Ürdün’ün 100. kuruluş yıldönümünde Kraliyet üyeleri Haşimi Kraliyet ailesi anıt mezarında bir araya geldi

Kral 2. Abdullah ve amcası Prens Hasan ailenin prensleri ile birlikte Kral Hüseyin’in ruhuna Fatihe okuyor (Şarku’l Avsat)
Kral 2. Abdullah ve amcası Prens Hasan ailenin prensleri ile birlikte Kral Hüseyin’in ruhuna Fatihe okuyor (Şarku’l Avsat)
TT

Ürdün’ün 100. kuruluş yıldönümünde Kraliyet üyeleri Haşimi Kraliyet ailesi anıt mezarında bir araya geldi

Kral 2. Abdullah ve amcası Prens Hasan ailenin prensleri ile birlikte Kral Hüseyin’in ruhuna Fatihe okuyor (Şarku’l Avsat)
Kral 2. Abdullah ve amcası Prens Hasan ailenin prensleri ile birlikte Kral Hüseyin’in ruhuna Fatihe okuyor (Şarku’l Avsat)

Ürdün’ün 100. kuruluş yıldönümünde, Kral 2. Abdullah, darbe girişimiyle suçlanan üvey kardeşi Prens Hamza, Prens Ali ve amcaları Prens Hasan ile Haşimi Kraliyet ailesi anıt mezarında Kral Hüseyin’in ruhuna Fatiha okudu.
Bu anlara ait görüntülerin medyada yer almasıyla, Prens Hamza’nın nerede olduğu ve akibeti hakkındaki sorular yanıtlanmış oldu.
Ülkede geçen hafta yaşanan benzeri görülmemiş olayların ardından, sosyal medyada Kral 2. Abdullah’ın aileyi bir araya toplamasına destek geldi.
Ürdün güvenlik yetkilileri, Kraliyet ailesi üyelerinden Şerif Hasan bin Zeyd ve eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım İbrahim Avadallah’ın da aralarında bulunduğu birçok kişiyi ‘güvenlik’ gerekçesiyle gözaltına almıştı.
Ön soruşturmalar, Prens Hamza’nın bazı kişilerle birlikte, ülkeyi istikrarsızlaştırmayı amaçlayan, dış güçlerle bağlantılı bir komploya karıştığını ortaya çıkarmıştı.
Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, soruşturmaların halen devam ettiğini ve yasal yollara göre şeffaf ve net bir şekilde yürütüleceğini vurgulamış, bu girişimlerin daha oluşum aşamasındayken kontrol altına alınıp engellediğini bildirmişti.
Şarku’l Avsat’a bilgi veren kaynaklara göre, konuya ilişkin soruşturma dosyası bu hafta Ürdün Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne (askeri mahkeme) sevk edildi.
Hazırlanan iddianamede, güvenlik servislerinin söz konusu kişilerin hareketlerini aylarca takip ettikten sonra, ülkenin güvenliğini iç ve dış bağlantılar aracılığıyla hedeflemeyi planlayan grubun temaslarının detayları yer aldı.
Ürdünlü gazeteci ve Al-Mamlaka TV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Fahad el-Hitan, Al Ghad gazetesinde kaleme aldığı makalesinde, Prens Hamza’nın Kral 2. Abdullah’a bağlılık yemini etmesinin, davadaki rolü konusunda onu sorumluluktan kurtarmayacağına dikkat çekti.
Karar verme merkezlerine yakın olan Hitan’a göre, Prens Hamza, Kraliyet ailesinden üyelerin siyasi yönetici pozisyonunda olmasına izin vermeyen yasaya meydan okuyarak, hükümet karşıtı faaliyetlerini durdurması için ordunun komutasını almayı ve güvenlik hizmetlerini denetlemeyi şart koştu.
Hitan, Yüzyılın Anlaşması’nı kabul etme baskıları, Ürdünlülerin çıkarları ve Filistinlilerin tarihi hakları konusunda Ürdün’ün konumunu zayıflatmak amacıyla Basım İbrahim Avadallah’ın dış siyasi faaliyetlere dahil olduğunu öne sürdü.
Bu bağlamda, kamuoyunun, Prens Hamza ve Avadallah arasındaki bağlantının netleşmesinin ardından, konunun kapsamı ve ciddiyetini anlayacağını da belirtti.



Ürdün Ukrayna ‘bataklığına’ mı düştü?

Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
TT

Ürdün Ukrayna ‘bataklığına’ mı düştü?

Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)

Tarık Dilvani
Ürdün’ün Ukrayna’yı silahlandırmak ve desteklemek için ABD konferansına katıldığının açıklanması, ülke kamuoyunda birçok eleştiriyle karşılaştı. Aynı şekilde aktivistler, Ürdün’ün bu savaştaki herhangi bir rolünü reddederek, sosyal medyada “Bu bizim savaşımız değil” sloganını paylaştı.
Uluslararası medya organlarına göre Arap ülkelerinin çoğu varlık göstermezken ABD’nin geçtiğimiz günlerde düzenlediği uluslararası konferansa Katar, Tunus ve Fas’ın yanı sıra Ürdün de katıldı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre gözlemciler, bu durumu tarafsız olmak yerine Rus kampına karşı açık bir eğilimin somutlaştırılması olarak nitelendirdi.
Ancak Ürdün Kraliyet Divanı Medya Direktörü Fahd el-Haytan, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamaya, birçok uluslararası medya kuruluşu tarafından yayınlananların aksine ülkesinin, bu konferansa ve herhangi bir düzeyde katıldığını yalanladı.
Gözlemciler, özellikle 2021 yılında iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının ardından Ürdün’ün ABD kampına bağlı olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte en belirgin soru şu; Ürdün’ün savaş taraflarından herhangi birinin tarafında olmakta ne çıkarı var? Amman, üretiminde eksik olduğu silahlar konusunda Ukrayna’ya neler sunacak? Ayrıca Amman, bu alanda havan topları, mayın temizleme araçları ve bazı zırhlı araçlar gibi orta dereceli silahlarla sınırlı, mütevazı bir tecrübeye sahip.

Savunma sanayi haritası
Ancak Kral 2. Abdullah Tasarım ve Geliştirme Bürosu (KADDB) Genel Müdürü Tümgeneral Muhammed Fargal, başka bir görüşe sahip. Öyle ki Fargal, Ürdün’ün savunma sanayileri haritasına girdiğine, şu anda 35 ülkeye silah ihraç ettiğine ve imalat sanayi döneminden savunma sanayiine geçtiğine dikkati çekti.
Askeri sanayiler için bir merkez kurma fikri, Ürdün Silahlı Kuvvetleri çatısı altında yıllar önce başladı. Ancak bugün, yeni nesil dört, altı ve sekiz tekerlekli zırhlı araçların, personel taşıyıcıların, kargaşa cihazlarının ve interkom sistemlerinin geliştirilmesine ek olarak kendinden tahrikli topçu çözümlerinin geliştirilmesini içerecek şekilde gelişti.

Neden tarafsızlık mevcut değil?
Çatışmayı durdurma ve ateşkes çağrısı yapan diplomatik tavırlara rağmen öyle görünüyor ki Ürdün, son dönemde Rusya ile özellikle Suriye konusunda sahip olduğu iyi ilişkiler ve anlayışlara rağmen ABD duruşuna yaklaşma ve kendisini Avrupa duruşuyla hizalama kararı verdi.
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye ve siyasi ve ekonomik yaklaşımlarla tarafsızlığını terk etmeye iten başka acil noktalar da var. ABD, Ürdün’ün güçlü bir stratejik müttefiki ve Krallığın ilk ve en büyük mali bağışçısı konumunda. Birkaç hafta önce ABD Kongresi, Ürdün’e bu yıl için tahmini 1 milyar 650 milyon dolar bir yardım paketini onayladı.
ABD, 2018’de Ürdün ile beş yıla yayılan 6.375 milyar dolar değerinde bir mutabakat zaptı imzaladı. Ayrıca Amman, Washington ile 2023- 2028 yılları için yeni bir yardım programı anlaşması konusunda müzakere ediyor. Son kırk yılda Washington, Ürdün’e 20 milyar dolardan fazla yardım sağladı.

Rusya’nın rolüne dair güven azalıyor
Yakın zamana kadar Amman, ilki Filistin meselesi ve Kudüs konusunda Ürdün’ün tutumunu desteklemek ve ikincisi Suriye tarafında yaşananların yansımalarıyla ilgili olmak üzere iki konuda önemli ve etkili bir Rus rolüne bel bağlamıştı.
Aynı şekilde Amman, Rusya’nın Ukrayna savaşının karmaşıklığıyla meşgul olmasından ve Suriye sınırındaki koşulları kontrol etmekten uzaklaşmasından endişe duyuyor. Daha önce olduğu gibi bu durum, Suriye tarafından Ürdün’e yönelik uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarının tırmanmasından sonra Ürdün açısından sürekli bir baş ağrısını temsil ediyor.
Gerçek şu ki Ürdün’ün son beş yılda Rusya ile yaptığı yoğun temaslar boşa çıktı. Amman, bu temaslarla birlikte Ürdün dış politikasında fark yaratabilecek bir seçeneği de kaybetmiş oldu.

Uzlaşı ve ittifak
Yazar ve siyai analist Zeyd Nawaisa, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, ABD’nin Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonunun yansımalarını ve Kiev’in savunma ihtiyaçlarını görüşmek üzere Almanya’daki bir ABD askeri üssünde yaptığı konferansın, ‘Washington’un Ukrayna’yı desteklemek, Rus operasyonunu engellemek ve savaşın askeri, siyasi ve ekonomik olarak Moskova’ya maliyetini artırmak için artan çabaları bağlamında’ anlaşılabilir olduğunu vurguladı.
Nawaisa, “Ürdün’ün çağrısına gelince, Amman ve Washington arasındaki özel ilişkinin doğası, terörizm gibi birçok konudaki ittifak derecesinin tutarlılığı ve dünya barışının sağlanmasının önemi bağlamında anlaşılabilir. Ancak bu, Amman’ın Rusya- Ukrayna savaşı konusundaki resmi tutumunda herhangi bir değişiklik anlamına gelmiyor. İlk günden itibaren siyasi diyaloğa başvurma, uluslararası hukuka ve meşruiyete aykırı olduğu için başkalarının topraklarını işgali reddetme çağrısında bulundu” dedi. Analist, “Ürdün’ün konferansa katılımı, yalnızca durumu inceleme ve sembolik katılım çerçevesinde geliyor” şeklinde konuştu.
Zeyd Nawaisa, Amman’ın birçok konuda ABD’nin en önemli müttefiklerinden biri olarak görülmesine rağmen Moskova ve Başkan Putin ile de önemli ve iyi ilişkileri olduğunu vurguladı. Nawaisa ayrıca, ‘Amman’ın, Avrupa’daki gecikmenin boyutunu ve Moskova ile iletişim hatlarını takip etmesi dolayısıyla, ABD arzusu doğrultusunda mutlak bir tarafgirliğe yönelmesi pek olası değildir” dedi.