Hamaney: Yaptırımlar kalkarsa nükleer anlaşmaya uyarız

Hamaney, ABD yaptırımlarının pratik şekilde kaldırılmasıyla nükleer anlaşmaya uyulacağını belirtti

İran rejim lideri Ali Hamaney, 21 Mart’ta televizyon konuşması yaparken ofisi tarafından yayınlanan görüntü (EPA)
İran rejim lideri Ali Hamaney, 21 Mart’ta televizyon konuşması yaparken ofisi tarafından yayınlanan görüntü (EPA)
TT

Hamaney: Yaptırımlar kalkarsa nükleer anlaşmaya uyarız

İran rejim lideri Ali Hamaney, 21 Mart’ta televizyon konuşması yaparken ofisi tarafından yayınlanan görüntü (EPA)
İran rejim lideri Ali Hamaney, 21 Mart’ta televizyon konuşması yaparken ofisi tarafından yayınlanan görüntü (EPA)

İran yönetimi, Washington ve Tel Aviv’i, seçimlere katılım oranını etkilemeye çalışmakla suçladı.
İran rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney, ülkesinin ABD yaptırımlarının pratik şekilde kaldırılmasıyla nükleer anlaşmaya uyacağına belirtti. Dini Lider, ABD yönetimini, selefi Donald Trump’ın azami baskı politikasındaki yaklaşımını sürdürmekle ısrar ederse ‘yenilgiye uğramakla’ tehdit ederken, ABD ve İsrail’i de cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımı azaltmaya çalışmakla suçladı.
Nevruz münasebetiyle İran televizyonu aracılığıyla yaptığı ikinci geleneksel konuşmasında Ali Hamaney, üç eksene odaklanarak iç sahnenin ve İran dış politikasının bir resmini sundu. Konuşmasındaki bu üç eksen, ‘nükleer anlaşmanın geleceği, gelecek Haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ekonomik durum’ oldu. Art arda altıncı yılda da ekonominin bu eksenler arasında yer alması, ekonomik durumun kötüleşmeye devam ettiğinin açık bir göstergesi oldu.
Hamaney, azami baskı politikasının hezimete uğradığını belirtirken, ABD Başkanı Donald Trump’a atıfta bulunarak ‘tasarımcısı ve uygulayıcısını’ da ‘önceki ahmak’ olarak nitelendirdi. Yaptırımlarla İran’ı zayıflatmayı ve dayatmalarını kabul ettirmeyi amaçladıklarını söyleyen Dini Lider, “Şu ana kadar bu siyaset boşa çıkartıldı ve bundan sonra da boşa çıkartılacak. Onlar da (Biden yönetimi) hezimete uğrayacak” dedi.
Anlaşmayı imzalayan ABD ve Avrupalı güçler, anlaşmaya ilk önce hangi tarafın dönmesi gerektiği konusunda bir ikilimle karşı karşıya. Bu durum ise, İran ekonomisini felce uğratan ABD yaptırımlarının yakında kaldırılma olasılığını ortadan kaldırıyor. Hamaney, meselenin ‘ilk kim olacağı’ olmadığını söylerken, “Onlara güvenmiyoruz, çünkü onlara Obama zamanında güvendik ve sözlerimizi yerine getirdik. Ama onlar yaptırımları yalnızca kâğıt üzerinde kaldırdı ve yükümlülüklerini yerine getirmediler” dedi.
Hamaney, “Bazı ABD’lilerin mevcut anlaşma hakkında gözlemleri bulunuyor. Bazılarının durumun 2015 yılında anlaşmanın imzalandığı zamandan farklı olduğunu söylediğini, koşulların değiştiğini ve anlaşmanın da değişmesi gerektiğini belirttiğini duydum” ifadelerini kullandı. Dini Lider, “Anlaşmaya varılan döneme kıyasla koşulların değiştiğine katılıyorum, ancak ABD’nin çıkarına değil, bizim çıkarımıza göre değişti” dedi.
Geçen 2 ay boyunca, Biden yönetiminden birden fazla yetkili, nükleer anlaşmanın genişletilmesi gereğini vurgularken, mevcut anlaşmanın ‘İran’ın bölgesel düzeydeki faaliyetlerini ve balistik füzeleri geliştirme eylemlerini ele almak için bir başlangıç ​​noktası olduğu belirtti.
Hamaney, “Nükleer anlaşmada yapılacak herhangi bir değişiklik bizim çıkarımıza olmalı, onların değil” dedi. Dini Lider, ismini zikretmeden Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye cevaben, “Bazıları fırsatı kaçırdığımızdan bahsediyor. Acelemiz yok. Fırsatları kaçırmak istemiyoruz. Ama nükleer anlaşmayı uygulamak gibi acelemiz de olmayacak” ifadelerini kullandı. “Herkesin kabul ettiği ülke politikaları ilan ettik. Bunlar geçersiz kılınmamalı. ABD’liler önce tüm yaptırımları kaldırmalıdır. Sonrasında bunu doğrulayacağız ve gerçekten kaldırılmışlarsa, o zaman Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) taahhütlerimize sorunsuz bir şekilde geri döneceğiz. ABD’lilerin sözlerini kabul etmeyeceğiz. Pratik adımlar atmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Geçen çarşamba günü Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, iç taraflara ‘vatana ihanet’, ‘fırsatları kaçırma’ ve hükümetin İran’a yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılmasına dair “engel teşkil ettiği’ hususlarında uyarı yaptı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ise Dış İlişkiler Komitesi tarafından bu ayın başlarında düzenlenen bir oturumda, “2021 yılı, İran ile bir anlaşmaya varıldığı 2015 yılından farklıdır. Koşullar değişti. Bölgedeki jeopolitik yapılar değişti” dedi.
Geçen ay ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Washington’un ‘JCPOA’yu (nükleer anlaşma) uzatmak, değiştirmek ve diğer endişeleri (İran’ın bölgedeki faaliyetleri, balistik füzelerin gelişimi ve yayılması gibi) ele almak üzere’ müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte çalışmaya çalışacağını belirtti.
Geçen perşembe günü ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, nükleer anlaşma krizini sonlandırmak için bir bütünlükle müzakere sürecini canlandırmak üzere çalışmaya devam etme taahhüdünde bulundu. Macron, “Anlaşmayı canlandırmak, nükleer programı kontrol ve takip etmek anlamına gelir. Aynı şekilde 2017’den bu yana, İran’ın balistik füze faaliyetlerinin kontrolünü içerir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Her ne kadar Hamaney’in konuşması ekonomik endişeleri de içerse de cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin düşünceler, seçimler ve büyüyen İran gücü arasındaki bağlantı hakkında daha net bir görüntü çizdi. Bu bağlamda “Sözlerimi kabul etmeyenler (muhalefet), İran’ın gücünü kabul ediyor” diyen Hamaney, cumhurbaşkanlığını ülke yönetiminde ‘en önemli ve en etkili’ merci olarak nitelendirdi.
Ali Hamaney, 18 Haziran’da yapılması planlanan İran seçimlerinin önemine de dikkati çekerken, dahili ve harici olarak iki boyutu ele aldıklarını belirtti. Dini Lider, seçimlere yoğun katılımın, İran’ın güç göstergelerinden biri olduğunu vurgulayarak, iç boyut hususunda “Ülkeyi modernleştirmek, arenaya yeni bir kana bağlıdır” dedi ve yürütme organının modernleşmesi gerektiğine atıfta bulundu.
Dış düzeye dair ise seçimlerin, İran’ın imajı açısından önemli olduğunu ifade eden Hamaney, “Bir ülkede halkın seçimlere katılım oranı, o ülkenin ulusal gücünü ortaya koyma açısından önemlidir” diyerek, askeri gücün ve diplomatik birimlerin bu hususta yeterli olmadığına dikkati çekti.
Hamaney’in konuşmasından yaklaşık 1 yıl önce İran, yasama seçimlerine düşük bir katılıma tanık oldu. Resmi istatistikler, ülke genelinde yüzde 43’lük bir oranın katılım sağladığını gösterdi.
Hamaney, özellikle ABD ve İsrail olmak üzere yabancı istihbarat servislerinin halkın sandığa gitmemesi için manipülasyon çalışması yürüttüğünü savunarak, “Halkın seçimlere katılım oranlarını düşürmeye çalışıyorlar” dedi.
Aynı şekilde Hamaney, ülkedeki internet yönetimine ve başta yabancı olmak üzere medya organlarına da ateş açarak onları, halkın başkanlık seçimlerine katılımını ‘psikolojik yollarla’ azaltmaya çalışmakla suçladı.
Hamaney, medyanın İran Cumhurbaşkanının yetkileri hakkında ortaya koyduklarını küçümserken, “Bazıları, Cumhurbaşkanının yetkilere sahip olmadığını ve onun sadece hizmetkar olduğunu söylüyor. Tüm bunlar, gerçek dışıdır. Söylenenler ya sorumluluk eksikliğinin ya dikkatle bakmamanın bir sonucudur ya da başka amaçlar vardır” değerlendirmesinde bulundu.
Hamaney, seçimlere aday olanlar hususunda ise cumhurbaşkanlığı yarışına girmeyi düşünmeden önce ülkeyi yönetmeye dair yönetici yeteneklerinden emin olunması tavsiyesinde bulundu.
Ali Hamaney, seçimlere aday olmak isteyenlere hitaben, “Ya bu önemli ağır yükü üstlenebilin ya da seçimlere girmeyin. Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyenlerden, iş yükünü, ülkedeki temel konuları, sorunların nerede olduğunu bilmelerini ve çözüm ve programlara sahip olmalarını bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Karmaşık küresel politikalarla mücadele ve dış siyasi meseleler önemlidir” diyen İran Dini Lideri, “Kültür konusu da önemlidir. Ülkede neler olup bittiğini, beklentilerin neler olduğunu ve ne yapmanız gerektiğini bilmelisiniz” ifadelerini kullandı.
Ali Hamaney, İranlıları ‘yetenekli bir yönetici seçmeleri ve inancı zayıf olanları seçmemeleri gerektiği’ konusunda uyarırken, “Çünkü onlar ülkenin çıkarlarını kendi çıkarlarına karşı satıyorlar” dedi. Hamaney ayrıca, halka ‘adil ve yolsuzluğa karşı olan, devrimci bir geçmişi olan, iç yeteneklere sahip olan ve halkın içinden olan’ bir ismi seçme çağrısı yaptı.

Ekonomiyi canlandıracak yerli üretim
Hamaney, sözlerine İran’daki ekonomik durumu ve üretimi değerlendirerek başlarken, geçen yılki ‘üretimi artırma’ sloganına atıfta bulundu. Dini Lider, “Üretim sıçraması tam olarak gerçekleşmedi, ancak ürünlerimiz önemli bir noktada ilerledi. Bu ilerlemeyi sürdürmeliyiz” dedi. Ali Hamaney, birçok kez ülkenin ekonomik koşulları hakkındaki bilgisini göstermek için raporlara ve istatistiklere atıfta bulundu. Yerli üretimi artırmak için önerdiği çözümlerin bir parçası olarak, insanların satın alma gücündeki düşüşü ve yerli malların karşılaştığı bir dizi sorunu kabul eden Hamaney, “Üretime temel yardımlardan biri, halkın satın alma gücünü artırmaktır. Halk talebi olmadıkça üretim, başarısızlıkla karşı karşıya kalacak” değerlendirmesinde bulundu.
Aynı şekilde fiyatları yükselten, üreticiye ve tüketiciye zarar verdiğini düşündüğü aracıların ‘ellerini kesme’ çağrısı yapan Hamaney, yolsuzlukla mücadeleyi de üretimi artırmadaki başka bir faktör olarak nitelendirerek, “Yolsuzluk kanalları ve çıkışları tamamen kapatılmalıdır” dedi.
İran Dini Lideri, “Ekonomimiz, iç enerjisi ve yetenekleriyle bölgenin ve dünyanın en müreffeh ekonomilerinden biri olabilir” ifadelerini kullandı. İsimlerini zikretmediği ekonomistlerin oranına da atıfta bulunan Ali Hamaney, buna rağmen, İran ekonomisinin dünyadaki en büyük ekonomiler arasında 18. sırada yer aldığını söyledi. Hamaney ayrıca, kullanılmayan potansiyellerin kullanılması halinde İran ekonomisinin dünyada 12. sıraya yükselebileceğini vurguladı.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.