Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti
TT

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

Pandemide buzdolabı kapağını defalarca açanlar! Yalnız değilsiniz… Online diyetlere talep artışı yüzde 100'ü geçti

ABD'nin Louisiana eyaletinde yer alan Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi'nin 50 ülkede 8 bin yetişkin üzerinde yaptığı araştırmaya göre pandemi ve karantinalar süresince sağlıklı beslenmekten uzaklaşmak hemen her coğrafyada görülen bir sorun oldu. 
Yani tok olmamıza rağmen bir şeyler yemek isterken, 10 dakika önce kapısını açtığımız buzdolabının kendi kendine sufle yapmasını ümit ederken, pandemi stresini yemeklerden çıkarırken yalnız değiliz. 
Ankete katılan kişilerin yüzde 27'si kilo aldığını söylerken, her 100 kişiden 17'si ise kilo kaybettiğini dile getirdi. 
Ankete göre pandemi boyunca uyku düzeni bozulanların oranı yüzde 44.
Endişe kontrolü yaşamakta zorlananlar ise yüzde 20 olarak ölçüldü.

"Eve depolanan hazır gıdalar, besin değil" 
Independent Türkçe'ye konuşan Diyetisyen Emre Uzun'a göre pandemi boyunca en fazla artan şikayet de duygusal yeme bozukluğu. 
Evde kalan, canı sıkılan, psikolojik olarak kendini kötü hisseden, strese giren, yoksulluk duygusuna giren, korkan kişilerini kendini yemeğe verdiğini söyleyen Uzun, marketlerin erken kapanıyor olmasının da kişiyi depolamaya yönelttiğini belirtti.  
"Evde depolanan hazır gıdalara besin denmez" diyen Emre Uzun, "Besin, bizim için fayda sağlayan, içinde vitamin ve mineraller barındıran gıdalardır. İngilizcede "Junk Food" dediğimiz atıştırmalıkları da besin olarak değerlendirmek de doğru değil. Ancak evin içindeki stres arttıkça bunları tüketim arttı. Fizikselden ziyade duygusal yeme bozukluklarıyla karşı karşıya kalmaya başladık" ifadelerini kullandı. 
Kişilerin hobi edinmesinin, gerekiyorsa bir psikologla görüşmesinin, açık havada yürüyüşlerin önemli olduğunu söyleyen Uzun, evlere alınan kalorili ürünlerin de kişinin sinirli ya da kötü anında ilk tüketilen gıda olduğunu hatırlattı. 

"Eskiden yüzde 70 oranında olan birebir görüşmeler, yüzde 20'ye kadar geriledi" 
Pandemide evden çıkamayan ancak daha fazla kilo alımının da önüne geçmek isteyen kişilerin başvurduğu ilk adres ise online diyetisyenlik hizmetleri. 
Özellikle pandeminin ilk aylarında oluşan "yokluk psikolojisi" ile insanların ekmek, makarna, pirinç, bulgur gibi bozulmayan ve kalorisi yüksek gıdaları depolamaya başladığını söyleyen Uzun'a göre bu dönemde online diyet taleplerinde de bir patlama oldu: 
"Pandemiden önce benim online seanslarım yüzde 30, yüz yüze seanlarım yüzde 70 civarındaydı. Pandemiyle birlikte bu tam tersine döndü. Hatta birebir görüşmeler yüzde 20'ye kadar indi. 
Çok az insan evden çıkma konusunda rahattı. Birebir görüşmeleri haftada bir gün ile sınırlı tutuyordum. 
Mart, nisan, mayıs aylarında böyle devam etti. Haziranda sokağa çıkma yasaklarının kalkmasıyla birlikte insanlar tatile gidince bizim işlerimiz bir miktar düştü. 
Hem insanlar evde durmaktan sıkılmıştı hem de tatilde oldukları için diyete devam etmediler. Hükümetin başlattığı tatil için kredi verilmesi kampanyası da etkili oldu. 
Online diyetler de bir tık azaldı ama devam etti. Sonrasında ise birebir görüşmeler yeniden artmaya başladı. Gelinen noktada yüz yüze görüşmeler yüzde 60- yüzde 70 oranında. Online yüzde 30-40. Evde kalan sayısı çok çok azaldı. 
İstanbul'da olup online danışanım iki elin parmaklarını geçmeyecek vaziyette. Şehir dışından ve yurt dışından online diyetlerimiz ise devam ediyor."
"Orta sınıfın giderek kaybolduğu sistemde biz de o sınıftaki müşterilerimizi kaybediyoruz" 
Pandemiyle birlikte online diyet taleplerinin yüzde 100'e yakın arttığını söyleyen Diyetisyen Emre Uzun'a göre diyetisyenlik, her zaman halkın refah seviyesine göre değişim gösteren bir sektör oldu. 
"Kişinin refah seviyesi yüksek olmalı ki kendine ve sağlığına dikkat etsin" diyen Uzun, ekonomik sıkıntısı yüksek olanın "ben kendi başıma yaparım" düşüncesinde olduğunu söylüyor ve ekliyor: 
"Zenginin daha çok zenginleştiği, yoksulun daha fazla yoksullaştığı ve orta sınıfın kaybolduğu bir sistem var. Makas giderek açılıyor. Üst tabaka çok etkilenmedi ama biz orta seviyedeki müşterilerimizi kaybediyoruz. Kendine dikkat etmek isteyen beyaz yakalıları kaybediyoruz."
 
Dövizin yükselmesiyle online ve yüz yüze diyetisyenlik ücretleri eşitlendi 
Haftalık seanslarda danışanlarıyla ayda dört kez görüşen Emre Uzun'un aktardığına göre pandemi öncesi online ve yüz yüze görüşmelerde fiyat farklılığı oluşuyordu. 
Ancak pandemiyle birlikte hem fiyat artırımına hem de fiyat eşitlemesine gidilmek zorunda kalındı. Zira, dövizin yükselmesi, ofisin kira masrafının devam etmesi gibi nedenlerle hem online hem de birebir diyetisyenlik hizmeti 1500 liraya kadar çıktı. 
Kendisinin genel diyetisyen ücretleri ortalamasını yansıtmadığını kabul eden Uzun, online diyetlerde yağ-kas ölçümünün nasıl yapıldığını sorduğumuzda ise şu yanıtı verdi: 
"Online diyetisyenlik hizmetlerinde yağ-kas ölçümü için kişiler dilerse bu ölçümleri yapan tartıları alabilir. Ya da bir eczane ya da spor salonunda bu ölçümü yapabiliri. Ancak online olunca yağ-kas ölçümü çok güvenilir olmuyor. Hele ki ucuz tartıların yağ ölçümüne hiç güven olmuyor. O nedenle biz kilo kaybını takip ediyoruz. Benim uyguladığım diyetler, kişiye özgü ve sağlıklı diyetler olduğu için çoğunlukla yağdan kaybettiren cinsten. Basen, bel gibi yerler mezura ile ölçüldüğünde ya da kan tahlillerinde de bu kendini gösteriyor zaten."

"Son üç ayda, marttaki psikolojiye geri dönüldü"
Diyetisyen Seçil Kenar da online diyetisyenliği, sokağa çıkma yasaklarının başladığı ilk günden bu yana devam ettiren beslenme uzmanlarından. 
Ofisinin de bir süre kapalı kaldığı o günlerdeki belirsizliğin medyadaki felaket senaryolarıyla daha da tetiklendiğini, insanların korkarak daha çok evde kaldığını hatırlatan Kenar, "Mart, nisan, mayıs aylarında herkes inanılmaz kilo aldı. Psikolojik yemeler çok başladı" diye konuştu. 
Kenar'ın aktardığına göre normalleşme sürecinin başladığı hazirandan ekime kadarki süreçte insanların psikolojisi biraz olsun toparlayınca danışan sayısı da arttı. 
Son üç ayda ise vakaların artmasıyla korkunun yeniden mart dönemine benzemeye başladığını söyleyen Seçil Kenar, "Son üç aydır insanlarda çok ciddi bunalım var. Umutsuzluk, sıkılmışlık… Dışarı çıkamamanın ve sosyalleşememenin verdiği yeme bozukluklarını görüyoruz. Psikolojik yeme bozuklukları çok arttı. Elbette danışanlar devam ediyor diyetisyene ancak diyete devam etme direnci çok düştü" dedi ve ekledi: 
"İnsanlar üç aşağı beş yukarı gün içerisinde idare edebiliyorlar. Çocuklarıyla ilgileniyorlar, ofise gidenler var… Ancak burada problem hafta sonları ve akşamları. Sürekli oturuyoruz, sürekli bir şeyler izliyoruz, sürekli hareketsiziz. İnsanlarda ciddi kas kayıpları ve aşırı yağlanma problemleri var. Gece atıştırmaları çok arttı." 

Kötü psikolojiyle mücadele için: Sağlıklı tarifler, hobi edinme, diyet yapan grupları 
Seçil Kenar'ın da bu soruna farklı çözümleri var. 
Bunlardan biri pandemiyle birlikte mutfakta daha fazla zaman geçirenlere sağlıklı yemek tarifi önerileri. 
Canı börek çekene, yufkasız kabak böreği, paket paket çikolata almak isteyen hurmalı tatlı tarifleri, bu önerilerin arasında. 
Danışanlarına pandemi sürecinin geçici olduğunu ve yemek yerine konulabilecek bir terapi sistemi bulunması gerektiğini her seferin hatırlatan Seçil Kenar, insanları farklı hobilere de yönlendirdiğini söylüyor. 
Online yoga, pilates, zumba gibi dersler evdeki stresi azaltırken, birbiriyle bağlantılı birkaç danışanın kurduğu Whatsapp grupları da grubun üyelerinin motive olması için önemli bir araç haline geliyor. 

"Yüzde 70 kapasiteyle çalışıyordum, yüzde 110'a çıktı" 
Seçil Kenar ise en "ben online sistemde yapamam" diyen danışan bile çevirimiçi hizmet almaya başladıklarını aktardı. 
Beş günün 2 buçuk gününde online, kalan yarısında da yüz yüze danışmanlık hizmeti veren Kenar, 2-3 yıl içerisinde de sektörün tamamen online olacağını öngördü. 
Emre Uzun gibi online diyetisyenlikte danışanlarının kas-yağ ölçümünü hassas tartılar, mezura, spor salonu ya da eczanelerde ölçüm ile yürüten Seçil Kenar, 2019'da yüzde 70, şimdi ise yüzde 110 kapasite ile çalıştığını belirtiyor. 
"Online diyeti 100 liraya yapan da var 500 liraya yapan da" diyen Kenar şöyle konuştu: 
"Online diyetlerin maliyeti daha düşük çünkü çoğu diyetisyen ofisini kapattı. Benim ofisin maliyeti ayda 10 bin lira. Giderlerle 12 bin lirayı buluyor. Benim giderim azalmadı. Alet kullanılmıyor, geç kalma problemi yok.. Her şey tıkır tıkır işliyor online'da. En az 100-150 TL kadar düşük seans başı." 
"Gelecekte beslenme problemleriyle ilgili bizi ne gibi hastalıklar bekliyor?" sorusuna Seçik Kenar, şu yanıtı verdi:
"Hareketsizlik çok ciddi problem. Hareketsizliğimizin bize ağır bir bedeli olacak. Kaslarımızda çok ciddi problemler çıkmaya başladı. Kas, kemik, sırt, eklem problemleri olacak. 
Hareket etmek her yerden kesildi. Spor salonuna gidilemediği gibi insanlar arkadaşının yanına bile gidemiyor. 
Bu tür hastalıklar çok öne geçecek. "

Online hizmet de Youtube kanalı da pandemide başladı
Özel bir tıp merkezinde diyetisyen olarak görev yapan Melek Sona ise mart ayında salgının başlaması ve yüz yüze randevuların birer birer iptal edilmesiyle öncelikle ücretsiz izne çıkmak durumunda kaldı. 
Ancak karamsarlığa düşmeyen Sona için pandemi bir nevi "fırsat" oldu. Çünkü kendisinin anlatımıyla çok istediği ama bir türlü cesaret edemediği online diyetisyenliğe nisan ayında başladı.
Mayıs ve haziran aylarını, danışanlarıyla internet ortamında görüşerek geçiren Sona, haziranda ise işine tekrar geri döndü. 
Sona için pandemiyle gelen bir yenilik daha vardı: YouTube kanalı 
"Hızlı yaşam bizi içine hapsetmişken odaklanamadığım YouTube işine sonunda girişmiştim" diyen Melek Sona bu durumdan hayli memnun. 
Zira Sona, hiç tanımadığı evlere girip hiç tanımadığı insanlara dokunabilmenin kendisini çok motive ettiğini söylüyor: Beni YouTube'dan görerek online diyete başlamak isteyen birçok kişi ile tanıştım. Bu benim yaptığım işin doğru kişilere ulaştığını gösteriyor. Çok minnettarım.
Sona'nın açıklamasına göre online diyetisyen görüşmelerine başlamak ilk başlarda, kendisi kadar danışanları için de bir belirsizlik taşıyordu. 
"Online diyet nedir? Ben bile tanımını doğru düzgün yapamazken insanların online diyete sıcak bakması beklenilemezdi ama bir ihtiyaçtan doğduğu için artık sıkça tercih edilen bir alan haline geldi" diyen Sona için artık online seansların yüz yüze seanslardan hiçbir farkı yok. 

Online diyetin avantajları
Hatta online diyetin evden çıkmamak, hastaneye gitmemek, trafiğe takılmamak, arabayı park etmekle uğraşmamak gibi avantajları olduğunu söylen Sona, kilo takiplerini ise evdeki tartıla ve mezura ile yapıyor. 
Bel ve kalçanın mezura ile ölçümlenmesiyle kilonun yağdan gidip gitmediğini anladıklarını söyleyen Sona'nın anlattığına göre çalıştığı tıp merkezinde seans ücretleri de uygun: 
"Yüz yüze hizmet alan danışanlarıma genellikle iki haftada bir gelmelerini öneriyorum. Ancak online da danışanlarımla sürekli iletişim halindeyiz. O yüzden online seanslarımın ücreti, yüz yüze seanslarıma göre biraz daha fazla diyebilirim. Online diyet yapan danışanlarımı bir miktar daha avantajlı görüyorum. Çünkü kendileri ile hemen her gün birebir iletişimdeyim. Sağlıklı beslenmeyi ilk ağızdan kişisel olarak göstermeye çalışıyorum." 
Görüştüğümüz diğer diyetisyenler gibi Melek Sona da pandemi sürecinde en sık rastlanan problemin duygusal yeme bozukluğu olduğunu söylüyor. 
Sona, "Çoğu kişi duygularını kontrol edemediği için bunu yemek yeme ile kapatmaya çalışıyor. Yemekten aldığı haz ile duygusal açıklarını kapatmak istiyor. Bu da doğru orantılı olarak kilo artışına sebep oluyor" değerlendirmesini yaptı. 
Pandemi psikolojisi ile mücadele etmenin bazı kişiler için daha zor olabileceğinin altını çizen Sona, başından beri koronavirüsle mücadele için sıraladığı tavsiyeleri, Independent Türkçe için yineliyor: 
"- Sağlıklı beslenelim, 
- Yeteri kadar uykumuzu alalım, 
- Bol su içelim,
- Hareketimizi artıralım.
Bunların sonucunda bağışıklığımızın kuvvetlenmesi kaçınılmaz.  Böyle bir durumda da koronavirüs bizden korkmalı, biz ondan değil."

Independent Türkçe

 



Dansçı örümceğin "karanlık DNA'sı" bilim insanlarını büyüledi

Tavus kuşu örümcekleri, insanlardakinin üç katı kadar "karanlık DNA"ya sahip (Wikimedia Commons)
Tavus kuşu örümcekleri, insanlardakinin üç katı kadar "karanlık DNA"ya sahip (Wikimedia Commons)
TT

Dansçı örümceğin "karanlık DNA'sı" bilim insanlarını büyüledi

Tavus kuşu örümcekleri, insanlardakinin üç katı kadar "karanlık DNA"ya sahip (Wikimedia Commons)
Tavus kuşu örümcekleri, insanlardakinin üç katı kadar "karanlık DNA"ya sahip (Wikimedia Commons)

Belirli bir örümcek türünün sıradışı DNA'sı karşısında büyülenen bilim insanları bunun, yaşadığımız dünyadaki evrimsel çeşitliliğin anahtarı olabileceğini düşünüyor.

Çoğu hayvanın sadece 5-10 türü varken, dans hareketleri ve canlı renkleriyle tanınan Avustralya'nın tavus kuşu örümceği 100 farklı türe evrimleşti.

Bilim insanları örümceğin genetik materyalindeki bir muamma olan "karanlık DNA"yı yakından inceleyerek türlerinde bu kadar çok çeşitlilik olmasının kafa karıştırıcı nedenini ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Araştırmacılar, örümceğin çevresine hızla uyum sağlama ve yeni türler oluşturma yeteneğinin, karanlık DNA'dan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Erkek tavus kuşu örümcekleri, karınlarında tavus kuşu tüylerini andıran, çok renkli muhteşem desenleriyle ayırt ediliyor. Kendilerine isimlerini veren bu özelliği, partnerleri etkilemek için kullanıyorlar.

Toplu iğne başı büyüklüğündeki bu canlılar, renkli desenlerden oluşan kostümleriyle gösteri yaparken, ayaklarıyla ritmik bir davul sesi çıkararak şarkı söyleyip dans edebiliyor.

Sanger Enstitüsü'nden Jonah Walker, daha önce örümceklerden korktuğunu itiraf etse de bu sayısız türün gelişiminin ardındaki bilimsel süreci incelemek üzere doktorası için Avustralya'ya gitti.

BBC News'a konuşan Walker şöyle diyor:

Arkadaşlarıma ve aileme Avustralya'da örümcekler üzerine çalışacağımı söylediğimde bazı endişeli bakışlarla karşılaştım ve açıkçası ben de endişeliydim. Ancak onları dans ederken izlediğim birkaç saniye tüm korkularımı silip süpürmeye yetti.

Walker, grup lideri Dr. Joana Meier ve uluslararası bir ekiple birlikte, bu örümceğin keşfedilmiş tüm türlerinden örnekler toplayarak bunları davranış, hareket ve şarkılarına göre titizlikle sınıflandırdı.

Araştırmada daha sonra hangi genlerin hangi özelliğe karşılık geldiğini ortaya çıkarmak ve tavus kuşu örümceği varyasyonlarının neden bu kadar çok olduğunu açıklamak için her bir türün DNA'sıyla çapraz karşılaştırmaya yapıldı.

Çalışma henüz ilk aşamalarında olsa da ekip daha fazla araştırma yapmak için güçlü bir nedenleri olduğu konusunda iyimser.

Bir DNA ipliği uzun bir molekül dizisinden oluşur; bunun bir kısmı, insanların göz rengi veya boy gibi belirli özellik ve niteliklerini kodlayan genlerdir.

Ancak DNA'nın büyük bir kısmı gen değil ve bu bölümlerin nelerden sorumlu olduğu hakkında yeterli bilgi yok.

Sanger Enstitüsü'nden araştırmacılar tavus kuşu örümceklerinin çeşitliliğinden bu "karanlık DNA" bölümlerinin sorumlu olabileceğini düşünüyor. Bu canlılar, insanlardaki "karanlık DNA" miktarının üç katına sahip.

Dünya BiyoGenom Projesi araştırmacıları bugüne kadar 3 bin farklı türün DNA'sını başarıyla deşifre etti.

Gelecek yıl 10 bin türün, 10 yıl içinde de yaşayan 1,8 milyon türün şifresini çözmeyi tamamlamayı hedefliyorlar. Bu sayede tüm canlıların nasıl evrimleştiğine ve birbirleriyle nasıl ilişki kurduğuna ışık tutmayı umuyorlar.

Independent Türkçe 


MAGA’cılar bu kez de South Park’ı hedef seçti: "Suikasta zemin hazırladı"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

MAGA’cılar bu kez de South Park’ı hedef seçti: "Suikasta zemin hazırladı"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

MAGA destekçileri, çarşamba günü Charlie Kirk'ün vurularak öldürülmesinden South Park'ı sorumlu tutuyor. 

Tüm dünyayı şoke eden saldırı, muhafazakar aktivistin destekçi ve arkadaşlarından son derece öfkeli tepkilere yol açtı.

Sosyal medyada saldırganın gerekçesine dair yayılan teoriler, South Park'ın Eric Cartman karakterinin, Kirk'ün parodi versiyonuna dönüştüğü yakın zamanlı bir bölümüne kadar uzanıyor.

6 Ağustos 2025 tarihli "Got a Nut" adlı bölümde, Cartman'ın Kirk gibi "münazaralar" için üniversite kampüslerini ziyaret ettiği, saç stilini ve tavırlarını benimsediği gösteriliyor. Kirk, Utah'taki bir üniversite etkinliğinde vurularak öldürüldü.

FRGTYU
Charlie Kirk'ün bir parodisi, South Park'ın ağustosta yayımlanan bir bölümünde tasvir edildi (Paramount+/South Park)

7 Ağustos'ta TikTok'ta paylaştığı gönderide Kirk, "Charlie Kirk Genç Usta Münazaracılar Ödülü"nün verilmesiyle sona eren bölümü "acayip komik" diye nitelemişti.

Ancak Kirk'ün bazı destekçileri, parodinin silahlı saldırıya yol açmış olabileceğine inanıyor.

Biri X'te "Biliyor musun, ne olacaksa olsun. South Park'ı suçlayalım" diye yazdı.

Medyayı suçlayalım. Solcu retoriği suçlayalım. Bu kişiler senden nefret ediyor ve ölmeni istiyor. Charlie Kirk'ü öldürüp mezarına işiyorlarsa, bunu hepimize yaparlar.

İkinci bir kullanıcı, dizinin yaratıcılarına atıfta bulunarak, "Trey Parker ve Matt Stone bundan sorumlu" diye yazdı.

Üçüncü bir kullanıcı ise, "South Park, Kirk'ün suikast düzenlenmesi için gereken nefreti kesinlikle körükledi" dedi.

THYU
Charlie Kirk, ölümünden kısa süre önce (Reuters)

Yaklaşık 250 bin takipçili popüler Johnny MAGA hesabı, "Sadece birkaç hafta önce South Park, Charlie Kirk’ün üniversite kampüsü etkinliklerini hedef aldı ve Hıristiyan inancıyla alay etti" dedi ve bölümden bir videoyu "Canavarlar" başlığıyla gönderiye ekledi.

The Independent, iddialar hakkında yorum almak için Comedy Central'la iletişime geçti.

Öte yandan Trump, saldırganın kimliği henüz bilinmese de Kirk'ün ölümünden "radikal solu" sorumlu tutan giderek artan sayıda muhafazakar yorumcuya öncülük ediyor.

ABD Başkanı çarşamba akşamı yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Yıllardır radikal solcular Charlie gibi harika Amerikalıları, Nazilere ve dünyanın en kötü toplu katilleri ve suçlularına benzetti. Bu tür söylemler, bugün ülkemizde gördüğümüz terörizmin doğrudan sorumlusudur ve derhal sona ermelidir. Yönetimim, bu vahşete ve diğer siyasi şiddete katkıda bulunan herkesi, bunları finanse eden ve destekleyen örgütlerin yanı sıra yargıçlarımızın, kolluk kuvvetlerimizin ve ülkemize düzeni getiren diğer herkesin peşine düşenleri bulacak.

Independent Türkçe

 

 


Eşi görülmemiş bir gama ışını patlaması tespit edildi

Çok Büyük Teleskop, bir gün boyunca birkaç kez tekrarlanan güçlü bir patlamayı kaydetti (Avrupa Güney Rasathanesi)
Çok Büyük Teleskop, bir gün boyunca birkaç kez tekrarlanan güçlü bir patlamayı kaydetti (Avrupa Güney Rasathanesi)
TT

Eşi görülmemiş bir gama ışını patlaması tespit edildi

Çok Büyük Teleskop, bir gün boyunca birkaç kez tekrarlanan güçlü bir patlamayı kaydetti (Avrupa Güney Rasathanesi)
Çok Büyük Teleskop, bir gün boyunca birkaç kez tekrarlanan güçlü bir patlamayı kaydetti (Avrupa Güney Rasathanesi)

Gökbilimciler bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir gama ışını patlaması tespit etti.

Evrendeki en parlak patlamalar olan gama ışını patlamaları (gamma-ray bursts / GRB), çok kısa bir süre içinde Güneş'in 10 milyar yılda yaydığı kadar enerji açığa çıkarıyor.

Genellikle birkaç milisaniye ila birkaç dakika arasında süren bu patlamaların çoğunun, büyük kütleli bir yıldızın çekirdeğindeki yakıtın tükenmesiyle kendi üstüne çökmesi sonucu yaşandığı tahmin ediliyor.

Ancak bilim insanları yakın zamanda GRB'ler hakkında bilinenlere aykırı bir patlama saptadı. 

GRB 250702B adı verilen olay, bir gün boyunca birkaç kere tekrar ederek gökbilimcileri şaşkına çevirdi. 

İlk sinyalleri NASA'nın Fermi Gama Işını Uzay Teleskobu tarafından 2 Temmuz'da yakalanan patlamanın nereden geldiği ilk başta bilinmiyordu. 

Daha sonra Avrupa Güney Rasathanesi'nin Çok Büyük Teleskopu'nu (Very Large Telescope / VLT) kullanan araştırmacılar patlamanın Samanyolu Galaksisi'nin dışından geldiğini belirledi. 

Fermi, GRB 250702B'yi ilk saptadığında birkaç saat içinde üç kez patladığını gözlemledi. Daha sonra Çin Bilimler Akademisi'nin Einstein Sondası'nın verileri, aynı kaynakta bir gün önce de patlama yaşandığını gösterdi.

Bulguları hakemli dergi The Astrophysical Journal Letters'ta yayımlanan çalışmanın yazarlarından Dr. Antonio Martin-Carrillo "Bu, 50 yıllık GRB gözlemlerinde görülen hiçbir olaya benzemiyor" diyerek ekliyor: 

GRB'ler yıkıcı olaylar olduğundan sadece bir kez patlamaları beklenir çünkü onları üreten kaynak bu yıkıcı patlamadan sağ çıkamaz. Bu olay, sadece tekrarlanan güçlü bir aktivite göstermekle kalmayıp aynı zamanda hiç görülmemiş bir şekilde periyodik olmasından dolayı bizi şaşırttı.

Araştırmacılar bu patlamanın, çoğu GRB'den 100 ila 1000 kat daha uzun sürdüğünü belirtiyor.

Ayrıca başka bir galaksiden gelmesi de çok güçlü bir patlamaya işaret ediyor. GRB 250702B'nin kesin konumu henüz belirlenmedi ancak milyarlarca ışık yılı uzakta olduğu tahmin ediliyor.

Bilim insanları böyle bir patlamaya neyin yol açmış olabileceğinden emin değil. Makalenin bir diğer yazarı Andrew Levan "Eğer bu büyük kütleli bir yıldızsa, daha önce tanık olduğumuz hiçbir şeye benzemeyen bir çöküş yaşamış" diyor.

Ancak bu durumda en fazla birkaç saniye süren bir patlamanın açığa çıkması gerekirdi. 

Bir diğer ihtimalse bir yıldızın, bir kara delik tarafından parçalandığı gelgit kesintisi olayının (tidal disruption event / TDE) yaşanması. 

Dr. Martin-Carrillo, bu durumda bir gün sürecek patlamalar görülebileceğini söyleyerek ekliyor:

Ancak normal TDE'lerin aksine, bu patlamanın özelliklerini açıklamak için olağandışı bir yıldızın daha da olağandışı bir kara delik tarafından yok edilmesi gerekiyor.

Araştırmacılar halihazırda VLT ve NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'yla patlama yerini gözlemleyerek tam konumunu belirlemeye çalışıyor. 

Dr. Martin-Carrillo "Bunu neyin ürettiğinden hâlâ emin değiliz ancak bu araştırmayla, bu son derece sıra dışı ve heyecan verici nesneyi anlama yolunda büyük bir adım attık" diyor.

Independent Türkçe, Space.com, Phys.org, The Astrophysical Journal Letters