Google'ın çatı şirketinin çalışanları: Alphabet tacizcileri korumayı bıraksın

Reuters
Reuters
TT

Google'ın çatı şirketinin çalışanları: Alphabet tacizcileri korumayı bıraksın

Reuters
Reuters

Google'ın çatı şirketi Alphabet'in çalışanları, teknoloji devinin işyerindeki tacizcileri korumayı bırakmasını istedikleri bir mektup yayımladı.
CEO Sundar Pichai'e hitaben yazılan ve 9 Nisan'da internette yayımlanan açık mektupta iki talepte bulunuldu.
Bunlardan ilki, çalışanlara tacizde bulunduğu tespit edilen kişilerin bir ekibi ya da kişiyi yönetmekten alıkonulması. Diğeriyse bu kişilerin başka bir ekibe nakledilerek, çalışanların tacizcileriyle birlikte çalışmak zorunda kalmaması.
Mektupta şu ifadeler de yer aldı:
"İşçiler tacizcilerden uzakta çalışmayı hak ediyor. Alphabet, zarar görenlerin endişelerine öncelik vererek çalışanların güvenliğini ön planda tutmalıdır."
10 Nisan saat 18.00 itibarıyla bin 295 çalışan mektubu imzaladı.
Google'ın sözcüsüyse yaptığı açıklamada, şirketin "bu sorunun öneminin farkında olduğunu", endişelerini bildiren işçileri desteklemek ve korumak için çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Sözcü, şirketin şikayetleri araştırdığını ve "ispat edilmiş iddialara karşı" harekete geçtiğini sözlerine ekledi.
Mektup, daha önce Google'da yazılım mühendisi pozisyonunda çalışan Emi Nietfeld'in New York Times gazetesinde yayımlanan yazısından iki gün sonra paylaşıldı.
Nietfeld bu yazıda, çalışmalarından sorumlu kişinin kendisine defalarca "güzel" ve "muhteşem" dediğini öne sürmüştü. Bunu yapmamasını söylemesine rağmen adamın bahsi geçen kelimeleri kullanmaya devam ettiğini kaydetmişti.
Nietfeld, bu davranışla ilgili şikayette bulunmasına rağmen üç ay boyunca söz konusu kişiyle birebir görüşmeye devam etmek ve yan yana oturmak zorunda kaldığını iddia etmişti.
Şirkette kurulan ilk sendika Alphabet İşçileri Sendikası'nın sözcüsü ve Google'da yazılım mühendisi olan Andrew Gainer-Dewar, yayımladıkları mektubun şirketin cinsel taciz iddialarına karşı girişimlerine bir yanıt olduğunu söyledi. Örneğin 2018'de detayları yine New York Times gazetesinde kaleme alınan bir soruşturma, Google'ın cinsel tacizle suçlanan üç yöneticiyi nasıl koruduğunu göstermişti.
The Verge'e konuşan Nietfeld, mektubun kendisini yüreklendirdiğini söyledi ve ekledi:
"Mektup önceki meslektaşlarımdan bazılarının ne kadar harika olduğunu ve onlarla çalışmayı neden sevdiğimi hatırlattı. Google doğru şeyi yapmaya tutkun pek çok kişiyi işe alırken içerideki sistemin bunu engellemesi utanç verici."
 
Independent Türkçe, CNN International, The Verge



Devrim Muhafızları: Birliklerimiz her türlü tehdide karşı en üst düzeyde hazırlık halindedir

İran'a ait bir balistik füze, geçtiğimiz eylül ayında Tahran'daki bir sokakta, Dini Lider Ali Hamaney ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Devrim Muhafızları komutanlarının görüntülerinin bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
İran'a ait bir balistik füze, geçtiğimiz eylül ayında Tahran'daki bir sokakta, Dini Lider Ali Hamaney ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Devrim Muhafızları komutanlarının görüntülerinin bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
TT

Devrim Muhafızları: Birliklerimiz her türlü tehdide karşı en üst düzeyde hazırlık halindedir

İran'a ait bir balistik füze, geçtiğimiz eylül ayında Tahran'daki bir sokakta, Dini Lider Ali Hamaney ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Devrim Muhafızları komutanlarının görüntülerinin bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
İran'a ait bir balistik füze, geçtiğimiz eylül ayında Tahran'daki bir sokakta, Dini Lider Ali Hamaney ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Devrim Muhafızları komutanlarının görüntülerinin bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)

Devrim Muhafızları Başkomutanı Muhammed Pakpur, İran parlamentosundaki Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi üyelerine, "12 Gün Savaşı"nın sonuçları hakkında bilgi verdi ve güçlerinin olası bir tehdide yanıt vermek üzere en üst düzeyde hazırlık ve teyakkuzda olduğunu belirtti.

Komite sözcüsü Milletvekili İbrahim Rızai, Pakpur ve İslam Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) İstihbarat Teşkilatı Başkanı Tuğgeneral Mecid Hatemi'nin parlamento komitesiyle kapalı bir toplantı gerçekleştirdiğini bildirdi. Toplantıda, haziran ayında İsrail ile yaşanan 12 günlük savaşın ardından ülkenin güvenlik durumu, mevcut bölgesel durum ve olası tehditler ele alındı.

Pakpur, savaşın sonucunun DMO'nun hazırlık düzeyini benzeri görülmemiş seviyelere taşıdığını belirtti. Rızai, Tahran merkezli Hemşehri gazetesine yaptığı açıklamada, Pakpur'un son birkaç aydaki DMO faaliyetleri ve operasyonları hakkında ayrıntılı bir rapor sunduğunu ifade etti.

Pakpur, İran'ın İsrail'e füze müdahalesini "başarılı" olarak nitelendirerek, operasyonların "düşmanın yenilgiye uğratılması ve saldırgan rejime karşı intikam alınmasıyla sonuçlandığını" söyledi.

Rızai, Pakpur'un "(Devrim Muhafızları) birliklerinin herhangi bir tehdit veya düşmanca eyleme yanıt verme konusunda en üst düzeyde hazır olduğunu" söylediğini aktardı ve hazırlık seviyesinin "12 günlük savaş sırasındaki seviyenin çok üzerinde" olduğunu ve "şu anda savunma ve operasyonel gücünün zirvesinde" bulunduğunu belirtti.

Rızai'ye göre Devrim Muhafızları Ordusu İstihbarat Teşkilatı Başkanı, ülkenin güvenlik durumu hakkında, kurumunun güvenliği artırmak ve dış ve iç tehditlere karşı koymak için aldığı önlemleri de içeren ayrıntılı bir rapor sundu.

Rızai, komite üyelerinin parlamentonun Devrim Muhafızları Ordusu'nun misyonuna "tam desteğini" ve parlamentonun "İslam Muhafızları Ordusu'nun istikrar ve savunmayı güçlendirme çabalarını desteklemek için tüm yasal yetkilerini kullanacağını" vurguladıklarını açıkladı.

Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Milletvekili İbrahim Azizi, ülkenin stratejik caydırıcılık kapasitesinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Hem Pakpur hem de Hatemi, Devrim Muhafızları'nın üst düzey komutanlarının karargahlarını hedef alan ani saldırılarla başlayan savaş sırasında göreve getirildi. Bu saldırılar, Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, DMO Komutanı Hüseyin Selami, Harekât Komutanı Gulam Ali Raşid, İstihbarat Şefi Muhammed Kazımi ve iki yardımcısının yanı sıra, General Emir Ali Hacızade de dahil olmak üzere Devrim Muhafızları füze birliği komutanları ve Devrim Muhafızları'nın dış operasyon kolu olan Kudüs Gücü'nün saha komutanlarının ölümüne yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail saldırıları, nükleer tesislerin yanı sıra İran'ın 31 vilayetinden 18'indeki Devrim Muhafızları füze üslerini ve radar sistemlerini hedef aldı. ABD ise savaşın son gününde saldırılara katıldı.

Yeni bir savaş olasılığı göz önüne alındığında, füze kabiliyetlerini yeniden canlandırmak Tahran için önceliktir; özellikle de füzeler Tahran'ın başlıca caydırıcı unsurlarından biri olduğundan. Katı yakıtlı füzeler, fırlatılmadan hemen önce doldurulması gereken sıvı yakıtlı füzelerden çok daha hızlı fırlatılabilir. Bu hız hayati önem taşır çünkü İsrail ile savaşta olduğu gibi, bir füzeyi fırlatmak ile fırlatma rampasında imha etmek arasındaki farkı belirleyebilir.

İran, Tahran'ın yakınlarında bulunan Hocir ve Parchin'de ve başkentin yaklaşık 350 kilometre kuzeydoğusundaki Şahrud'da katı yakıtlı füze üretim tesislerine sahiptir. Son savaştan önce bile tüm bu tesisler, iki ülke arasındaki gerginlik sırasında Ekim 2014'te İsrail tarafından hedef alınmıştı. Yeniden yapılanmanın hızlı temposu, Tahran'ın füze programına verdiği önemi yansıtmaktadır. Ancak İran'da bombalanan nükleer tesislerde aynı düzeyde yeniden yapılanma faaliyeti görülmedi.

Washington'daki Yahudi Ulusal Güvenlik İşleri Enstitüsü'nün (JINSA) tahminlerine göre, İran savaş sırasında İsrail'e 574 balistik füze fırlattı. JINSA'nın İsrail ordusuyla yakın bağları bulunuyor. Aynı araştırma merkezine göre, İran savaştan önceki iki çatışmada da 330 füze fırlatmıştı.

İsrail ordusu, İran'ın toplam füze cephaneliğinin yaklaşık 2 bin 500 füze olduğunu tahmin ediyor; bu da füzelerinin üçte birinden fazlasının bu dönemde fırlatıldığı anlamına geliyor.

İlgili bir gelişmede, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) sözcüsü Ali Muhammed Naeyni, güçlerinin ve ülkenin İsrail tarafından "sürpriz" saldırılara maruz kaldığı iddialarını bir kez daha yalanladı.

Naeyni, "ne diplomasi, ne askeri manevralar, ne de caydırıcı güç gösterileri İsrail'i savaş açma kararından vazgeçiremez" dedi.

Naeyni, İran kamuoyuna seslenmek ve savaşın resmi anlatısını güçlendirmek amacıyla üst düzey güvenlik yetkilileriyle röportajlar yapma kampanyası kapsamında Channel One'da yayınlanan, DMO tarafından desteklenen "Savaşın Hikayesi" adlı bir podcaste konuştu.

Savaşın son gününe ve ateşkes ilan edilmeden önce iki tarafça gerçekleştirilen tartışmalı saldırılara işaret eden Naeyni, "İsrail, tıpkı ABD'nin nükleer tesisleri bombaladığı gibi, gücünü göstermek için boş binaları hedef alıyordu" dedi.

Cuma günü saat 04:00'te bir İHA saldırısı planlanmıştı. Savaşın ilk gecesinde birkaç üst düzey Devrim Muhafızı komutanının hayatını kaybetmesine rağmen, güçlerinin hızlı bir şekilde karşılık verdiğini açıkladı.

Yeni bir çatışma olasılığı hakkındaki soruya yanıt olarak Naeyni, "Bugünkü İsrail düşmanı, yeni bir savaş yürütecek kapasiteye ve hedeflere sahip değil" dedi. "Düşman (İsrail) teknolojik sorunlardan muzdarip ve şu anda savaş yürütecek kaynaklardan yoksun" diyerek, "Düşmanın sorunları sadece mühimmat eksikliğiyle sınırlı değil, aynı zamanda askeri teknolojisindeki yapısal kusura da uzanıyor" değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in "ülkeyi parçalamak ve rejimi devirmek amacıyla İran'a saldırdığını", ancak "savunma sanayisinin tüm unsurlarına ve Batı desteğine sahip olmasına rağmen kendini savunamadığını" ifade etti.

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Tahran'daki ABD büyükelçiliğine düzenlenen baskının 46. yıldönümünü kutlayan resmi bir açıklamada, "Belgeler casusluk yuvasını ve diplomasi alanının Amerikan bakış açısından, sızma ve aldatmaca için bir örtü olduğunu ortaya koyuyor" ifadeleri yer aldı.


İsrail'in anlaşmazlıkları Hamas üyelerinin tahliyesini engelliyor

Pazar günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları devam ederken görülen Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları üyesi (EPA)
Pazar günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları devam ederken görülen Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları üyesi (EPA)
TT

İsrail'in anlaşmazlıkları Hamas üyelerinin tahliyesini engelliyor

Pazar günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları devam ederken görülen Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları üyesi (EPA)
Pazar günü Gazze Şeridi'nin doğusunda İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları devam ederken görülen Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları üyesi (EPA)

İsrail'in iç anlaşmazlıkları, işgal altındaki ‘Sarı Hat’ bölgesindeki Refah'ta tünellerde mahsur kalan silahlı Hamas üyelerinin tahliyesini engelliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail'in tahminlerine göre yaklaşık 200 kişinin Gazze Şeridi'nden çıkarılması şartıyla güvenli bir şekilde ayrılmasına izin vermeyi kabul etmişti. Bu karar, İsrail’in bakanları ve iktidar koalisyonu ile muhalefet tarafından oybirliğiyle reddedildi. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, böyle bir kararı ‘güvenlik açısından aptallık’ olarak değerlendirdi.

Öte yandan arabulucular ABD, Mısır ve Katar Netanyahu’yu geri adım atmaktan vazgeçirmeye çalışıyor ve Hamas üyelerinin serbest bırakılmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın ateşkes planının başarısı için önemli bir adım olacağını vurguluyorlar.

Diğer bir gelişmede dün İstanbul'da bir araya gelen Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları, Gazze Şeridi’ndeki ateşkesin sürdürülmesi ve insani yardımın Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerine ulaştırılması için gerekli tüm çabaların gösterilmesi çağrısında bulundu.

Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Gazze konulu bakanlar düzeyindeki koordinasyon toplantısına Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın yanı sıra Ürdün, Endonezya, Pakistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) de bakanlar katıldı.

Suudi Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, “Toplantıda Gazze Şeridi'ndeki durum ve bölgeye barış getirme çabaları ele alındı” denildi.


Peru, eski başbakana sığınma hakkı vermesi nedeniyle Meksika ile ilişkilerini kesti

Geçtiğimiz haziran ayında eski Başbakan Betsy Chavez yargılanmak üzere götürülüyor (Arşiv - AFP)
Geçtiğimiz haziran ayında eski Başbakan Betsy Chavez yargılanmak üzere götürülüyor (Arşiv - AFP)
TT

Peru, eski başbakana sığınma hakkı vermesi nedeniyle Meksika ile ilişkilerini kesti

Geçtiğimiz haziran ayında eski Başbakan Betsy Chavez yargılanmak üzere götürülüyor (Arşiv - AFP)
Geçtiğimiz haziran ayında eski Başbakan Betsy Chavez yargılanmak üzere götürülüyor (Arşiv - AFP)

Peru hükümeti dün, Meksika'nın 2012'de dönemin Devlet Başkanı Pedro Castillo liderliğindeki darbe girişimiyle ilgili soruşturma altındaki eski bir başbakana sığınma hakkı vermesinin ardından Meksika ile diplomatik ilişkilerini kestiğini duyurdu.

Peru Dışişleri Bakanı Hugo de Zela düzenlediği basın toplantısında, "Bugün, eski Devlet Başkanı Pedro Castillo liderliğindeki darbe girişimine karıştığından şüphelenilen eski Başbakan Betsy Chávez'e Peru'daki Meksika büyükelçiliğinde sığınma hakkı verildiğini şaşkınlık ve derin bir üzüntüyle öğrendik." dedi.

Açıklamada, "Bu dostça olmayan eylem ve ülkenin mevcut ve eski cumhurbaşkanlarının Peru'nun içişlerine tekrar tekrar müdahaleleri göz önüne alındığında, Peru hükümeti bugün Meksika ile diplomatik ilişkilerini kesmeye karar vermiştir" ifadesi yer aldı. Kongre, aylarca süren bir çıkmazın ardından sendikayı dağıtmaya çalışan eski öğretmen ve sendika lideri Castillo'yu Aralık 2022'de görevden aldı.

Lima ve Meksiko arasındaki ilişkiler, Castillo'nun görevden alınmasının ardından önemli ölçüde kötüleşti. Meksika, Castillo'nun eşine ve çocuklarına sığınma hakkı verdikten sonra Peru, Meksika büyükelçisini sınır dışı etti. Castillo'nun halefi eski Cumhurbaşkanı Dina Boluarte de Peru'nun Meksiko büyükelçisini geçici olarak geri çağırdı ve dönemin sol görüşlü Cumhurbaşkanı Andrés Manuel López Obrador'u Castillo'ya verdiği destek nedeniyle ülkesinin işlerine karışmakla suçladı.

Castillo, ailesiyle birlikte Lima'daki Meksika büyükelçiliğine sığınma başvurusunda bulunmak üzere giderken, isyan ve görevi kötüye kullanma suçlamasıyla tutuklandı. Chávez de isyan suçlamasıyla yargılandı ve davaları mart ayında başladı. Castillo, yargılanmasından bu yana tutukluluk hali devam ederken, Chávez kefaletle serbest bırakıldı.

Savcılar, Chávez'in Castillo'nun Kongre'yi feshetme planına karıştığı iddiasıyla 25 yıl, görevden alınan Başkan Chávez için ise 34 yıl hapis cezası talep etti. Castillo ise kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor.