Viyana görüşmeleri, Ruhani’nin görev süresi sona ermeden önce  ‘nükleer anlaşmanın’ geleceğini belirliyor

İran Dışişleri Bakanı, geçen Şubat ayında Tahran’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajans Genel Müdürü ile görüştü (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı, geçen Şubat ayında Tahran’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajans Genel Müdürü ile görüştü (Reuters)
TT

Viyana görüşmeleri, Ruhani’nin görev süresi sona ermeden önce  ‘nükleer anlaşmanın’ geleceğini belirliyor

İran Dışişleri Bakanı, geçen Şubat ayında Tahran’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajans Genel Müdürü ile görüştü (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı, geçen Şubat ayında Tahran’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajans Genel Müdürü ile görüştü (Reuters)

4+1 uluslararası grubu ve İran’ın bugün Viyana’da yapacağı görüşmeler, 18 Haziran’daki İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ikinci dönemi sonlarında 4 ay içerisinde ‘ABD’nin anlaşmaya uymak ve Tahran üzerindeki yaptırımları kaldırmak için anlaşmaya dönme’ olasılığını belirleyecek.
Beyaz Saray, Washington ve Tahran’ın 2015’te imzalanan nükleer anlaşmaya uymasına ilişkin Viyana’daki dolaylı görüşmelerden ortaya çıkabilecek beklentileri küçümsedi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise görüşmelerin zor olmasının beklendiğini belirtti.
Dün bir açıklama yapan Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, diplomasinin genel olarak zaman gerektirdiğini söyledi. “Şu anda bu anlaşmaya geri dönüş sürecinin ne kadar süreceğine ya da bizi neler beklediğine ilişkin bir tahminde bulunamam” diyen Psaki, “Gelecek günlerde, İran'ın nükleer anlaşmanın şartlarına geri dönmesi için atması gerektiği adımlar konuşulacaktır. Bundan sonra da ABD'nin yaptırımlar konusundaki adımları görüşülebilir” açıklamasında bulundu. Beyaz Saray Sözcüsü, Tahran’ın tüm ABD yaptırımlarının kaldırılması talebine değinmekten ise kaçındı.
Psaki, Başkan Joe Biden’in pozisyonunun değişmediğini ve yakın bir zamanda ABD ile İran arasında doğrudan görüşmelerin beklenmediğini ifade etti. ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in, Viyana’daki dolaylı görüşmelerde ortak ABD heyetine başkanlık etmesi bekleniyor.

“İlerleme beklemiyoruz”
Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı müzakerelerin zor olmasının beklediğini açıkladı. Reuters’ın aktardığına göre ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise gazetecilere yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki zorlukları asla küçümsemiyoruz. Bunlar ilk günler. Bu görüşmelerin tamamen zor olmasını beklediğimiz için erken veya acil bir ilerleme beklemiyoruz” dedi.
İran Dışişleri Bakanlığı, anlaşmaya ilişkin ortak komite toplantısının ise diğer toplantılardan farklı olmayacağını kaydetti. Ancak nükleer ihlalleri engellemenin bir koşulu olarak büyük güçlerin, taleplerini yerine getirip getiremeyeceğini görmek istediklerini kaydetti.
Başkan Joe Biden’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasından sonra iki taraf arasında beklenti durumundan ve karşılıklı koşullardan daha büyük bir atılım elde etmek için önde gelen ülkelerin temsilcileri, Avusturya’nın başkenti Viyana’daki diyalog masası etrafında bir araya gelmeyi kabul ettiler ve geçtiğimiz Cuma günü video konferans yoluyla görüşmeler yaptılar.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, 5 Nisan’da düzenlediği basın toplantısında “Biden göreve geldiğinden beri verilen sözlerle, olumlu ve olumsuz işaretlerle ilgilenmiyoruz; Önem verdiğimiz şey ABD’den gerçek bir eylemdir” dedi. İki taraf arasında Cuma günü yapılan görüşmelerin devamında, ‘ABD yaptırımlarının kaldırılması, diğer bir deyişle karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmesinin yolu’ meselesinin toplantının gündeminde olacağını söyledi.
Hatibzade, “4+1 grubunun İran’ın taleplerini karşılayıp karşılamayacağını öğreneceğiz” diyerek, İranlı yetkililerin ‘adım adım’ hamlesini reddettiklerini tekrarladı. Sözcü, “Temel olarak, adım adım projesi İran tarafından kabul edilmedi ve kabul edilmeyecek” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Şubat ayı başlarında Avrupa Birliği’ne (AB) nükleer anlaşmaya geri dönme adımlarını koordine etme çağrısı yaptı. İran müzakere heyetine, Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi başkanlık ediyor. Kendisi, geçtiğimiz Pazar günü ülkesinin, anlaşmayı canlandırmak için ‘adım adım’ projesini kabul etmeyeceğini belirterek, ABD ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir müzakereye girmeyi de reddetti.
Bu bağlamda Hatibzade, “4+1 grubu ile ABD’nin nasıl ve nerede müzakere edeceği onlara bağlı. İran ve ABD arasında Viyana’da doğrudan veya dolaylı görüşmeler olmayacak. 4+1 ile bir anlaşmaya varabilirsek ve ABD’nin taahhütlerini güvence altına alabilirlerse yol açılacak” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Cuma günü ABD hükümetinin Salı gününden itibaren Avusturya’nın başkentinde Avrupalılar, Ruslar ve Çinlilerle birlikte Tahran ve Washington’un anlaşmaya ‘ortak dönüşü’ için ‘müzakerelere katılmayı kabul ettiğini’ belirtti.

İran’dan Avrupa’ya çağrı
Cuma günü ise İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ve İngiliz mevkidaşı Dominic Raab ile telefon görüşmelerinde bulundu. İranlı Bakan, Avrupalıları nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasında ‘aktif’ bir rol oynamaya çağırdı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bölge ülkelerinden gelen görüşmelere katılma veya İran’ın nükleer programını yeniden müzakere etme çağrılarını reddetti. İki hafta önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’ndeki Silahsızlanma Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “ABD, İran’ın nükleer silah elde etmemesi kararlılığını sürdürüyor. Diplomasi bu hedefe ulaşmanın en iyi yoludur” dedi.
ABD’li Bakan, “Müttefikler ve ortaklarla birlikte çalışarak, Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nı (nükleer anlaşma) uzatmaya, güçlendirmeye ve İran’ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı davranışı, balistik füzelerin gelişmesi ve yayılması gibi diğer endişeleri ele almaya çalışacağız” açıklamasında bulundu. The Jerusalem Post gazetesinin aktardığına göre İsrailli yetkililer, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi’ye anlaşmaya geri dönmek için İran’la aşamalı bir yaklaşım hakkında bilgi verdi.
Konu hakkında bilgi sahibi bir yetkili de Biden yönetimi içinde artan yaklaşımla ilgili bir bölünmeye işaret etti. Yetkili, Blinken’in çağrısının İsrailliler arasında ‘izlenim’ bıraktığını söylerken, “Biden yönetimi (bugün) Viyana’daki görüşmelere umutlarını bağlamıyor ve buradan bir ilerleme beklemiyor” dedi.
Gazete, İsrailli yetkililerin ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in BBC kanalına yaptığı açıklamalara ilişkin ‘korkularına’ ve ‘şaşkınlığına’ atıfta bulundu. Malley, anlaşmanın süresini uzatmak veya anlaşmayı güçlendirmek için herhangi bir unsur eklemeden, Washington’un mevcut anlaşmaya geri dönme olasılığı ile ilgili açıklama yapmıştı.
Malley, Viyana’daki müzakerelerin amacının ‘ABD’nin nükleer anlaşmaya uymak için atması gereken adımlar’ ve ‘İran’ın nükleer anlaşmaya uymak için atması gereken adımlar’ konusunda hemfikir olup olunamayacağını görmek olduğunu söyledi. İran içerisinde yarı resmi kurumlar, ABD Başkanı’na ‘reformist cepheden’ bir mesaj ileterek, derhal nükleer anlaşmaya dönme çağrısında bulundu. Devrim Muhafızları’nın medya kuruluşu Fars, mesajı bir ‘yakarış’ olarak nitelendirdi. Aynı şekilde “Reformistlerin ve hükümetlerinin nükleer anlaşmaya dönme umutları, ABD’deki iktidar değişikliği ve Biden’ın varsayımı ile yeniden canlandı” denildi.
‘Reformist Cephe’, İran seçimlerinde hareketin siyasetini belirleyen reformist hareketin en yüksek çadırı olarak biliniyor. Reformist talepler, ABD Başkanı’nın seçim kampanyası sırasında diplomasi aktivasyonu ve uluslararası anlaşmalara dönüş konusunda verdiği sözlere dayanmakta. Ayrıca mesajın bir kısmı, Temmuz 2015’'te anlaşmaya vardıktan sonra Barack Obama’nın eski başkan yardımcısı sıfatıyla Biden’a da hitap ediyor. Mektup, Biden’ın mevcut ekibinin bir parçası olarak nükleer müzakerelere katılan bir dizi ABD yetkilisinin varlığına dikkati çekiyor.
Mesaj, eski ABD hükümetini ve eski Başkan Donald Trump’ı nükleer anlaşmayı çöküşün eşiğine getirmekten sorumlu tutarken, “Prensip olarak, İran’daki yönetici grubun, önceki ABD hükümetinin olağanüstü ve yasadışı bir kararının bedelini ödemesi beklenmiyor” ifadelerini içerdi.

İran: İsrail için casusluk yapan bir kişi yakalandı
Ayrıca Tahran’daki güvenlik teşkilatına yakın olan ‘Genç Gazeteciler Kulübü’nün (YJC)’ açıklamasına göre İranlı yetkililer, İsrail için bir casusluk yapan bir ismin tutuklandığını duyurdu.
Reuters’ın YJC’den aktardığına göre İstihbarat Bakanlığı’ndan bir yetkili, “Doğu Azerbaycan bölgesinde, bir İsrailli casus tutuklandı. Birkaç ülkede istihbarat servislerince aranan diğer casuslar da tutuklandı” diyerek, kimliklerine dair ayrıntıya girmedi.
 



ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
TT

ABD, Gazze’de “ölüm tuzağı kuran” yardım kuruluşunu fonluyor

GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)
GHF'nin Gazze'deki yardım faaliyetleri başından beri tartışma yaratıyor (Reuters)

ABD, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na (Gaza Humanitarian Foundation/GHF) 500 milyon dolar fon sağlamayı planlıyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla Reuters'a konuşan yetkililer, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın GHF'ye gönderilecek parayı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonundan alacağını söylüyor. 

ABD Başkanı Donald Trump, USAID'in faaliyetlerinin askıya alınacağını ve kuruluşun Dışişleri Bakanlığı bünyesine taşınacağını şubatta duyurmuştu.

Kaynaklar, yardımın İsrail tarafından talep edildiğini belirtiyor. Buna göre Tel Aviv yönetimi Washington'la iletişime geçerek GHF'nin 180 günlük faaliyet masraflarının karşılanmasını istedi. 

Gazze'de geçen ay yardım dağıtmaya başlayan ABD ve İsrail destekli kuruluş, çalışmalarını bağımsız şekilde yürüttüğünü savunuyor. Ancak İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın çarşamba günkü haberinde, Binyamin Netanyahu yönetiminin GHF'ye 700 milyon Yeni İsrail Şekeli (yaklaşık 8 milyar TL) fon sağladığı öne sürülmüştü. İsrail Başbakanlık Ofisi ve radikal sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise iddiaları yalanlamıştı. 

GHF'nin Gazze'deki faaliyetleri, İsrail bombardımanı altındaki bölgede kaosu daha da artırdı. Reuters'ın aktardığına göre 1-3 Haziran'da GHF'nin yardım noktalarında yaşanan saldırılarda en az 80 Filistinli öldürüldü. AA'nın rakamlarına göre gıda yardımı almak isterken İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 27 Mayıs'tan bu yana 115’e yükselirken yaralı sayısı 580’i geçti.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki yardım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. 

İsrail ordusuysa sivillere doğrudan ateş edilmediğini ve düzenin sağlanması için uyarı atışı yapıldığını öne sürüyor.

Tartışmalı yardım kuruluşunun CEO'su Jake Wood, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleriyle uyumlu bir şekilde işini yapmasının imkansız olduğunu vurgulayarak 25 Mayıs'ta istifasını açıklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel