Yalan haberler kültür ya da dil fark etmeksizin gerçeklerine göre daha çok yayılıyorlar

Yalan haberler nefretin yayılmasına neden olabilir (Piksel)
Yalan haberler nefretin yayılmasına neden olabilir (Piksel)
TT

Yalan haberler kültür ya da dil fark etmeksizin gerçeklerine göre daha çok yayılıyorlar

Yalan haberler nefretin yayılmasına neden olabilir (Piksel)
Yalan haberler nefretin yayılmasına neden olabilir (Piksel)

Hala Kureyyem 
İnsanların kişisel sosyal medya hesapları üzerinden bilerek veya bilmeyerek bir pazarlamacıya ya da bir haber kaynağına dönüştüğü günümüzden uzunca yıllar önce haber kaynağı olarak klasik medya araçları bilinirdi.
Çoğalan haber kaynakları ve bilgiyi yayma gücünün artmasıyla birlikte üretilen bir haberin doğru  ya da birtakım sebeplerden dolayı hayal ürünü olup olmadığını tespit etmek zorlaştı. Bu haberler, kimi zaman bir komplo ve eğlence sebebiyle veyahut bir projeye hizmet etme ya da sadece takipçi toplamak ve etkileşimi artırmayı hedefleyen nitelikte  olabilmektedir. Haberin kaynağı açısından durum böyleyken, insanları bu tür haberleri paylaşmaya teşvik eden sebepler de haberin kaynağındaki nedenlerden çok farklı değil. Aralarındaki tek fark haberi paylaşan kimsenin hikayenin nasıl örüldüğünü ve onun yayılmasını güçlü hale getirecek noktaları biliyor olmasıdır. Bunun yanında haberi paylaşanlar genellikle habere ait detayların farkında olmaksızın yayınlanan haberin doğruluğuna inanmaktadırlar.

Yalan haber kaynakları
Buna karşılık, gerçeğin peşinde olanlar söylentilerin aslını ortaya çıkarmak için çeşitli araçlar kullanıyorlar. Bu bağlamda birkaç yıl önce “Fact Checker” kavramı ortaya çıktı. Peki bunlar haberlerin doğruluğunu nasıl kontrol ediyorlar ve sonrasında ne yapıyorlar?
AFP’de haber teyidi servisinde çalışan gazeteci Josette Abi Tamer, ajansın uzun yıllardır bilgi toplama departmanının bulunduğunu,  iki yıldır ise Ortadoğu’daki Arapça haberleri araştıran Beyrut merkezli  bir haber doğrulama birimi bulunduğunu söyledi.
Independent Arapça’ya göre söylenti ve yalan haberlerin kaynaklarında ilk sırada gerçek ya da sahte hesapların bulunduğu "Facebook" veya "Twitter" gibi sosyal medya platformları bulunurken, buradan da diğer platformlara taşınmaktadır. Bazen, geleneksel medya kuruluşları haberin doğruluğunu araştırmadan yayınlarken, bazen de büyük medya kuruluşları ve tanınmış gazeteciler yanıltıcı bilgi kaynakları olabiliyorlar.
İçerisinde bulunulan çatışmanın seyrine göre yanıltıcı haberler siyasi ve dini olabildiği gibi kimi zaman da garip fenomenlerle alakalı olabilmektedir. Bazı insanlar haberi komik veya basit bir bakış açısıyla paylaşır ve paylaşmış oldukları bu komik olgunun doğruluğunu ise pek önemsemezler.

Haberdeki şüpheli unsurlar
Aksi ispatlanana kadar her habere şüphe ilkesi ile yaklaştıklarını söyleyen Josette, haberin formüle edilme şeklinin, dil ve yazım hatalarının ve kötü ifadelerin bulunmasının haberde şüpheli unsurların varlığına işaret ettiğini söylüyor. Aynı şekilde, atfedildiği kuruma ait olmayan yazı tipi  ve yazma yöntemi kullanılmış olmasına göre de bu durum tespit edilebilmekte. İşte bu nokta da deneyim ve gazetecilik geçmişi devreye giriyor.
Örneğin Eylül ayında Beyrut’ta çekildiği söylenen bir video kaydını inceleyelim. Josette “İnsanların kışlık elbiseler ve şapka giydikleri bu kayıt, sözü edilen yerdeki yaz şartlarına uygun değil. Ya da farklı bir bölgeye ait olan araç plakaları, aşina olunmayan trafik işaretleri ve kayıttaki diğer detayların tamamını şüpheli unsurlar olarak isimlendiriyoruz” diyor. Josette ayrıca çok sayıda yalan haber yayınlayan sayfaların bizatihi kendilerinin yayınlamış oldukları haberden daha fazla şüphe uyandırdıklarını söylüyor.

Haberin düzeltilmesi
Josette tanınmış medya kuruluşlarının da yalan haber tuzağına düştüğünü ve doğruluğundan endişe ettiği haberin doğru formu kendisine ulaşacak olması halinde haberde düzeltme yaptığını, buna karşılık sahibi tarafından yalan olduğu bilinse dahi sosyal medyadaki sayfaların çok azının düzeltme işini önemsediğini söylüyor.
Josette, AFP kriterlerinde, insanlara metin, resim ve video içerikli haberleri basit yollarla nasıl doğrulayacakları hakkında eğitim verildiğini sözlerine ekledi.
Josette, bir haberin yanlış olduğu neticesine nasıl ulaştıklarını ve şüpheye neden olan unsurları sürekli olarak gözden geçirdiklerini söylüyor. Örneğin, İspanyol dilinde dikkat çekiçi birşeyin varlığı, bu videonun İran’da değil İspanyolca’nın konuşulduğu bir ülkede çekildiği anlamına gelir. Josette bunun "okuyucunun bizden şüphelenmesi için bir tür eğitim" olduğuna dikkat çekiyor ve “biz de yayınlananların, fotoğrafların, videoların ve bilgilerin gerçekliğini doğrulamanın nasıl mümkün olduğunu teknik olarak açıklıyoruz” diyor.

Haberin seçilmesi
Josette'e, çok fazla miktarda yanlış bilgi olduğunu ve haberi yayınlama kıstaslarının, düzeltme yapmadaki kriterlere benzediğini söylüyor.
Haberlerin yayılma ve paylaşım sayısı doğrulanma ihtiyacında temel bir rol oynuyor. Örneğin milyonlarca kişi tarafından paylaşılan “bir tavuğun tahıl taneleri ile Allah ismini yazması” haberi ile ilgili olarak video kaydı incelendiğinde, aslında videoyu hazırlayanlardan birinin tahıl taneleriyle Allah ismini yazdıktan sonra taneleri yemesi için tavukları bıraktığı, ancak video tersten oynatıldığında sanki bu yazıyı tavuklar yapmış gibi göründüğü anlaşıldı.
Haberlerin insanlar üzerindeki etkisi önemli bir unsur olduğundan, özellikle insan sağlığı ile ilgili yanlış haberlerin yayılması insanların sağlığına zarar verip onların hastaneye yatmalarına veya hayatlarını kaybetmelerine mal olabiliyor. Bu nedenle Josette önceliğin, insan sağlığını ilgilendiren haberlerde olması gerektiğini söylüyor.
Üçüncü unsur ise haberlerin siyasi önemi ile ilgili. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmada ve Ayasofya’nın camiye çevrilmesinde olduğu gibi siyasi çatışmaların birçoğuna yanlış bilgiler ve yalan haber dalgaları eşlik etmektedir.

Facebook ile paylaşım
Josette, tashihli haberin insanın duygusu üzerinde rol oynadığını, özellikle de insanın kanaatini ve düşüncesini üsteleyerek bir haberin düzeltilmiş halinin ne yazık ki yalan paylaşımı kadar büyük ölçüde paylaşılmadığını söylüyor. Hatta bazıları tashihli habere inanmıyor ve görüşlerini değiştirmiyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Josette şöyle diyor: “Haberleri mümkün olduğunca ajansın internet sitesinde ve ajansa bağlı sosyal iletişim ağlarında yayınlamaya çalışıyoruz. Ajansın, Facebook ile yapmış olduğu sözleşmeye göre, Facebook bir haberin tashih edilip kendine gönderilmesiyle yapılan düzeltmenin çok sayıda insana ulaşmasını sağlıyor. Hatta üstlenmiş olduğu görev gereği yanlış haberi paylaşan tüm hesapları uyarıyor ve herhangi bir zorlama olmaksızın düzeltilmiş haberi tercih etmeleri hususunda insalar bilgilendiriliyor. Çoğu kere paylaşımda bulunmadan önce yanıltıcı bilginin paylaşıldığı bağlantılar üzerinde gri bir filtre veya karmaşık görüntü ortaya çıkararak uyarıda bulunuluyor ve böylece kullanıcının paylaşımdan vazgeçmesi ya da devam etmesi konusunda tercih yapmasını isteniyor.”
Ayrıca Facebook, yanıltıcı bilgi konusunda bildirim alan ve buna rağmen görmezden gelen herhangi bir sayfanın halka erişimini yüzde 80 oranında azaltma, ihlalin tekrarlanması halinde ise onu engelleme veya reklamlardan men etme gibi tedbirler uyguluyor. Nitekim bazı sayfalar daha fazla okuyucu ve takipçi edinmek veya reklam yerleştirmek için sahte haberler yayıyorlar.
Bazı insanlarda Arapça sitelerde daha fazla sahte haber bulunduğu yönünde bir kanaat var ise de bu doğru değil. Aynı miktarda haber dünya çapında da bulunduğu gibi Arapça, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca olarak ortak yayınlanan haberler veya örneğin Asya’da ve Arap ülkelerinde yayınlanan haberler bulunmaktadır. Dolayısıyla tüm dillerde ve ülkelerde yalan haberler aynı oranda mevcuttur.

En meşhur yalan haberler
Josette’ya göre bu günlerde yalan haberlerin büyük bir çoğunluğu, güya “insan DNA’sını değiştiren Kovid-19 aşıları” hakkında yayılıyor. Konunun uzmanları ve doktorlar tarafından düzeltmeler yapılmasına rağmen bu bilgiler bazı insanlarda özellikle de komplo teorilerine inanan kimselerde yer ediyor. Öyle ki delilin varlığına rağmen bazıları haberde yapılan düzeltmeyi reddedebiliyor.
Sahte haber içeriklerine karşı "doğru değil" ve "ne oldu" yazıları üzerinde çalışan “El-Cedid” kanalı muhabiri Halime Tabia, Kovid-19 virüsünün yayılmasıyla birlikte, uzmanlar tarafından reddedilmesine rağmen aşının ölümcül olduğu, aşı ile birlikte bir çipin yerleştirildiği, düşük ve felce neden olduğuna dair söylentilerin insanlar arasında hızla yayıldığını teyid ediyor.
Yalan haberlerin en fazla yayıldığı hususlardan birisi de geçtiğimiz 4 Ağustosta Beyrut’da meydana gelen patlamadan sonra büyük gürültü koparan ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Hizbullah’a ait üç yerin vurulacağı ve limanın işaret ettiği varsayımına istinaden yayılan haberlerdi. Halime’ye göre gerçekte Beyrut Limanı Netanyahu’nun söz ettiği yerler arasında bulunmuyordu bile.

Gazetecilikte haber doğrulama
Halime, doğruluğundan emin oluncaya dek haberin yayınlanmamasını, hatta doğallığında ortaya çıkmış olsa dahi şüphe ile yaklaşılması gerektiğini ve  güvenilirliğinin araştırılması gerektiğini söylüyor. Halime’ye göre şüpheli konular, bir medya kuruluşuna ait ekranda son dakika etiketli haber görüntüsü, bir siteye veya haber kurumuna dayandırılarak "WhatsApp" üzerinden gönderilen haberler ve haberde pek de benimsenmeyen bir yazı karakterinin kullanılmış olmasıdır.
Bazen fotoğraflar üerinde yapılmış değişikliklerin açıkça görülmesi, bazen de bilgiler ve tarihler gibi hususlar haberin tümünün tetkik edilmesini gerektirir. Bunun üzerine evvela kaynağa dönülür, tercümeden emin olunur. Kimi zaman ise bilgi alınan şahsa ulaşarak veya ulaşma imkanı yoksa ona yakın bir kaynağa ulaşarak belli bir sözü söylediğinden emin olunmak istenir. Ya da yalan haberler ve yayınlar konusunda uzman olan gazetecilerle iletişime geçmek suretiyle veya “Facebook” üzerinden yalan haberleri ifşa etme konusunda uzmanlaşmış kimseler üzerinde haberin doğruluğu yapılır. Eğer resimlerdeki oynama konusunda emin olunamıyorsa resimler bir grafik tasarımcısına da gönderilebilir.
Halime bir gazeteci olarak her zaman yanlış haberlerle karşı karşıya olduğunu, yer yer de bu yanlış haberlerin bazılarının zararlı olabildiğini söylüyor. Örneğin Lübnan gibi bir ülkede bir şahıs hakkındaki konuşmanın yanlış aktarılmasına binaen iftira nedeniyle ölüm tehtidi söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla herhangi bir haberi aktaran kimsenin haberden ve doğruluğundan mutlaka emin olması gerekir. Ayrıca insanlar herhangi bir haberi iletmeden önce kaynağını nasıl arayacaklarını, tespit edeceklerini ve doğrulayacaklarını öğrenmelidir.
Halime yanlış haberleri tespit etme teknikleri konusunda uzmanlaşmış, haberlerin ilk kez nasıl, nerede ve doğru veya karmaşık olduğunu ayrıntılarıyla birlikte ortaya koyan bir internet sitesi kurulması dileğiyle sözlerini bitiriyor.
 



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research