Tahran'daki entelektüel çevreler, saldırılar karşısında stratejik sabır ilkesine başvurulması gerektiğine inanıyorlar

“Bizi vursanız da müzakere masasından ayrılmayacağız”

İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
TT
20

Tahran'daki entelektüel çevreler, saldırılar karşısında stratejik sabır ilkesine başvurulması gerektiğine inanıyorlar

İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)
İran, nükleer tesiste meydana gelen olayın, tahrip olan ekipmanı daha gelişmiş ekipmanlarla değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirmek ve hızlandırmak için bir fırsat olduğunu düşünüyor (AFP)

Hassan Fahs
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, P4+1 ülkeleri (BMGK’nın 5 daimi üyesi İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) ve ABD’ye, Natanz Nükleer Tesisi’ni hedef alan sabotaj saldırısının ardından ülkesinin nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmayı amaçlayan görüşmelerin yapılacağı müzakere masasından ayrılmayacağını ve anlaşmadan geri çekilmeyeceğini teyit eden bir mektup gönderdi.
Zarif’in Avrupa ülkelerinin endişelerini gidermeyi amaçlayan mektubu, İranlı yetkililerin bu olayı, ‘müzakereleri engellemeye, İran’a yönelik silah ambargosunun ve uygulanan yaptırımların sürmesi için her türlü çabayı sarf etmeye ve gelecekte Washington ile İran arasında olası her türlü anlaşmanın yapılmasının önünü kesmeye çalışan İsrail hükümetinin sorumlusu olduğu bir nükleer terör saldırısı’ olarak tanımlamalarına engel olamadı.

İran’ın tepki mekanizmaları
İran, nükleer programını ikinci kez hedef alan saldırıya, müzakerelere bağlı kalacağını açıklayarak, İsrail’i Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikayet ederek ve İsrail’i sabotajdan sorumlu olmakla suçlayarak, tepki gösterdi. Zarif tarafından gösterilen bir başka tepki ise, sabotaj saldırısını, saldırı sonucunda tahrip olan IR1 birinci nesil santrifüjlerin yerine, daha gelişmiş yeni IR6 ve üstü santrifüjler ile değiştirerek uranyum zenginleştirme sürecini geliştirme ve hızlandırma fırsatı olarak değerlendirilmesi şeklindeki açıklamaydı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, tesisin elektrik sistemine zarar veren sabotaj saldırısı, oldukça hassas olan santrifüj zincirlerini yok etti. Tahran'ın nükleer programında çalışan İranlı bir mühendisin söylediğine göre, son günlerde faaliyete geçtiği ilan edilen diğer gelişmiş santrifüj zincirlerine verilen hasarın boyutu henüz belirlenemedi. Eğer zincir tamamen kullanılamaz haldeyse İran’ın nükleer programına ekonomik ve mali olarak ciddi ve maliyetli ağır bir darbe inmiş olacak. Hatta İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarını müzakere masasındaki en önemli kartlardan birine dönüştürmeye çalıştığı göz önüne alındığında ruhsal olarak dahi etkileri olabilir. Ayrıca sabotaj saldırısı, tesisin 2 Temmuz 2020'de bombalanmasının ardından söz konusu santrifüjlerin montaj işleminin yapıldığı bölümü hedef aldığı biliniyor.
Öte yandan bu yeni saldırı, tüm nükleer programın güvenliğinden sorumlu olan İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) doğrudan bağlı olan nükleer tesislerin güvenlik hizmetlerinde büyük bir utanç yarattı. İran'daki tüm tarafların sabotajdan İsrail'in sorumlu olduğu konusundaki fikir birliği, güvenlik birimlerini bu saldırıya yanıt verme mekanizmalarıyla doğrudan ilgilenmeye itiyor. Örneğin Tel Aviv, İran bandıralı bir geminin Kızıldeniz'de vurulduğunu açıkladığında, DMO’nun sorumlu tarafa doğrudan yanıt vermesi ve karşılık verme hakkını saklı tutmakla yetinmemesi gerekiyordu.

Sabotaj saldırısının yankıları
Bu yeni sabotaj saldırısının yankıları, İran ile Washington arasında bu hafta Viyana'da P4 + 1 grubu tarafından gerçekleştirilmesi beklenen dolaylı müzakerelerin seyrini etkileyebilir. Bu saldırı ile ilgili endişelerini hızlı bir şekilde ifade eden ABD, en azından önümüzdeki aylarda uranyum zenginleştirme kartını kullanma ihtimalini yitiren İran’a baskı yapmak için daha büyük bir fırsata sahip. Yani İran artık saldırı öncesindeki kozunu kullanamaz. Dolayısıyla müzakere masasında, özellikle adım adım yaklaşımına başvurma imkanını elde etmek ve Washington’ı yaptırımları ancak süresi sona erdiğinde kaldırma taahhüdüne bağlı kalma ısrarından vazgeçirmek için daha fazla esneklik göstermesi gerekebilir.
Görünen o ki Tahran'daki entelektüel çevreler, İsrail'in bu saldırıları karşısında İran'ın stratejik sabır ilkesini benimsemeye başvurması ve Tahran ile Washington arasındaki müzakere yolunu baltalamayı, Biden'ı İran'ın talepleriyle iş birliği yapmamaya ve ekonomik yaptırımları kaldırmamaya zorlamayı hedefleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya fırsat vermemesi gerektiğine inanıyorlar. İsrail yönetimi, Tahran'ın bölge ülkeleri üzerindeki rolünü ve nüfuzunu artırmak için müzakere kartını kullanmasından ve yaptırımlardan kurtulmasından büyük endişe duyuyor. Çünkü İsrail yönetimi, İran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasının, İsrail'in İran'ı ablukaya alma ve tecrit etme stratejisi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini düşünüyor.

Müzakereye devam
Natanz Nükleer Tesisi’ni hedef alan sabotaj saldırısının ardından İran’da, müzakereleri sürdürme çağrısı yapanlarla Viyana’daki toplantılardan çekilme çağrısı yapanlar arasında ortaya yeni bir tartışma çıktı. Tartışma, koşullar ve ilişkilerde bir değişiklik yapılarak müzakerelere devam edilmesini destekleyenler lehine sonuçlanabilir. Çünkü İran rejiminin adım atmada izlediği strateji, ABD’nin öne sürdüğü mazeretleri geri çekmeye ve İran’a karşı düşmanca politikasını sürdürmesini sağlayacak bir kartı ABD’ye bedava vermemeye dayanıyor. Ayrıca İran’ın stratejisinin temelinde, rejim ve devlet ideolojisine aykırı olmayan müzakere ilkesini reddetmemek yer alıyor. Zira müzakere, diplomatik bir yoldur. Bu da rejim ve hükümetin karşı tarafın istediği sonuçlara ve hedeflere bağlı olduğu anlamına gelmez.
Yani İran'ın amacı, gelişmelerin yarattığı baskı altında ezilmemek ve Washington'ın istediği gibi yaptırımların kaldırılması sürecinin aşamalara bölünmesini kabul etmekten bahsederek Obama ve Trump dönemi yaptırımlarına kadar tüm yaptırımların kaldırılmasını sağlamak için müzakerelere devam etmektir.  Bu strateji ve elde ettiği başarı, İran'ın, maruz kaldığı saldırı kartını kullanarak ve saldıran tarafa yanıt verme hakkına olan bağlılığını göstererek ABD’nin endişelerini artırma yeteneğine dayanıyor. İran’ın alışık olduğumuz ve bölgeyi açıkça çatışmaya ve savaşa götürebilecek olan karşılık verme hakkının yansımaları, Washington ve diğerlerini İran’ın bu stratejisine uymaya zorlayabilir.



DMO: Savunma yeteneklerimiz Washington ile müzakerelerde 'kırmızı çizgidir'

DMO Sözcüsü Ali Muhammed Naini, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında (Arşiv - Tasnim)
DMO Sözcüsü Ali Muhammed Naini, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında (Arşiv - Tasnim)
TT
20

DMO: Savunma yeteneklerimiz Washington ile müzakerelerde 'kırmızı çizgidir'

DMO Sözcüsü Ali Muhammed Naini, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında (Arşiv - Tasnim)
DMO Sözcüsü Ali Muhammed Naini, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında (Arşiv - Tasnim)

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından bugün yapılan açıklamada İran'ın askeri yeteneklerinin, Tahran'ın nükleer programı konusunda ABD ile yürütülen ve cumartesi günü yeni bir turu başlayacak olan dolaylı görüşmelerde ‘kırmızı çizgi’ olduğu vurgulandı.

DMO Sözcüsü Ali Muhammed Naini, İran Radyo Televizyon Kurumu (İRİB) tarafından aktarılan açıklamasında, “Güvenlik, ulusal savunma ve askeri güç İran İslam Cumhuriyeti için kırmızı çizgilerdir ve hiçbir koşul altında tartışılamaz” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün yaptığı açıklamada, uranyum zenginleştirme seviyelerinin ve nükleer silaha ulaşma kapasitesinin doğrulanmasının İran ile anlaşma sağlama olasılığını belirleyecek temel nokta olacağını söyledi.

Geçtiğimiz hafta Umman'da İranlılarla yapılan görüşmelerde ABD heyetine başkanlık eden Witkoff, İran ile anlaşmaya varma olasılığının büyük ölçüde nükleer programın doğrulanmasına bağlı olacağını belirtti, ancak İran’ın nükleer programının tamamen sonlandırılması çağrısında bulunmadı.

Witkoff, Fox News'a verdiği demeçte, İran’ın nükleer programının ‘askerileşme’ kapasitesinin doğrulanmasının İran ile müzakerelerde ‘temel’ nokta olduğunu vurgulayarak buna balistik füzelerin ve bombaları patlatmak için kullanılan fünyelerin de dahil olduğunu belirtti.

Witkoff, İranlıların ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018 yılında ülkesini tek taraflı olarak çektiği 2015 tarihli nükleer anlaşma kapsamında izin verilen azami uranyum zenginleştirme oran olan yüzde 3,67'nin üzerinde oranlarda uranyum zenginleştirmelerine gerek olmadığını da sözlerine ekledi.

Witkoff, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyeleriyle ilgili olarak “Bazı durumlarda yüzde 60‘a, bazılarında ise yüzde 20’ye ulaşıyor” dedi. ABD’li yetkili, bu oranın sivil bir nükleer program için gerekenden fazla olduğunun altını çizdi.

İran ve ABD arasındaki ilk tur görüşmelerini bir kez daha ‘yapıcı ve ikna edici’ olarak değerlendiren Witkoff, ancak şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu söyledi.

İran'ın resmi haber ajansı IRNA’nın aktardığına göre İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dün akşam yapılan açıklamada İran ve ABD arasındaki görüşmelerin ikinci turunun cumartesi günü Umman’ın başkenti Maskat'ta yapılacağı duyuruldu.

IRNA, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi’nin, ajansın İran ve ABD arasındaki dolaylı müzakerelerin ikinci turunun yapılacağı yerle ilgili sorusuna verdiği yanıtta dolaylı müzakerelerin ikinci turunun Maskat'ta yapılacağını açıkladığını yazdı. IRNA’nın haberine göre Bekayi, Maskat'ın bu tura da ev sahipliği yapacağını söyledi.

IRNA’nın aktardığı açıklamasında Bekayi, “İstişarelerin ardından Maskat'ın 19 Nisan Cumartesi günü yapılacak müzakerelerin ikinci turuna da ev sahipliği yapmasına karar verildi” dedi.