Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti
TT

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

ABD'nin Louisiana eyaletinde yer alan Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi'nin 50 ülkede 8 bin yetişkin üzerinde yaptığı araştırmaya göre pandemi ve karantinalar süresince sağlıklı beslenmekten uzaklaşmak hemen her coğrafyada görülen bir sorun oldu. 
Yani tok olmamıza rağmen bir şeyler yemek isterken, 10 dakika önce kapısını açtığımız buzdolabının kendi kendine sufle yapmasını ümit ederken, pandemi stresini yemeklerden çıkarırken yalnız değiliz. 
Ankete katılan kişilerin yüzde 27'si kilo aldığını söylerken, her 100 kişiden 17'si ise kilo kaybettiğini dile getirdi. 
Ankete göre pandemi boyunca uyku düzeni bozulanların oranı yüzde 44.
Endişe kontrolü yaşamakta zorlananlar ise yüzde 20 olarak ölçüldü.

"Eve depolanan hazır gıdalar, besin değil" 
Independent Türkçe'ye konuşan Diyetisyen Emre Uzun'a göre pandemi boyunca en fazla artan şikayet de duygusal yeme bozukluğu. 
Evde kalan, canı sıkılan, psikolojik olarak kendini kötü hisseden, strese giren, yoksulluk duygusuna giren, korkan kişilerini kendini yemeğe verdiğini söyleyen Uzun, marketlerin erken kapanıyor olmasının da kişiyi depolamaya yönelttiğini belirtti.  
"Evde depolanan hazır gıdalara besin denmez" diyen Emre Uzun, "Besin, bizim için fayda sağlayan, içinde vitamin ve mineraller barındıran gıdalardır. İngilizcede "Junk Food" dediğimiz atıştırmalıkları da besin olarak değerlendirmek de doğru değil. Ancak evin içindeki stres arttıkça bunları tüketim arttı. Fizikselden ziyade duygusal yeme bozukluklarıyla karşı karşıya kalmaya başladık" ifadelerini kullandı. 
Kişilerin hobi edinmesinin, gerekiyorsa bir psikologla görüşmesinin, açık havada yürüyüşlerin önemli olduğunu söyleyen Uzun, evlere alınan kalorili ürünlerin de kişinin sinirli ya da kötü anında ilk tüketilen gıda olduğunu hatırlattı. 

"Eskiden yüzde 70 oranında olan birebir görüşmeler, yüzde 20'ye kadar geriledi" 
Pandemide evden çıkamayan ancak daha fazla kilo alımının da önüne geçmek isteyen kişilerin başvurduğu ilk adres ise online diyetisyenlik hizmetleri. 
Özellikle pandeminin ilk aylarında oluşan "yokluk psikolojisi" ile insanların ekmek, makarna, pirinç, bulgur gibi bozulmayan ve kalorisi yüksek gıdaları depolamaya başladığını söyleyen Uzun'a göre bu dönemde online diyet taleplerinde de bir patlama oldu: 
"Pandemiden önce benim online seanslarım yüzde 30, yüz yüze seanlarım yüzde 70 civarındaydı. Pandemiyle birlikte bu tam tersine döndü. Hatta birebir görüşmeler yüzde 20'ye kadar indi. 
Çok az insan evden çıkma konusunda rahattı. Birebir görüşmeleri haftada bir gün ile sınırlı tutuyordum. 
Mart, nisan, mayıs aylarında böyle devam etti. Haziranda sokağa çıkma yasaklarının kalkmasıyla birlikte insanlar tatile gidince bizim işlerimiz bir miktar düştü. 
Hem insanlar evde durmaktan sıkılmıştı hem de tatilde oldukları için diyete devam etmediler. Hükümetin başlattığı tatil için kredi verilmesi kampanyası da etkili oldu. 
Online diyetler de bir tık azaldı ama devam etti. Sonrasında ise birebir görüşmeler yeniden artmaya başladı. Gelinen noktada yüz yüze görüşmeler yüzde 60- yüzde 70 oranında. Online yüzde 30-40. Evde kalan sayısı çok çok azaldı. 
İstanbul'da olup online danışanım iki elin parmaklarını geçmeyecek vaziyette. Şehir dışından ve yurt dışından online diyetlerimiz ise devam ediyor."
"Orta sınıfın giderek kaybolduğu sistemde biz de o sınıftaki müşterilerimizi kaybediyoruz" 
Pandemiyle birlikte online diyet taleplerinin yüzde 100'e yakın arttığını söyleyen Diyetisyen Emre Uzun'a göre diyetisyenlik, her zaman halkın refah seviyesine göre değişim gösteren bir sektör oldu. 
"Kişinin refah seviyesi yüksek olmalı ki kendine ve sağlığına dikkat etsin" diyen Uzun, ekonomik sıkıntısı yüksek olanın "ben kendi başıma yaparım" düşüncesinde olduğunu söylüyor ve ekliyor: 
"Zenginin daha çok zenginleştiği, yoksulun daha fazla yoksullaştığı ve orta sınıfın kaybolduğu bir sistem var. Makas giderek açılıyor. Üst tabaka çok etkilenmedi ama biz orta seviyedeki müşterilerimizi kaybediyoruz. Kendine dikkat etmek isteyen beyaz yakalıları kaybediyoruz."
 
Dövizin yükselmesiyle online ve yüz yüze diyetisyenlik ücretleri eşitlendi 
Haftalık seanslarda danışanlarıyla ayda dört kez görüşen Emre Uzun'un aktardığına göre pandemi öncesi online ve yüz yüze görüşmelerde fiyat farklılığı oluşuyordu. 
Ancak pandemiyle birlikte hem fiyat artırımına hem de fiyat eşitlemesine gidilmek zorunda kalındı. Zira, dövizin yükselmesi, ofisin kira masrafının devam etmesi gibi nedenlerle hem online hem de birebir diyetisyenlik hizmeti 1500 liraya kadar çıktı. 
Kendisinin genel diyetisyen ücretleri ortalamasını yansıtmadığını kabul eden Uzun, online diyetlerde yağ-kas ölçümünün nasıl yapıldığını sorduğumuzda ise şu yanıtı verdi: 
"Online diyetisyenlik hizmetlerinde yağ-kas ölçümü için kişiler dilerse bu ölçümleri yapan tartıları alabilir. Ya da bir eczane ya da spor salonunda bu ölçümü yapabiliri. Ancak online olunca yağ-kas ölçümü çok güvenilir olmuyor. Hele ki ucuz tartıların yağ ölçümüne hiç güven olmuyor. O nedenle biz kilo kaybını takip ediyoruz. Benim uyguladığım diyetler, kişiye özgü ve sağlıklı diyetler olduğu için çoğunlukla yağdan kaybettiren cinsten. Basen, bel gibi yerler mezura ile ölçüldüğünde ya da kan tahlillerinde de bu kendini gösteriyor zaten."

"Son üç ayda, marttaki psikolojiye geri dönüldü"
Diyetisyen Seçil Kenar da online diyetisyenliği, sokağa çıkma yasaklarının başladığı ilk günden bu yana devam ettiren beslenme uzmanlarından. 
Ofisinin de bir süre kapalı kaldığı o günlerdeki belirsizliğin medyadaki felaket senaryolarıyla daha da tetiklendiğini, insanların korkarak daha çok evde kaldığını hatırlatan Kenar, "Mart, nisan, mayıs aylarında herkes inanılmaz kilo aldı. Psikolojik yemeler çok başladı" diye konuştu. 
Kenar'ın aktardığına göre normalleşme sürecinin başladığı hazirandan ekime kadarki süreçte insanların psikolojisi biraz olsun toparlayınca danışan sayısı da arttı. 
Son üç ayda ise vakaların artmasıyla korkunun yeniden mart dönemine benzemeye başladığını söyleyen Seçil Kenar, "Son üç aydır insanlarda çok ciddi bunalım var. Umutsuzluk, sıkılmışlık… Dışarı çıkamamanın ve sosyalleşememenin verdiği yeme bozukluklarını görüyoruz. Psikolojik yeme bozuklukları çok arttı. Elbette danışanlar devam ediyor diyetisyene ancak diyete devam etme direnci çok düştü" dedi ve ekledi: 
"İnsanlar üç aşağı beş yukarı gün içerisinde idare edebiliyorlar. Çocuklarıyla ilgileniyorlar, ofise gidenler var… Ancak burada problem hafta sonları ve akşamları. Sürekli oturuyoruz, sürekli bir şeyler izliyoruz, sürekli hareketsiziz. İnsanlarda ciddi kas kayıpları ve aşırı yağlanma problemleri var. Gece atıştırmaları çok arttı." 

Kötü psikolojiyle mücadele için: Sağlıklı tarifler, hobi edinme, diyet yapan grupları 
Seçil Kenar'ın da bu soruna farklı çözümleri var. 
Bunlardan biri pandemiyle birlikte mutfakta daha fazla zaman geçirenlere sağlıklı yemek tarifi önerileri. 
Canı börek çekene, yufkasız kabak böreği, paket paket çikolata almak isteyen hurmalı tatlı tarifleri, bu önerilerin arasında. 
Danışanlarına pandemi sürecinin geçici olduğunu ve yemek yerine konulabilecek bir terapi sistemi bulunması gerektiğini her seferin hatırlatan Seçil Kenar, insanları farklı hobilere de yönlendirdiğini söylüyor. 
Online yoga, pilates, zumba gibi dersler evdeki stresi azaltırken, birbiriyle bağlantılı birkaç danışanın kurduğu Whatsapp grupları da grubun üyelerinin motive olması için önemli bir araç haline geliyor. 

"Yüzde 70 kapasiteyle çalışıyordum, yüzde 110'a çıktı" 
Seçil Kenar ise en "ben online sistemde yapamam" diyen danışan bile çevirimiçi hizmet almaya başladıklarını aktardı. 
Beş günün 2 buçuk gününde online, kalan yarısında da yüz yüze danışmanlık hizmeti veren Kenar, 2-3 yıl içerisinde de sektörün tamamen online olacağını öngördü. 
Emre Uzun gibi online diyetisyenlikte danışanlarının kas-yağ ölçümünü hassas tartılar, mezura, spor salonu ya da eczanelerde ölçüm ile yürüten Seçil Kenar, 2019'da yüzde 70, şimdi ise yüzde 110 kapasite ile çalıştığını belirtiyor. 
"Online diyeti 100 liraya yapan da var 500 liraya yapan da" diyen Kenar şöyle konuştu: 
"Online diyetlerin maliyeti daha düşük çünkü çoğu diyetisyen ofisini kapattı. Benim ofisin maliyeti ayda 10 bin lira. Giderlerle 12 bin lirayı buluyor. Benim giderim azalmadı. Alet kullanılmıyor, geç kalma problemi yok.. Her şey tıkır tıkır işliyor online'da. En az 100-150 TL kadar düşük seans başı." 
"Gelecekte beslenme problemleriyle ilgili bizi ne gibi hastalıklar bekliyor?" sorusuna Seçik Kenar, şu yanıtı verdi:
"Hareketsizlik çok ciddi problem. Hareketsizliğimizin bize ağır bir bedeli olacak. Kaslarımızda çok ciddi problemler çıkmaya başladı. Kas, kemik, sırt, eklem problemleri olacak. 
Hareket etmek her yerden kesildi. Spor salonuna gidilemediği gibi insanlar arkadaşının yanına bile gidemiyor. 
Bu tür hastalıklar çok öne geçecek. "

Online hizmet de Youtube kanalı da pandemide başladı
Özel bir tıp merkezinde diyetisyen olarak görev yapan Melek Sona ise mart ayında salgının başlaması ve yüz yüze randevuların birer birer iptal edilmesiyle öncelikle ücretsiz izne çıkmak durumunda kaldı. 
Ancak karamsarlığa düşmeyen Sona için pandemi bir nevi "fırsat" oldu. Çünkü kendisinin anlatımıyla çok istediği ama bir türlü cesaret edemediği online diyetisyenliğe nisan ayında başladı.
Mayıs ve haziran aylarını, danışanlarıyla internet ortamında görüşerek geçiren Sona, haziranda ise işine tekrar geri döndü. 
Sona için pandemiyle gelen bir yenilik daha vardı: YouTube kanalı 
"Hızlı yaşam bizi içine hapsetmişken odaklanamadığım YouTube işine sonunda girişmiştim" diyen Melek Sona bu durumdan hayli memnun. 
Zira Sona, hiç tanımadığı evlere girip hiç tanımadığı insanlara dokunabilmenin kendisini çok motive ettiğini söylüyor: Beni YouTube'dan görerek online diyete başlamak isteyen birçok kişi ile tanıştım. Bu benim yaptığım işin doğru kişilere ulaştığını gösteriyor. Çok minnettarım.
Sona'nın açıklamasına göre online diyetisyen görüşmelerine başlamak ilk başlarda, kendisi kadar danışanları için de bir belirsizlik taşıyordu. 
"Online diyet nedir? Ben bile tanımını doğru düzgün yapamazken insanların online diyete sıcak bakması beklenilemezdi ama bir ihtiyaçtan doğduğu için artık sıkça tercih edilen bir alan haline geldi" diyen Sona için artık online seansların yüz yüze seanslardan hiçbir farkı yok. 

Online diyetin avantajları
Hatta online diyetin evden çıkmamak, hastaneye gitmemek, trafiğe takılmamak, arabayı park etmekle uğraşmamak gibi avantajları olduğunu söylen Sona, kilo takiplerini ise evdeki tartıla ve mezura ile yapıyor. 
Bel ve kalçanın mezura ile ölçümlenmesiyle kilonun yağdan gidip gitmediğini anladıklarını söyleyen Sona'nın anlattığına göre çalıştığı tıp merkezinde seans ücretleri de uygun: 
"Yüz yüze hizmet alan danışanlarıma genellikle iki haftada bir gelmelerini öneriyorum. Ancak online da danışanlarımla sürekli iletişim halindeyiz. O yüzden online seanslarımın ücreti, yüz yüze seanslarıma göre biraz daha fazla diyebilirim. Online diyet yapan danışanlarımı bir miktar daha avantajlı görüyorum. Çünkü kendileri ile hemen her gün birebir iletişimdeyim. Sağlıklı beslenmeyi ilk ağızdan kişisel olarak göstermeye çalışıyorum." 
Görüştüğümüz diğer diyetisyenler gibi Melek Sona da pandemi sürecinde en sık rastlanan problemin duygusal yeme bozukluğu olduğunu söylüyor. 
Sona, "Çoğu kişi duygularını kontrol edemediği için bunu yemek yeme ile kapatmaya çalışıyor. Yemekten aldığı haz ile duygusal açıklarını kapatmak istiyor. Bu da doğru orantılı olarak kilo artışına sebep oluyor" değerlendirmesini yaptı. 
Pandemi psikolojisi ile mücadele etmenin bazı kişiler için daha zor olabileceğinin altını çizen Sona, başından beri koronavirüsle mücadele için sıraladığı tavsiyeleri, Independent Türkçe için yineliyor: 
"- Sağlıklı beslenelim, 
- Yeteri kadar uykumuzu alalım, 
- Bol su içelim,
- Hareketimizi artıralım.
Bunların sonucunda bağışıklığımızın kuvvetlenmesi kaçınılmaz.  Böyle bir durumda da koronavirüs bizden korkmalı, biz ondan değil."

Independent Türkçe

 



Çin, Ay'da "demir pası" buldu

Ay'ın uzak yüzündeki Güney Kutbu-Aitken havzası (NASA)
Ay'ın uzak yüzündeki Güney Kutbu-Aitken havzası (NASA)
TT

Çin, Ay'da "demir pası" buldu

Ay'ın uzak yüzündeki Güney Kutbu-Aitken havzası (NASA)
Ay'ın uzak yüzündeki Güney Kutbu-Aitken havzası (NASA)

Bilim insanları, Çin'in Chang'e-6 görevi tarafından getirilen Ay toprağı örneklerinde bulunan küçük demir oksit taneciklerinin, Ay'ın yüzeyi ve manyetik özellikleri hakkında bilinenleri altüst ettiğini yeni bir çalışmada ortaya koydu.

Şimdiye kadar Ay ortamının elementlerin oksidasyonuna elverişli olmadığı ve demir oksitlerin neredeyse hiç bulunmadığı düşünülüyordu.

Ay'daki demirin çoğunlukla indirgenmiş formlarda, oksijen ilavesi olmadan bulunması da bununla tutarlıydı.

Son keşif görevleri, Ay'ın yüksek enlemli bölgelerinde manyetik demir oksit minerali hematitin yaygın olarak bulunduğuna işaret ediyor.

Ancak NASA'nın Apollo görevlerinde toplananlar da dahil Ay örneklerinde bulunan bu minerallerin, Ay yüzeyindeki kararsız bileşikler olduğu düşünülüyordu.

Önceki Chang'e-5 görevi tarafından toplanan örnekler, göktaşı çarpmasının yoğun ısısı ve basıncıyla Ay toprağında oluşan cam içindeki bazı oksitlenmiş demir formlarına dair kanıtlar ortaya koymuştu.

Bu sonuçlar, Ay'da dış göktaşı çarpmalarının tetiklediği süreçler sırasında yerel metal oksidasyonunun var olduğunu gösteriyordu.

Ancak Ay'da hematit gibi güçlü oksitleyici minerallere dair kesin mineral kanıtları henüz bulunamamıştı.

Çin'in geçen yıl haziranda Dünya'ya getirdiği Chang'e-6 Ay örnekleri, demir oksit minerali hematitin küçük tanelerini ortaya çıkardı ve bu, Ay'da bu tür bir keşfin ilk örneği oldu.

Science Advances adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışmaya göre, bu mineraller çoğunlukla göktaşı çarpmalarının yoğun ısısı ve basıncıyla kaynaşan parçalardan oluşan özel Ay kayaçlarının tanelerinde bulundu.

Bilim insanları çalışmada, "Bu bulgu, Ay yüzeyinde Fe2O3 varlığına dair güvenilir kanıtlar sunarak, Ay yüzeyine ilişkin geleneksel anlayışı sorguluyor" diye yazdı.

Araştırmacılar artık bu minerallerin daha önce Ay'ın Güney Kutbu'ndaki Aitken (SPA) havzasında ve Ay'ın uzak yüzündeki Apollo kraterinde keşfedilenlere benzer büyük ölçekli meteorit çarpmaları sırasında oluştuğu teorisini ileri sürüyor.

Bilim insanları, bu tür meteorit çarpmalarında Ay'daki troilit ve diğer sülfitler gibi oksijen açısından zengin minerallerin oksijenlerini çevreye saldığını ve bunun da demir mineralleriyle reaksiyona girerek "paslanmalarına" neden olduğunu düşünüyor.

Araştırmacılar bulguların elde edilmesinin 2024 Chang'e-6 görevine kadar SPA Havzası'ndan toprak örneklerinin başarıyla geri getirilmesi sayesinde mümkün olduğunu ve Ay'da yüksek oranda oksitlenmiş maddelerin aranması için bir fırsat sunduğunu söylüyor.

Ayrıca kuzeybatı SPA Havzası'ndakiler de dahil Ay yüzeyindeki tuhaf manyetik anomalilerin kökenini açıklayabileceklerini de belirtiyorlar. Bu anomaliler henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil.

Independent Türkçe


Parodi ustasından yeni komediye sert tepki: Tamamen ıskaladılar

1982'de yayımlanan Police Squad! adlı kısa ömürlü diziye dayanan serinin devamı niteliğindeki Çıplak Silah, babasının izinden giden Yüzbaşı Frank Drebin Jr.'ın hikayesini anlatıyor (Paramount Pictures)
1982'de yayımlanan Police Squad! adlı kısa ömürlü diziye dayanan serinin devamı niteliğindeki Çıplak Silah, babasının izinden giden Yüzbaşı Frank Drebin Jr.'ın hikayesini anlatıyor (Paramount Pictures)
TT

Parodi ustasından yeni komediye sert tepki: Tamamen ıskaladılar

1982'de yayımlanan Police Squad! adlı kısa ömürlü diziye dayanan serinin devamı niteliğindeki Çıplak Silah, babasının izinden giden Yüzbaşı Frank Drebin Jr.'ın hikayesini anlatıyor (Paramount Pictures)
1982'de yayımlanan Police Squad! adlı kısa ömürlü diziye dayanan serinin devamı niteliğindeki Çıplak Silah, babasının izinden giden Yüzbaşı Frank Drebin Jr.'ın hikayesini anlatıyor (Paramount Pictures)

İlk iki Çıplak Silah (The Naked Gun) filminin yönetmeni David Zucker, Liam Neeson ve Pamela Anderson'lı yeniden çevrimden pek memnun kalmadı.

Ünlü sinemacı, Woman's World adlı dergiye verdiği röportajda, yeni filmin kardeşi Jerry Zucker ve ortağı Jim Abrahams'la birlikte 50 yıl önce geliştirdikleri parodi-komedi tarzını taklit etmeye çalıştığını ancak "tamamen ıskaladığını" söyledi.

Zucker, "Kardeşim Jerry ve ortağımız Jim Abrahams, 50 yıl önce parodi komediler yapmaya başladık ve kendi tarzımızı yarattık. Bunu o kadar iyi yaptık ki başkalarına kolaymış gibi görünüyor" dedi: 

Seth MacFarlane de yeni Çıplak Silah için bunu kopyalamaya çalıştı ama tamamen ıskaladı.

Yeni Çıplak Silah filmini Akiva Schaffer yönetmiş, MacFarlane ise yapımcılığını üstlenmişti.

Filmde Liam Neeson, orijinal üçlemede Leslie Nielsen'ın canlandırdığı Teğmen Frank Drebin'in oğlu Frank Drebin Jr.'ı oynuyor. Dedektif Drebin Jr., babasının izinden giderek bir cinayeti çözmeye ve kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olan karakolunu kurtarmaya çalışıyor.

78  yaşındaki Zucker, "Yeni filmde Leslie Nielsen'ı değiştirmeye çalıştılar ama bu mümkün değil. Onun yerini kimse dolduramaz" dedi.

Korkunç Bir Film 3'ün (Scary Movie 3) yönetmeni olarak da bilinen Zucker, yeni filmin yaklaşık 42 milyon dolara mal olmasını da eleştirdi. 1988 yapımı ilk filmin bütçesi 15 milyon dolardı. 

Zucker, "Komedi filmlerine fazla para harcamamalısınız. Bizim kurallarımızdan biri gösterişten uzak olmaktır. Büyük bütçeler ve komedi birbirine zıt şeylerdir" dedi: 

Yeni Çıplak Silah'ta tarzımızı taklit etmeye çalışırken sahnelere gereksiz teknik gösteriş katmışlar. Filmi izlediğinizde paranın nereye harcandığı belli oluyor.

Ünlü yönetmen sözlerini şöyle sürdürdü:

Artık herkesin tek derdi para olmuş gibi. Yeni Çıplak Sİlah'ı çekme nedenlerinin de yalnızca bu olduğu izlenimini veriyor.

Zucker, 1988 yapımı Çıplak Silah (The Naked Gun: From the Files of Police Squad!) ve 1991 tarihli Çıplak Silah 2½: Korkunun Kokusu'nu (The Naked Gun 2½: The Smell of Fear) yönetmişti. Serinin üçüncü halkası Çıplak Silah 33 1/3: Son Hakaret (Naked Gun 33⅓: The Final Insult) ise 1994'te Peter Segal imzasıyla vizyona girmişti.

Ağustosta Hollywood Reporter'a konuşan Zucker, yeniden çevrimi izlemeyeceğini ama filmin gördüğü ilginin "sinemalarda komediye, özellikle de parodiye hâlâ güçlü bir ilgi olduğunu kanıtlayan bir işaret" olduğunu söylemişti.

Zucker, daha önce de kendisinin ve ilk üçlemeden ekip arkadaşlarının yeniden çevrime dahil edilmemesinden duyduğu hayal kırıklığını açıkça dile getirmişti.

Independent Türkçe, Woman's World, Hollywood Reporter


Timothée Chalamet: "Adam Sandler tüm zamanların en iyi oyuncularından biri"

Aşk Sarhoşu'nda Adam Sandler, kadınlar konusunda doğuştan yeteneksiz Egan rolünde (Sony Pictures Releasing)
Aşk Sarhoşu'nda Adam Sandler, kadınlar konusunda doğuştan yeteneksiz Egan rolünde (Sony Pictures Releasing)
TT

Timothée Chalamet: "Adam Sandler tüm zamanların en iyi oyuncularından biri"

Aşk Sarhoşu'nda Adam Sandler, kadınlar konusunda doğuştan yeteneksiz Egan rolünde (Sony Pictures Releasing)
Aşk Sarhoşu'nda Adam Sandler, kadınlar konusunda doğuştan yeteneksiz Egan rolünde (Sony Pictures Releasing)

Timothée Chalamet ve Adam Sandler, kariyerleri üzerine yaptıkları samimi bir söyleşi için Los Angeles'taki Fairfax Lisesi'nin spor salonunda bir araya geldi. Etkinlikte Chalamet, Sandler'ı "tüm zamanların en iyi oyuncularından biri" diye niteledi.

15 Kasım akşamı düzenlenen ve "Sandler x Chalamet" adını taşıyan etkinlikte iki oyuncu, tıklım tıklım dolu tribünler önünde kendi filmografilerinden sahneleri izleyip yorumladı. Sohbet, ikilinin yakında vizyona girecek yeni filmleri Marty Supreme ve Jay Kelly'den kısa sahnelerin izlenmesiyle başladı.

Paul Thomas Anderson imzalı 2006 yapımı romantik kara komedi Aşk Sarhoşu'ndan (Punch-Drunk Love) bir sahne gösterildikten sonra Chalamet, Sandler'ın performansına övgüler yağdırdı:

Bu, en önemli oyunculuk performanslarından biri. Etkileyici, derinlemesine dokunaklı. Seni komedi filmleriyle tanımış biri olarak, bu performansı görünce 'Vay be, bu adam inanılmaz bir oyuncu' dedim. Umarım ben de bir gün böyle bir performans sergileyebilirim.

29 yaşındaki Chalamet, Sandler'a duyduğu hayranlığı sürdürerek şöyle devam etti:

Biliyorum, mesele ödüller falan değil ama elinde o altın heykelciği tutman gerekiyor. Çünkü gerçekten tüm zamanların en iyi oyuncularından birisin.

59 yaşındaki Sandler da genç meslektaşına aynı samimiyetle karşılık verdi:

Sinemaya ve hepimize kattıkların tarif edilemez. Gelecekte neler yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum.

Gecede, Sandler'ın Süper Baba (Big Daddy) ve Uncut Gems filmlerinden; Chalamet'nin ise Beni Adınla Çağır (Call Me by Your Name), Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki (Dune: Part Two) ve Bob Dylan: Tam Bir Bilinmez (A Complete Unknown) yapımlarından sahneler gösterildi. 

Ayrıca Marty Supreme ve Jay Kelly'den kısa tanıtımların yanı sıra iki oyuncunun Saturday Night Live skeçlerinden kesitler de izleyicilerle paylaşıldı.

İki aktör bugüne dek aynı filmde yer almadı ancak Chalamet, 2014 yapımı Jason Reitman filmi Men, Women & Children'da küçük bir rol üstlenmişti; sahnesi son kurguda yer almadı. Sandler, bu anıyı şöyle hatırlattı:

Jason Reitman o dönemde senin filmde olacağını söylediğinde, 'Kadroya yeni bir çocuk ekledim, oyun kurucuyu oynuyor, inanılmaz bir yetenek' demişti. Daha o zamandan belliydi.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter