Mumyalanan piskoposun tabutundaki fetüsün sırrı çözüldü

Fetüs, piskoposun ayak ucuna yerleştirilmişti (Journal of Archaeological Science: Reports)
Fetüs, piskoposun ayak ucuna yerleştirilmişti (Journal of Archaeological Science: Reports)
TT

Mumyalanan piskoposun tabutundaki fetüsün sırrı çözüldü

Fetüs, piskoposun ayak ucuna yerleştirilmişti (Journal of Archaeological Science: Reports)
Fetüs, piskoposun ayak ucuna yerleştirilmişti (Journal of Archaeological Science: Reports)

17. yüzyıldan kalma bir tabutta piskoposun mumyalanmış bedeninin yanında bulunan fetüsün sırrı çözüldü.
İsveç ve Danimarka kiliselerinin piskoposu Lund Peder Pedersen Winstrup, 1679'da öldüğünde mumyalanmış ve Lund Katedrali'ndeki aile mezarlığına gömülmüştü.
2012'de Winstrup'un tabutunun yerinin değiştirilmesine karar verildiğinde bilim insanları piskoposun mumyalanmış bedeninin ne kadar iyi korunduğunu gözlemlemek için incelemelerde bulunmuştu.
Araştırmacılar, 76 yaşında hayatını kaybeden piskoposun yanında cansız bir fetüsün bulunduğunu görmüştü. Bilim insanlarının incelemelerinde, 5 ila 6 ay boyunca gelişen fetüsün ölü doğduğu tespit edilmişti.
Bir kadının tabutunda cansız bir fetüs ya da bebek bulunması arkeolojide çok sıradışı olmasa bile, bir erkeğin, özellikle de bir piskoposun tabutunda fetüs bulmak araştırmacıları epey şaşkınlığa uğratmıştı.
Lund Üniversitesi'nden arkeolog Torbjörn Ahlström, "Çocukla piskopos arasında bir bağlantı olup olamayacağına dair kafa yormaya başladık" dedi.
Journal of Archaeological Science: Reports'da yayımlanan çalışmada, Ahlström önderliğindeki araştırmacılar piskopos ve fetüsten aldıkları DNA'ları karşılaştırdı.
İnceleme sonuçlarında piskoposla fetüsün genlerinin yüzde 25'inin aynı olduğu tespit edildi. Winstrup'la fetüs arasında anneden gelen mitokondriyal DNA benzerliği bulunmadığı, sadece babadan gelen Y kromozomunun paylaşıldığı gözlemlendi.
Bilim insanları DNA verileri ve soykütüğü karşılaştırmasından yola çıkarak fetüsün, piskoposun oğlunun ölü doğan çocuğu olabileceğini belirtti. Dolayısıyla fetüs piskoposun torunu olabilir.

Independent Türkçe, Science Alert



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news