Suudi Arabistan’dan Mekke ve Medine'de hizmet sektöründe reform

Şarku’l Avsat konuşan uzmanlar: Harameyn Tren seferlerinin başlaması seyahati canlandıracak

Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’dan Mekke ve Medine'de hizmet sektöründe reform

Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)

Uzmanlar koronavirüs salgınının etkileri nedeniyle Mekke ve Medine'deki ekonomik faaliyetlerin karşılaştığı zorlukların ardından, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Mekke ve Medine'de konaklama ve destek hizmetleri sektörünün kademeli olarak toparlanmasını sağlayacak üç ana faktör belirlediler. Öte yandan Mübarek Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte, Mescid-i Nebevi’ nin teravih namazları için açılması yetkili makamlarca onayladı.
Uzmanlara göre Harameyn Treni'ni seferlerinin başlatılması, iki mubarek şehre (Mekke ve Medine) yapılan seyahatlerin yeniden canlanmasına ve ziyaretçilerin sayısının artmasına katkı sağlayacak faktörlerin başında geliyor. Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına göre Suudi Arabistan'da 3 milyondan fazla kişi aşılandı. Uzmanlar bu durumu, otel sahiplerinin ve otel işletmecilerinin Suudi Arabistan’ ın farklı şehirlerinden ziyaretçi çekmek için kullanabileceklerini düşünüyor.
Mekke ve Medine bulunan otel sayısı, Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren toplam otel sayısının yüzde 75'ini oluşturuyor. Mekke'de yaklaşık 450 bin oda kapasiteli bin 151 lisanslı otel mecvutken, Medine'de ise yaklaşık 75 bin oda kapasitesi bulunuyor. Salgınla mücadele için alınan tedbirler kapsamında otellere tamamen veya kısmen kapatmalar uygulanması nedeniyle yaşanan durgunluk sonrası, otellerin açılmasıyla bölgenin diğer ekonomik sektörleri de canlandırması bekleniyor.

Canlanan sektörler
Uzmanlara göre ulaşım, restoranlar ve perakende satış mağazaları, canlanacak ilk sektörler arasında. Bu canlılığın Ramazan ayı boyunca iki şehirdeki ekonomik hareketliliğe net bir şekilde yansıması bekleniyor. Uzmanlar önceki faktörlere bağlı olarak doluluk oranlarının artmasını ve Ramazan’ ın son 10 gününde zirveye ulaşmasını ve bu durumun sektörlerin geri kalanına olan talebi de arttırmasını bekliyorlar.
Bu iyimser tablo, Suudi Arabistan hükümetinin, koronavirüs salgını ve uygulanan ihtiyati tedbirler neticesinde Mekke ve Medine’ ye ziyaret oranının düşük olması nedeniyle kritik bir aşamadan geçen Hac ve Umre sektöründe faaliyet gösteren yatırımcıları ve ekonomik kuruluşları desteklemek üzere girişim paketi sunmasının ardından ortaya çıktı. Bir yıl süreyle hacıları ücretsiz olarak taşıyan tesislerdeki otobüslerin lisanslarının geçerliliğinin genişletilmesinin yanı sıra Hicri 1442 Hac mevsimi için yeni otobüslere uygulan gümrük vergisi tahsilatının 3 ay süreyle ertelenmesi ve vade tarihinden itibaren 4 ay boyunca taksitle ödenmesi ve çalışan gurbetçilerin oturum yenileme ücretlerinin tahsilinin 6 ay süreyle ertelenmesi de bu paket kapsamındaki uygulamalardan bazıları.

Harameyn Treni
Bu ayın sonunda, Mekke-i Mükerreme, Medine, Cidde'deki Kral Abdülaziz Havalimanı ve Kral Abdullah Ekonomik Şehri İstasyonu olmak üzere 4 istasyonda Harameyn hızlı treninin seferlerine başlayacağı duyuruldu. Seferlerin başlamasının teravih namazını kılmak için mübarek şehirleri ziyaret etmek isteyenlerin sayısının artmasında önemli bir faktör olacağını doğrulayan ekonomist Mervan el-Şerif’ in dediği gibi Harameyn treni bu şehirlerde ekonomik hayatın canlandırılmasında önemli bir faktör olacak.
El-Şerif, yetkililerin seferlerin başlaması için  hazırlıkların yapıldığını ve bu yıl ki Hac sezonundan önce tamamıyla hazır olacağını dair açıklama yaptıklarını, böylelikle seyahat etmek isteyen birçok kişinin ulaşım aracı olarak treni tercih edeceğini sözlerine ekledi. Bunun nedeni olarak ise, öncelikle varış noktasına ulaşma süresinin kısaltılması ve yolculara sunulan uygun fiyatların yanı sıra, yolcuların güvenliğini sağlamak ve Kovid- 19 virüsünün bulaşmasını engellemek için tren idaresinin alacağı ihtiyati tedbirler olmak üzere birçok faktörden kaynaklandığını belirtti.
El-Şerif, otellerindeki doluluk oranlarının kademeli normalleşme sonrasında yüzde 30'u geçmediğini ve bunun haftalık tatillerle ilgili olduğunu ve alımların önceki yılların aynı dönemine göre daha düşük olduğunu sözlerine ekledi. Bu nedenle, ekonomiyi canlı tutmak için bu sektörde  dinamik ve dengeli çalışma olması gerektiğini vurguladı.

Verilerden yararlanma
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşleri Başkanlığı, ibadet edenlerin toplam operasyonel kapasitesini belirlediği için, Ramazan ayı boyunca teravih namazının  Mescid-i Nebevi’de kılınacağını duyurdu. Ramazan ayında 45 bini Mescid-i Nebevi’nin içinde, 15 bini de batı tarafında yapılan avlularda olmak üzere 60 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği belirtildi.
Turizm ve otel işletmeciliği uzmanı Abdulğani el-Ensari, Mescid-i Nebevi'nin teravih namazı için açılmasının, Harameyn treninin yeniden seferlere başlamasının ve yapılan aşılama sayısının Medine’ye ziyaretçi akınına büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.

Destek Hizmetleri
El-Ensari, İki Kutsal Mescid çevresindeki otel sektörünün ve destek hizmetlerinin kritik bir aşamadan geçtiğini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: “Sektörü canlandırmak adına yapılan bu tahmin, yerli turistler (iç turizm) kapsamında yapılan tahmindir. Bu aşamada yabancı turistlere güvenemeyiz.”
Ramazan ayının özellikle büyük zaralara uğrayan konut sektörü olmak üzere ekonomik hizmet sektörlerini canlandıracağını, otellerin vatandaşların ve ikamet edenlerin satın alma gücüne orantılı fiyatlar sunarak hareket etmelerininin beklendiğini belirtti.
El-Ensari, 5 yıldızlı ve daha düşük bir otel odasının ortalama fiyatının ulaşılabilir olmasının beklendiği bir zamanda, otel işletmecilerini, fiyatlarda radikal bir değişiklik yaparak altın fırsatı değerlendirmeye çağırdı. Bu gereklilillerin geçtiğimiz Mart ayından bu yana karşılanmadığını, bu nedenle otellerin gereken şekilde çalışması için çok çabalaması gerektiğini söyledi.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom