11 yaşındaki çocuk Necef Çölü'nde tılsım buldu

Heykelciğin İlk Tapınak döneminde kullanıldığı düşünülüyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
Heykelciğin İlk Tapınak döneminde kullanıldığı düşünülüyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

11 yaşındaki çocuk Necef Çölü'nde tılsım buldu

Heykelciğin İlk Tapınak döneminde kullanıldığı düşünülüyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
Heykelciğin İlk Tapınak döneminde kullanıldığı düşünülüyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)

11 yaşındaki bir çocuk, Necef Çölü’nde ailesiyle çıktığı gezi sırasında yaklaşık 2 bin 500 yıllık küçük bir heykel keşfetti.
İsrail Eski Eserler Kurumu, heykelciğin eskiden çocukları koruduğuna ve doğurganlığı artırdığına inanılan bir tılsım olduğunu aktardı.
Uzmanlar, o dönemde tıbbi bilginin çok kısıtlı olduğunu, bebek ölümlerini engellemede ve doğurganlığı artırmada yetersiz kaldığını belirtti. Bu nedenle insanların, umutlarını bu tür tılsımlara bağladığı ve yardım için onlara başvurduğu ifade edildi.
Eski Eserler Kurumu'nun açıklamasında, Necef Çölü'nün kuzeyinde daha önce de benzer bir örneğin bulunduğu ve şu anda Ulusal Hazineler Koleksiyonu’nda yer aldığı belirtildi.
Heykelde başını bir eşarpla örtmüş, kollarını çıplak göğsünün altında birleştirmiş bir kadının tasvir edildiği görüldü. Yaklaşık 7 santimetre uzunluğunda ve 6 santimetre genişliğindeki heykelciğin seramikten yapıldığı bildirildi.
İsrail’in Beerşeba şehrinde yaşayan Zvi Ben-David isimli çocuk, tılsımı birkaç hafta önce Nahal Habesor vadisinin yakınlarında ailesiyle gezerken keşfetti.
Profesyonel bir tur rehberi olan annesi, buluntunun eski bir eser olduğunu fark ederek hızlıca yetkililerle iletişime geçti.
Necef Çölü’nün batı kesiminde görev alan arkeolog Oren Shmueli ve İsrail Eski Eserler Kurumu'nun küratörlerinden Debbie Ben Ami, ortak açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
"Zvi'nin keşfettiği heykelcik nadir bir parça. Ulusal Hazineler Koleksiyonu’nda buna benzer yalnızca bir örnek bulunuyor. Muhtemelen M.Ö. 5. veya 6. yüzyılda, Demir Çağı'nın sonunda veya Pers döneminde kullanılmıştı.
Çıplak göğüslü kadınların figürleri evlerde ve gündelik yaşamda yaygındı. Koruma sağlayan, şans getiren ve refah seviyesini artıran bir tılsım görevi görüyorlardı."
 
Independent Türkçe, Times Of Israel, Livescience



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news