Türkiye'nin, ABD ile S-400 gerilimi sürerken emekli korgeneralden "ilginç" bir öneri geldi…

(Arşiv- EPA)
(Arşiv- EPA)
TT

Türkiye'nin, ABD ile S-400 gerilimi sürerken emekli korgeneralden "ilginç" bir öneri geldi…

(Arşiv- EPA)
(Arşiv- EPA)

"Biz, 'Türkiye'nin elinde S-400 yok' diyebilmeliyiz" 
ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, üç gün önce (19 Mart 2021 Cuma) İstanbul'da bir grup Türk gazeteci buluştu ve bazı mesajlar verdi. 
Türkiye'nin Rusya'dan yeni S-400'ler alarak durumu kötüleştirmemesi gerektiğini vurgulayan Satterfield'ın devamında kurduğu cümleler tehdit niteliğinde oldu: "Yeni alım yapılması durumunda son derece ciddi sonuçları olacaktır. İlk yaptırımlardaki dar çerçeveli uygulamalardan çok daha etkili adımlar atılacaktır. Bu durumda yürütme adım atmadığı taktirde bile, kongre hızlıca adım atacaktır."
Büyükelçi Satterfield, bu sözleriyle Türkiye'nin gereğini yapmaması halinde ikili ilişkilerde çok daha fazla gerginlik yaşanacağını söyledi. 
Sadece Büyükelçi Satterfield değil, birçok Amerikalı yetkili, Türkiye'nin Rusya'da aldığı S-400'lerden kurtulması gerektiğini savunuyor.
ABD'li yetkililer, Türkiye'nin Rusya'dan 2,5 milyar dolara satın aldığı ve bir kısmı teslim edilen S-400'lerden "acilen" kurtulması gerektiğini belirtiyor. Aksi takdirde daha can yakan yaptırımların gelebileceğini salık veriyor. 
Türkiye'nin parasını ödediği hava savunma sisteminden nasıl kurtulması gerektiğini söyleyenler, soruna çözüm bulunması durumunda ikili ilişkilerin düzeleceğinin garantisini de vermiyor. 

ABD "kurtul", Rusya "geri kalan parçaları al" diyor
Rusya ise geri kalan bataryaların teslim edileceğini belirterek Ankara'dan gelecek cevabı bekliyor. 
Pek çok stratejiste göre durum oldukça karmaşık. Türkiye teslim aldığı hava savunma sistemini kuramıyor, gelmesi gereken diğer parçaları ise talep etmiyor. 
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın gündeme getirdiği "Girit Formülü" de ABD tarafından kayda değer bulunmuyor. 
Onlar ısrarla "S-400 hava savunma sisteminden" vazgeçin veya "bir şekilde kurtulun" diyor. 
Peki, sözkonusu hava savunma sisteminde kurtulmak mümkün mü?

Korgeneral Karakuş, Azerbaycan'ı adres gösterdi
Emekli Hava Lojistik Pilot Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş'a göre bu mümkün olabilir. 
Karakuş, Türkiye tüm gücünü kullanarak ve bir yerde Rusya'yı da ikna ederek S-400'leri başka ülkeye verebilir görüşünde.
Korgeneral Karakuş, adres olarak Azerbaycan'ı gösteriyor. Ermeni lobisinin ABD'de şu anda "müthiş" şekilde çalıştığını ifade eden Karakuş, "Bu lobi bir an evvel Ermenistan'ı silahla güçlendirip Azerbaycan'a saldırtmak için hazırlık yapıyor" dedi.
"Elimizde iki tane S-400 bataryası var. İkisinin de Azerbaycan'a verilmesi Bakü yönetimini daha da güçlendirir" diyen Karakuş, şöyle konuştu: 
"Hiç olmazsa gelebilecek tehlikeyi bertaraf eder. Buna Rusya da rıza gösterebilir. Çünkü ABD ile sürtüşme devam ettiğinde aynı zamanda Rusya ile düzelme olmuyor. Daha 2-3 gün önce Kilis'e roketler düştü, İdlib'e füzeler atıldı. Bu ortamda ABD ve Rusya ikisi de birbirini kolluyor. Türkiye ile ikisi de kötü olduğunda herkes ‘Nasıl olsa öbürü ile kötü ben isteğimi yapayım' diyor. Böyle götürmeye çalışıyorlar. Bunu bir fırsat olarak görüp Türkiye'ye çeşitli şekillerde engeller çıkarabiliyorlar." 

"S-400'leri verip karşılığında gaz veya petrol alalım"
S-400'lerin Azerbaycan'a verilmesinin kolay olabileceğini ve buna Rusya'nın da bahane üretebileceğini görüşünde olduğunu vurgulayan Karakuş, "Azerbaycan'ın S-400'leri kabul edeceğini düşünüyorum. Para olarak da karşılığında gaz veya petrol alırız. Azerbaycan'ın karşısında Ermenistan'ı güçlendirmeye çalışıyorlar. S-400 ABD'liler için hep bahane oldu. Nitekim Su-30 uçaklarını almışlar ve şu an devreye sokmaya çalışıyor Erivan yönetimi. Ayrıca Ermeni lobisi ABD'yi Ermenistan'a sokmak için bahane arıyor ve silah yardımı yapması için uğraşıyor" ifadelerini kullandı. 

"ABD, 'S-400'leri Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulundurmayın' diyor" 
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu ise bu bunun pek mümkün olmayacağını düşünenlerden. 
"S-400'ler ne olacak, toprağa mı gömülecek?" diye soran Kuloğlu, ABD ile S-400 konusunda orta yolun bulunmasının güç olduğunu söyledi: "Çünkü S-400 konusu ABD tarafından ısrarla üzerinde durulan ve Türkiye ile olan ilişkilerin mihenk taşı haline gelmiş bir husus."
ABD'nin, ‘S-400'ü kullanmayın, onu aktif hale getirmeyin' demediğini hatırlatan Kuloğlu, şöyle devam etti: 
"'S-400'leri Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulundurmayın' diyor. Bu kadar net. Türkiye diyor k; ‘Ben bunu ülke toprakları içerisinde bulundurayım çünkü boşuna almadım. Benim yüksek irtifa hava savunma sisteminde zafiyetim var, bunu gidermek için başka çare bulamadığım için S-400'ü aldım. Aldığım için kullanma durumundayım ama bu konuda Girit modeli gibi bazı kısıtlamalar getirebilirim. Karşılıklı oturup görüşebiliriz. Bunun bir zarar vermediği hususunda sizi ikna edebiliriz. Bir komisyon kuralım, şöyle yapalım, böyle yapalım' diye ABD'ye konuyu yumuşatması için birtakım girişimlerde bulundu. Fakat ABD bu konuda taviz vermek istemiyor."

"Washington, Rusya'dan silah alınmasını istemiyor" 
ABD Savunma Bakanı… önce Afganistan'a oradan da Hindistan'a gittiğini hatırlatan Kuloğlu, Yeni Delhi yönetiminin de S-400 almak istediğini ancak Amerika'nın buna sıcak bakmadığını vurguladı. 
ABD'li yetkililerin ‘Müttefiklerimizin S-400 almasını istemiyoruz' mesajı verdiğini bunu da her vesileyle dillendirdiklerine dikkati çeken Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, sözlerini şöyle tamamladı: 
"Hindistan ile olan ilişkilerde dahi S-400'ü ön plana koydu ABD. ‘Karşıtlarımızdan silah almayın' diyor. S-400 NATO sistemine uyumlu değil, F-35'lerin birtakım sır ve şifrelerini çözme imkanı veriyormuş, bunun içinmiş filan bunların hepsi hikaye. Asıl konu ABD, müttefiklerinin, Rusya'dan silah almasını istemiyor olmasıdır. Bundan dolayı ABD, Türkiye'ye karşı net bir tavır koymuş durumda. Bu konunun çözümlenmesi benim açımdan şu anda mümkün değil gibi görünüyor." 

"Biden yönetimi faturası ağır olacak gibi" 
Rusya Uzmanı Hakan Aksay da Kuloğlu ile benzer görüşte. 
Aksay'a göre de ABD ile Türkiye arasında S-400'ler konusunda bir orta yolun bulunması şu an için çok zor. 
Savını "ABD'nin tutumu buna da çok uygun değil" sürdüren Aksay, "Yakın zaman bir orta yolun bulunma ihtimali yok diyebilirim" dedi. 
ABD'nin şimdilik çok net bir şekilde Türkiye'nin S-400'lerden vazgeçmesini istediğini hatırlatan Aksay şunları ifade etti: 
"Türkiye bir çıkmaz içerisinde. Buna göre Türkiye kullanmayacak, kullanmak da yetmez bir şekilde bundan vazgeçecek, başka bir yere gönderecek. Bunun olması durumda Rusya ile ilişkiler bozulacak.
S-400 hava savunma sisteminin tercih edilmesi hatalı bir politikaydı. Ve yakın zamanda bundan olumlu bir çıkış ihtimali yok. Eski ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkiler bir şekilde yürütüldü ama şimdiki Joe Biden yönetimiyle bunun faturası daha ağır olacak gibi duruyor."

Independent Türkçe



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”