Kalem Adası 400 milyon liraya satılık

Kalem Adası 400 milyon liraya satılık
TT

Kalem Adası 400 milyon liraya satılık

Kalem Adası 400 milyon liraya satılık

Ege'nin Maldivleri' olarak bilinen Kalem Adası, 400 milyon TL'ye satışa çıkarıldı. Adanın satışı hakkında bilgi veren Yatırım Uzmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, ”Konum itibari ile Kalem Adası yaz kış demeden bütün teknelerin liman aldığı ve uzun soluklu kalıp da denizden faydalandıkları karaya çıktıkları da bir yer. Oradaki masmavi turkuaz rengi hiçbir yerde yok. Hemen bir Türk müşterimiz ortaya çıktı. Adamızın fiyatı 400 Milyon Türk Lirası” dedi.
İzmir'in Dikili ilçesinde, Bademli Köyü'ne yaklaşık 500 metre mesafedeki saklı cennet Kalem Adası, 400 milyon TL'ye satışa çıkarıldı. Turkuaz mavisi suyu ile 'Ege'nin Maldivleri' olarak anılan Kalem Adası'sının altında jeotermal su olduğu biliniyor. 459 dönümlük Kalem Adası'nın 258 dönümü, 400 milyon Türk Lirası'na satışa çıkarıldı.

Bizim bütün koylarımız çok çok değerli ve güzel”
Adanın altında jeotermal su bulunduğunu ifade eden Yatırım Uzmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, ”Kalem Adası ilk kez satışa çıkıyor. Bu aslında çok heyecanda verici bir durum. Ege İzmir Türkiye'nin göz bebeği Dikili'deki Bademli köyüne 500 -600 metre mesafede de bir adadan bahsediyorum. Kuzeyden güneye 1.5 kilometre mesafesi var. Toplamda 459 dönüm. Bizim satılık yerimiz 258 dönüm. Yerimiz de turizm mimarlı. Şahane oteller yapılabilir. Adanın 70 metre altında jeotermal su var. Bu da sıcak su termali. Böyle olunca şifalı bir suyumuzda var. 67 derecede. Bu adaya ekstra değer katmış oluyor. Kalem Adası M.Ö 500 yıllara kadar dayanıyor. O zamanki dönemlerdeki savaşlarda bu adayı almak için ciddi mücadeleler veriliyor. Tarihte 200'den fazla geminin battığı kayıtlarda var. Oradaki masmavi turkuaz rengi hiçbir yerde yok. Bizim bütün koylarımız çok çok değerli ve güzel fakat bu Bademli köyü daha öncesinde Rum köyü olarak biliniyor. O zamanlardaki bir yanardağın patlamasıyla birlikte o mavi denizin turkuaz rengine dönmesi ve o sıcak suyun da ortaya çıkması “ ifadelerini kullandı.

Hemen bir Türk müşterimiz ortaya çıktı”
Adanın fiyatının 400 Milyon Türk Lirası olduğunu söyleyen Başaran ,“Konum itibari ile Kalem Adası Dikili'nin hemen karşısında yüzerek gidebiliyorsunuz ama hemen karşı kıyısı da Yunanistan'a bağlı Midilli adası. Baktığınızda teknelerin o kadar uğrak yeri ki burası yani her sene yaz kış demeden bütün teknelerin liman aldığı ve uzun soluklu kalıp da denizden faydalandıkları karaya çıktıkları da bir yer. Böyle bir durumda aile hiçbir şekilde satmayı düşünmemiş. Şöyle ki çok talep gelmiş yabancı ve de Türk. Bir gayrimenkul satışı gibi değil aslında ülkemize ait adanın satışı. Öyle olunca da hemen bir Türk müşterimiz ortaya çıktı. Bu işler hemen olmuyor. Jeotermal suyun çıkarımını ben yaparım. Oraya ekleyeceğim şeyler var düşüncelerim var. Diğer taraftan otelci bir ortağı ile bungalovlar oteller. Aslında baktığınızda yapılan bu çalışmalar o adaya da değer katmış olacak” dedi.



Yeni bulgular Ortaçağ Avrupası'ndaki at eti tüketimine dair ezberi bozdu

Avrupa'da Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte at eti tüketiminin azaldığı düşünülse de resmi bir yasağa dair bir kanıt yok (AFP)
Avrupa'da Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte at eti tüketiminin azaldığı düşünülse de resmi bir yasağa dair bir kanıt yok (AFP)
TT

Yeni bulgular Ortaçağ Avrupası'ndaki at eti tüketimine dair ezberi bozdu

Avrupa'da Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte at eti tüketiminin azaldığı düşünülse de resmi bir yasağa dair bir kanıt yok (AFP)
Avrupa'da Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte at eti tüketiminin azaldığı düşünülse de resmi bir yasağa dair bir kanıt yok (AFP)

Avrupa'nın bazı bölgelerinde Hıristiyanlığa geçildikten sonra bile at eti yenmeye devam edildiği ortaya çıktı. 

Hıristiyanlık öncesi Avrupa'da at eti tüketimi epey yaygındı. Bu alışkanlık Ortaçağ'da azalırken yazılı kaynaklar bunun başlıca nedeninin Hıristiyanlığın kabulü olduğunu öne sürüyor. Metinlere göre bu dönemde at eti yemenin "barbarlık" veya "kafirlik" olduğuna inanılıyordu.

Ancak İsveç'teki Stockholm Üniversitesi'nden László Bartosiewicz ve Macaristan'daki HUN-REN Beşeri Bilimler Araştırma Merkezi'nden Erika Gál'in araştırmasına göre daha farklı bir durum sözkonusu olabilir. 

Bulguları hakemli dergi Antiquity'de yayımlanan çalışmayı yürüten arkeologlar, Macaristan'da Ortaçağ'a ait 198 çöp çukurundaki kalıntıları inceledi. Bu çukurlar Macaristan'ın yanı sıra bugünkü Avusturya, Hırvatistan, Romanya, Sırbistan ve Slovakya'da yer alıyordu. 

Araştırmacılar hayvan kemiklerinin oranına göre atların besin olarak tüketilip tüketilmediğini anlamaya çalıştı. 

Nispeten yüksek sayıda kemik bulan ekip, bölge halkının Macaristan'ın MS 1000'de Hıristiyanlığı kabul etmesinden en az 200 yıl sonra bile muhtemelen at yemeye devam ettiğini düşünüyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki at kemikleri, çukurlardaki çiftlik hayvanı kalıntılarının üçte birini oluşturuyordu. 

Ancak çöplüklerdeki kalıntılara göre at tüketimi, 1241-42 Moğol istilasının ardından düşüşe geçti. Araştırmacılar Macaristan'da at tüketiminin, 16. yüzyıldaki Osmanlı işgaliyle birlikte pratikte sona erdiğini öne sürüyor.

Arkeologlar 13. yüzyılda başlayan düşüşün, atların sayısının azalması ve besin yerine savaşlarda kullanılmasına öncelik verilmesinden kaynaklandığını tahmin ediyor. Ekip makalede şöyle yazıyor:

Atlar değerli savaş ganimetleriydi ve hayatta kalan atlar muhtemelen yiyecek dışındaki amaçlar için yüksek talep görüyordu.

Ayrıca Moğol istilasında, Macaristan halkının kayda değer bir bölümünün ölmesi sonucu bölgeye batıdan göçler teşvik edilmişti. Bu grupların at yerine domuz eti tercih etmesinin de gözlemlenen düşüşte rol oynaması muhtemel.

Araştırmacılar bulgulara dayanarak at eti tüketiminin dini sebeplerden değil, hayvanların sayısının azalması ve demografik değişimlerden kaynaklandığını savunuyor. Yeni çalışmada Macaristan'daki at eti tüketimi analiz edilse de Avrupa'nın farklı bölgelerinde de din dışındaki etkenler sözkonusu olabilir.

Ekip makalede "Belgelere dayanarak at eti tüketiminin terk edilmesi, genellikle Ortaçağ Avrupası'nda Hıristiyanlığın ortaya çıkışıyla ilişkilendiriliyor" diye yazıyor: 

Öte yandan açık bir yasağın yokluğunda (Yahudilik/İslam'daki domuz eti yasağı gibi), Avrupa genelinde at etinin bırakılmasında büyük ölçüde bölgesel çeşitlilikler görülüyor.

Independent Türkçe, Washington Post, Popular Science, Antiquity