Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Ürdün ve yangınlar arasında istikrarın korunması

Ürdün ne komşularıyla ilişkilerinde ne de vatandaşlarıyla ilişkilerinde fırtınalı bir iklime sahip değil. Ürdün deneyimi, ister parlamento çatısı altında isterse sokakta olsun, farklılıkların ve eşitsizliklerin ifade edilmesine alan tanıyor. Bu deneyim, geçtiğimiz on yıllarda birçok sınavdan geçti. Komşu ülkelerdeki emsallerinin uygulamalarını karakterize eden zulüm ve baskı, Ürdün güvenlik servislerinin uygulamalarında yer almasa da bilgi toplama ve tehlikeleri algılama konusundaki etkinlikleriyle prestijlerini korudular. Ürdün’ün bölge ve dünya ülkeleri nezdindeki imajı, kamuoyunun coşkusunun kamu düzenini tehdit edecek ve kurumları istikrarsızlaştıracak seviyeye ulaşmadığı istikrarlı bir ülke imajıdır.
Belki de bu istikrarlı imaj nedeniyle, bir önceki gün önde gelen bazı isimlerin “güvenlik nedeniyle" gözaltına alındığı duyurulduğunda dünyanın dikkati hemen Ürdün'e yöneldi.  Ürdün'ün istikrarına ve kralın bunu dengelemekteki rolüne verilen desteği vurgulayan Arap ve uluslararası tepkiler hızlandı. Dünkü resmi açıklamalar, eski veliaht Prens Hamza bin el-Hüseyin’in rolüne yönelik suçlama ve şüphe çemberinin resmi olarak genişlediğini gösterdi. Ayrıca Ürdün'ün istikrarını ve rolünü tehdit etmeyi amaçlayan bir girişime yönelik ilgi de arttı. Amman'ın geçirdiği heyecanlı saatler, Ürdünlülerin ülkelerinin istikrarına bağlılıklarının ve bu istikrarın korunmasına verilen bölgesel ve uluslararası önemin güvence altına aldığı istikrar şemsiyesinin devam ettiğini gösterdi.
Ürdün devleti 100 yıl önce doğdu. Doğum dünyanın bu zor bölgesinde gerçekleştiği için kolay olmadı. Daha en başından kötümser olup, binanın deprem fay hattı üzerine inşa edildiğini söyleyenler oldu. Keza kaygının hayatının ayrılmaz bir parçası olacağını, sürekli bir bakıma ve kimi zaman fırtınaları kontrol altına almak kimi zaman da onlardan kaçınmak için bir erken uyarı cihazına gereksinimi olacağını söyleyenler de oldu. Ürdün’ün sorunu mütevazi kaynaklarıyla sınırlı değil, coğrafi kader ondan daha zor ve büyük bir sorun. Ancak coğrafi kader, ameliyat veya şok ile tedaviyi kabul eden kaderler türünden değil.
Ürdün Kralının her zaman coğrafyanın ağırlığını sınırlandırmayı amaçlayan zor bir açık görevi vardı. Ürdün'ün arterleri, yaşadığı büyük felaket bölgemizde geçen yüzyılın alameti farikası  olan Filistin arterleriyle bağlantılı. Derin çağıldama ve sebep olduğu devrimler, darbeler, savaşlar ve çatlaklardan ne kendini ne de komşularını esirgemeyen Irak arterlerine bağlı. Aynı zamanda Suriye arterleriyle ve Suriye'nin büyük oyuncuların haritasını, rolünü ve emellerini budadığına dair saklı duygusuyla da bağlantılı.
Tecrübeler, Ürdün'ün kaygısını azaltacak en iyi silahın iki başlı bir silah olduğunu gösterdi. Birincisi, ülkenin önemli krizlerle karşı karşıya kaldığı zamanlarda güvenliği ve yönetim kurumunun istikrarı için altın bir kalkan oluşturan kral ile vatandaşlar arasındaki doğrudan ilişkidir. İkincisi, komşularındaki rüzgarlara rağmen Ürdün'ün istikrar projesi için bir şemsiye sağlayan uluslararası ilişkiler cephanesidir. Kral Hüseyin'in uzun tecrübesi, bu dahili ve harici olmak üzere iki başlı silahın kristalize edilmesinde belirleyici oldu. Onu tehlikeli dönemeçlerde kullanma yeteneği bir emniyet supabı rolü oynadı. Ürdün Kralı ülkesi için nüfusunu hatta ekonomik boyutunu kat kat aşan bir rol icat etmek zorundaydı. Bu rol, ülkenin varlığını savunması için hayati ve çok önemliydi. Özellikle de "alternatif vatan" gibi öneriler gündeme gelip İsrailli çevreler Filistin sorununu bu kez Ürdünlülerin uğrayacağı yeni bir haksızlıkla çözmeye çalıştıklarında.
Kral İkinci Abdullah, babasından genellikle bölgesel yangınların ortasında yaşayan bir ülkede istikrar yaratmanın iki anahtarını miras aldı. İlk anahtar, yüksek, abartılı veya sert olsa bile sokağın sesini dinlemek. Dinlemek ve onunla konuşmak, onu ikna etmek, umut ve beklentilerde gerçekçilik dengesini sağlamak için halka gitmeye cesaret etmek. Bu, eleştiriyi kabul etmeye, gözden geçirmeye ve düzeltmeye, hükümetleri değiştirmeye, mevzuat geliştirmeye, zamana ve gelişmelere uyum sağlamaya hazır olmak anlamına gelir. İkinci anahtar, uluslararası gelişmeleri, başlıca politikaları ve bunların komşu ülkeler ile bölgedeki sorunlu noktalarla ilişkilerini sürekli takip etmek. İki anahtarın kullanımının sonuçları birleştiğinde, bazen sorumsuzluk, aşırılık ve maliyetli maceraların rüzgarlarıyla boğuşan bir bölgede, Ürdün'e ortada duran, ılımlı, bir arada yaşama ve buluşmanın savunucusu rolünü icat etti.
Ürdün’ü yönetmek açık bir sınav. Nihai karar vericinin aracını fırtınaların ortasında kullanma becerisine, frenlerin sağlamlığından emin olmaya, istikrarın, ülkelerinin diğer büyük zenginlik kaynaklarından yoksun olmasını telafi eden bir zenginlik olduğu hissini Ürdünlülerde derinleştirme yeteneğine ihtiyacı var. Bu, sorunların, eksikliklerin, tökezlemelerin, ihmal veya yolsuzluk dosyalarının var olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz, ancak çözüm her zaman istikrar garantisini tehlikeye atmayan bir çatı altında üretiliyor. Ürdünlüler, ülkelerinin sokaklarında savaşlar ve müdahaleler, aşırılık yanlılarının değişim hayallerini ele geçirmesi ve yerine patlayıcı kemerleri yerleştirmesi nedeniyle komşu ülkelerden gelen mülteci ve yerinden edilmiş kişilerin acılarına bizzat tanık oldular.
Yönetime gelmeden önce kral, askeri yeteneklerini geliştirmek, tahammül, karar verme, girişimlerde bulunma ve isabetli görüş yeteneklerini keskinleştirmek için katı bir eğitimden geçer. Yönetime geldikten sonra da bir dizi deneyime maruz kalır. Bu, Ürdün'ü yönetmeyi sonsuz bir sınava dönüştürürken, her zaman zorluklarla yüksek derecede başa çıkma pratiğine sahip olmayı gerektirir.
Geçen yüzyılın son yılında tahta çıkan İkinci Abdullah'ın yönetim tecrübesi hiç de kolay olmadı. Ertesi yıl, ikinci Filistin intifadası patlak verdi ve barış için son umutları yerle bir eden acımasız baskılara hedef oldu. Filistin Yönetimi merkezi Mukataa'da kuşatılmış ve Ariel Şaron'un bombalarına hedef olan Yaser Arafat'ın görüntüsü dahil olmak üzere bunu takip eden görüntüler de kolay değildi. Ama bunlardan daha zoru da yaşanacaktı; 11 Eylül 2001 saldırısı. Usame bin Ladin'in uçakları New York ve Washington'un başarı ve prestij sembollerine saldırırken İkinci Abdullah'ın uçağı okyanusun üzerinde uçuyordu. Uçağı havaalanına indiğinde Kral, başka bir ABD ve başka bir dünyaya giden yolda olduğumuzu anladı. Amerikan ordusu Saddam Hüseyin rejimini devirmek için ilerlediğinde ve bölgeye akması için İran lavının önünü açtığında, bölgesel deprem fay hattı harekete geçmekte gecikmeyecekti. Irak yangınının alevleri az da olsa hafiflediği anda, bu kez Arap Baharı patlak verdi. Ürdün’ün kendi baharını kan dökmeden aşması, Suriye baharının kanlı sahnelerinden gereken dersi alması, el Kaide gibi DEAŞ’ın da planlarını bozması gerekiyordu. Fay hattı her hareket ettiğinde, Ürdün topraklarına kaçanlara yardım etmeye, mülteciler ve yerlerinden edilmiş kişiler dosyasında yeni bir yük taşımaya hazır oldu.
Son zamanlarda Ürdün'ün artan zorluklarla karşı karşıya olduğu bir sır değil. Kaynakların kıtlığı, çevresindeki krizlerinin yarattığı yüklerin artması ve korona salgınından kaynaklanan kayıplar nedeniyle ekonomik zorluklar yaşadığı biliniyor. Bunlara bir de Filistin meselesinde çözüm beklentilerinin bloke edilmiş olması ve Suriye'nin yakın bir zamanda krizinden çıkamayacağı kanaatinin artması ekleniyor. İşte Ürdün’deki son gelişmeler böyle bir iklimde yaşandı ve Ürdün'ün istikrarının, buradaki yönetim kurumunun istikrar yaratma misyonunu sürdürme kabiliyetinin önemini hatırlattı.