Ürdün’de komplonun çökertildiği gecenin detayları gün yüzüne çıkıyor

Ürdün Başbakan Yardımcısı Safadi: Prens Hamza’nın ve başkalarının yabancı çevrelerle iletişim kurduğu tespit edildi.

Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
TT

Ürdün’de komplonun çökertildiği gecenin detayları gün yüzüne çıkıyor

Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)

Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım İbrahim Avadallah ve bir Kraliyet ailesi üyesinin yer aldığı komplonun engellendiğini açıkladı.
Safadi yaptığı basın açıklamasında Ürdün Silahlı Kuvvetleri-Arap Ordusu, Genel İstihbarat Departmanı ve Genel Emniyet Müdürlüğü’nün titiz bir şekilde yürüttüğü ortak kapsamlı soruşturmalar ile güvenlik birimlerinin, uzun bir süre eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin, Kraliyet Ailesi üyesi Şerif Hasan bin Zayd ve Basım İbrahim Avadallah yanı sıra diğer kişilerin faaliyetlerini ve hareketlerini takip ettiğini ve hepsinin vatanın güvenliğini ve istikrarını hedef aldığını söyledi.
Yazılı bir açıklamayı okuyan Ürdünlü bakan, soruşturmalarda ülkenin güvenliğini sarsacak adımları atmak üzere en uygun zamanı belirlemek için yabancı taraflarla yapılanlar da dahil olmak üzere girişimler ve görüşmeler yapıldığının tespit edildiğini vurguladı. Safadi’nin ifadelerine göre ön soruşturmaların, bu faaliyetlerin ve girişimlerin doğrudan ülkenin güvenliğine ve istikrarına zarar verecek boyuta ulaştığını ortaya koymasının ardından güvenlik birimleri, bu soruşturmalar ışığında Ürdün Kralı 2. Abdullah’a, bu faaliyetlerin ve bundan sorumlu olan kişilerin yasal gerekliliği yerine getirmek üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne sevk edilmelerine yönelik tavsiyelerini sundular.
Safadi Ürdün Kralı’nın meseleyi aile içerisinde çözmek ve Ürdün ve Ürdünlülerin güvenliğini bozmayı amaçlayan ve Haşimi ailesinin geleneklerinden ve değerlerinden bir kopuşu temsil eden bu faaliyetlerden kendisini caydırmak için Prens Hamza ile doğrudan görüşmeyi planladığını vurguladı. Safadi, bu çabaların sürdüğünü ancak en nihayetinde Ürdün’ün güvenliği ve istikrarının her şeyin üstünde olduğunu ve bunları korumak için gerekli tüm yasal önlemlerin alınacağını kaydetti.

Prens Hamza, Kral Hüseyin’in mesajını yanıtsız bıraktı
Safadi, Genelkurmay Başkanı’nın bu mesajı iletmek üzere cumartesi günü öğle saatlerinde Hamza ile görüştüğünü, kendisinden Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını hedef alan bütün hareketlerden ve faaliyetlerden vazgeçmesini talep ettiğini, ancak Hamza’nın cevap vermeyerek bu talebe ülkenin ve halkının çıkarlarını göz ardı eden olumsuz bir tavırla karşılık verdiğini söyledi.
Ürdünlü bakan ön soruşturmaların sözde dış muhalefeti de kapsayan yurt dışındaki çevrelere vatanın güvenliğini sarsmak ve gerçekleri çarpıtmak amacıyla birtakım iddiaları ve mesajları ileten Hamza’nın çevresindeki insanlar arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.
Aynı zamanda bu soruşturmalar Basım Avadallah ile yabancı taraflar ve sözde dış muhalefetin “istikrarı bozma ve Ürdün'ün ana meselelerdeki kararlı duruşunu zayıflatmakla ilgili hedefleri ve niyetleri gerçekleştirme doğrultusunda kötü niyetli planları faaliyete geçirmek üzere bağlantı halinde olduklarını ve bunun için önceki tüm temasları ve faaliyetleri kullanmaya çalıştıklarını ortaya çıkardı. Bu, Prens Hamza’nın son zamanlarda aşiret liderleri ile, ulusal güvenliğe zarar verecek faaliyetlerde bulunması, onları kışkırtmak ve harekete geçirmek amacıyla iletişimini sıklaştırmasıyla aynı zamana denk geldi. Ön soruşturmalar, Prens Hamza’nın Basım Avadallah ile adımlarını ve hareketlerini uyum içerisinde götürmek için koordinasyon ve iletişim halinde olduğunu da ortaya koydu.
Soruşturmalara göre Prens Hamza Genelkurmay Başkanı ile cumartesi günü öğleden sonra 14.00’da görüştükten dakikalar sonra tam olarak 14.20’de görüşmelerinin ses kaydını Basım Avadallah’a gönderdi ve durumu daha da kızıştırmaya çalışarak başka bir ses kaydını bu ses kaydına ekledi. Bunun ardından Basım Avadallah Ürdün’ü terk etmek üzere bilet rezervasyonu yaptı.
Prens Hamza, kabul edilemez bir şekilde ulusal güvenliğe zarar vermek de dahil olmak üzere vatandaşları devlete karşı kışkırtmak ve örgütlemek amacıyla bir süredir yaptığı faaliyetlerin ve gerçek niyetlerinin aksine yerel ve uluslararası düzeyde sempati toplamak ve gerçekleri çarpıtmak amacıyla bir başka girişimde daha bulunarak Arapça ve İngilizce olarak iki video kaydı yayınladı.

Prensin eşi ile yabancı birimler arasındaki telefon görüşmesi
Güvenlik birimleri ayrıca yabancı güvenlik teşkilatları ile ilişkisi olan bir kişinin Prens Hamza’nın eşi ile cumartesi günü gece 03.55’te temasa geçtiğini, kendisinin hizmetinde olduğunu ve Ürdün’den yabancı bir ülkeye gitmek için derhal bir uçak ayarlama teklifinde bulunduğunu tespit etti. Bu da yabancı tarafların Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını korumak amacıyla engellenen şüpheli faaliyetlere karıştığının bir başka göstergesi sayılıyor.
Safadi soruşturmaların halen devam ettiğini ve yasal yollara göre şeffaf ve net bir şekilde yürütüleceğini vurgularken, bu girişimlerin daha oluşum aşamasındayken kontrol altına alınıp engellediğine işaret etti.

Gergin meclis oturumu
Hükümetin açıklamasından önce dün Ürdün devletinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü münasebetiyle Ürdün Ulusal Meclisi eski binasında özel bir oturum düzenlendi. Meclisin üst kanadı Ayan Meclisi Başkanı Faysal el-Fayiz yaptığı konuşmada karanlıkların içine gizlenen ve ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde herkesin içinden geçtiği bu zorlu koşullarda Ürdünlülerin yoksulluğunu sömürmeye çalışan bu kişilerin hiçbir insani sıfatının olmadığını söyledi.
Prens Hamza’nın videodaki tutumu hakkında yorum yapan Fayiz “İnsanların duygularıyla oynamak ve bir kurban olarak kendini göstermek, temel ahlaki kaidelerimizden, ilkelerimizden, değerlerimizden ve adetlerimizden biri mi? Kral hazretlerine sadakatini göstermek yerine, medya röportajlarında, diğer toplantılarında bahsettiği ve düşündüğünden farklı olmayan her şeyi; açlık yüzünden şişmanlamayan ya da şarkı söylemeyen sahte muhalefetin çukurunda olan herkesi destekliyor” dedi.
Diğer taraftan Meclisin alt kanadı Temsilciler Meclisi Başkanı Abdulmunim el-Udat Kral 2. Abdullah’ın “Ürdün'ün siyasi duruşundan rahatsız olanlar” şeklinde tanımladığı kişilere kararlı ve net bir mesaj gönderdiğini söyledi. Udat konuşmasının devamında “Olaylar, bu dayanıklı sarsılmaz ülkenin kuruluşunun 100’üncü yılına yaklaşırken, Haşimi rejimimizin ve ülkemiz Ürdün’ün komploya, entrikalara ve fitnelere karşı dirençli olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Aynı oturumda Başbakan Yardımcısı Tevfik Krişan, Ürdün’ün barışçıl yollar ile meşru amaçlar için çalıştığı sürece ideolojisi ne olursa olsun hiçbir zaman muhalifleri tasfiye etme ya da siyasi bir oluşumu dışlama gibi bir durumla karşılaşmadığını ifade etti. Krişan Ürdün’ün 100’üncü yıldönümü için yaptığı konuşmasında “Büyük Arap Devrimi dinler için dışlayıcı değildi. Çünkü köklerindeki Araplık boyutu tüm dinleri kucaklıyordu. Bu nedenle devrim, demokrasiye ve halkın katılımına inandığı için modern değerleri içinde taşıyordu” dedi.

Komplonun bozulduğu gecenin detayları
Ürdünlüler cumartesiyi pazara bağlayan gece eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım Avadallah ve Şerif Hasan bin Zayd’ın tutuklandığına ilişkin haberlerin yayılması ile gergin hararetli olaylara tanıklık etti. Bu haberlerden önce Ürdün Silahlı Kuvvetleri (Arap Ordusu) tarafından, eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin’in tutuklandığını ya da evinde zorla alıkonulduğunu reddeden bir haber yayınlandı. Söz konusu açıklamada “Bunun yerine, kendisinden Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını hedef alan hareketlerini ve faaliyetlerini durdurması istendi” ifadeleri yer aldı.
Bu açıklamanın ardından birkaç saat sonra Prens Hamza İngilizce olarak bir video yayınladı. Prens Hamza söz konusu videoda Ürdün Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yusuf el-Huneyti’nin kendisini ziyaret edip insanlarla görüşüp buluşmak için dışarı çıkmasının yasak olduğunu bildirmesinin akabinde korumaları geri çekilip tüm iletişim araçları ve internet kesildikten sonra zorla evde tutulduğunu vurguladı. Prens Hamza Arapça olarak yayınladığı diğer video kaydında ise “Şu an ülkemdeki yıkımın ve tahribatın sebebi ben değilim. Bu hepimizi etkiledi. Tüm kurumlarımıza zarar verdi. Kurumlarımızı tahrip eden gerileme ve yozlaşmaya tanık olduk” dedi.
Ülkesini seven herkesin yurtdışındaki bir tarafa veya gündeme tabi olduğu ya da kişisel emelleri olduğu iddiasıyla soruşturma geçirdiğini, tutuklandığını ve devamlı suçlamalara maruz kaldığını ifade eden Presn Hamza, “Şu an ülkemizde olanlar acı verici ve yürek burkan bir şey. Kurumlarımızı böldüler. İtibarımızı ve şerefimizi iki paralık ettiler” şeklinde konuştu.

Yurtdışıyla iletişim halinde olan bir şebeke
Ürdün güvenlik birimlerinin ülkedeki eşi görülmemiş bir şekilde operasyonun ağlarını takip ettiği bir sırada, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım Avadallah’ın Prens Hamza’dan Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmenin ses kaydını alır almaz ülkeden çıkmaya çalışmasının ardından davanın unsurlarına karşı gözaltı emirlerinin tarihi değişti.
Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi’nin resmi açıklamasında belirttiği gibi olayda Ürdünlü prensin çevresindeki yaklaşık 16 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Basım Avadallah ve Şerif Hasan bin Zayd’ın yanı sıra krallığın farklı bölgelerini temsil eden sosyal figürler ve Prens Hamza’nın ofisindeki çalışanlar da yer alıyor.
Ülkenin güneyinde bulunan el-Kerak ilinden el-Mecali aşiretinin yayınladığı bir açıklamanın ardından gözaltıların çemberi büyüdü. Aşiret yaptığı açıklamada adamlarından bazılarının gözaltına alınma şeklini kınadı ve gözaltına alınan kişilerin isimlerini açıkladı.
Söz konusu açıklamada aşirete mensup kişilerin gözaltına alınma şekli sabıkalı ve suçlu kişilerin gözaltına alınma şekline benzetildi. Ayrıca 20’den fazla zırhlı araçla, son teknoloji silahlarla donanmış silahlı kuvvetlerin bu operasyonu uyuşturucu kaçakçılarına, kanun kaçaklarına ve karaborsacılara düzenlenen baskınlara benzetildi.
Ortak askeri bir güç tarafından tam 00.00’da başlatılan operasyon sırasında Genel İstihbarat Departmanı’nın konuşlandığı Dabuk bölgesinde ve Kraliyet Sarayı ile Kral 2. Abdullah’ın ofislerinin yakınlarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.



Türkiye-Rusya mutabakatı Libya krizine çözümün sağlar mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
TT

Türkiye-Rusya mutabakatı Libya krizine çözümün sağlar mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Libya’nın başkenti Trablus'ta yaşanan son çatışmaların ardından görüş birliğine varması, özellikle Lavrov'un çatışmanın tarafları üzerindeki etkilerinden bahsetmesinin ardından, iki geleneksel rakibin Libya dosyasını ele almadaki olası rolü hakkında ciddi ve çok sayıda soruyu gündeme getiriyor.

Şarku’l Avsat'ın görüştüğü Rus ve Türk gözlemciler, Türkiye'nin Trablus'taki eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerine verdiği desteğin aksine Moskova'nın Trablus savaşı sırasında (2019-2020) Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) yanında yer almasına dayanarak Moskova ve Ankara'nın ilişkilerinin Libya krizinin gidişatı üzerindeki etkisine ilgiyle bakıyor.

Nüfuz kullanma anlaşması

Beş yıllık bir aradan sonra Lavrov'un Türk mevkidaşıyla Moskova'da yaptığı görüşmelerin ardından iki ülkenin ‘ülkedeki çatışmaların yeniden başlamasını önlemek için Libyalı taraflar üzerindeki nüfuzlarını kullanma konusunda anlaştıklarını’ söylemesi dikkat çekiciydi.

dfrgty6u7
Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin ve Türkiye’nin Libya Büyükelçisi Güven Begiç Trablus'ta (Rusya Büyükelçiliği resmi sayfası)

Lavrov'un konuşmasının önemine rağmen, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) uzmanı Kirill Semenov, Moskova ile Ankara arasında Libya dosyasında ‘kapsamlı bir çözüme’ ulaşmanın zorluğuna işaret ederek, iki tarafın ‘Türkiye ile müttefik bir batı ve Rusya ile müttefik bir doğu arasındaki nüfuz paylaşımına’ dayandığını belirtti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Rus uzman, Moskova ve Ankara'nın ‘Libya'da geniş çaplı bir savaşın patlak vermesini önlemek ve çatışan tarafları dizginlemek için belirli bir etkiye sahip olarak Libya güçlerine müdahale edebileceğini ve etkileyebileceğini’ vurguladı.

“Herhangi bir barış, Esed rejiminin devrilmesinden önceki Suriye modeline benzeyecektir, burada iş birliği etkiyi sürdürürken aynı zamanda bölünmeyi de sürdürür” diyen Semenov, gerçek uzlaşmanın ‘kapsayıcı bir Libya diyaloğu gerektirdiğini, özellikle de gördüğümüz gibi Suriye modelinin sürdürülebilir olmadığını’ vurguladı.

‘Çözüm Libyalıların elinde’

Rus-Türk yakınlaşması iki bakan düzeyindeki bir toplantıyla sınırlı kalmadı. Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin ve Türkiye'nin Libya Büyükelçisi Güven Begiç de ‘Libya'daki mevcut durumun kapsamlı bir değerlendirmesini yapmak üzere’ Trablus'ta bir araya geldi.

dsfrgt
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı Yunusbek Yevkurov ve Rus hükümetinden üst düzey bir heyetin daha önce Bingazi'ye yaptığı ziyaretten (DPA)

Eski Başbakanlık Başdanışmanı Ömer Faruk Korkmaz Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Türkiye-Rusya mutabakatının yeterli olmadığını’ belirterek, ‘Libya'da çözüm geciktikçe dış müdahale olasılığının arttığını’ söyledi. Korkmaz, “Sorunun çözümü Libyalıların elinde” dedi.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal ise ‘Libya dosyasına kalıcı bir çözüm bulunmasında Moskova ve Ankara'nın rolünün önemini ve etkisini’ kabul etmekle birlikte, ‘kalıcı bir çözümün Libyalılar, uluslararası toplum ve bölgesel aktörler arasında varılacak bir anlaşmayla başlayacağına’ inanıyor.

“Libya adeta uluslararası vesayet altında” diyen Uysal bunu, ‘Birleşmiş Milletler'in (BM) siyasi süreci, hükümetin kurulmasını ve taraflar arasındaki diyalogları tamamen denetlemesine’ ve ‘ABD, Avrupalılar ve bazı bölge ülkelerinin bu dosyadaki rolüyle ilgili’ diğer dış komplikasyonlara bağladı.

dfgthyj
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Misrata'daki Türk savaş gemisi TCG Kemal Reis'e gerçekleştirdiği inceleme ziyareti sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı)

Uysal’ın bakış açısına göre, ‘ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir anlayışın varlığı ve mevcut ABD yönetiminin Libya'ya olan ilgisi, Türk-Rus anlayışını kolaylaştırabilir.’

Libya açısından bakıldığında ise Libya Temsilciler Meclisi (TM) Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Rabia Buras yakın zamanda bir çözüm beklemediğini belirterek, “Libya dosyasında Rusya ve Türkiye arasındaki ilişki ‘rekabetçi iş birliği’ ya da ‘düşmanca iş birliği’ olarak bilinen karmaşık bir örnek teşkil ediyor” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan Buras şu ifadeleri kullandı: “Nüfuz ve çıkarlar için rekabet, tam ölçekli bir askeri çatışmaya girmekten kaçınma kaygısıyla iç içe geçmiş durumda. Bu kırılgan denge, 2020'den bu yana büyük ölçekli askeri operasyonların dondurulmasına katkıda bulundu, ancak aynı zamanda Libya içindeki siyasi ve askeri bölünmeleri derinleştirerek kapsamlı bir çözüme yönelik gerçek bir ilerlemeyi engelledi.”

vfdbghtyju
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ile başkent Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da hazır bulunduğu bir görüşme gerçekleştirdi. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Buras, Libya'da siyasi çözümün önündeki zorlukları şöyle sıraladı: “Yerel ve uluslararası aktörlerin çatışan çıkarları, uluslararası ivmenin azalması ve Libyalı tarafların kendi aralarındaki güven eksikliği.”

Buras, ‘gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözümün ancak devlet kurumlarını birleştirmeyi, adil bir refah dağılımı sağlamayı ve güvenlik sisteminde köklü reformlar yapmayı amaçlayan saf bir ulusal irade üzerine inşa edilebileceğine, bunun da bölünmelerden beslenmeyen, aksine bu bölünmeler arasında köprü kurulmasına yardımcı olan koordineli bir uluslararası destekle sağlanabileceğine’ inanıyor.

Askeri varlığın kapsamlı çözümle ilişkisi

Türkiye ve Rusya'nın Libya cephesine olan ilgisinin yanı sıra, iki ülkenin askeri varlığına ilişkin tartışma, kapsamlı çözümün geleceği açısından önemli.

Bu bağlamda, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından bazı Rus teçhizatının Suriye'den LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter'in etkisi altındaki Libya'nın doğusuna nakledildiğine dair Batı kaynaklı haberlerin ardı arkası kesilmedi ve hatta Moskova'nın Hafter'le koordineli olarak Libya'nın güneyindeki Maatan es-Sara'da bir askeri üs kurma hamlelerinden bahsedecek kadar ileri gidildi.

cdfgthy
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında Trablus'ta gerçekleştirilen görüşmeden (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Rus uzman Semenov, ülkesinin Libya'da askeri üsler konusunda herhangi bir anlaşması olduğunu reddederek, ‘üsler konusunda resmi bir anlaşma yapılmadığı sürece kalıcı bir varlıktan söz edilemeyeceğini’ vurguladı.

Öte yandan Semenov, ‘Rusya'nın askeri anlaşmalar yaptığı Sahel bölgesine lojistik çıkışlara ihtiyacı olduğunu ve Libya'nın bu açıdan Rusya için önemli olduğunu’ belirterek, ‘Moskova'nın Libya'nın içişlerine karışma niyetinde olmadığını, ancak lojistik yönleriyle ilgilendiğini’ ifade etti.

sdfrgt
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala ile başkent Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da hazır bulunduğu bir görüşme gerçekleştirdi. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Libya'daki Türk askeri varlığına gelince, Uysal’a göre bu varlık kısa ve orta vadede devam edecek. Zira bu, Libyalıların kararıyla kuruldu. Uysal’a göre Türkiye’nin Libya'da güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik, ticari ve denizcilik çıkarları da var.

Trablus savaşı sırasında Türkiye, müttefik Suriyeli silahlı gruplardan binlerce paralı askerle birlikte Libya'nın batısına asker göndermiş ve Trablus'ta ortak bir askeri komutanlık kurmuştu.