Filistin: Kudüslüler posta yoluyla seçimlere katılmaya davet edildi

Kudüs'te İsrail güvenlik güçlerinin önünden geçen yaşlı bir Filistinli (AFP)
Kudüs'te İsrail güvenlik güçlerinin önünden geçen yaşlı bir Filistinli (AFP)
TT

Filistin: Kudüslüler posta yoluyla seçimlere katılmaya davet edildi

Kudüs'te İsrail güvenlik güçlerinin önünden geçen yaşlı bir Filistinli (AFP)
Kudüs'te İsrail güvenlik güçlerinin önünden geçen yaşlı bir Filistinli (AFP)

Flistin Yönetimi'nden bir kaynak, İsrail'in Filistinlilerin Kudüs'te seçim yapılması yönündeki talebine yanıt vermekten kaçındığını ve ilk olarak İsrail'deki seçim sonuçlarını beklediğini ifade etti. 
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, "İsrail'de yeni hükümetin kurulmasından önce veya en azından sonuçlar açıklanmadan bir cevap beklemiyoruz” dedi. Kaynak ayrıca, Filisyin yönetiminin bölge ve Avrupa ülkelerinden İsrail'e Kudüs'te seçimler düzenlemesi için baskı yapma vaatleri ve bu konuda güvence aldığını belirtti.
Kudüslüler daha önce iki kez seçimlere katıldı. Bunlardan ilki 2005 yılındaki devlet başkanlığı seçimleri, ikincisi ise 2006 milletvekili seçimleri oldu. Ancak İsrail daha sonra herhangi bir katılım talebini reddetti. Seçim Komisyonu, Kudüs'te çalışmaları yasak olsa da Kudüslülerin katılmalarını sağlamak için senaryolar ve alternatifler geliştirdi.
Merkez Seçim Komisyonu Uygulama Müdürü Hişam Kuhayl, Kahire'deki Filistinli grupların önceki seçimlerde olduğu gibi işgal altındaki başkentte seçimlere katılması gerektiğini ve tüm çabaların buna odaklandığını belirtti. Ortak bir yerel radyo programına konuşan Kuhayl, "İsrail’in getirdiği yasak nedeniyle Komisyon Kudüs'te seçim için merkezler açamıyor. Seçim veya adaylık için olsun her Kudüslü’yü kayıtlı olarak değerlendiriyoruz ve bu nedenle adı aday listelerine ekleniyor” dedi.
Komisyon’un şehirdeki 6 postanade oy kullanacak Kudüslüleri kaydettiğini belirten Kuhayl, ancak aynı gün kayıt yaptırmak ve oy kullanmak amacıyla şehrin çevresindeki 15 merkeze (Filistin yönetimine ait alanlar) gidebileceklerini ve bunun seçim sürecinin gidişatını etkilemeyeceğini bildirdi. Postanelerin kabulü, seçim merkezleri eksikliğini telafi etmek için geldi. Ancak İsrail Kudüslülerin herhangi bir şekilde katılmasını engellemeye karar verirse bu yeterli olmayabilir. 
İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Almanya'da üst düzey yetkililerle yaptığı görüşmede, İsrail'in Kudüs'teki seçimlerle ilgili herhangi bir Filistin talebi almadığını, seçimlere müdahale etmeyeceğini veya bunların yapılmasını engellemeyeceğini öne sürmüştü.  İsrail’in Kanal 7 televizyonuna göre Rivlin, Alman yetkililere İsrail'in Filistin seçimlerinin yapılmasına yardım etmekle ilgilendiğini, Filistinlileri rahatsız etmeyeceğini ve Hamas’ın Filistin yönetiminin kurumlarını kontrol etme imkanında yatan olası risklere rağmen seçimlere karışmayacağını ifade etti. İsrail'in Doğu Kudüs'te oy kullanma izni talebi almadığını belirten Rivlin, geçmişte Filistinlilere bu bölgede oy kullanma fırsatı verildiğine dikkati çekti.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile İsrail arasında imzalanan Geçiş Aşaması Anlaşması’nda (Oslo Anlaşması) İsrail'in Kudüslülerin Filistin seçimlerine katılmasına izin vermesine dair açık bir hüküm yer alıyor. Anlaşmanın 6'ncı maddesinde seçimlerin Doğu Kudüs'teki İsrail Posta Kurumu'na bağlı postanelerde gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
Filistin Merkez Seçim Komisyonu, 2005 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin ve 2006 yılındaki milletvekili seçimlerinin toplam 12 sandık ile 6 postanede yapıldığını, ancak katılımın zayıf olduğunu belirtti.
Nispi temsil seçim sistemine göre, 132 milletvekilinin seçilmesi için 22 Mayıs'ta Filistin topraklarında milletvekili seçimlerinin yapılması gerekiyor. Seçim kararnamesine göre Filistin devlet başkanlığı seçimleri 31 Temmuz'da, Filistin Ulusal Konseyi seçimleri ise 31 Ağustos'ta yapılacak.-



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.