100 milyon yıllık iki kehribar fosilinde böcekler bulundu

Böceğin detaylarını açıklayan bir çalışma yapıldı
Böceğin detaylarını açıklayan bir çalışma yapıldı
TT

100 milyon yıllık iki kehribar fosilinde böcekler bulundu

Böceğin detaylarını açıklayan bir çalışma yapıldı
Böceğin detaylarını açıklayan bir çalışma yapıldı

Yıllar önce Myanmar'ın kuzeyindeki Kachin Eyaleti'nde, uçan dinozorların bir türü olan kanatlı kuşların tüylerinin içindeki 100 milyon yıllık iki kehribar fosilinde böcekler bulundu. 2009 yılında yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar bu böcekleri dış parazitler olarak tanımladılar. Ancak "Nature Communications" dergisinin son sayısında yayınlanan yeni bir çalışma, bu böceklerin parazitiklik özelliklerinin olmadığını iddia ediyor.
Eski çalışmayı yapan araştırmacılar, bu böceklerin parazitik davranışlarında bitlere benzediğine inanıyorlardı. Bu nedenle onlara yeni bir ad vererek, "Mesophtherus Angelius" diyorlardı. Ancak ABD'nin Chicago kentindeki Illinois Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü'nden araştırmacılar tarafından yürütülen yeni çalışma, bitki özsuyuyla beslenen kokoid olarak bilinen bir sınıfa ait böcekler olduklarını kanıtladılar. Böceklerin tüylerin içinde bulunmaları ve kehribarla çevrili olmaları sadece tesadüftü ve beslenmeyle hiçbir ilgisi yoktu.
Araştırmacılar, yeni analizlerini morfolojik spesifikasyonlara dayandırarak, "Mesophtherus Angelius" olarak adlandırılan şeyin, aslında Kretase döneminin atmosferlerinde ve dünyadaki modern yaşam çağında bol ve çeşitli olan ölçek böceklerinden başka bir şey olmadığını iddia ettiler. Bitki özsuları ile beslenen bu böcekler, çok küçük boyutlarda olup -yaklaşık 150 mikrometre-, ağız kısımları narin, baş, göğüs ve karın arasında daralmanın olmadığı oval ya da dikdörtgene yakın gövdeli, gözleri küçük, kanatsızdır, kısa ve güçlü bacakları olan canlılardı. Araştırmacılar, bu özelliklerin, böcekleri ölçek içindeki belirli olmayan bir aileye (kokoidler) yaklaştırdığını söylüyor.
Araştırmacılar, bu böceklerin tüyler üzerindeki varlığı ile ilgili, tüylerin yere düşmüş ve pullu böceklerin varlığıyla aynı zamana denk gelmiş olabileceğini öne sürdüler. Bu durum, özellikle de dünyadaki kehribar birikintileri bol miktarda tüy ve böceklere karşılaştığı için ikisinin bir kehribar içinde birleşmesine yol açtı.
Araştırmacılar, yaptıkları çalışmada, böceklerin ağzında bulunan minik parçaların, büyük ölçüde, "kanatlı kuşlardan" uçan dinozor tüylerinin sert ve kuru keratinine nüfuz etmenin zorluğunu gösterdiğini vurguladılar.



Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

TT

Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Her gün çay, kırmızı orman meyveleri, elma, portakal veya üzümlere yer veren bir beslenme biçimi, erken ölüm riskini azaltabilir ve uzun yaşamı destekleyebilir.

Hakemli dergi Nature Food'da yayımlanan yeni bir araştırmada, flavonoid moleküller açısından zengin olan çeşitli gıdalar tüketen kişilerde kronik sağlık sorunları görülme riskinin daha düşük, uzun yaşama potansiyelininse daha yüksek olabileceği sonucuna varıldı.

Queen's Belfast Üniversitesi'nden isimlerin de aralarında olduğu bilim insanları çay, kırmızı orman meyveleri, bitter çikolata ve elma gibi flavonoid içeren gıdaları tüketmenin tip 2 diyabet, kanser, kalp ve nörolojik hastalıklar gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önleyebileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Aedín Cassidy, "Birçok yiyecek ve içecekte doğal şekilde yer alan güçlü biyoaktif maddeler olan flavonoidlerin beslenme yoluyla alınmasının kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların görülme riskini azaltabileceğini uzun zamandır biliyoruz" diye açıklıyor.

Ayrıca laboratuvar verileri ve klinik çalışmalardan farklı flavonoidlerin farklı şekillerde etki ettiğini, bazılarının tansiyonu iyileştirdiğini, diğerlerinin kolesterol seviyelerini düşürdüğünü ve iltihaplanmayı azalttığını da biliyoruz.

Flavonoid molekülleri yaban mersini, çilek, portakal, elma, üzümün yanı sıra çay, kırmızı şarap ve bitter çikolatada dahi bol miktarda bulunuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Benjamin Parmenter, "Günde yaklaşık 500 mg flavonoid alımı, herhangi bir nedenden ölüm riskinde yüzde 16, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve solunum yolu hastalıkları riskinde yüzde 10 azalmayla ilişkilendirildi" diyor.

Bu, aşağı yukarı iki fincan çay içerek tüketilen flavonoid miktarına eşit.

40 ila 70 yaşındaki en az 120 bin kişiyi 10 yıldan uzun süre boyunca izleyen bu çalışma, sadece yüksek miktarda flavonoid tüketmenin ötesinde, flavonoidlerin çeşitli kaynaklardan alınmasının faydalarını vurgulayan ilk çalışma.

Bulgular, daha fazla flavonoid içeren gıdaları bunları daha da çeşitlendirerek tüketmenin, tek bir kaynaktan tüketmeye kıyasla sağlık sorunlarını azaltmakta daha iyi olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, renk çeşitliliğine sahip gıdalar tüketmenin sağlığı korumada paha biçilmez olduğu yönündeki yaygın inanışla da örtüşüyor.

Çalışmanın yazarı Tilman Kuhn, "Flavonoid açısından zengin olanlar da dahil çeşitli renklerde meyve ve sebze tüketmek, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için ihtiyaç duyulan vitamin ve besinleri alma ihtimalini artırıyor" diyor.

Dr. Cassidy, "Sonuçlar, net bir halk sağlığı mesajı veriyor" ifadelerini kullanıyor. 

Örneğin daha fazla çay içmek ve daha fazla çilek ve elma yemek gibi basit ve uygulanabilir beslenme değişikliklerinin, flavonoid açısından zengin gıdaların çeşitliliğini ve tüketimini artırmaya katkı sağlayarak uzun vadede sağlığı iyileştirme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news