Rusya ABD'nin Suriye'deki saldırılarından rahatsız ve “yeni bir strateji” konusunda endişeli

Fotoğraf altı: Deyrizor’daki Suriyeli aktivistler tarafından paylaşılan Suriye-Irak sınırında dün ABD’liler tarafından hedef alınan bir bölgenin fotoğrafı
Fotoğraf altı: Deyrizor’daki Suriyeli aktivistler tarafından paylaşılan Suriye-Irak sınırında dün ABD’liler tarafından hedef alınan bir bölgenin fotoğrafı
TT

Rusya ABD'nin Suriye'deki saldırılarından rahatsız ve “yeni bir strateji” konusunda endişeli

Fotoğraf altı: Deyrizor’daki Suriyeli aktivistler tarafından paylaşılan Suriye-Irak sınırında dün ABD’liler tarafından hedef alınan bir bölgenin fotoğrafı
Fotoğraf altı: Deyrizor’daki Suriyeli aktivistler tarafından paylaşılan Suriye-Irak sınırında dün ABD’liler tarafından hedef alınan bir bölgenin fotoğrafı

Moskova’dan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde harekete geçme çağrısı... Dosyayı “İran nükleer dosyası” ile ilişkilendirme işareti
Rusya, Suriye-Irak sınır bölgesinde dün( Cuma) ABD tarafından yapılan hava saldırılarına hızla tepki verdi. “Suriye’nin egemenliğinin tekrar ihlal edilmesini” kınayan Rusya’da bu saldırılar, Suriye'de yeni bir ABD stratejisinin başlangıcı olduğuna dair endişeleri artırdı.
Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Washington’un bu ülkeden geri çekilme arzusuna şüpheyle bakarken Rusya Parlamentosu’nda “Washington’un Suriye’deki politikalarının İran’la yapılan Nükleer Anlaşmayı geri dönüşü olmayacak bir şekilde bozma” olasılığına ilişkin dikkat çeken imalarda bulunuldu.
Dün farklı düzeylerde yapılan açıklamalar Rusya’nın ABD saldırısını “sadece öncekilere benzeyen sıradan bir hava saldırısı olarak görmediğini, daha ziyade ABD’nin Suriye’deki stratejisinde yeni bir gelişmenin başlangıcı” olarak düşündüğünü ortaya çıkardı. Bir askeri analist, Washington’un görünüşe göre askerî harekâtın herhangi bir siyasi faaliyete veya diğer taraflarla yapılan diyaloglara denk olacağına dair bir mesaj göndermeye çalıştığını söyledi.
Bu çerçevede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi’ni olağanüstü bir toplantıya çağırmak için neden acele ettiği anlaşılıyor. Söz konusu toplantının sonuçları paylaşılmadı ancak Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov daha önceden bir açıklama yaparak Putin’in “(Dün) önemli bir uluslararası telefon görüşmesi yapacağını ve birkaç kapalı toplantıya katılacağını” söyledi. Bu hareketliliğin Suriye’deki gelişmelerle doğrudan bir alakası olup olmadığı hakkında yorumda bulunmadı. Ancak bu hamlelerin duyurulması ABD saldırılarına ilişkin yorumla aynı zamana denk geldi. Peskov “Rusya, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki Irak sınırında bulunan Elbu Kemal bölgesine başlattığı hava saldırılarıyla ilgili durumu yakından takip ediyor” ifadelerini kullandı.
Peskov Washington’un saldırılardan önce Moskova’yı bilgilendirip bilgilendirmediğine ilişkin soruyu yanıtlayamayacağını söyleyerek, “Ancak sahadaki durumu pürdikkat izlediğimizi ve Suriyeli meslektaşlarımızla sürekli iletişim halinde olduğumuzu teyit edebilirim” dedi.
Çok geçmeden Dışişleri Bakanı, Washington’un saldırılara “başlamadan 4-5 dakika önce” Rusya’ya haber verdiğini açıkladı. Lavrov açıklamasının devamında “Rus askerleri ABD tarafından yeni saldırılar yapılacağına ilişkin yalnızca 4-5 dakika önce bir uyarı mesajı aldı. Rusya ve ABD ordusu arasındaki ilişkilerde olası çatışmaların çıkmasını önlemek için tedbirlerden söz etsek bile saldırıların başlamasıyla eşzamanlı olarak gelen böyle bir uyarı mesajı herhangi fayda sağlamıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Burada dikkat çeken nokta, Moskova'nın haftalar önce askeri güvenlik birimlerini, İran’a bağlı birimlerin bulunduğu yere yakın bir şekilde Elbu Kemal bölgesine konuşlandırmış olması. Bu, Moskova’ya göre ABD'nin son saldırılarının tehlikesini daha da ciddileştiriyor.
ABD güçlerinin Suriye’deki varlığını gayrimeşru olarak nitelendiren Lavrov bunun “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye sorununun çözülmesine ilişkin 2254 sayılı kararı da dahil olmak üzere tüm uluslararası hukuk normlarına aykırı olduğunun” altını bir kez daha çizdi. Lavrov buna rağmen Rusya ve ABD ordusunun, çatışma çıkmasını engelleme mekanizmasının bir parçası olarak hala sürekli temas halinde olduklarını vurguladı. Ancak aynı zamanda “Moskova ve Washington arasında Suriye hakkında siyasi ve diplomatik düzeyde görüşmelerin yeniden başlaması oldukça önemli. Yeni yönetimin bu konu ile ilgilenecek ekiplerini yakında kuracağını umuyoruz” şeklinde bir açıklama da yaptı.
Lavrov’un ifadelerinde Washington’un planlarına ilişkin şüpheler gizliydi. Lavrov “ABD’nin Suriye’den asla çekilmeyi düşünmediğine dair teyit edilmemiş bilgiler” geldiğine dikkat çekerek, Moskova’nın bu meseleyi Washington ile yapacağı görüşmelerde açıklığa kavuşturma niyetinde olduğunu vurguladı. Lavrov “Son zamanlarda farklı kaynaklardan birbiri ile çelişen bilgiler duyuyoruz. Bunların doğruluğunu henüz teyit etmiş değiliz. ABD’lilere doğrudan bu konuyu sormak istiyoruz. Bu bilgiler, ABD’lilerin ülkenin yıkılmasına sebep olsa bile Suriye’den asla çekilmeme kararı aldıklarını öne sürüyor” dedi.
Bu bağlamda Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Moskova’nın, ABD’nin Suriye’ye düzenlediği hava saldırılarını sert bir şekilde kınadığını vurgulayarak, “Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kayıtsız şartsız saygı gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz. Suriye topraklarını jeopolitik hesapların görüldüğü bir arenaya dönüştürme girişimlerini reddettiğimizin altını çiziyoruz” dedi. Zaharova’nın bu sözleri akıllara Lavrov’un iki hafta önce yaptığı açıklamasını getirdi. Lavrov söz konusu açıklamasında, “Rusya, Suriye’nin İsrail’e saldırılar düzenlemek için bir üs olarak kullanılmasını ve aynı zamanda Suriye’nin bölgesel taraflar arasında bir çatışma sahasına dönüştürülmesini kabul etmiyor” ifadelerini kullanmıştı.
Bununla eş zamanlı olarak görünüşe göre Moskova BMGK’da dosyayı ön plana çıkarmaya çalışıyor. Nitekim Rusya Federasyonu Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Vladimir Jabarov yaptığı bir açıklamada “Şam’ın BMGK’ya şikayette bulunma ve egemen bir devletin topraklarını bombalayan ABD’nin gayrimeşru saldırılarının incelenmesi için acil bir oturum düzenlenmesine yönelik talepte bulunma hakkı” olduğundan söz etti. Jabarov “Yaşanan olaylar oldukça tehlikeli ve bölgenin tümünde tansiyonun yükselmesine yol açabilir. Bu gibi olaylar büyük bir çatışmanın patlak vermesine sebep olabilir” dedi.
Jabarov beklenmedik bir şekilde, Suriye hükümetinin ileride ABD saldırılarına askeri olarak karşılık verme ihtimaline değinerek, “Suriye’nin elinde S-300 hava savunma füze bataryaları da dahil olmak üzere modern silahlar bulunuyor. ABD'liler bu gibi eylemlerde bulunurken oldukça dikkatli olmalı. Olayların ayrıntıları henüz belli değil. Hala tam olarak açıklığa kavuşmadı. Ancak şu ana kadar her şey oldukça tehlikeli görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Uyarı niteliğinde olan bu açıklamanın, farklı bir boyut alan başka bir uyarı ile eş zamanlı olarak gelmesi dikkat çekici. Federasyon Konseyi Dışişleri Komitesi Başkanı Konstantin Kosachev bir açıklama yaparak, “ABD’nin Suriye’ye yönelik saldırıları bölgede gerilimin tırmanmasına yol açabilir ve Washington ile Tahran’ın Nükleer Anlaşma çerçevesinde ilişkilerindeki olası normalleşme durumunu bozabilir” dedi. Siyasi karar merciine yakın bir isim olan Kosachev “Yaşananlar oldukça tuhaf. Burada ABD, Irak, İran ve Suriye olmak üzere dört ülke var ancak sadece bir ülke -ABD- askeri gücünü açık ve aleni bir şekilde kullanıyor. Tüm bu yaşananlar, son zamanlarda Bağdat’taki Yeşil Bölge’yi hedef alan roketli saldırılar hakkında belirsiz kalan bir arka planda gerçekleşiyor” dedi.
Washington’un İranlıları herhangi bir kanıt sunmadan bu saldırılardan sorumlu tuttuğuna dikkat çeken Kosachev, “Bu durum, bölgedeki askeri çatışmanın artmasını beraberinde getirebilir. Ayrıca İran nükleer programına ilişkin Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesinde ABD ile İran arasındaki olası normalleşmenin tamamen çökmesine yol açabilir” uyarısında bulundu.
 



Moskova Esed sonrası Suriye’de kaybetti mi? Rusya’nın Suriye’deki yeni oyun planı nasıl olacak?

Putin ve Esed, Aralık 2017'de Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü’nde düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (AFP)
Putin ve Esed, Aralık 2017'de Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü’nde düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (AFP)
TT

Moskova Esed sonrası Suriye’de kaybetti mi? Rusya’nın Suriye’deki yeni oyun planı nasıl olacak?

Putin ve Esed, Aralık 2017'de Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü’nde düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (AFP)
Putin ve Esed, Aralık 2017'de Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü’nde düzenlenen askerî geçit törenine katıldı. (AFP)

Suriye’de 8 Aralık sabahı yaşanan büyük dönüşümün hemen ardından, özellikle Batı’da Rusya’nın son on yılda ülke içinde elde ettiği kazanımları zayıflatacak ağır bir darbeyle karşı karşıya kaldığı yönünde yorumlar hızla çoğaldı. Analizlerde, Rusya’nın doğrudan askeri müdahalesiyle inşa ettiği etki alanının çökmeye başladığı ve bunun Moskova için ciddi sonuçlar doğurabileceği vurgulandı.

Değerlendirmeler; siyasi, askeri ve ekonomik birçok boyutu içerirken, bazı çevreler Rusya’nın Suriye projesinin ‘yenilgiyle sonuçlandığını’ öne sürerek olası etkilerini tartışmaya açtı.

Ekonomik açıdan bakıldığında, Rus yatırımlarının Suriye’de çok büyük bir ağırlığı bulunmuyor. Ülke uzun yıllar Kremlin’in önemli bir müttefiki olsa da hiçbir zaman Moskova için öncelikli bir yatırım merkezi olmadı. Sovyetler Birliği döneminden başlayarak Rusya’nın enerji gibi bazı sektörlerde altyapı katkısı bulunsa da bu yatırımlar sınırlı kaldı.

Siyasi açıdan ise Suriye’deki hızlı gelişmeler, Rusya’nın Ortadoğu’daki müttefikleriyle kurduğu ilişkiler modelinin zayıf noktalarını açığa çıkardı. Bu durum, Rusya'nın müttefiki İran'ın ağır darbeler alması ve Moskova'nın “Onu asla yalnız bırakmayacağız” demesine rağmen Beşşar Esed’den hızla vazgeçmek zorunda kalmasıyla ortaya çıkan kafa karışıklığı ve çaresizlikle sınırlı değil.

sdfvgrt
Hmeymim kasabasında Esed destekçilerine ait hasarlı bir askeri aracın yanında duran Suriye güvenlik güçleri (AFP)

Bu çerçevede Rusya’nın, Suriye projesinin başarısız olduğu değerlendiriliyor. Bu durum, Kremlin’in yıllardır Suriye’deki başarılarını ‘NATO’nun girdiği her yerde başarısız olduğu’ söylemiyle karşılaştırarak övünmesi açısından da ayrı bir önem taşıyor. 8 Aralık 2024 sabahı, Moskova’nın Suriye’ye sunduğu çözüm modelinin tıkandığı ve büyük bir yenilgiyle sonuçlandığı yönündeki kanaat pekişti.

Diğer yandan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani’nin daha sonra yaptığı açıklamalar, Halep sürecinden sonraki askeri çözüm aşamasının en kritik bölümünün, Rusya’nın tarafsızlığını güvence altına almak amacıyla Moskova ile koordineli biçimde yürütüldüğünü ortaya koydu.

Esed'i terk etmek

Ukrayna’daki çatışmaya ağırlık veren ve Suriye’de riskleri azaltmaya yönelik planlarında Beşşar Esed’in oyalamasından defalarca rahatsızlığını dile getiren Moskova’nın, kritik bir anda Esed’i artık ‘yük’ olarak görerek sahneden çekilmesine karar verdiği anlaşılıyor. Bu tercihte, muhalefetin Şam’a ilerleyişi sırasında verdiği ve Dışişleri Bakanı Şeybani’nin açıkladığı ‘Esed’in gitmesinin Rusya’nın Suriye’den çıkması anlamına gelmediği’ yönündeki güvencelerin etkili olduğu belirtiliyor.

Bu durum, Rusya’nın Esed’i hızlı şekilde devre dışı bırakırken ona kişisel güvenceler vermesini, rejim güçlerinden çatışmaya girmemelerini ve silah bırakmalarını istemesini açıklıyor. Aynı zamanda yeni Suriye yönetiminin Rus üslerini ve askerlerini koruma taahhüdünde bulunması, Moskova’nın ilişkileri yeniden düzenlemesine ve kayıplarını asgariye indirmesine zemin hazırladı.

Askeri boyutta ise Rusya, Suriye’deki varlığını güvenceye almak amacıyla hem açık hem de kapalı kanallarda tartışmalar yürütüyor. Tartışmalar, özellikle Hmeymim ve Tartus üslerindeki konumun güçlendirilmesine ve Suriye’deki değişimlerden sonra Rusya’nın askeri merkezine dönüşen Kamışlı Havalimanı üzerindeki etkinliğin pekiştirilmesine odaklanıyor.

Ayrıca Rusya ile Suriye arasında, yeniden devriye faaliyetlerinin başlatılması için çeşitli bölgeler üzerinde yoğun görüşmeler yapıldığı biliniyor. Özellikle güneyde, İsrail’in sınıra yönelik operasyonlarını frenlemek amacıyla Rusya’nın yeniden arabuluculuk rolü üstlenmesi ve iki taraf için karşılıklı güvence mekanizmaları geliştirilmesi hedefleniyor. Bu çabalar, geçmişte Suriye’de uygulanan Rusya-İsrail koordinasyon modelinin yeni koşullara uyarlanmış bir versiyonu olarak değerlendiriliyor.

fgthy
Suriye'nin güneyinde ilerleyen bir Rus devriyesi (Arşiv)

İki ay önce Kamışlı’da Rusya ile Suriye makamlarının koordinasyonunda gerçekleştirilen ortak devriye, Moskova’nın ülkenin kuzeydoğusunda gerginliği azaltmada rol oynayabileceğine işaret etti. Bu adımın, hem Türkiye ile hem de bölgede sınırlı askeri varlığını sürdüren ABD ile uyumlu bir çerçevede gerçekleştiği değerlendiriliyor.

Rusya’nın kuzeydoğu ve güney bölgelerinde üstlenebileceği bu yeni faaliyet alanı, Şam’ın orduyu yeniden yapılandırma ve silahlandırma konusunda yardım talep ettiğine ilişkin yoğun raporlarla birlikte, taraflar arasında ilişkilerin yeniden düzenlenmesine yönelik pratik bir zemin oluşturuyor. Bu süreç, Moskova’nın Akdeniz’deki askeri varlığını korumasını güvence altına almayı hedefliyor. Rus tarafı için özel önem taşıyan bu varlığın kapsamı ve süresine ilişkin önceki anlaşmaların her iki tarafın çıkarlarına uygun biçimde revize edilmesi de gündemde.

Bu genel çerçeve belirginleşirken, Rusya’nın Suriye’de jeopolitik ya da askeri bir yenilgiye uğradığı yönündeki tahminlerin giderek zayıfladığı görülüyor.

Askeri kayıplar ve kazanımlar

Doğrudan askeri kayıplara ilişkin değerlendirmeler, Moskova’nın sahadan ‘hesaba değer’ bir kazançla çıktığını gösteren bir başka boyutu ortaya koyuyor. Resmi veriler ve Suriyeli kaynakların yaptığı bağımsız tespitlere göre, Rusya’nın son on yılda dünyanın en kanlı çatışmalarından birine sahne olan Suriye’deki askeri kayıpları son derece sınırlı kaldı. Çeşitli tahminler, toplam kaybın birkaç yüz asker ile onlarca tank, zırhlı araç ve bazı helikopterlerle sınırlı olduğunu ortaya koyuyor. Moskova, geleneksel olarak bu tür kayıpları resmen açıklamasa da, Rusya’daki bazı sivil kurumlar ve muhalif çevreler tarafından yayımlanan veriler de kayıpların büyük boyutlara ulaşmadığını doğruluyor. Kıyaslamak gerekirse, yalnızca 5 gün süren 2008 Gürcistan Savaşı, Rusya için çok daha ağır teçhizat kayıplarıyla sonuçlanmıştı. Yıllar önce yayımlanan bir rapor, kesin Rus zaferiyle sonuçlanan o savaşta dahi Rus ordusunun ciddi sürprizlerle karşılaştığını aktarıyordu. Rapora göre, nispeten eski bir Gürcü hava savunma sistemi, merkezi bir savunma ağı bulunmamasına rağmen, dokuz modern Su-25 savaş uçağını düşürmeyi başarmıştı. Bu durum, Rus pilotlarının yetersiz eğitimine ve bakım-hazırlık süreçlerindeki aksaklıklara işaret ediyordu. Zafiyetler bununla da sınırlı kalmadı. Gürcü güçleri bir Rus tank konvoyuna da zarar verebildi; bu ise istihbarat kapasitesindeki eksikliklerin altını çizdi. Genel olarak savaş, operasyon yönetimi, silah sistemlerinin performansı ve genel askeri etkinlik bakımından ciddi açıklar ortaya koymuş, Rusya’nın devasa savunma bütçeleri düşünüldüğünde büyük bir şok etkisi yaratmıştı.

Suriye tecrübe sahası

Suriye savaşı, Rus ordusunun sahadaki kapasitesini ilk kez bu denli kapsamlı ve doğrudan test etme imkânı sundu. Bu noktada, ordunun modernizasyon programını yöneten eski Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun 2018’de yaptığı açıklama dikkat çekiciydi. Şoygu, Suriye’deki doğrudan müdahalenin başlamasından üç yıl sonra ve aktif operasyonların büyük ölçüde tamamlanmasının ardından, Rusya’nın savaş boyunca 350’den fazla modern silah sistemini sahada test ettiğini duyurdu. Ayrıca Suriye operasyonu sayesinde saldırı helikopterlerinin silahlandırılması, erken uyarı sistemleri ve radarlar dâhil birçok alanda kritik hataların giderildiğini vurguladı.

sdfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 12 Aralık 2017'de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü’nü ziyaret etti. (Getty Images)

Hava-hava silahlarının geliştirilmesine ilişkin değerlendirmesinde ise Şoygu, özellikle helikopter ve diğer hava unsurlarının korunması için, menzili kara konuşlu savunma sistemlerini aşan yeni mühimmata ihtiyaç duyduklarını belirtti. Şoygu, “Bugün elimizde bu tür silahlar var; bu, tamamen Suriye operasyonu sayesinde mümkün oldu” dedi. Benzer şekilde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de birçok kez, gerçek çatışma koşullarında yapılan bu testlerin, Rusya’ya tatbikat alanlarında sağlanamayacak ölçekte benzersiz bir deneyim kazandırdığını ifade etti. Temmuz 2020’de Rusya’nın RIA Novosti haber ajansı tarafından yayımlanan kapsamlı bir rapor da bu değerlendirmeleri doğruladı. Rapora göre Moskova, Suriye’de ilk kez Kalibr tipi denizden fırlatılan seyir füzelerinin gerçek operasyonel kullanımını gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’ın RIA Novosti’den aktardığına göre o tarihten itibaren Rus donanması -denizaltılar dahil- seyir füzelerini düzenli olarak kullandı. Bu deneyimler, Suriye’nin Rusya için yalnızca bir dış politika müdahalesi değil, aynı zamanda ordunun modernizasyonu ve silah teknolojilerinin gerçek savaş ortamında doğrulanması açısından da stratejik bir laboratuvar işlevi gördüğünü ortaya koyuyor.

Rus haber ajansları, Rus Hava-Uzay Kuvvetleri envanterindeki neredeyse tüm uçak türlerinin Suriye savaşında görev aldığını bildirdi. Rusya, eski nesil taktik bombardıman uçakları ile taarruz helikopterlerinin yanı sıra, stratejik bombardıman uçaklarının kabiliyetlerini de sahada ilk kez bu ölçekte test etti.

Ayrıca Suriye, Rus ordusunun İsrail lisansı altında üretilen insansız hava araçlarını (İHA) geniş çapta kullandığı ilk savaş alanı oldu. Bu İHA’lar hem bombardıman görevlerinde, hem füze isabetlerinin tespitinde, hem de topçu atışlarının yönlendirilmesinde kritik rol oynadı.

Modern tank modelleri ile daha önce gerçek savaşta test edilmemiş olan Pantsir ve İskender tipi füze sistemleri de ilk kez Suriye’de kapsamlı biçimde denenmiş oldu. Moskova, bu sistemlerin bazı versiyonlarını Kaliningrad’da Avrupa sınırına yakın konuşlandırmış olsa da, fiilen savaş koşullarında kullanılmaları Suriye’de gerçekleşti.

Uzmanlar, Rusya’nın Suriye’deki askeri katılımının, ülkenin savunma sanayiini, üretim kapasitesini ve ordunun genel savaş hazırlığını yeniden inşa etmede belirleyici rol oynadığını belirtiyor. Bu tecrübenin, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’da başlattığı operasyon için önceki dönemlere kıyasla çok daha yüksek hazırlık seviyesine ulaşmasında etkili olduğu değerlendiriliyor.


Şara ve Putin ilişkilerde yeni bir aşamaya geçiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Kremlin'de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı ağırladı (DPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Kremlin'de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı ağırladı (DPA)
TT

Şara ve Putin ilişkilerde yeni bir aşamaya geçiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Kremlin'de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı ağırladı (DPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Kremlin'de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı ağırladı (DPA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı Kremlin’de sıcak bir şekilde karşıladı. Bu ziyaret, geçmişi geride bırakıp, iki liderin ‘köklü ilişkiler’ olarak nitelendirdiği iki ülke arasındaki ilişkileri yeniden tesis edecek yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara, ülkesinin Rusya ile ilişkilerini yenilemek için çaba göstereceğini vurgularken Moskova'da kendisine gösterilen ‘sıcak karşılamadan’ dolayı Rusya Devlet Başkanı Putin'e teşekkür etti.

Putin’in Moskova’nın Suriye yönetimiyle düzenli istişareler yapmayı istediğini teyit etmesiyle ilgili olarak Şara, Suriye'nin önceki tüm anlaşmalara saygı duyduğunu ve Suriye'nin durumunun bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve birliği ile bölgesel ve küresel istikrarla bağlantılı güvenlik istikrarının sağlanması gerektiğini söyledi.

Kapalı kapılar ardında yaklaşık iki buçuk saat süren toplantının ardından, özellikle Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı (Lazkiye ve Tartus'taki hava ve deniz üsleri dahil) ile ilgili olarak varılan anlaşmaların içeriği hakkında çok az bilgi verildi. Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak görüşmelerin sonunda yaptığı açıklamada, ortak hükümet komitesinin yeniden başlatılması konusunda bir anlaşmaya varıldığını duyurdu. Ayrıca, görüşmelerin odak noktası olduğu görünen Suriye enerji sektörüne de değindi.


Medvedev: Başarısız müzakereler daha korkunç bir savaşa yol açabilir

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)
TT

Medvedev: Başarısız müzakereler daha korkunç bir savaşa yol açabilir

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev, “X” platformu üzerinden yaptığı açıklamada, başarısız müzakerelerin daha şiddetli ve ölümcül bir savaşa yol açabileceğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın RT kanalından aktardığına göre Medvedev, “Rusya'ya son müzakere uyarılarını yöneltenlerin, müzakerelerin mutlaka düşmanlıkların durdurulmasına yol açmayacağını anlamaları gerektiğini” söyledi.

gtrhyju
Ukrayna ile savaşın ön cephesindeki Rus askerleri (Arşiv- AP)

Medvedev, "Rusya'ya ültimatom veren düşmanlar çok basit bir şeyi hatırlamalılar: Müzakereler kendi başlarına bir çözüme yol açmaz" diye yazdı.

Medvedev, “Çatışmaları durdurmak için” diye ekleyerek, ‘başarısız müzakereler, daha şiddetli bir savaş dönemine, daha güçlü silahlara ve yeni katılımcılara yol açabilir’ ifadelerini kullandı.

Daha önce İsviçreli tarihçi Roland Popp, Berliner Zeitung gazetesine verdiği röportajda Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in verdiği ültimatomu anlattı.

RT'nin haberine göre Rusya, Ukrayna'yı "yetersizliğin kanıtı" olarak görüyor.