‘Kayıplar dosyası’ Irak’ta tartışmaları alevlendirdi

Bağdat Merkez Cezaevi (Arşiv - Reuters)
Bağdat Merkez Cezaevi (Arşiv - Reuters)
TT

‘Kayıplar dosyası’ Irak’ta tartışmaları alevlendirdi

Bağdat Merkez Cezaevi (Arşiv - Reuters)
Bağdat Merkez Cezaevi (Arşiv - Reuters)

Irak’ta Sünni Güçler Birliği Koalisyonu Milletvekili Dr. Zafer el-Ani’nin birkaç gün önce Arap Parlamentosu’nda yaptığı açıklama, Şiiler ve Sünniler arasında sert bir tartışmaya ve anlaşmazlığa yol açtı. Ani, parlamento oturumlarından birinde İran yanlısı bazı silahlı grupların gözetiminde olduğu söylenen, resmi veya gizli Irak hapishaneleri ve cezaevlerindeki tutuklulardan bahsetti.
Ani, son iki yıldır gösterilerde gözaltına alınanların yanı sıra Sünni ve Şii olsun, güç kullanılarak tutuklananların ve kaybolanların sorunlarını çözmeye çalışsa da hala çok sayıda kişi kaçırılmaya ve ortadan kaybolmaya devam ediyor. Ancak birçok Şii güç, Ani’ye karşı sert açıklamalarda bulundu. Hatta bu açıklamalar, 18 Nisan’da yeniden başlaması planlanan ilk oturumda, Irak parlamentosu üyeliğinden çıkarılması çağrısına kadar ileri gitti.
Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi ve Sairun koalisyonuna mensup meclis başkanının birinci yardımcısı Hasan el-Kaabi, Ani’nin açıklamalarını sert bir şekilde kınadı. Kaabi, Ani’nin görevden alınmasını talep eden ilk isim oldu. Çeşitli çevreler, Dr. Zafer el-Ani’nin açıklamalarının, ‘ister kayıpların haklarını savunma açısından Sünniler tarafından, isterse de dış araçlarla Şiilere saldırma amaçlı söylemlere karşı gelen Şiiler tarafından olsun’, gelecek seçimler için zengin bir materyal olacağını söyledi. Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Irak Güçler İttifakı, Kaabi’nin sözlerine sert bir şekilde yanıt verdi. İttifak yaptığı açıklamada, “Meclis Başkanı Birinci Yardımcısı Milletvekili Hasan el-Kaabi’nin ifadesinde yer alan şiddetli saldırı ve birçok yanıltıcı söz, ayrıca Irak ve Iraklıların haklarını savunmadaki cesareti ve ılımlılığıyla tanınmış ulusal bir isim olan Milletvekili Zafer el-Ani’ye karşı yapılmış kabul edilemez ihlal karşısında şaşkınız. Açıklamayı, zulmedenlerin zulüm görenlere karşı kazandığı bir zafer olarak görüyoruz” ifadelerine yer verdi. Irak Güçler İttifakı, “Açıklamada yer alan suçlamaların ve ayrıntıların çoğu anekdot niteliğindeydi; Gerçekleri birçok yönden çarpıtmaya yönelik açık bir girişimle açıklama, milletvekilini mezhepçi bir dilde konuşmakla suçluyor. Konuşmada mezhep meselesine herhangi bir atıfta bulunulmamakla birlikte Ani, kayıplar, Curf es-Sahar göçmenler ve barışçıl Ekim protestocularının suikastları gibi tüm Iraklılar için insan hakları meselelerini savunuyor. Kendisi, açıklamasında Irak hükümetine ve yargıya da övgüde bulunuyor. Mezhepçilik bunun neresinde?” dedi.
İttifak, açıklamasının devamında ise şunlara yer verdi;
“Kayıp ya da kaçırılan bir kimsenin mevcut olmadığı ifadesine gelince, bu gerçeklerle desteklenmemektedir. Saklaviye, Bezibez, Curf es-Sahar ve Ninova’da kaçırılan binlerce kişi var. Onları kaçıran taraflar, hükümet ve herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Ve biz geçtiğimiz dönem her şeyi isimleriyle zikrettik. Mukteda es-Sadr’ın ‘kaba milisler’ olarak isimlendirdiği bu taraflar ve onları örtbas edenler, onları savunmaya ve suçlarını haklı çıkarmaya devam ettiler.”
İttifak ayrıca, Kaabi’yi ‘mantığa başvurma, gelecekte Irak’ın çıkarlarına öncelik verme, büyükelçilikleri ve diplomatik misyonları hedef alarak ve Iraklı vatandaşları kaçırarak ülkeyi uluslararası toplum nezdinde utandıran terör gruplarını karşı savunma kararında acele etmeme’ çağrısında bulundu.
Kaabi, Ani’nin Arap Parlamentosu’ndaki açıklamalarını, ‘ucuz, yanlış ve mezhepçi seçim propagandası’ olarak nitelendirirken, Temsilciler Meclisi’ne de Ani’yi ilk parlamento oturumunda görevden alma çağrısı yaptı.
Irak’taki sabit bir şekilde gerçekleşen ‘güç kullanarak kaçırma’ vakası olmadığı belirtilirken, özellikle İnsan Hakları Komisyonu ve diğer hükümet kurumları, Curf es-Sahar bölgesi de dahil silahlı grupların karargahına giremediği için çok sayıda milletvekili ve Sünni lider de bu durumu şaşırtıcı buldu.
Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu da Milletvekili Zafer el-Ani’nin açıklamalarına saldıranlar arasında yer aldı. Çok sayıda silahlı grubu içeren koalisyon, yaptığı açıklamada “Ani, gerçekleri tahrif etmek, olayları, standartları ve ifadeleri manipüle etmek istiyor. Ancak Irak’ın son yıllarda tanık olduğu gerçekleri, özellikle her kesimden Iraklının savaştığı kapsamlı kurtuluş savaşını değiştiremeyecektir” ifadelerini kullandı. “Ani, bu konuşmayı kendisi yaptı. O, Sünni unsurun savunulması çağrısı yaparak Baas’ı savunma pozisyonundan, mezhepçi ve ulusal hedefleme projesinden ve soykırım savaşlarından tekfirci DEAŞ örgütünü savunmaya geçen bir kişidir” diyen koalisyon, “Zafer el-Ani’nin söylediği şey, Irak Temsilciler Meclisi’nin görüşünü temsil etmemektedir ve meclis, buna karşı gerekli tüm yasal önlemleri alacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Irak parlamentosunun eski başkanı Usame en-Nuceyfi liderliğindeki Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi, sert Şii eleştirileri karşısında Milletvekili Ani’yi savunanlar arasına katıldı. Cephe, yaptığı açıklamada “Gururlu insanlarımızın bildiği gerçekler, propaganda istismarı ve kökenlerin inkârına yol açan suçlamalar aracılığıyla bu gerçekleri yok etme girişimleri için madde değildir. Bunlar, savunulması her samimi insanın görevi olması gereken Irak vatandaşlarının haklarıdır” dedi. Açıklamada, “Zafer el-Ani’nin Arap Parlamentosu konferansında insan haklarıyla söyledikleri, güç kullanılarak kaçırılanlar meselesine, Curf es-Sahar davasına ve Ekim intifadası şehitlerine atıfta bulunuyor. Bu gerçekleri görmezden gelmenin, sözde ulusal uzlaşmaya hizmet edebileceğini ya da iş birliği ve uyum geliştirebileceğini düşünmüyoruz. Çünkü Iraklı yetkililer ve Birleşmiş Milletler’in (BM) ellerinde kaybolan vatandaşların durumları ve isimlerinin tam dosyaları var. Belgelenmiş sonuçlara ulaşan araştırma komiteleri var” ifadelerine yer verildi. Açıklamada ayrıca, Cufr es-Sahar vatandaşlarıyla ilgili olarak ise “Yakın ve uzak herkes, Cufr es-Sahar’ın terörizmden kurtulmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen halkının, bölgelerine geri dönüşlerinin engellendiğini biliyor. Adil fikirli herhangi bir kişinin tüm bir terörizm bölgesi vatandaşlarını suçlayabileceğine inanmıyoruz. Bu, mantık dışı bir durumdur” değerlendirmesi yapıldı. Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı;
“Yasadışı milislere atıf yapmak, Haşdi Şabi güçlerini suçlamak anlamına gelmez. Tüm siyasi güçler, bu grupların yasalara aykırı faaliyetlerinin varlığını doğruluyor. Füze fırlatma ve aktivistleri hedef alma meselesi, bunun için onlarca kanıt sunabilir.”
Öte yandan Dr. Zafer el-Ani, Şarku’l Avsat’ın ‘kendisine karşı yapılan eleştirileri nasıl gördüğü’ yönündeki bir sorusuna, “Irak Güçler İttifakı’nın açıklaması yeterli” şeklinde yanıt verdi.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian