Karın neden şişer?

Karın neden şişer?
TT

Karın neden şişer?

Karın neden şişer?

ABD’nin Florida eyaletinde bulunan Mayo Clinic’teki gastroenterologlar “şişkinlik” ve “aşırı tokluk hissi” üzerine bilimsel incelemelerde bulundu. “Clinic Gastroenterology ve Hepatology” dergisinin 1 Şubat’ta yayımlanan güncel yayınında söz konusu incelemelere yer verildi.

Şişkinlik ve aşırı tokluk hissi
Karın şişkinliği ve aşırı tokluk hissi dünyada görülen sindirim bozukluklarının en yaygın semptomları arasında yer almakta.
Oldukça yaygın ve rahatsız edici bu durum hakkında bilgi sahibi olmak ve hastaya semptomlar ve hastalığın tedavisine ilişkin pratik bilgiler vermek, bu durumla nasıl başa çıkabileceği konusunda hastaya yardımcı oluyor.
Araştırmacılar yaptıkları son çalışmalarında, “şişkinlik” ile “aşırı tokluk hissi” arasındaki fark, oluşum nedenleri ve patofizyolojik durumlara neden olan bilgilere odaklandı. Araştırmacılar uygun teşhis stratejilerini tartışarak mevcut tedavi seçeneklerini değerlendirdi.
Bir kişide “şişkinlik” ve “aşırı tokluk hissinin” birlikte oluşabileceğini belirten araştırmacılar, bu iki semptomun bir diğeri olmadan da oluşabileceğini belirtti. Aynı zamanda bu durumun sindirim sisteminin çalışma şeklindeki “organik” veya “fonksiyonel” bozuklukların sonucu olabileceğine işaret etti. Bununla birlikte her iki durumdaki patofizyolojik mekanizmaların karmaşık ve değişken olduğu bildirildi. Doğaları gereği genellikle çok faktörlüdürler ve bazı hastalarda henüz tam olarak anlaşılamamışlardır.
“Şişkinlik” ve “aşırı tokluk hissi” kavramlarının tıbbi anlamını kavrama noktasında bazı kişilerde kafa karışıklığı olabiliyor.
Şişkinlik: Karın çevresinde ölçülebilir ve gözle görülür bir biçimde artışın meydana gelmesi olarak tanımlanabilir. Yani bu durum karın çevresini genişleten fiziksel bir görünümdür. Hasta bu durumu genellikle “midem balon gibi şişti” veya “hamileymiş gibi hissediyorum” şeklinde tanımlar.
Aşırı tokluk hissi ise, kişide gaz birikmesi sebebiyle karın basıncında artış ve karın dolgunluğu gibi hazımsızlık hissine karşılık gelen “kişisel bir his” olarak tanımlanır. Bu durumda gerçek bir şişkinlik veya karın çevresinde herhangi bir artış gözlemlenmez. Bu durum hazımsızlıktan şikayet eden bir kişi için işlevsel bir şişkinliktir.
Bir çok hasta bu semptomların sindirim sistemindeki “gaz” miktarındaki artıştan kaynaklandığını düşünse de, bir kaçı dışında, çoğunluğun karnı içerisindeki gaz hacminde neredeyse hiç artış görülmez. Abdominal sonuçlar, gaz sancısı veya şişkinliğe sebep olacak ürünleri tüketme sebebiyle şikayette bulunan hastaların, sindirim sistemindeki gaz hacminin, sindirim sistemi fonksiyonel gastrointestinal bozukluklarının (FGID) yalnızca yüzde 25’inde arttığını göstermekte. Çoğunluğa gelince, midelerindeki gaz hissine rağmen, sonuçlarında böyle bir bulguya rastlanmadı.
Araştırmacılar, “şişkinlikten” mustarip hastaların yalnızca yüzde 50’sinin doktora başvurduğunu tespit ettikleri bir araştırmaya değindi. Kalan kesimin ise şişkinliğe ve karın çevrelerindeki artışa rağmen bu durumu fark etmediklerine işaret edildi.

Hastalığın nedenleri
Bilimsel incelemelere göre, şişkinlik veya hazımsızlığın iki temel nedeni olabilir. Bunlar;
Birincisi; sindirim sistemi veya vücudun diğer bölümlerindeki organlarda meydana gelen “organik” patojenler.
İkincisi; beynin sindirim sistemi ile ilişkisi ve kalın bağırsaklardaki sinirsel duyu rahatsızlığı (Düzensiz Viseral Duyu) ile ilgili “fonksiyonel” patojenler.
Bu nedenle “şişkinlik” ve “aşırı tokluk hissine” neden olan “organik bozukluklar” ve “fonksiyonel bozukluklar” arasında ayrım yapma noktasında ayırıcı tanı olarak bilinen bir durum bulunmakta.
Beynin bağırsakla etkileşimindeki bozukluklardan kaynaklanan fonksiyonel nedenler arasında şunları sıralayabiliriz:
Huzursuz Bağırsak Sendromu
Kronik Kabızlık
Pelvik Taban Bozuklukları
Fonksiyonel Dispepsi
Abdominal bölgede gaz veya dolgunluk
Sindirim sitemindeki diğer fonksiyonel bozukları ayırt edebilme noktasında, şişkinlik ve aşırı tokluk hissini belirlemek için bir takım kriterler oluşturulmuştur. Bunlar;
-Ortalama olarak haftada en az bir defa şişkinlik veya aşırı tokluk hissinin oluşması.
-Şişkinlik ve aşırı tokluk hissinin, hastanın sindirim sistemindeki temel ve belki de tek şikayet olması.
-Hastanın İrritabl bağırsak sendromu (IBS), fonksiyonel kabızlık, fonksiyonel ishal ve postprandiyal sendrom kriterlerini karşılamaması.
-Söz konusu semptomların son 3 aydır aktif olacak şekilde en az 6 ay boyunca devam etmesi.
Organik patojenler
Şişkinlik ve aşırı tokluk hissine neden olan bazı organik patojenler (bozukluklar) bulunmakta. Bunlar;
-Bağırsaklardaki bakteri miktarının artması.
-Sütte bulunan temel karbonhidrat olan laktozun sindirilememesine bağlı olarak gelişen laktoz intoleransı.
-Glüten proteinine karşı hassasiyet ile ortaya çıkan çölyak hastalığı.
-Sindirim enzimlerinin salgılanmasında pankreasın yetersiz etkisi.
-Obeziteyi tedavi etme noktasında yapılan mide ameliyatları.
-Mide geçişinde bağırsağa doğru daralma olması.
-Midenin normal bir şekilde gıda maddesini boşaltamaması durumu olan gastroparezi bozukluğu.
-Kalp, karaciğer veya böbreklerin çalışmasında oluşabilecek bozukluk durumlarında karın boşluğunda sıvı (asit) birikmesi.
-Sindirim sistemi veya dişi üreme organlarındaki tümörler.
-Tiroidin az çalışması.
-Obezite.

Dakik muayeneler ve testler
Her doktorun semptomları belirleme noktasında çeşitli muayene ve test seçenekleri bulunur. Yapılan testlere göre hastalara, yemek yemenin davranışsal yönleri ve sindirim sisteminin çalışmasına uygun olarak kişisel bir tedavi yöntemi geliştirilmekte
Muayeneler; Üst ve alt gastrointestinal sistem endoskopisi ile karnın tomografi, MR ve ultrason görüntülerini içermekte.
“Nükleer görüntüleme” ve “Kablosuz Hareketlilik” (Wireless Motility) teknolojisi, mide boşalma hızının etkinliğini ve sindirim sisteminin geri kalanındaki hareketin hızını değerlendirme noktasında kullanılır.
Şiddetli kabızlık ve şişkinliği olan hastalara, defekografinin anatomik yapısını ve fonksiyonunun değerlendirilmesi noktasında testler uygulanır. Söz konusu inceleme, pelvik taban kaslarının veya boşaltım sürecinde görev alan diğer bölümlerdeki bozukluğun boyutunu öğrenmek için yapılır.
Laktozun sindirilememesi vakalarında olduğu gibi, laktozun zayıf sindirimi, şişkinlik, karın krampları ve ishal semptomlarına neden olabilir. Bu durumu teşhis etme noktasında solunan havadaki belirli gazların varlığını ölçen basit, doğru ve güvenli bir muayene şekli olan “Nefes Testleri”bulunur. Söz konusu gazlar, sindirim sisteminin görevini yerine getirememesinin bir sonucu olarak oluşur.
SIBO hastalığında, şişkinlik, karın ağrısı, gaz ve ishal semptomları görülür. Bu hastalığın basit bir şekilde teşhis edilmesinde başka bir nefes testi daha bulunmaktadır.
Öte yandan buğday glüteninin emilim bozukluğu çeşitli semptomların görülmesine yol açar. Bunlar; şişkinlik, aşırı tokluk hissi ve gıdaların sindirim sistemine geçiş hızı şeklinde söylenebilir.



Japon şehri, yaşlıların ATM'de telefon kullanmasını yasakladı

14 Nisan 2025'te Japonya'nın Osaka kentinde yayalar caddede yürüyor (AFP/Arşiv)
14 Nisan 2025'te Japonya'nın Osaka kentinde yayalar caddede yürüyor (AFP/Arşiv)
TT

Japon şehri, yaşlıların ATM'de telefon kullanmasını yasakladı

14 Nisan 2025'te Japonya'nın Osaka kentinde yayalar caddede yürüyor (AFP/Arşiv)
14 Nisan 2025'te Japonya'nın Osaka kentinde yayalar caddede yürüyor (AFP/Arşiv)

Osaka, Japonya'da 65 yaş ve üstü kişilerin cep telefonuyla görüşürken ATM'leri kullanmasını yasaklayan ilk bölge olacak.

Yerel basında yer alan haberlere göre bu karar, yaşlıları hedef alan telefon dolandırıcılığını önlemeyi amaçlıyor.

Herhangi bir ceza öngörülmese de para çalmak için yaşlıların akrabaları veya resmi görevliler gibi davranan dolandırıcıların, sahtekarlık yapmasını önlemek ve farkındalığı artırmak hedefleniyor.

The Japan Times'ın haberine göre güncellenen prefektör yönetmeliği uyarınca, bankalar ve diğer işletmeler yeni düzenleme hakkında farkındalık yaratmakla yükümlü olacak.

Japonya Ulusal Polis Teşkilatı'nın, yaşlıları hedef alan telefon dolandırıcılığının artmasıyla mücadele etmek için 75 yaş ve üstü kişilerin ATM'lerden günlük para çekme ve havale limitini 300 bin yenle (yaklaşık 80 bin TL) sınırlamayı planladığı geçen ay bildirilmişti.

Son verilere göre bu tür dolandırıcılıklardan kaynaklanan kayıplar 2024'te 72,1 milyar yenle (yaklaşık 20 milyar TL) rekor seviyeye ulaştı. Bu, geçici rakamlara göre bir önceki yılın toplamının 1,6 katı.

Mainichi'nin aktardığı üzere, kurumsal vakalar hariç 20 bin 951 mağdurun yaklaşık yüzde 45'i 75 yaş ve üstüydü.

Ancak Japon medyasında yer alan haberlere göre Japonya'daki bankalar, müşterilere verebileceği rahatsızlık ve polisin o dönemki önerisinin ATM işlemlerine getireceği yükle ilgili endişelerini dile getirmişti.

Japonya'da telefon dolandırıcılığından en çok etkilenen bölgelerden biri olan Osaka, yaşlıları korumak için sıkı önlemler alan ilk şehir oldu. Milletvekilleri, 70 yaş ve üstü kişiler için günlük banka havalelerini 100 bin yenle (yaklaşık 27 bin TL) sınırlandırma ve aynı anda ATM'leri kullanıp telefonla görüşmelerini yasaklama yönünde oy verdi. İşletmelere ATM'lerin yakınında uyarı afişleri asmaları talimatı verildi ve ön ödemeli kart satıcıları, müşterilerin dolandırıcılık riskine maruz kalmadığını doğrulamakla yükümlü kılındı.

Tokyo, Nagano ve Fukuoka gibi şehirler de dolandırıcılığı engellemek için ücretsiz atölyeler, çağrı engelleme cihazları ve bankalarda uyarı sistemleri gibi önlemler alıyor.

Bildirildiği üzere Osaka Kriz Yönetimi Ofisi'nden Ryo Hamaoka yönetmeliğin daha geniş amacının, tıpkı Japonya'da trende cep telefonuyla konuşmanın yaygın olarak hoş karşılanmaması gibi, ATM'lerde telefon kullanımını sosyal bir tabu haline getirmek olduğunu söylüyor.

Independent Türkçe