Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yeni tip koronavirüsw (Kovid-19) karşı geliştirilen ve testlere tabi tutulmakta olan 4 yeni aşıdan birinin Nisan ayında onaylayacağını açıkladı.
WHO Programlar Bölüm Direktörü Dr. Rana Hajjeh Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, uygulanan koronavirüs aşılarından 576 milyon dozunun yüzde 76’sının yalnızca 10 ülkeye gittiğini belirtti. Hajjeh salgının sona ermesinin 3 ana faktörün uygulanmasına bağlı olduğunu, bunların, aşının tüm ülkelere yeterli miktarda sağlanması, ilgili hükümetler ve yetkililer tarafından alınan tüm halk sağlığı önlemlerine bağlı kalarak, aşı miktarlarının maddi imkanlarına bağlı olmadan adil bir şekilde dağıtılmasının ve aşı olunmasının sonrasında bile toplumun fertlerinin önleyici tedbirlere riayet edilmesi olduğunu belirtti.
Pandeminin sonu
Aşıların geliştirilmesi ve aşı uygulamalarının başlaması ile, pandemiye son verme imkanına yönelik umutlar eskisine göre iyice arttı ancak Hajjeh’e göre “Pandeminin sonu için bir tarih belirlemek kolay değil.” Hajjeh konu ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Yapmamız gereken birkaç şey var. Bunlardan ilki, tüm dünya ülkelerindeki öncelikli grupların aşılanması için yeterli miktarlarda aşı sağlanması ve nüfusun mümkün olan en yüksek yüzdesini kapsayacak şekilde genişletilmesi, ikincisi aşıların ülkeler arasında dağıtılmasında adil olunması ve üçüncüsü ilgili hükümetler ve yetkililer tarafından tüm halk sağlığı önlemlerine ve önleyici tedbirlere tam ve eksiksiz bir şekilde riayet edilmesi.”
Nisan’da yeni bir aşı
Hajjeh, şu ana kadar kullanımı onaylanmış aşı sayısı, testlere tabi tutulmakta olan aşılar ve şu ana kadar dünya genelinde aşı olan kişi sayısı ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Dünya Sağlık Örgütü, acil durumlarda kullanım için Pfizer, Moderna, AstraZeneca ve Johnson&Johnson aşılarını onayladı. Değerlendirme sürecinin çeşitli aşamalarında olan 4 diğer aşı daha var ve Nisan ayı sonuna kadar bunlardan en az birini onaylamayı umuyoruz.”
Hajjeh sözlerine şu ifadeleri ekledi:
“177 ülke aşılamaya başladı ancak aşı dağıtımı hala büyük ölçüde eşit değil. Şu ana kadar uygulanan 576 milyon doz aşıdan yüzde 76’sı yalnızca 10 ülkeye gitti. Bu ülkelerin çoğu yüksek gelirli ülkeler. COVAX sistemi ise sadece bir ayda 61 ülkeye 32 milyon aşı dozu ulaştırmayı başardı.”
Sahte aşılar
Birleşmiş Milletlerin sahte aşılara yönelik yaptığı açıklama ile ilgili olarak, Hajjeh, WHO’nun suç çetelerinin sahte aşılar kullanımını teşvik ederek, aşılara olan büyük miktardaki küresel ihtiyacı istismar etme ihtimaline yönelik endişe duyduğunu söyledi. Suç çetelerinin kullanılmış aşı şişelerini tekrar kullanmasını önlemek için boş aşı şişelerinin güvenli bir şekilde atılmasını veya imha edilmesini gereğini vurgulayan Hajjeh, herkese, hükümet tarafından yürütülen aşılama programları dışında aşı yaptırmama çağrısında bulundu. Hajjeh, WHO’nun standarttın altında veya sahte ürünlerle ilişkin sağlık ürünleri hakkında düzenli olarak uyarılar yayınladığını, gerekli olması durumunda Kovid-19 aşıları ve tedavileri için de bunu yapılacağını sözlerine ekledi.
AstraZeneca aşısı
Hajjeh, AstraZeneca aşısının tehlikesi ve Avrupa’ya ihracatı açısından WHO’nun tutumu ile ilgili olarak, mevcut bilgilerin dikkatli bir şekilde incelenmesinin ardından WHO’nun alt komitesinin, AstraZeneca aşısının faydalarının hala risklerden ağır bastığı sonucuna vardığını ve Kovid-19 enfeksiyona karşı koruma ve enfeksiyona bağlı ölümleri engelleme konusunda çok iyi bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Hajjeh, Komite’nin, mevcut verilerin aşının kan pıhtısı oluşma ihtimalinde genel olarak bir artışa neden olduğunu göstermediği dahil olmak üzere, AstraZeneca aşısına yönelik bir dizi sonuç ve tavsiyeye ulaştığını belirtti.
Hajjeh onaylanan aşılardan herhangi biri ile aşılanmasının ardından tüm ciddi yan etkilerin belirti ve semptomlarını öğrenilmesi için sağlık çalışanlarına ve aşılanan kişilere yeterli düzeyde eğitim verilmesi gerektiğini böylece insanların acil durum söz konusu olduğunda uygun tedaviyi alabileceklerini vurguladı.
Virüsün kökeni
Hajjeh, koronavirüsün kökenine ilişkin son gelişmeler ve virüsün Çin’in Wuhan şehrindeki bir laboratuvardan kaynaklandığı hipotezi hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Bu yılın başlarında Wuhan şehrini ziyaret eden uzman ekip, ziyaretle ilgili mevcut verilerin kapsamlı incelemesi kapsamında bir rapor sundu. Rapor, virüsün 2019 yılı Aralık ayında bilinmeyen bir bulaş olduğunu gösteriyor. Keşfedilen ilk semptomlu vakalar 8 aralık 2019’da ortaya çıktı bununla birlikte erken vakaların anlaşılması için bilim adamları biyolojik numunelerde dahil olmak üzere verilere tam erişimden faydalanacak.”
Hajjeh ekibin birincil verilere erişim konusunda karşılaştığı sıkıntılarla ilgili olarak, uzman ekibin ilk Kovid-19 vakalarını ve ilk enfekte gruplar hakkında daha fazla bilgi edinilmesi için ileri çalışmaları yapılmasına yönelik tavsiyede bulunduğundan, gelecekteki ortak çalışmaların zamanında ve kapsamlı veri paylaşımını içermesinin beklendiğini belirtti. Hajjeh, virüsün oluşumunda hayvan pazarlarının rolünün hala belirsiz olduğunu belirtirken, ekibin Wuhan pazarında virüsün bulaşının varlığını doğruladığını ancak bu bulaşın kaynağını belirleyemediğini söyledi.
Hajjeh, WHO ile ilgili olarak tüm teorilerin masada tutulduğunu belirtti. Söz konusu raporun son olmadığını, son derece önemli bir başlangıç olduğunu söyleyen Hajjeh şu ifadeleri kullandı:
“Henüz virüsün kaynağını bulamadık, bilimi takip etmeye devam etmemiz ve çaba harcamaktan kaçınmamız gerekiyor. Virüsün kaynağını bulmak zaman alıyor ve biz uygun kararlar alabilmek için virüsün kaynağını bulmayı dünyaya borçluyuz.”
Hajjah sözlerine son olarak şu ifadeleri de ekledi:
“Ülkelerin genetik dizilim ve diğer izleme ve kontrol yöntemleri yürütme kapasitesini güçlendirmek için çalışıyoruz. Vurgulamak istediğimiz şey, mutasyonun tüm virüslerde doğal bir süreç olduğu ve virüsün bazı özelliklerine etki ettiği. Şu ana kadar mutasyonların virüsün bulaşma ve yayılma hızı üzerindeki etkisini gözlemledik ancak virüsün Kovid-19 aşılarının etkinliği üzerindeki etkisini gözlemlemedik.”