Bilim insanları: Dünya'daki yaşam bir kentilyon yıldırımın düşmesiyle ortaya çıkmış olabilir

Günümüz atmosfer koşullarında dünyaya saniyede yaklaşık 44 yıldırım düşüyor (Unsplash)
Günümüz atmosfer koşullarında dünyaya saniyede yaklaşık 44 yıldırım düşüyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları: Dünya'daki yaşam bir kentilyon yıldırımın düşmesiyle ortaya çıkmış olabilir

Günümüz atmosfer koşullarında dünyaya saniyede yaklaşık 44 yıldırım düşüyor (Unsplash)
Günümüz atmosfer koşullarında dünyaya saniyede yaklaşık 44 yıldırım düşüyor (Unsplash)

Yeni bir araştırmada yeryüzüne düşen milyonlarca yıldırımın, Dünya'da yaşamı başlatmış olabileceğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre 4 milyar yıl önce yeryüzüne düşen yıldırımlar, yaşamın temeli için yeterli miktarda fosforu ortaya çıkarmış olabilir. Bilim insanları, fosforun yaşam için gereken temel bileşenlerden biri olduğunu söylüyor.
ABD'deki Yale Üniversitesi'nin Dünya ve Gezegen Bilimleri Bölümü'nde eğitim gören, çalışmanın başyazarı Benjamin Hess, fosforun temel hücre yapılarının ve hatta DNA ve RNA'nın oluşumunda rol oynadığını aktardı.
Ancak Hess'e göre bu element, Dünya'nın gençlik döneminde, çözünmeyen ve başka maddelerle tepkimeye girmeyen minerallerin içinde hapsolmuştu. Yani yaşam için gerekli moleküllerin oluşumunda rol oynayamıyordu.
Hess, "Yıldırımlar, fosforun yaşam için önemli bileşikleri oluşturabilecek şekilde ortaya çıkmasını sağlayan, daha önce düşünülmemiş bir mekanizma" diye konuştu.
Bilim insanları uzun süredir Dünya'da yaşamın ortaya çıkışı için gerekli unsurları göktaşlarının sağladığını düşünüyordu. Zira meteorların, şarbesit (schreibersite) isimli suda çözünebilen bir fosfor minerali içerdiği biliniyor. Yani yeterince meteorun Dünya'ya çarpması, yeterli miktarda fosfor oluşturabilir.
Bununla birlikte gezegendeki yaşamın 3,5 ila 4,5 milyar yıl önce başladığı ve söz konusu dönemde Dünya'ya az miktarda göktaşının çarptığı belirtiliyor.
Diğer yandan, şarbesit mineralinin Dünya'da görülmesi için bir yol daha var. Bu mineral fulgurit (yıldırım taşı) adı verilen ve yıldırım düştüğünde oluşan cam maddede de bulunuyor. Üstelik fulgurit'in içerdiği fosforun çözünebildiği ifade ediliyor.
"Yıldırım meteorlar gibi değildir. Zamanla azalması gerekmez" diyen Hess, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Dünya benzeri gezegenlerde yaşam oluşumunu düşünürken yıldırım mekanizması çok önemli olabilir. Özellikle de göktaşı çarpmalarının seyrekleşmesinden sonra…"
Hess ve meslektaşları, Dünya'nın ilk dönemlerinde düşen yıldırım oranını da hesapladı. Bulgular, o dönemde yılda 100 milyon ila 1 milyar yıldırımın yere ulaştığını ortaya koydu. Buradan hareketle bir milyar yıldan fazla süre içinde yaklaşık bir kentilyon yıldırımın düştüğü tahmin ediliyor.
Saygub hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırmanın yazarları, yıldırım vakalarındaki bu yoğunluğun yeryüzünde yeterli miktarda fosfor oluşturabileceğini ifade etti.
Yıldırımların Dünya'nın ilk dönemlerinde bugüne kıyasla daha yaygın olduğunu söyleyen Hess, o zamanlar atmosferde daha fazla karbondioksit bulunduğunu söyledi. Hess'e göre bu durum, küresel sıcaklığı artırarak daha sık ve yoğun fırtınalara neden oldu.
Hess, "Yıldırım, zaman içinde nispeten daha sabit kalan bir mekanizmaydı. Onun tepkimeye girebilen fosforun oluşumunda önemli bir mekanizma olduğunu öneriyoruz. Yıldırımları anlamak, yaşamın ortaya çıkışını anlamamızı sağlayacak” dedi ve ekledi:
"Bulgularımız, yıldırımların oluşabildiği bir atmosfere sahip herhangi bir gezegene uygulanabilir. Bir gezegende önemli miktarda yıldırım düştüğü sürece yaşamın ortaya çıkışı için gerekli bir fosfor kaynağı da vardır."
 
Independent Türkçe, CNN, Nature



Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

TT

Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Her gün çay, kırmızı orman meyveleri, elma, portakal veya üzümlere yer veren bir beslenme biçimi, erken ölüm riskini azaltabilir ve uzun yaşamı destekleyebilir.

Hakemli dergi Nature Food'da yayımlanan yeni bir araştırmada, flavonoid moleküller açısından zengin olan çeşitli gıdalar tüketen kişilerde kronik sağlık sorunları görülme riskinin daha düşük, uzun yaşama potansiyelininse daha yüksek olabileceği sonucuna varıldı.

Queen's Belfast Üniversitesi'nden isimlerin de aralarında olduğu bilim insanları çay, kırmızı orman meyveleri, bitter çikolata ve elma gibi flavonoid içeren gıdaları tüketmenin tip 2 diyabet, kanser, kalp ve nörolojik hastalıklar gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önleyebileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Aedín Cassidy, "Birçok yiyecek ve içecekte doğal şekilde yer alan güçlü biyoaktif maddeler olan flavonoidlerin beslenme yoluyla alınmasının kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların görülme riskini azaltabileceğini uzun zamandır biliyoruz" diye açıklıyor.

Ayrıca laboratuvar verileri ve klinik çalışmalardan farklı flavonoidlerin farklı şekillerde etki ettiğini, bazılarının tansiyonu iyileştirdiğini, diğerlerinin kolesterol seviyelerini düşürdüğünü ve iltihaplanmayı azalttığını da biliyoruz.

Flavonoid molekülleri yaban mersini, çilek, portakal, elma, üzümün yanı sıra çay, kırmızı şarap ve bitter çikolatada dahi bol miktarda bulunuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Benjamin Parmenter, "Günde yaklaşık 500 mg flavonoid alımı, herhangi bir nedenden ölüm riskinde yüzde 16, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve solunum yolu hastalıkları riskinde yüzde 10 azalmayla ilişkilendirildi" diyor.

Bu, aşağı yukarı iki fincan çay içerek tüketilen flavonoid miktarına eşit.

40 ila 70 yaşındaki en az 120 bin kişiyi 10 yıldan uzun süre boyunca izleyen bu çalışma, sadece yüksek miktarda flavonoid tüketmenin ötesinde, flavonoidlerin çeşitli kaynaklardan alınmasının faydalarını vurgulayan ilk çalışma.

Bulgular, daha fazla flavonoid içeren gıdaları bunları daha da çeşitlendirerek tüketmenin, tek bir kaynaktan tüketmeye kıyasla sağlık sorunlarını azaltmakta daha iyi olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, renk çeşitliliğine sahip gıdalar tüketmenin sağlığı korumada paha biçilmez olduğu yönündeki yaygın inanışla da örtüşüyor.

Çalışmanın yazarı Tilman Kuhn, "Flavonoid açısından zengin olanlar da dahil çeşitli renklerde meyve ve sebze tüketmek, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için ihtiyaç duyulan vitamin ve besinleri alma ihtimalini artırıyor" diyor.

Dr. Cassidy, "Sonuçlar, net bir halk sağlığı mesajı veriyor" ifadelerini kullanıyor. 

Örneğin daha fazla çay içmek ve daha fazla çilek ve elma yemek gibi basit ve uygulanabilir beslenme değişikliklerinin, flavonoid açısından zengin gıdaların çeşitliliğini ve tüketimini artırmaya katkı sağlayarak uzun vadede sağlığı iyileştirme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news