İnsanlar olmasaydı yünlü mamutlar 4 bin yıl daha yaşayacaktı

2002 yapımı Buz Devri'nde (Ice Age) insan bebeğin ailesine kavuşturulması görevine bir yünlü mamut liderlik ediyordu (IMDb)
2002 yapımı Buz Devri'nde (Ice Age) insan bebeğin ailesine kavuşturulması görevine bir yünlü mamut liderlik ediyordu (IMDb)
TT

İnsanlar olmasaydı yünlü mamutlar 4 bin yıl daha yaşayacaktı

2002 yapımı Buz Devri'nde (Ice Age) insan bebeğin ailesine kavuşturulması görevine bir yünlü mamut liderlik ediyordu (IMDb)
2002 yapımı Buz Devri'nde (Ice Age) insan bebeğin ailesine kavuşturulması görevine bir yünlü mamut liderlik ediyordu (IMDb)

Uluslararası bir araştırma ekibi, iklim değişikliği ve insan avcıların, tüylü mamutların soyunun tükenmesindeki rolünü göstermek için bilgisayar simülasyonları kullandı. Henüz hakem onayından geçmeyen ve internet sitesi bioRxiv'de erişime açılan makalede insan avcılar olmasaydı mamutların 4 bin yıl daha yaşayacağı öne sürüldü.
Bilim insanları yıllardır yünlü mamutun yok oluşunun nedenini tartışıyor. Bazıları yaklaşık 15 bin yıl önceki son buz çağının ardından gezegenin ısınmaya başlamasıyla birlikte iklim değişikliğinin mamutları yok ettiğini ileri sürüyor. Max Planck Enstitüler Topluluğu'ndan bir ekip, kısa süre önce iklim değişikliğinin Kuzey Amerika'daki mamutları yok oluşa götürdüğü sonucuna varmıştı. Diğer taraftan bazıları nedenin insan avcılar olduğunu düşünüyor. Bazıları da muhtemelen iki nedenin birden etkili olduğu görüşünde.
Önceki araştırmalar son buz çağının ardından gezegen ısınırken, soğuk iklimlerde yetişen türde çayırlarda beslenerek yaşamını sürdüren yünlü mamutların kuzeye göç etmeye başladığını göstermişti. Daha eski araştırmalar bu türün büyük kısmının yaklaşık 11 bin yıl önce öldüğünü ve yalnızca küçük grupların bazı yalıtılmış alanlarda birkaç bin yıl daha hayatta kaldığını ortaya koymuştu. Bu son kalanların da yaklaşık 4 bin yıl önce soylarının tükendiği düşünülüyor.
Yani çalışmada araştırmacılar yaklaşık 21 bin yıl öncesiyle son mamutun öldüğü 4 bin yıl öncesi arasındaki yünlü mamut popülasyonlarını bilgisayarda canlandırdı. Mamutların karşılaştığı koşulları yeniden üretmek isteyen araştırmacılar iklim verilerini ve insanın o dönemdeki avlanma verilerini ekledi. Ekip yok oluşla sonuçlanabilecek etkenlerde küçük değişiklikler yaparak simülasyonları 90 binden fazla kez tekrarladı. 
Çalışmadan çıkan en muhtemel senaryo, iklim değişikliğinin mamutları daha kısıtlı çevrelere ittiği ve avcıların da bu hayvanların soylarını tükettiğiydi.
Simülasyonlar aynı zamanda, bazı mamut popülasyonlarının, insanların o dönemde henüz keşfetmediği bölgelerde varlığını düşünülenden daha uzun süre koruduğunu gösterdi. Araştırmacılar buradan hareketle avcı insan etkenini devreden çıkardı ve mamutların çoğunun 4 bin yıl daha varlıklarını sürdürdüğünü keşfetti.
 
Independent Türkçe/Phys.org



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell