Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Şarku’l Avsat’a konuştu: Mevcut gerilimler, bölge ülkeleri arasında iletişim kurulmasını gerektiriyor

Bakan Hüseyin, son yıllarda Suudi Arabistan ile Irak arasında birçok köprü inşa edildiğini söyledi

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Fotoğraf: Abdulaziz en-Numan)
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Fotoğraf: Abdulaziz en-Numan)
TT

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Şarku’l Avsat’a konuştu: Mevcut gerilimler, bölge ülkeleri arasında iletişim kurulmasını gerektiriyor

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Fotoğraf: Abdulaziz en-Numan)
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (Fotoğraf: Abdulaziz en-Numan)

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Irak'ın bugünkü durumunu, “Bizler Irak'ta savaşların neden olduğu bir yıkımın kurbanlarıyız” cümlesiyle özetledi. Ülkesinde güvenlik ve siyaset alanında yaşanan gerilimlerin Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere tüm bölgeyi etkilediğini belirten Bakan Hüseyin, aynı zamanda Suriye gibi diğer ülkelerdeki gerilimlerin de Irak üzerinde etkisi olduğunu belirtti. Hüseyin, Irak'taki güvenlik ve siyaset alanındaki son durumdan memnun olmadığını da sözlerine ekledi. Irak Dışişleri Bakanı, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bölge ülkeleri arasındaki gerilimi azaltmak için iletişim kurmalarının ve sorunları açıkça dile getirmelerinin gerektiğini ifade etti. Bazı saldırıların başta Körfez ülkeleri olmak üzere yatırımcıların bölge ülkelerine gelişini etkilediğini vurgulayan Hüseyin,  son terör saldırıları dışında bugün güvenlik durumunun istikrarlı olduğunun da altını çizdi.
Suudi Arabistan ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilere ve bunların nasıl geliştirileceğine yönelik çeşitli gündem maddelerine sahip olduğunu belirten Bakan Hüseyin, ziyaretinin iki ülke arasındaki onlarca mutabakat muhtırası ve anlaşmanın etkinleştirilmesinin, bölgedeki son durum ve bunun Irak, Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkeleri üzerindeki etkisini ele almanın yanı sıra bölgesel gerilimler ve bunlarla nasıl başa çıkılacağı, bu krizleri yönetmek için ne gibi adımlar atılacağını incelemek gibi önemli başlıkları olduğunu kaydetti.
Suudi Arabistan ile Irak arasındaki ilişkinin geçmişte dönem dönem kesintilere uğradığını, ancak son yıllarda iki ülke arasındaki uçurumun kapatıldığını ve birçok köprünün inşa edildiğini vurgulayan Irak Dışişleri Bakanı, Irak'ın Körfez ülkeleriyle hem ayrı ayrı hem de Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) aracılığıyla iletişim halinde ve iş birliği içerisinde olduğunu söyledi. Yatırım projelerinin siyasi durum, siyasi ilişkiler ve güvenlik durumu ile ilgili olduğunu ifade eden Bakan Hüseyin, Körfez ülkeleri ile petrol politikasında yüksek bir koordinasyon sağlandığını ve halen elektrik enerjisine ihtiyaç duyduklarını belirtti.
Şarku’l Avsat’ın Irak Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin röportajının tam metni:

Bölgede bir takım zorlu şartlarla karşı karşıya olan Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanı ile görüşmenizden başlayalım. Görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kardeşim (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı) Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah ile görüşmekten büyük mutluluk duydum. Daha önce Bağdat'ta ve diğer yerlerin yanı sıra toplantılarda sık sık görüştüğümüzden bu ilk görüşmemiz değildi. Görüşmede öncelikle iki ülke arasındaki ilişkilere, bunların nasıl geliştirileceğine ve çeşitli alanlardaki iş birliğine odaklandık. Ayrıca, bazıları eski olan onlarca mutabakat muhtırası ve anlaşmalarımız var. Ekonomi, enerji, bankacılık veya yatırım gibi çeşitli alanlardaki ortak çalışmaları ele aldık. Görüşmedeki diğer konular ise bölgesel durum ve bunun Irak, Suudi Arabistan ya da çevre ülkelerin iç durumları üzerindeki etkisinin yanı sıra bölgesel gerilimler ve her ülkenin kapasitesi ve politikasına göre bunlarla nasıl başa çıkılacağı ve bu krizlerin yönetilmesi için ne gibi adımların atılacağını inceledik. Ancak bu krizleri yönetmeye ve gerilimi bölgeden uzak tutmaya devam etmek için iş birliği yapmaya ve iletişim kurmaya ihtiyacımız var.

Suudi Arabistan-Irak ilişkilerinde son yıllarda kayda değer bir gelişmeye tanık olundu. İki ülke arasındaki ilişkilerin bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki ülke arasındaki ilişkide geçmişte dönem dönem kesintiler oldu. Fakat son yıllarda aralarındaki uçurum kapatıldı ve birçok köprü inşa edildi. Yapılan ziyaretler de bu ilişkinin geliştiğinin kanıtıdır. İki ülkenin, halklarının ve bölgenin menfaatine olan ilişkiler gibi somut şeyler de oldu. İlişkide bir ilerleme kaydedildiğini ve gelişme halinde olduğunu değerlendiriyoruz.

İki ülke arasında, başta siyasi, güvenlik, ticaret, yatırım ve turizm olmak üzere tüm alanlarda iş birliği imkanlarını artırma isteği ve kararlılığı söz konusu. Sizce söz konusu alanlarda ortaklıklar ne zaman etkinleştirilir?
Bu ortaklıkları şimdiden etkinleştirmeye başladık. Bugün Riyad'dayım. Ziyaretimden iki gün önce Irak İçişleri Bakanı, büyük bir heyetle Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Suudi yetkililerle sınır meseleleri, güvenlik ve ticari ilişkiler hakkında görüştü. Benim ziyaretim de bu çerçevede gerçekleşiyor. Aynı zamanda iki ülke tarafından kurulan Ortak Koordinasyon Konseyi var. Bu konsey birkaç komiteye ayrılıyor. Bu yüzden çok sayıda ziyaret ve toplantı gerçekleşiyor.

İki taraf arasındaki en önemli gündem maddelerinden biri bölgenin güvenliği ve istikrarıdır. İki ülkenin bölge için önemli bir konuma sahip oldukları göz önüne alındığında, bölgeyi gerginliklerden uzak tutmaya ve sürdürülebilir güvenlik sağlamak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Bölgedeki gerilimler, ister bazı ülkeler arasındaki bir anlaşmazlık, ister bölgesel anlaşmazlıklardan kaynaklansın, Irak'ın, Suudi Arabistan’ın ve diğer ülkelerin iç durumunu da etkiliyor. Gerginliği ortadan kaldırmak için samimi diyaloglara ve tartışmalara ihtiyacımız var. Bölgesel güvenlik sağlanmadan, ulusal güvenlik sağlanamaz. Eğer bölge gerginlik içindeyse tüm ülkelerin iç durumunu etkiler. Aynı şekilde belirli bir ülkenin gerginlikleri, anlaşmazlıkları ve kavgaları varsa çevresini de etkiler. Suriye'de olanlar Irak'ı, Irak'ta olanlar ise Körfez ülkelerini ve diğer ülkeleri etkiledi. Bu yüzden, güvenlik durumu diğer ülkeler ile bağlantılıdır. Sorunun köklerinin belirli bir coğrafi bölgede bulunabilir, ama dalları diğer ülkelere uzanabilir. Bu nedenle, bir diyalog mekanizmasının nasıl kurulacağını bilmenin yanı sıra bu sorunu çözmek için bölgedeki ülkeler arasında doğrudan iletişim kurulmasına ihtiyacımız var.

Peki, bu iletişimi kurmak mümkün mü ve bazı ülkeler arasında gerginlikler var mı?
Anlaşmazlıkların şiddet seviyesine yükselmesi, çatışmalara ve savaşlara yol açar ve bunun sonucu da yıkımdır. Irak’ta bizler sosyal, kültürel veya ekonomik alanlarda ve altyapıda büyük zarara sebep olan silahlı çatışmaların neden olduğu bir yıkımın kurbanıyız. Bu yüzden sağlıklı bir ortam için güvenliğin sağlanmasına ihtiyacımız var. Bunu başarmak için de bir diyalog ortamı oluşturmamız gerekiyor.

İki ülke arasındaki sınırları güvence altına almak için iş birliği ne olacak?
Irak İçişleri Bakanı’nın Suudi Arabistan ziyaretinin gündem maddelerinden biri, sınır meselelerini koordinasyonuydu. (Suudi Arabistan-Irak arasındaki) Arar Sınır Kapısı yıllarca kapalı kaldıktan sonra ortak sınır kontrolü çerçevesinde yeniden açıldı.

KİK ile ortak eylem mekanizmalarının aktifleştirilmesi gerektiğini vurguladınız ve Irak bugün, Körfez ülkelerine her zamankinden daha yakın. Bu durumun bölgeye ve özellikle Irak'a ne gibi yansımaları oldu?
Riyad ziyaretim sırasında KİK Genel Sekreteri ile görüşme onuruna eriştim. Kısa bir süre önce Bağdat'ta da bir araya gelmiştik. KİK aracılığıyla Körfez ülkeleriyle ayrı ayrı iletişim kuruyor ve iş birliği yapıyoruz. Öncelikle başarılı bir zirve olan El-Ula zirvesinde Körfez uzlaşmasını destekledik ve bundan memnunuz. Zirvenin yansımaları ve sonuçları, Körfez ülkelerini ve Irak dahil bölge ülkelerini olumlu etkileyecektir. Ayrıca, KİK’in her bir üyesi arasındaki ilişkilerde iş birliği ve ilerleme için köprüler kurduk. Tüm Körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerimiz var.

Suudi Arabistan ve Irak arasında, büyük projeler olduğundan bahsedildi. Duyurulmaya hazır projeler var mı?
Etkinleştirilmelerinden bahsettiğimiz mutabakat muhtıralarının bazıları bu projelerle ilgilidir. Enerji, elektrik, petrokimya, tarım, konut, müteahhitlik ve diğer alanlarla ilgili yatırım projeleri var. Ancak bu yatırım projeleri siyasi durum ve siyasi ilişkilerin yanı sıra güvenlik durumuyla da bağlantılılar. Bir bölgede güvenlik durumuna yönelik bir tehdit varsa o bölgeye yatırımlar girmez ve yatırımcılar durumun düzelmesini bekler. Fakat Irak’taki güvenlik durumu 2014-2017 yılları arasındaki döneme kıyasla iyileşme gösterdi. Ancak son zamanlarda farklı bölgelerde bazı terör saldırıları yaşandı. Bu da iç ekonomik durumu ve yurt dışından fon girişini etkiliyor. Bu konular dikkate alınmalı. Çevre ülkelerle yapılan iş birliğinin içeride durumu istikrarsızlaştıran olumlu bir etki yaratması hedefleniyor.

Cedide Arar Sınır Kapısı'nın açılmasından sonra bugün Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden yatırımcıların Irak’ta yaptıkları yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazı saldırıların yatırımcıların, özellikle de Körfez ülkelerinden yatırımcıların Irak’a gelişini etkiliyor. Güvenlik durumu ne kadar iyi olursa, yatırımlar ve dış fonlar da o oranda artar. Son terör saldırıları dışında bugün güvenlik durumu istikrarlı hale geldikçe Körfez'den yatırım yapmaya hazır birçok şirket ve yatırımcı olduğunu görüyorum. Tarım, turizm, enerji ve petrokimya sektörlerinde, gayrimenkul ve diğer alanlar olmak üzere Irak'taki geniş yatırım alanları ve bu alanlara yatırım yapılmasına ihtiyacımız var. Başta Körfez ülkelerinden olmak üzere yatırımcıların, yatırım yapmak ve sermaye getirmek için Irak'ta tam bir istikrar beklediğine ve Körfez şirketlerinin Irak ekonomisinin inşasında rol oynayabileceğine inanıyorum.

Enerji arzı konusunda koordinasyon sağlanması, bugün petrol piyasalarının istikrarı için acil bir ihtiyaçtır. Bu konuda Suudi Arabistan ile aranızdaki koordinasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez’deki petrol ülkeleri ile gerek ikili gerek Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) çerçevesinde olsun petrol politikasında üst düzey bir koordinasyon söz konusu. Suudi Arabistan ve Irak, OPEC’te önemli bir role sahipler. Ülke ekonomisi için hayati öneme sahip bir konu olan enerjiyle ilgili tüm alanlarda iki ülke arasında koordinasyon devam ediyor.
-Irak’ın elektrik enerjisine ihtiyacı olduğu biliniyor. Suudi Arabistan üzerinden gelen Körfez hattından 400 megavatlık elektrik enerjisi almak için bir anlaşma yapıldı. Bu konuda başka projeler de var mı?
Körfez hattından 400 megavat elektrik ithal etmek için bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu konuda en üst seviyede koordinasyon söz konusu, ama halen elektrik enerjisine ihtiyacımız var. Irak ve Körfez ülkeleri arasında, sadece elektrik satın almak için değil, Irak’ta elektrik santrallerinin nasıl destekleneceği konusunda görüşmeler yapılıyor. Elektrik üretiminin yanı sıra dağıtımı konusunda da sorunlar var. Bu sebeple elektrik dağıtım ağları için altyapı oluşturmamız gerekiyor. Körfez şirketleri bu alanda rol oynayabilir.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.