Suudi Arabistan’dan Mekke ve Medine'de hizmet sektöründe reform

Şarku’l Avsat konuşan uzmanlar: Harameyn Tren seferlerinin başlaması seyahati canlandıracak

Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’dan Mekke ve Medine'de hizmet sektöründe reform

Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)
Harameyn Treninin sefere başlaması, Ramazan ayı boyunca Mekke ve Medine'deki konaklama ve hizmet sektörüne fayda sağlayacak (Şarku’l Avsat)

Uzmanlar koronavirüs salgınının etkileri nedeniyle Mekke ve Medine'deki ekonomik faaliyetlerin karşılaştığı zorlukların ardından, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Mekke ve Medine'de konaklama ve destek hizmetleri sektörünün kademeli olarak toparlanmasını sağlayacak üç ana faktör belirlediler. Öte yandan Mübarek Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte, Mescid-i Nebevi’ nin teravih namazları için açılması yetkili makamlarca onayladı.
Uzmanlara göre Harameyn Treni'ni seferlerinin başlatılması, iki mubarek şehre (Mekke ve Medine) yapılan seyahatlerin yeniden canlanmasına ve ziyaretçilerin sayısının artmasına katkı sağlayacak faktörlerin başında geliyor. Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına göre Suudi Arabistan'da 3 milyondan fazla kişi aşılandı. Uzmanlar bu durumu, otel sahiplerinin ve otel işletmecilerinin Suudi Arabistan’ ın farklı şehirlerinden ziyaretçi çekmek için kullanabileceklerini düşünüyor.
Mekke ve Medine bulunan otel sayısı, Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren toplam otel sayısının yüzde 75'ini oluşturuyor. Mekke'de yaklaşık 450 bin oda kapasiteli bin 151 lisanslı otel mecvutken, Medine'de ise yaklaşık 75 bin oda kapasitesi bulunuyor. Salgınla mücadele için alınan tedbirler kapsamında otellere tamamen veya kısmen kapatmalar uygulanması nedeniyle yaşanan durgunluk sonrası, otellerin açılmasıyla bölgenin diğer ekonomik sektörleri de canlandırması bekleniyor.

Canlanan sektörler
Uzmanlara göre ulaşım, restoranlar ve perakende satış mağazaları, canlanacak ilk sektörler arasında. Bu canlılığın Ramazan ayı boyunca iki şehirdeki ekonomik hareketliliğe net bir şekilde yansıması bekleniyor. Uzmanlar önceki faktörlere bağlı olarak doluluk oranlarının artmasını ve Ramazan’ ın son 10 gününde zirveye ulaşmasını ve bu durumun sektörlerin geri kalanına olan talebi de arttırmasını bekliyorlar.
Bu iyimser tablo, Suudi Arabistan hükümetinin, koronavirüs salgını ve uygulanan ihtiyati tedbirler neticesinde Mekke ve Medine’ ye ziyaret oranının düşük olması nedeniyle kritik bir aşamadan geçen Hac ve Umre sektöründe faaliyet gösteren yatırımcıları ve ekonomik kuruluşları desteklemek üzere girişim paketi sunmasının ardından ortaya çıktı. Bir yıl süreyle hacıları ücretsiz olarak taşıyan tesislerdeki otobüslerin lisanslarının geçerliliğinin genişletilmesinin yanı sıra Hicri 1442 Hac mevsimi için yeni otobüslere uygulan gümrük vergisi tahsilatının 3 ay süreyle ertelenmesi ve vade tarihinden itibaren 4 ay boyunca taksitle ödenmesi ve çalışan gurbetçilerin oturum yenileme ücretlerinin tahsilinin 6 ay süreyle ertelenmesi de bu paket kapsamındaki uygulamalardan bazıları.

Harameyn Treni
Bu ayın sonunda, Mekke-i Mükerreme, Medine, Cidde'deki Kral Abdülaziz Havalimanı ve Kral Abdullah Ekonomik Şehri İstasyonu olmak üzere 4 istasyonda Harameyn hızlı treninin seferlerine başlayacağı duyuruldu. Seferlerin başlamasının teravih namazını kılmak için mübarek şehirleri ziyaret etmek isteyenlerin sayısının artmasında önemli bir faktör olacağını doğrulayan ekonomist Mervan el-Şerif’ in dediği gibi Harameyn treni bu şehirlerde ekonomik hayatın canlandırılmasında önemli bir faktör olacak.
El-Şerif, yetkililerin seferlerin başlaması için  hazırlıkların yapıldığını ve bu yıl ki Hac sezonundan önce tamamıyla hazır olacağını dair açıklama yaptıklarını, böylelikle seyahat etmek isteyen birçok kişinin ulaşım aracı olarak treni tercih edeceğini sözlerine ekledi. Bunun nedeni olarak ise, öncelikle varış noktasına ulaşma süresinin kısaltılması ve yolculara sunulan uygun fiyatların yanı sıra, yolcuların güvenliğini sağlamak ve Kovid- 19 virüsünün bulaşmasını engellemek için tren idaresinin alacağı ihtiyati tedbirler olmak üzere birçok faktörden kaynaklandığını belirtti.
El-Şerif, otellerindeki doluluk oranlarının kademeli normalleşme sonrasında yüzde 30'u geçmediğini ve bunun haftalık tatillerle ilgili olduğunu ve alımların önceki yılların aynı dönemine göre daha düşük olduğunu sözlerine ekledi. Bu nedenle, ekonomiyi canlı tutmak için bu sektörde  dinamik ve dengeli çalışma olması gerektiğini vurguladı.

Verilerden yararlanma
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşleri Başkanlığı, ibadet edenlerin toplam operasyonel kapasitesini belirlediği için, Ramazan ayı boyunca teravih namazının  Mescid-i Nebevi’de kılınacağını duyurdu. Ramazan ayında 45 bini Mescid-i Nebevi’nin içinde, 15 bini de batı tarafında yapılan avlularda olmak üzere 60 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği belirtildi.
Turizm ve otel işletmeciliği uzmanı Abdulğani el-Ensari, Mescid-i Nebevi'nin teravih namazı için açılmasının, Harameyn treninin yeniden seferlere başlamasının ve yapılan aşılama sayısının Medine’ye ziyaretçi akınına büyük katkı sağlayacağını dile getirdi.

Destek Hizmetleri
El-Ensari, İki Kutsal Mescid çevresindeki otel sektörünün ve destek hizmetlerinin kritik bir aşamadan geçtiğini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: “Sektörü canlandırmak adına yapılan bu tahmin, yerli turistler (iç turizm) kapsamında yapılan tahmindir. Bu aşamada yabancı turistlere güvenemeyiz.”
Ramazan ayının özellikle büyük zaralara uğrayan konut sektörü olmak üzere ekonomik hizmet sektörlerini canlandıracağını, otellerin vatandaşların ve ikamet edenlerin satın alma gücüne orantılı fiyatlar sunarak hareket etmelerininin beklendiğini belirtti.
El-Ensari, 5 yıldızlı ve daha düşük bir otel odasının ortalama fiyatının ulaşılabilir olmasının beklendiği bir zamanda, otel işletmecilerini, fiyatlarda radikal bir değişiklik yaparak altın fırsatı değerlendirmeye çağırdı. Bu gereklilillerin geçtiğimiz Mart ayından bu yana karşılanmadığını, bu nedenle otellerin gereken şekilde çalışması için çok çabalaması gerektiğini söyledi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.