Kongre’den Biden’a İran baskısı

Tahran'ın sorumlu tutulmasını ve ABD içindeki destekçilerinin kovuşturulmasını talep eden yasa tasarısı ve mektupların sayısı arttı.

Pazar günü Washington'daki Kongre Binası'nı çevreleyen çitler kaldırılmadan önce (EPA)
Pazar günü Washington'daki Kongre Binası'nı çevreleyen çitler kaldırılmadan önce (EPA)
TT

Kongre’den Biden’a İran baskısı

Pazar günü Washington'daki Kongre Binası'nı çevreleyen çitler kaldırılmadan önce (EPA)
Pazar günü Washington'daki Kongre Binası'nı çevreleyen çitler kaldırılmadan önce (EPA)

Kongre üyeleri, İran dosyası üzerinde Beyaz Saray'a baskı yapma çabalarını artırdı. Son günlerde, Tahran’a yeni yaptırımlar uygulanması yönünde bir dizi yasa tasarısı sunulması, ABD yönetimine İran rejimine müsamaha gösterilmemesini söyleyen mektuplar yazılması gibi bu yönde hızlı adımlar atıldı.
Hem Cumhuriyetçi hem de Demokratların bu yönde attığı belki de en çarpıcı adım, İran ile aynı nükleer anlaşmaya geri dönülmesine karşı çıkan senatörler tarafından gönderilen taslak mektuptu. Senato'da mektuba destek verilmesini sağlama yönündeki kampanyaya Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Bob Menendez liderlik ediyor. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden'a yakınlığı ile bilinen Demokrat Senatör Christopher Coons gibi çok sayıda önde gelen Cumhuriyetçi ve Demokrat senatör de bu mektuba imza attı.
Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi’nden (AIPAC) de ciddi destek alan söz konusu mektup, İran'ın nükleer silah elde etmesini önleyen, Ortadoğu'daki istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri ile balistik füze programına set koyan bir anlaşmaya varmak için Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki (NSC) ve bölgedeki müttefikler ile beraber tüm ekonomik ve diplomatik araçların kullanılması çağrısında bulunuyor.
Mektubun iki partiden de aldığı destek, İran'a yönelik azami baskı kampanyası destekleyen, onunla yapılacak herhangi bir anlaşmanın balistik füze programı ve bölgesel faaliyetleri dosyalarına değinmesi gerektiğini vurgulayan Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında netleşmeye başlayan kapsamlı uzlaşmaya işaret ediyor.
Cumhuriyetçi Temsilci Greg Steube tarafından önerilen ve İran destekli milislerin bölgedeki rolüne dikkat çeken bir yasa tasarısı ise bu yöndeki adımları destekliyor. Biden yönetimini Seyyid eş-Şüheda Tugayları milislerine terörle ilgili yaptırımlar uygulamaya çağıran yasa tasarısında şu ifadeler geçiyor:
“İran destekli Seyyid eş-Şüheda Tugayları, ABD’lilerin Irak’taki ölümünden doğrudan sorumlu olup Ortadoğu'da barış ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Onların ABD’lilere yönelik saldırıları ve bizim stratejik çıkarlarımız, Biden yönetiminin güçlü ve kararlı bir yanıt vermesini gerektiriyor. Ancak bu yönetim yetkililerinden gördüğümüz tek şey, radikalleri tatmin etmek için tehlikeli tavizler verilmesiydi.”
Nitekim Steube’nin bu tasarısı, eski Başkan Barack Obama tarafından onaylanan bir yürütme emri kapsamında İran ‘Rehberi’ Ali Hamaney’e ve İran'da insan hakları ihlalcilerine yaptırım uygulanmasını talep eden Cumhuriyet Çalışma Komitesi (RSC) tavsiyelerine dayanıyor.
Bu tavsiyeler, İran'da insan haklarını ihlal edenlerin sorumlu tutulması yönünde yasa tasarısı önerisinde bulunan Cumhuriyetçi Temsilci Joe Wilson tarafından da kabul edildi.
Diğer yandan, Cumhuriyetçi dokuz temsilciden oluşan bir grup, ABD dahilinde İran rejimi tarafından finanse edilen propaganda kampanyalarını soruşturma çağrısında bulunarak Biden yönetimine farklı bir şekilde baskı yapmaya çalıştı. Temsilciler, Adalet Bakanı Merrick Garland’a gönderdikleri mektupta, Biden'ın Tahran'a yönelik politikalarını ve ABD halkını etkilemek amacıyla İran rejiminden ücret alan herhangi bir ABD’linin yargılanması çağrısında bulundu.
Bu yöndeki çağrılara öncülük eden temsilci Yvette Herrell, Fox News’e verdiği demeçte, “İran, ABD'nin bölgede karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olmaya devam ediyor. Tahran’ın bizim hükümetimizdeki politikacıları etkilemek için para harcamadığından emin olmamız önemli. ABD'nin İran'a karşı tutumunu hafifletme yönündeki herhangi bir girişim, ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor. Bu mesajın amacı ise, ABD'nin ulusal güvenliğini korumak ve İran'ı eylemlerinden sorumlu tutmaktır” ifadelerini kullandı.
Temsilciler, Biden yönetiminden, ABD’de ikamet eden ve Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası’nı (FARA) ihlal eden herhangi bir İranlının izinin sürülmesi ve tutuklanması yönünde özel bir çalışma grubu kurulmasını istiyor. Ocak ayında ABD’li yetkililer tarafından tutuklanan İranlı-Amerikan araştırmacı Lütfullah Kaveh Afrasiabi de Tahran adına kayıt dışı hükümet ajanı olarak çalışmak ve komplo kurmakla suçlanmıştı. Afrasiabi, gizli bir çalışan olarak İran rejimi gündemi propagandası yapması için Birleşmiş Milletler İran misyonundan yaklaşık 265 bin dolar almakla suçlanıyor.
Mektuplarında Afrasiabi’ye değinen temsilciler, Federal Soruşturma Bürosu'nu (FBI) İran'ın nüfuz operasyonlarına odaklanmaya, ABD hükümetinden fon alan grupları, hayır kurumlarını ve araştırma merkezlerini soruşturmaya çağırıyor. ABD’nin nükleer anlaşmaya dönüşünü büyük ölçüde destekleyen Ulusal İran-Amerikan Konseyi (NIAC) ise bu gruplardan en önemlisi sayılıyor. Ancak NIAC, Tahran’dan herhangi bir fon aldığını reddediyor.
Temsilciler, bu konuda resmi soruşturmaların başlatılmasının daha fazla kayıt dışı ajanın ifşasına yol açacağını ileri sürüyor. Yvette Herrell ise söz konusu açıklamasında “İran, kendi çıkarlarını sağlama, bizim çıkarlarımıza ise zarar verme yönünde siyasi süreci, hatta politikacıları etkilemeye çalışan sofistike bir rejimdir. Trump yönetimi, İran'ı eylemlerinden sorumlu tutmuş, tehditlerini ciddiye almıştır. İran’a dair duruşumuzun herhangi bir şekilde yumuşaması ise ulusal güvenliğimizi tehdit edecektir” ifadelerini de kullanıyor.
Kongre üyeleri aynı zamanda ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in şeffaf olmayışından şikayet ediyor. Malley’in İran'a dair Çin ile görüşmelerinin ayrıntılarını açıklamasını talep ettiklerini söyleyen bazıları ise bu yöndeki taleplerine şuana kadar Malley’den karşılık bulmadıklarını belirtiyor.



Trump, Çin lideri Şi'yle "Putin tarzı" görüşme istiyor

Trump, 2017'de Şi'yi Florida'daki malikanesinde ağırlamıştı (AFP)
Trump, 2017'de Şi'yi Florida'daki malikanesinde ağırlamıştı (AFP)
TT

Trump, Çin lideri Şi'yle "Putin tarzı" görüşme istiyor

Trump, 2017'de Şi'yi Florida'daki malikanesinde ağırlamıştı (AFP)
Trump, 2017'de Şi'yi Florida'daki malikanesinde ağırlamıştı (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'le birebir görüşme talep ediyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla Politico'ya konuşan ABD'li yetkililer, Trump'ın Şi'yle teke tek görüşmekte ısrar ettiğini, bunun da iki küresel güç arasında giderek kötüleşen ticaret savaşını durdurmaya yönelik diğer diplomatik çabaları engellediğini söylüyor.

Kaynaklar, Trump'ın Çin'le ilişkilerde yumuşamaya yönelik görüşmeler için Beyaz Saray yetkililerine Pekin'le iletişime geçme izni vermediğini belirtiyor.

Cumhuriyetçi lider, Pekin'le olası müzakereleri yürütmek üzere herhangi birini atamadı, Senato da henüz bir Çin büyükelçisini onaylamadı. Dolayısıyla iki süper güç arasındaki diplomasi trafiğinin tıkandığı aktarılıyor. 

Eski ABD Başkanı Baracak Obama'nın Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki Çin, Tayvan ve Moğolistan'dan sorumlu eski direktörü Ryan Hass, şunları söylüyor: 

Diplomatik arka kanallar çalışmıyor çünkü Başkan Trump bunu istemiyor. Trump, Putin'le olduğu gibi Şi'yle de doğrudan görüşmek istiyor. Görüşlerini başkalarına aktarmakla pek ilgilendiğini sanmıyorum.

Diğer yandan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes, Trump'ın görüşmeleri "tıkamak" gibi bir niyeti olmadığını savunarak şu ifadeleri kullanıyor: 

Personel ve kıdemli personel düzeyinde çeşitli temaslar devam ediyor. Başkan'ın da söylediği gibi Çin'le görüşme taleplerini memnuniyetle karşılıyoruz.

Şi'nin Trump'la doğrudan görüşmeye yanaşıp yanaşmayacağı henüz belli değil. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, şubatta Beyaz Saray'ı ziyaret etmiş, Trump'la kameralar karşısında tartışmıştı. Hass, bu görüşmede Kiev yönetiminin küçük düşürülmesini anımsatarak, "Çin bürokrasisi, liderlerinin aşağılanacağı ya da hazırlıksız yakalanacağı bir duruma düşmesine asla izin vermez" diyor. 

Trump'ın 2 Nisan'da açıkladığı gümrük vergileriyle Washington-Pekin hattında yeni bir ticaret savaşı başlamıştı. 

ABD ve Çin arasındaki misilleme tarifeler sonucunda Washington, Pekin'e uyguladığı vergi oranını yüzde 145'e kadar çıkarmıştı. Çin de tarife oranını son olarak yüzde 125'e yükseltmişti. Trump, diğer ticaret ortakları için ek tarifelerin 90 günlüğüne askıya alındığını açıklamıştı.

Independent Türkçe, Politico, RT