Tahran'daki entelektüel çevreler, saldırılar karşısında stratejik sabır ilkesine başvurulması gerektiğine inanıyorlar

“Bizi vursanız da müzakere masasından ayrılmayacağız”

İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
TT

Tahran'daki entelektüel çevreler, saldırılar karşısında stratejik sabır ilkesine başvurulması gerektiğine inanıyorlar

İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)

Hassan Fahs
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, P4+1 ülkeleri (BMGK’nın 5 daimi üyesi İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) ve ABD’ye, Natanz Nükleer Tesisi’ni hedef alan sabotaj saldırısının ardından ülkesinin nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmayı amaçlayan görüşmelerin yapılacağı müzakere masasından ayrılmayacağını ve anlaşmadan geri çekilmeyeceğini teyit eden bir mektup gönderdi.
Zarif’in Avrupa ülkelerinin endişelerini gidermeyi amaçlayan mektubu, İranlı yetkililerin bu olayı, ‘müzakereleri engellemeye, İran’a yönelik silah ambargosunun ve uygulanan yaptırımların sürmesi için her türlü çabayı sarf etmeye ve gelecekte Washington ile İran arasında olası her türlü anlaşmanın yapılmasının önünü kesmeye çalışan İsrail hükümetinin sorumlusu olduğu bir nükleer terör saldırısı’ olarak tanımlamalarına engel olamadı.

İran’ın tepki mekanizmaları
İran, nükleer programını ikinci kez hedef alan saldırıya, müzakerelere bağlı kalacağını açıklayarak, İsrail’i Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikayet ederek ve İsrail’i sabotajdan sorumlu olmakla suçlayarak, tepki gösterdi. Zarif tarafından gösterilen bir başka tepki ise, sabotaj saldırısını, saldırı sonucunda tahrip olan IR1 birinci nesil santrifüjlerin yerine, daha gelişmiş yeni IR6 ve üstü santrifüjler ile değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirme ve hızlandırma fırsatı olarak değerlendirilmesi şeklindeki açıklamaydı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, tesisin elektrik sistemine zarar veren sabotaj saldırısı, oldukça hassas olan santrifüj zincirlerini yok etti. Tahran'ın nükleer programında çalışan İranlı bir mühendisin söylediğine göre, son günlerde faaliyete geçtiği ilan edilen diğer gelişmiş santrifüj zincirlerine verilen hasarın boyutu henüz belirlenemedi. Eğer zincir tamamen kullanılamaz haldeyse İran’ın nükleer programına ekonomik ve mali olarak ciddi ve maliyetli ağır bir darbe inmiş olacak. Hatta İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarını müzakere masasındaki en önemli kartlardan birine dönüştürmeye çalıştığı göz önüne alındığında ruhsal olarak dahi etkileri olabilir. Ayrıca sabotaj saldırısı, tesisin 2 Temmuz 2020'de bombalanmasının ardından söz konusu santrifüjlerin montaj işleminin yapıldığı bölümü hedef aldığı biliniyor.
Öte yandan bu yeni saldırı, tüm nükleer programın güvenliğinden sorumlu olan İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) doğrudan bağlı olan nükleer tesislerin güvenlik hizmetlerinde büyük bir utanç yarattı. İran'daki tüm tarafların sabotajdan İsrail'in sorumlu olduğu konusundaki fikir birliği, güvenlik birimlerini bu saldırıya yanıt verme mekanizmalarıyla doğrudan ilgilenmeye itiyor. Örneğin Tel Aviv, İran bandıralı bir geminin Kızıldeniz'de vurulduğunu açıkladığında, DMO’nun sorumlu tarafa doğrudan yanıt vermesi ve karşılık verme hakkını saklı tutmakla yetinmemesi gerekiyordu.

Sabotaj saldırısının yankıları
Bu yeni sabotaj saldırısının yankıları, İran ile Washington arasında bu hafta Viyana'da P4 + 1 grubu tarafından gerçekleştirilmesi beklenen dolaylı müzakerelerin seyrini etkileyebilir. Bu saldırı ile ilgili endişelerini hızlı bir şekilde ifade eden ABD, en azından önümüzdeki aylarda uranyum zenginleştirme kartını kullanma ihtimalini yitiren İran’a baskı yapmak için daha büyük bir fırsata sahip. Yani İran artık saldırı öncesindeki kozunu kullanamaz. Dolayısıyla müzakere masasında, özellikle adım adım yaklaşımına başvurma imkanını elde etmek ve Washington’ı yaptırımları ancak süresi sona erdiğinde kaldırma taahhüdüne bağlı kalma ısrarından vazgeçirmek için daha fazla esneklik göstermesi gerekebilir.
Görünen o ki Tahran'daki entelektüel çevreler, İsrail'in bu saldırıları karşısında İran'ın stratejik sabır ilkesini benimsemeye başvurması ve Tahran ile Washington arasındaki müzakere yolunu baltalamayı, Biden'ı İran'ın talepleriyle iş birliği yapmamaya ve ekonomik yaptırımları kaldırmamaya zorlamayı hedefleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya fırsat vermemesi gerektiğine inanıyorlar. İsrail yönetimi, Tahran'ın bölge ülkeleri üzerindeki rolünü ve nüfuzunu artırmak için müzakere kartını kullanmasından ve yaptırımlardan kurtulmasından büyük endişe duyuyor. Çünkü İsrail yönetimi, İran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasının, İsrail'in İran'ı ablukaya alma ve tecrit etme stratejisi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini düşünüyor.

Müzakereye devam
Natanz Nükleer Tesisi’ni hedef alan sabotaj saldırısının ardından İran’da, müzakereleri sürdürme çağrısı yapanlarla Viyana’daki toplantılardan çekilme çağrısı yapanlar arasında ortaya yeni bir tartışma çıktı. Tartışma, koşullar ve ilişkilerde bir değişiklik yapılarak müzakerelere devam edilmesini destekleyenler lehine sonuçlanabilir. Çünkü İran rejiminin adım atmada izlediği strateji, ABD’nin öne sürdüğü mazeretleri geri çekmeye ve İran’a karşı düşmanca politikasını sürdürmesini sağlayacak bir kartı ABD’ye bedava vermemeye dayanıyor. Ayrıca İran’ın stratejisinin temelinde, rejim ve devlet ideolojisine aykırı olmayan müzakere ilkesini reddetmemek yer alıyor. Zira müzakere, diplomatik bir yoldur. Bu da rejim ve hükümetin karşı tarafın istediği sonuçlara ve hedeflere bağlı olduğu anlamına gelmez.
Yani İran'ın amacı, gelişmelerin yarattığı baskı altında ezilmemek ve Washington'ın istediği gibi yaptırımların kaldırılması sürecinin aşamalara bölünmesini kabul etmekten bahsederek Obama ve Trump dönemi yaptırımlarına kadar tüm yaptırımların kaldırılmasını sağlamak için müzakerelere devam etmektir.  Bu strateji ve elde ettiği başarı, İran'ın, maruz kaldığı saldırı kartını kullanarak ve saldıran tarafa yanıt verme hakkına olan bağlılığını göstererek ABD’nin endişelerini artırma yeteneğine dayanıyor. İran’ın alışık olduğumuz ve bölgeyi açıkça çatışmaya ve savaşa götürebilecek olan karşılık verme hakkının yansımaları, Washington ve diğerlerini İran’ın bu stratejisine uymaya zorlayabilir.



Beyaz Saray, bu hafta sonu Ukrayna konusunda ABD-Rusya görüşmeleri yapılacağını duyurdu

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Avrupalı ​​liderler ve Amerikalı müzakerecilerle birlikte, Berlin, 15 Aralık 2025 (AP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Avrupalı ​​liderler ve Amerikalı müzakerecilerle birlikte, Berlin, 15 Aralık 2025 (AP)
TT

Beyaz Saray, bu hafta sonu Ukrayna konusunda ABD-Rusya görüşmeleri yapılacağını duyurdu

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Avrupalı ​​liderler ve Amerikalı müzakerecilerle birlikte, Berlin, 15 Aralık 2025 (AP)
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Avrupalı ​​liderler ve Amerikalı müzakerecilerle birlikte, Berlin, 15 Aralık 2025 (AP)

Beyaz Saray’dan bir yetkilinin dün AFP’ye yaptığı açıklamaya göre, ABD’li ve Rus yetkililer, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik planı kapsamında yeni görüşmeler yapmak üzere hafta sonu Miami’de bir araya gelecek.

Bu temaslar, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin, Kiev ile Trump’ın temsilcileri arasında Berlin’de iki gün süren toplantılarda kaydedilen ilerlemeyi memnuniyetle karşılamasının ardından geliyor. Zelenskiy, buna karşın Moskova’nın ‘yeni bir savaş yılına’ hazırlandığı uyarısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Politico’dan aktardığına göre, ABD tarafında Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile damadı Jared Kushner’ın görüşmelere katılması bekleniyor. Rus heyetinde ise Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Özel Temsilcisi Kirill Dmitriev’in yer alacağı belirtiliyor.

Beyaz Saray yetkilisi, Amerikan ve Rus heyetlerinin içeriğine ilişkin başka bir ayrıntı paylaşmadı.

Son haftalarda, yaklaşık dört yıldır süren Rus işgalini sona erdirmeye yönelik diplomatik çabalar hız kazandı. Bu kapsamda Witkoff ve Kushner, kasım ayında Kremlin’de Putin ile, Berlin’de ise Ukraynalı ve Avrupalı liderlerle bir araya geldi.

Buna rağmen taraflar arasında ciddi görüş ayrılıkları sürüyor.

Ukrayna ve ABD, Kiev’e yönelik gelecekteki güvenlik garantileri konusunda ilerleme sağlandığını belirtirken, Ukrayna’nın hangi topraklardan vazgeçmek zorunda kalabileceği meselesinde anlaşmazlıklar devam ediyor.

Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün yaptığı açıklamada, Moskova’nın savaşta ‘kesinlikle’ hedeflerine ulaşacağını, buna kendi toprağı olarak gördüğü bölgelerin kontrolünün sağlanmasının da dahil olduğunu söyledi.


Silah anlaşmasının duyurulmasının ardından Pekin, Washington'dan Tayvan'a silah sağlamayı ‘derhal’ durdurmasını istedi

Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi / HIMARS (Arşiv – Reuters)
Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi / HIMARS (Arşiv – Reuters)
TT

Silah anlaşmasının duyurulmasının ardından Pekin, Washington'dan Tayvan'a silah sağlamayı ‘derhal’ durdurmasını istedi

Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi / HIMARS (Arşiv – Reuters)
Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi / HIMARS (Arşiv – Reuters)

Çin bugün ABD’ye yaptığı çağrıda, Washington’ın Tayvan’ı silahlandırmayı ‘derhal durdurmasını’ istedi. Bu çağrı, Taipei yönetiminin ABD’nin ada için 11 milyar dolar değerinde silah satışına onay verdiğini açıklamasının ardından geldi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Jiakun, düzenlediği basın toplantısında, “Çin, ABD’yi tek Çin ilkesine bağlı kalmaya ve Tayvan’ı silahlandırmak gibi tehlikeli eylemleri derhal durdurmaya çağırıyor” dedi.

ABD dün Tayvan’a 11,1 milyar dolar tutarında silah satışını onayladı. Bu paket, Çin’in artan askeri baskısıyla karşı karşıya olan ada için bugüne kadar onaylanan en büyük Amerikan silah satışı olarak kayda geçti.

Bu silah satışı, ABD Başkanı Donald Trump’ın mevcut yönetimi döneminde Tayvan’a yönelik ikinci silah paketi olurken, Pekin’in, egemenliğini tanımayı reddeden Tayvan’a karşı askeri ve diplomatik baskısını artırdığı bir dönemde gündeme geldi.

Tayvan Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, önerilen silah anlaşmasının sekiz kalemi kapsadığı belirtildi. Paket kapsamında HIMARS füze sistemleri, havan topları, Javelin tanksavar füzeleri, Altius tipi gezici mühimmatlı insansız hava araçları (İHA) ile diğer askeri teçhizatlara ait yedek parçalar yer alıyor.

Açıklamada, “ABD, Tayvan’ın kendini savunma kapasitesini yeterli düzeyde korumasına ve güçlü bir caydırıcılığı hızla inşa etmesine destek vermeyi sürdürüyor” denildi.

Bakanlık, anlaşmanın şu anda Kongre’ye bildirim aşamasında olduğunu ve bu süreçte Kongre’nin isterse satışa itiraz etme ya da değişiklik yapma yetkisine sahip olduğunu kaydetti. Ayrıca Tayvan’ın ABD Kongresi’nde iki partiden de geniş destek gördüğü vurgulandı.


Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
TT

Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)

İsrail ordusu dün akşam Gazze Şeridi’nde askeri faaliyet sırasında bir havan topu mermisinin hedefi ıskalayıp Gazze şehrine düştüğü yönündeki haberlere ilişkin soruşturma başlattığını duyurdu. İsrail ordusunun Arapça Basın Ofisi Sözcüsü Captain Ella, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, ordunun kayıp iddialarından haberdar olduğunu ve bunları soruşturduğunu söyledi. Ancak, İsrail ordusunun faaliyetlerinin ‘Sarı Hat’ içinde gerçekleştiğini belirtti.

Üç önemli belge

İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşı sona erdiren ateşkes anlaşmasının imzalanmasının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçerken, silah sesleri büyük ölçüde azaldı. Ancak Reuters'ın aktardığına göre taraflar birbirlerini anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor ve bir sonraki aşama için gerekli olan daha karmaşık adımları kabul etmeye yaklaşmış gibi görünmüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz eylül ayında açıkladığı 20 maddelik plan en ayrıntılı olan plandı. Plan, savaşı tamamen sona erdirmek için bir ön adım olarak ateşkesle başlıyor ve nihayetinde Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze'deki iktidarından uzaklaştırılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini öngörüyor. Ancak taraflar planın tüm maddeleri üzerinde tam olarak anlaşmaya varmış değiller.

İsrail ve Hamas, 9 Ekim'de Trump'ın planının ilk maddelerini kapsayan kısmi bir anlaşma imzaladı. Bu maddeler arasında İsrailli rehinelerin Filistinli tutuklu ve mahkumlarla takas edilmesi, tam ateşkes, İsrail’in kısmi olarak geri çekilmesi ve insani yardımın artırılması yer alıyor. Trump’ın planı, Gazze'yi istikrara kavuşturmak için geçiş dönemi yönetimi ve uluslararası bir gücün kurulmasını da onaylayan üçüncü belge olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla onaylandı.

Gidişat nasıl?

Hayatta olan 20 rehine, yüzlerce Filistinli mahkum ve tutukluyla takas edilerek serbest bırakıldı. Ölen rehinelerin cenazelerinin teslim edilmesi ise daha uzun sürdü. Cesetlerden biri Gazze'de kalırken 27’si teslim edildi. İsrail, her bir İsrailli rehinenin cesedi karşılığında Filistinlilerin cesetlerini teslim etti.

Yardımların Gazze Şeridi’ne girişi konusunda da anlaşmazlık yaşanıyor. Hamas, Gazze’ye üzerinde uzlaşılan sayıda yardım kamyonu girmediğini, yardım kuruluşları da yardımın asgari ihtiyaçları karşılamadığını söylerken, İsrail'in birçok temel malzemenin girişini engellediğini belirtiyor. İsrail ise bunları reddediyor ve anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini söylüyor.

Gazze Şeridi’nin Mısır ile olan Refah Sınır Kapısı ateşkesin ilk aşamasında açılacaktı, ancak İsrail, Filistinlilerin Gazze Şeridi'ne giriş ve çıkışlarına izin vermeden önce Gazze’de kalan rehinelerin cenazelerinin iadesini talep ettiği için kapı kapalı kalmaya devam ediyor. Gazze Şeridi halen harabe halinde ve Gazzeliler çadır kurmak için enkazlardan demirler çıkarıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) aralık ayında, Gazze'deki çocukların ‘şok edici derecede yüksek’ bir kısmının ciddi beslenme yetersizliği içinde olduğunu açıkladı. Bu arada, şiddetli yağmurlar binlerce çadırı su altında bıraktı ve Gazze Şeridi’nin dört bir yanına lağım ve çöp yığarken halihazırda var olan sağlık krizini daha da kötüleştirdi.

Bazı şiddet olayları ise halen devam ediyor. Filistinli silahlı kişiler Gazze'de İsrail güçlerine saldırarak en az üç kişiyi öldürdü. Gazze'deki sağlık yetkilileri, İsrail'in sınır yakınlarındaki insanlara ve İsrail'in Hamas'ı hedef aldığını söylediği operasyonlar sırasında ateş açması sonucu yaklaşık 400 Filistinlinin öldüğünü belirtti.

Hangi meseleler üzerinde henüz anlaşmaya varılamadı?

Uluslararası İstikrar Gücü (UİG), Gazze’de güvenlik ve barışı sağlamayı amaçlıyor. Ancak, bu gücün yapısı, rolü ve görev tanımı ile ilgili konular hâlâ tartışılıyor. Endonezya ve Pakistan bu konuda rol oynayabilir, zira İsrail bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmasını istemiyor. Ancak birçok ülke bu görevi kendi güçlerine vermekte isteksiz davranıyor.

fgthy
Gazze şehrinde yağmurda koşan çocuklar (AP)

Hamas’ın temsil edilmediği Filistinli bir teknokrat yapının geçiş dönemini yönetmesi bekleniyor, ancak bu yapının nasıl ve ne zaman kurulacağına dair herhangi bir açıklama yapılmadı. İsrail işgali altındaki Batı Şeria’nın bazı bölgelerini yöneten Filistin Yönetimi’nin ilerleyen zamanlarda Gazze’de rol üstlenmesinden önce bazı reformlar gerçekleştirmesi gerekiyor, ancak bu reformlar henüz açıklanmadı. ABD Başkanı’nın planına göre Gazze hükümeti Trump’ın başkanlık edeceği Gazze Barış Kurulu’nun denetimi altında çalışmalı. ABD Başkanı, Gazze Barış Kurulu’nun 2026 yılı başlarında açıklanacağını söyledi, ancak yapısı belirsizliğini halen koruyor.

Trump’ın planına göre Hamas’ın silahsızlandırılması gerekiyor, ancak hareket buna razı olmadı ve İsrail'in Gazze'den daha fazla çekilmesi bu koşulun yerine getirilmesine bağlı olduğu için ancak Filistin devletinin kurulmasından sonra silahlarını teslim edeceğini söyledi.

Ateşkes devam edecek mi?

İsrail, Hamas’ın barışçıl yollarla silahsızlandırılamaması halinde, bunu zorla yapmak için askeri operasyonlara yeniden başlayacağını defalarca kez belirtse de topyekûn bir savaşın yeniden başlaması yakın görünmüyor. Bunun yanında birçok İsrailli ve Filistinli, Trump'ın planının tam olarak hayata geçirileceğinden ve mevcut çıkmazın süresiz olarak devam edeceğinden şüphe duyuyor.

İsrailliler, Hamas’ın yeniden silahlanarak 7 Ekim 2023'teki gibi bir saldırı tehdidi oluşturacağından korkuyor. Filistinliler ise İsrail'in Gazze'den çekilmeyi tamamlamayacağından veya tam bir yeniden inşaya izni vermeyeceğinden, böylece Gazze Şeridi’ni harabe halinde ve geleceksiz bırakacağından endişe ediyor.

Askeri konuşlandırmalar ve yeniden inşa planları, Gazze Şeridi'nin fiilen, Hamas karşıtı grupları destekleyen İsrail'in doğrudan kontrolündeki bir bölge ile yeniden inşa edilmeyen ve yerel hizmetlerin sunulmadığı Hamas'ın kontrolündeki bir bölge olarak bölünmenin yaşanması olasılığına işaret ediyor.

Peki kalıcı barışın şansı ne?

İsrailliler ve Filistinliler, şu anda olduğu kadar birbirlerine güvenmedikleri nadir bir dönemden geçiyorlar. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre çoğu ülkenin desteklediği iki devletli çözüm, Filistin devletinin uluslararası alanda giderek daha fazla tanınmasına rağmen, her zamankinden daha ulaşılmaz görünüyor. Trump'ın planı, Filistin halkının özgürlüğünü ve devlet kurma hakkını bir hedef olarak kabul ediyor, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bunu defalarca kez reddetti. İsrail'de 2026 yılında seçimler yapılması planlanıyor, ancak potansiyel yeni hükümetin Filistin'in bağımsızlığını kabul edeceğine dair herhangi bir işaret yok.

Netanyahu toplantısı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık'ta ABD'de bir araya gelmesi planlanan ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması hakkında bugün önemli bir toplantı yapacak.

dfergt
Gazze Şehri’ndeki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında yıkılan bir evin enkazı çevresindeki Filistinliler (Reuters)

İsrail basını geçtiğimiz salı günü, İsrail ordusunun bu konuda, biri Trump'ın planını sürdürmek, diğeri Gazze'ye yönelik savaşı yeniden başlatmak olmak üzere iki senaryolu bir plan sunacağını bildirdi.

Netanyahu’nun son günlerde İsrail ordusundan Gazze'deki sonraki adımlar için alternatifler sunmasını istediği, bu alternatiflerin İsrail'in Gazze’ye yönelik savaşını yeniden başlatmak ya da Trump'ın planının ikinci aşamasına geçmek olabileceği belirtildi.

İstikrar Gücü

İsrail ordunun ayrıca, Netanyahu hükümeti böyle bir karar alırsa, Hamas'ı silahsızlandırmak için savaşın yeniden başlamasına hazırlık amacıyla İsrail başbakanına operasyonel seçenekler sunması bekleniyor. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki uluslararası istikrar gücünün halihazırda faaliyete geçtiğini ve daha fazla ülkenin bu güce katılacağını söyledi.

Trump, şunları söyledi:

Daha fazla ülkenin katılmasıyla, bir şekilde işe yarıyor olduğunu düşünüyorum. Halihazırda katılan ülkeler var, ancak ben ne kadar asker gönderilmesini istersem o kadar asker gönderecekler.

Washington’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeye kararlı olduğunu vurgulayan Trump, yönetiminin, İsrail'in geçtiğimiz cumartesi günü Hamas liderini öldürerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırdığını belirtti.

efrgt
Netanyahu, bu ayki ABD ziyaretinde Trump ile görüşecek (Reuters)

Bu arada İsrail ordusu, Refah Sınır Kapısı’nın tamamen açılması ve Gazze Şeridi'nde yeniden inşa çalışmalarının başlatılması dahil olmak üzere Trump’ın ikinci aşama planında özetlenen adımları uygulamak için bir plan hazırlayacak. Plan, uluslararası kuruluşların patlamamış mühimmatı temizlemek üzere bölgeye girmesiyle başlayacak.

İsrailli asker öldürüldü

Öte yandan işgal İsrail ordusu, kuzeydeki bir askeri kışlada meydana gelen silahlı çatışmada bir askerinin öldüğünü, askeri polisin olayın koşullarını soruşturduğunu duyurdu.

İsrail ordusunun bir sözcüsü yaptığı açıklamada, ‘askerin tedavi üzere hastaneye kaldırıldığını, ancak kurtarılamayarak hayatını kaybettiğini’ belirtirken, ailesinin olaydan haberdar edildiğini söyledi.

Bu olayla İsrail, 10 Ekim'de Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana ilk kez bir askerinin öldüğünü açıkladı.