilmezse "Ukrayna'nın savaşı kaybedebileceği" uyarısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, ülkesinin daha fazla askeri destek göndermemesi durumunda Ukrayna'nın yıl sonuna kadar "Rusya'ya karşı savaşı kaybedebileceği" uyarısı yaptı.

CNN'in haberine göre Burns, Texas eyaletindeki George W. Bush Merkezi'nde düzenlenen "2024 Liderlik Forumu"nda Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin daha fazla askeri yardım sağlamaması halinde Ukrayna'nın 2024'ün sonuna kadar savaş alanında kaybetme riskinin oldukça yüksek olduğunu belirten Burns, "Cephaneleri tükeniyor ve bizim de onlara yardım etmek için zamanımız tükeniyor." ifadesini kullandı.

Burns, ABD'nin Ukrayna'ya desteğini ertelememesi gerektiği uyarısında bulundu.


Eski BM Filistin Raportörü Falk'a göre Gazze'de soykırım, Batı'nın onay ve desteğiyle yapılıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Eski BM Filistin Raportörü Falk'a göre Gazze'de soykırım, Batı'nın onay ve desteğiyle yapılıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü olarak 2008-2014 döneminde görev yapan Richard Falk, İsrail'in Gazze'deki soykırımının "Batı'nın liberal demokrasilerinin onayı ve desteğiyle yapıldığını" söyledi.

Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Fahri Profesörü Falk, İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerini ile aleyhinde süren davalar ve ABD'nin desteği hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten itibaren yaşananların "hem beklendik hem de beklenmedik olduğu" yorumunu yapan Falk, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun başbakan seçilip "İsrail tarihindeki en aşırı sağcı hükümeti" kurmasının bugün yaşananlara kapı araladığını dile getirdi.

Falk, Netanyahu'nun hükümet programında yer alan "Büyük İsrail" planının başta Batı Şeria ve Doğu Kudüs olmak üzere Filistin'in işgal altındaki topraklarını İsrail'e katmayı içerdiğine işaret ederek, "Bu bakımdan, bugün yaşananlar, İsrail-Filistin ilişkilerinin yeni bir aşamasından ziyade bir devamıdır." dedi.

- "Batı'nın liberal demokrasilerinin onayladığı ve desteklediği ilk soykırım"

7 Ekim'den sonra yaşananlar ile öncesi arasındaki değişimin İsrail tarafından halihazırda uygulanmakta olan apartheid sistemi, uluslararası insancıl hukuk ihlalleri ve toplu cezalandırmanın "soykırım" olarak tanımlanabilecek hale dönüşmesi olduğunu dile getiren Falk, "Yaşanan değişim, insanlık tarihindeki en özgün ve somut soykırım örneğinin yaşanmasıdır, çünkü (bu soykırım) gerçek zamanlı olarak kayıtlara geçiyor." diye konuştu.

İsrailli liderlerin açıklamaları ve kullandıkları dilin "soykırım işleme suçu niyetine" dair kanıtlar sunduğunu aktaran Falk, "Bu, Batı'nın liberal demokrasilerinin onayladığı ve desteklediği ilk soykırım olması gerçeğinin vurgulandığı oldukça sıra dışı bir durumdur." değerlendirmesinde bulundu.

- Batı ülkelerine "çifte standart" eleştirisi

Yaşananların sadece Gazze için değil uluslararası hukuk ve demokrasi ile insan haklarını savunan ülkelerin tutumları açısından da "dramatik olduğunu" dile getiren Falk, söz konusu ülkelerin konu Filistin olunca çifte standart uyguladığını kaydetti.

Falk, "Bu çok dramatik bir olay ve jeopolitiğin uluslararası hukuka karşısında daha önemli olduğunun oldukça dramatik bir göstergesi olmaya devam ediyor." ifadesini kullandı.

Richard Falk, İsrail'in en büyük destekçilerinden biri olan ABD'nin, Gazze'de yaşanan insanlık trajedisi hakkındaki söylemlerinde gözlemlenen değişimlerin herhangi bir politika değişimine neden olup olmayacağının İsrail'in bundan sonra atacağı adımlara bağlı olduğunu kaydetti.

- Biden, "ince bir çizgide yürüyor"

Falk, ABD Başkanı ve 5 Kasım'da yapılacak seçimlerde Demokrat Partinin adayı olması beklenen Joe Biden'in İsrail'e verdiği desteğin özellikle ABD'li Müslümanlar arasında rahatsızlığa neden olduğuna dikkati çekti.

Falk, "Biden şu anda, ABD'de kasım ayında ikinci kez başkan olmak için yürüttüğü seçim kampanyası ile Müslüman Amerikan toplulukları da dahil olmak üzere normalde Demokrat olan insanlardan gelen çok sayıda karşı çıkışla karşılaştığı seçim kampanyası sırasında bir tür ince ipte yürüyor." diye konuştu.

Başkanlık seçimlerinin yaklaşması ve Demokrat Partinin en önemli seçmen gruplarından sayılan Müslümanlardan gelen eleştirilerin, Biden yönetiminin söylemlerinin değişmesine neden olduğu değerlendirmesi yapan Falk, öte yandan bu durumun da İsrail yanlısı bağışçıların baskısına yol açtığını söyledi.

- Netanyahu'nun taktiği "daha geniş bir savaş çıkartmak olabilir"

Falk, yakın gelecekte Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD ile ilişkileri nasıl dengeleyeceği konusunda ikilemle karşılaşacağı değerlendirmesinde bulunarak, "Filistinlilerin önemli bir bölümünü Mısır ya da Ürdün sınırlarına sürerek onlardan kurtulma ve Hamas'ı Filistin mücadelesinde siyasi bir güç olarak ortadan kaldırmayı başarma politikalarının başarısız olduğu açık." dedi.

Netanyahu'nun İsrail içinde de eleştirilerin odağında olduğunu hatırlatan Falk, "Taktiğinin, dikkatleri Filistinlilere yönelik politikaların başarısızlığından uzaklaştırmak için bölgede daha geniş bir savaş yaratmak olması güçlü bir olasılık." ifadesini kullandı.

Falk, Biden'in İsrail ordusunun 1 Nisan'da Gazze'deki Deyr el-Belah bölgesine düzenlediği ve Dünya Merkez Mutfağının (World Central Kitchen-WCK) 6'sı yabancı biri de Filistinli olmak üzere 7 çalışanın öldüğü saldırıyı desteklemezken, öte yandan İran'a verdiği yanıta desteğini bildirdiğini hatırlatarak, "Bu da neredeyse İsrail'e, çatışmayı genişletme ve İsrail ile işgal altındaki Filistin arasındaki ilişki üzerindeki baskıyı azaltma yönünde bir sinyaldir." değerlendirmesinde bulundu.

- İsrail ve Filistin çatışması dünyayı ikiye ayırdı

Saldırıda ölen WCK çalışanlarının 6'sının İsrail'i destekleyen ülkelerin vatandaşları olduğuna dikkati çeken Falk, İsrail'in bu nedenle uluslararası toplum karşısında imajını değiştirmeye yönelik adımlar atmaya çalıştığını dile getirdi.

Falk, "Dikkat ederseniz, bu olay medyada, Filistinlilerin çok daha ciddi ve büyük bir şekilde mağdur olduğu daha önceki vahşetlerin alamadığı kadar yer buldu. Ve Netanyahu ilk kez yapıldığı iddia edilen hata için özür diledi." diye konuştu.

7 Ekim'in ardından İsrail ve Filistin'i destekleyen ülkeler ve geçmişleri arasında bir bağlantı olduğunu belirten Falk, şunları kaydetti:

İsrail'i destekleyen tüm ülkelerin ya Avrupa'daki eski sömürgeci güçler ya da dünyanın diğer bölgelerindeki yerleşimci sömürgeci beyaz ülkeler, beyazların hakim olduğu ülkeler ve tabii ki ABD ve Kanada olduğunu görürsünüz. Filistinlilerin yanında yer alanların tamamı ise ya dünyanın İslami kesiminden, ya komşu ülkelerden, ya da Güney Afrika ve Nikaragua gibi Küresel Güney'den. Yani çatışmanın jeopolitik bir özelliği var ve bir tarafa Küresel Batı'yı, diğer tarafa da dünyanın geri kalanını koyuyor.

- "BMGK'da veto yetkisine sahip üyeler kendi stratejik çıkarlarını önemsiyor" eleştirisi

Falk, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında süren (UAD) dava ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) soruşturmasından çıkacak kararlara İsrail’in uymasını beklemenin "naiflik" olacağını söyleyerek, şunları kaydetti:

İsrail'in uluslararası hukuka ve BM kararlarına uymama konusunda uzun yıllara dayanan tutarlı bir sicili var. Ve daha şimdiden BM'ye, UAD ve UCM'ye şikayetler üzerinde yargı yetkisini kullandığı için saldırmıştır. Temelde İsrail'e yönelik bu tür eleştirilerin bir tür antisemitizm olduğunu öne sürüyorlar.

UAD'ın ilan ettiği ihtiyatı tedbir kararlarının İsrail tarafından dikkate alınmadığını ve ABD'nin veto yetkisine sahip olduğu BM Güvenlik Konseyinin de bunları uygulamakta başarısız olduğunu belirten Falk, yaptırım uygulama gücünün BM Güvenlik Konseyine ait olduğunu anımsattı.

Falk, "Veto yetkisine sahip olan Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi, kendi stratejik çıkarlarının UAD'den çıkacak sonuçla çatıştığını gördüklerinde, uluslararası hukuka ve BM'nin açık otoritesine saygı göstermekle tamamen tutarsız olmasına rağmen veto etmekten çekinmezler." eleştirisinde bulundu.

ABD'nin Güney Afrika'nın UAD'de İsrail aleyhine açtığı davanın "hukuki değeri olmadığı ve dikkate alınmaması gerektiği" yönündeki savunmasının UAD yargıçları tarafından desteklenmemesinin önemli bir duruş olduğunu belirten Falk, bunun ABD'nin "jeopolitik taahhütleriyle çeliştiğinde uluslararası hukuku ne kadar küçümsediğini gösterdiğini" sözlerine ekledi.