Fırat Nehri’nin güneyinde halen DEAŞ örgütü militanlarının kontrolünde bulunan izole edilmiş 5 cephe bulunuyor. Bu cephelerin en büyüğü Hama kentine bağlı İsraya köyü yakınlarında, ikinci büyük cephe Rakka kentinin güneyindeki Er-Resafe ve El-Mansure bölgeleri arasında, üçüncüsü Tedmür kırsalındaki Es-Suhne beldesinin doğusunda, dördüncüsü Irak sınır karşısında doğuya doğru uzanan bir alanda ve beşinci cephe ise Deyrizor kentinin güneyinde El-Meyadin ve El-Heşşam arasında yer alıyor.
North Press isimli yerel haber ajansının aktardığına göre, örgüt unsurları yılbaşından bu yana Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki kent ve bölgelerdeki askeri noktaları ve birlikleri hedef alan 66 eylem düzenledi. Bu eylemlerin 8’i Rakka kentinde, 6’sı Haseke kırsalında ve 52’si Deyrizor’un doğu kırsalında gerçekleşti.
DEAŞ’ın üstlendiği bu eylemler 50 kişinin ölümüne neden olurken, 16 kişi eylemlerden sağ kurtuldu ancak bazıları aldıkları yaralar sonucu birtakım uzuvlarını kaybetti. Haseke’nin doğusundaki El-Hol Kampı’nı hedef alan eylemlerde çoğu Iraklı mültecilerden oluşan 29 kişi hayatını kaybetti. Özerk Yönetim yetkilileri örgüt yanlısı hücreleri söz konusu suçları işlemekle suçluyor.
Uluslararası Koalisyon, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke’de bulunana Es-Sinae (Sanayi) Cezaevi’ni genişletmeye başladı. Bu cezaevinde, geçmişte DEAŞ’a üye olduklarından şüphelenilen kişiler tutuluyor. Bu tesiste tutulan yaklaşık 12 bin kişiden 5 bini Arap ve Batı dünyasından 50 farklı uyruğa mensup. Bunlar arasında en büyük oranı Iraklılar oluşturuyor. Cezaevinde tutulan kişilerin vatandaşı olduğu ülkelerdeki hükümetlerin tamamı bu kişilerin iadesini reddediyor.
Washington destekli SDG’den bir komutan, izdiham yaşanan cezaevinin alanının, genişletme çalışmaları sonrasında kentin güneyindeki Guveyran Mahallesi’ne doğru iki kat artacağını belirterek, daha önce bir okul olarak kullanılan cezaevi binasını, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin kriterleriyle uyumlu hale getirmek için üç ayrı bloktan oluşan bir bina dizisine dönüştürerek binlerce örgüt tutsağının bu binalara dağıtılacağını söyledi.
Komutan, söz konusu genişletme çalışmalarıyla, güvenlik güçleri ile terörle mücadele kuvvetlerinin güvenliği sağlamasını ve daha önce toplu kaçış ve isyan olaylarına sahne olan cezaevinde gizli oluşumların kurulmasını engellemek adına tutukları birbirinden daha çok ayırmayı hedeflediklerini kaydetti. Komutan, “Cezaevi gardiyanlarının sayısına kıyasla tutukların yoğunluğu bu tür bir çalışmayı tehlikeli kılıyor ve gardiyanlar alarm halinde” ifadesini kullandı.
DEAŞ’lı esirler meselesi, ülkeleri ile aileleri arasında bir sorun olarak kalmaya devam ediyor. Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Başkan Yardımcısı Fener el-Kait, İngiltere’nin genişletme çalışmalarını yürüttüğünü ve lojistik destek sunduğunu söyledi. Kait, “Tutuklulara uluslararası standartları sağlamak için İngiltere hükümeti ile iş birliği yapıyoruz. Bu eşitler büyük bir tehlike oluşturuyor ve bölgemizin içerisinde bulunan cezaevleri aslında cezaevi değil. Bu cezaevlerini güvence altına almak için uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Şu anki cezaevleri okullardan ve eski binalardan ibaret. Es-Sinae Cezaevi’ni genişletme projesini fonlama süreci, esirler ve Haseke’nin doğusundaki El-Hol Kampı’ndaki aileleriyle ilgili meselelere nihai çözüm getirmek için yeterli değil” dedi.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi 2019 yılında 170 kadın ve 177 çocuğu vatandaşı oldukları ülkelerin hükümetlerine teslim etti. Daire, geçen yıl ise toplam 629 kadın ve 423 çocuktan 36 kadın ve 246 çocuğu ülkelerine iade etti. Bu sayıların istenilenin altında olduğunu belirten Kait, “Uluslararası toplumda köklü çözümler getirmesini talep ediyoruz. El-Hol Kampı da dahil birçok kampta terör eylemleri ve cinayetler artıyor. Örgüt saflarını yeniden birleştirme gücüne sahip. DEAŞ kampların içinde ve dışında saflarını yeniden birleştiriyor” ifadesini kullandı.
ABD’nin defalarca kez yaptığı ‘vatandaşlarınızı geri alın’ çağrıları çoğu ülke tarafından reddedildi. Yabancı tutuklular ve aileleri Özerk Yönetim üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Fener el-Kait, bulundukları bölgede söz konusu tutukluların suçluluğunu ispatlayan çok sayıda belge, delil ve görgü tanıklarının bulunduğunu, bunların yargılanması için uluslararası bir yapıya sahip mahkemelerin kurulmasını ve tutukluların uluslararası hukuk ve kriterlere göre yargılanmasını talep ederek, mahkemenin hukuki yetkisinin suçun işlendiği yer ve tutuklamanın yapıldığı mekana bağlı olacağını kaydetti.
Örgüt esirlerini ve cinayet suçuna karışan kadınları yargılamak amacıyla Avrupalı hükümetlerle birlikte karma bir yapıya sahip özel bir uluslararası mahkeme kurma önerisini incelediklerini belirten Kait, “Bu öneriyi, vatandaşları tutuklanan veya Suriye’nin kuzeyi ve doğusundaki kamplarda bulunan ülkeler de dahil olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleriyle birlikte ele alıyoruz. Örgüt militanlarının çocukları büyüyorlar. DEAŞ’ın çocukları gün geçtikçe büyüyorlar. Bunların bazıları, babalarının yaptıklarından masumdur. Mahkemenin kurulmasının hızlandırılmasını umuyoruz” diye konuştu.
Suriye’nin orta ve doğu bölgelerinde 5 DEAŞ cephesi bulunuyor
Örgüt unsurlarının kaldığı cezaevi Avrupa’nın yardımıyla genişletiliyor
Suriye’nin orta ve doğu bölgelerinde 5 DEAŞ cephesi bulunuyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة