ABD Kongresi’nden Suriye'de net strateji vurgusu

Kongre üyeleri, Sezar adlı yasa tasarısının tüm hükümlerinin uygulanması için çağrıda bulundu.

Suriye'de gözaltına alınan gazeteci Austin Tice'ın ailesi, oğullarının serbest bırakılmasını talep etmek için 2018’de basın toplantısı düzenlemişti. (AP)
Suriye'de gözaltına alınan gazeteci Austin Tice'ın ailesi, oğullarının serbest bırakılmasını talep etmek için 2018’de basın toplantısı düzenlemişti. (AP)
TT

ABD Kongresi’nden Suriye'de net strateji vurgusu

Suriye'de gözaltına alınan gazeteci Austin Tice'ın ailesi, oğullarının serbest bırakılmasını talep etmek için 2018’de basın toplantısı düzenlemişti. (AP)
Suriye'de gözaltına alınan gazeteci Austin Tice'ın ailesi, oğullarının serbest bırakılmasını talep etmek için 2018’de basın toplantısı düzenlemişti. (AP)

Kongre üyeleri, Suriye rejimi ve müttefikleri üzerindeki baskıyı artırmak için ABD Başkanı Joe Biden yönetimini Sezar Yasası'nın tam olarak uygulamaya çağırdı.
Üyeler, Ortadoğu ve Güney Asya Alt Komitesi’nin düzenlediği oturumda ABD yönetimini Suriye'de bir an önce net bir strateji oluşturmaya çağırdılar.
Komite Başkanı Demokrat Ted Deutch konuşmasında, Kongre'nin ‘Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’nın tüm hükümlerini uygulamaya çalışacağını belirtti. “Suriye rejimine baskı yapmak ve krize diplomatik çözüm bulmak için güçlü bir konumdayız” ifadelerini kullandı.
Deutsch, Beşşar Esed liderliğindeki Suriye rejimine ve İdlib'i yok etme çabasına da sert eleştirilerde bulundu. Suriye'deki çatışmanın İran'ın nüfuzunu genişletmesine yardımcı olduğunu ve Rusya'nın bölgedeki önemli aktör olarak kontrolünü sağladığını ifade eden Ted Deutch, Esed ve İranlı destekçilerinin Suriye halkına karşı saldırılarda bulunduğunu ve kimyasal silahların sıkça kullanıldığını kaydetti. Deutch, Suriye'de gözaltına alınan ABD’lilerin, özellikle gazeteci Austin Tice ve Suriye asıllı ABD’li doktor Macid Kamalmaz'ın serbest bırakılması için çabalamak gerektiğinin altını çizdiği açıklamasında "Kongre, Suriye halkını unutmadı" dedi.
Komitenin üst düzey Cumhuriyetçi Temsilcisi Joe Wilson, ‘10 Yıllık Savaş: Suriye'de Devam Eden Çatışma’ başlığıyla düzenlenen oturumda, Esed rejiminin meşru olmadığını vurguladı. Esed iktidarda kaldığı sürece Suriye'deki krize çözüm bulunamayacağını söyledi. Wilson ayrıca ABD yönetimini de farklı bir yaklaşım benimsemeye çağırdı. Buna gerekçe olarak da Rusya ve İran ile iş birliği içinde çözüme ulaşmaya çalışılan tüm girişimlerin fiyaskoyla ile sonuçlandığını gösterdi. Wilson açıklamasında ayrıca Esed'in ‘İdlib'i haritadan silmesinin’ önüne geçmek için Biden yönetimini hızla hareket etmeye çağırdı.
Söz konusu oturum, ABD istihbarat servislerinin ülkenin karşı karşıya olduğu tehditlere ilişkin yıllık değerlendirmelerinin yayınlandığı bir zamana denk geldi. Raporun ana ekseninde Suriye vardı. ABD istihbarat yetkilileri çatışmanın, ekonomik bozulmanın ve insani krizin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini öne sürerken bölgedeki ABD güçlerinin karşı karşıya olduğu tehditlerin de artacağını savundular.
Raporda, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in ‘Suriye'nin kalbi’ üzerindeki kararlı kontrolünü sürdüreceği, tüm ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirmek ve silahlı muhalefeti ortadan kaldırmak için mücadele edeceği ve İdlib'de İslamcı militanları ve muhalefeti kontrol etmeye çalışacağı vurgulandı. Rapora göre Esed'in büyük ölçüde Rusya ve İran'ın desteğiyle her türlü yapıcı müzakereyi engelleyeceği düşünülüyor. Özellikle Kürtler arasında giderek kötüleşen ekonomik ve insani koşullar göz önüne alındığında, ABD güçlerinin bölgeden çekilmesi halinde Kürt grupların Suriye rejimi, Rusya ve Türkiye'nin artan baskıyla karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor.
Raporda Suriye'nin doğusundaki ABD güçlerinin İran destekli gruplar ve Suriye rejiminin tehditleriyle karşı karşıya kalacağı ve teröristlerin Suriye'deki güvenli sığınakları aracılığıyla Batı'ya saldırılar düzenleyeceği de yer alıyor. Ayrıca çatışmaların artması veya ekonominin çökmesi durumunda yeni bir göç dalgasının  yaşanacağına dikkat çekiliyor.



Trump, dünyayı değiştirmek için ‘deli adam teorisini’ nasıl kullanıyor?

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump, dünyayı değiştirmek için ‘deli adam teorisini’ nasıl kullanıyor?

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'a geçen ay İran'a karşı savaşında İsrail'in yanında yer alıp almayacağı sorulduğunda şöyle demişti: “Olabilir. Katılmayabilirim de. Ne yapacağımı kimse bilmiyor.” Dünyaya İran'ın müzakerelere yeniden başlaması için iki haftalık bir ateşkesi kabul ettiğini söyledikten sonra nükleer tesislerini bombaladı.

BBC'ye göre şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: ‘Trump'la ilgili en öngörülebilir şey öngörülemezliği’. Fikir değiştiriyor. Her zaman kendisiyle çelişiyor.

London School of Economics'te uluslararası ilişkiler profesörü olan Peter Trubowitz, “Trump oldukça merkezileşmiş bir politika oluşturma süreci inşa etti. Dış politikada Richard Nixon'dan bu yana tartışmasız en merkezileşmiş olanı” dedi. Bu da politika kararlarını Trump'ın kişiliğine, tercihlerine ve mizacına daha bağımlı hale getiriyor.

Trump bunu siyasi olarak kullandı; ‘öngörülemezliğini’ önemli bir stratejik ve siyasi varlık haline getirdi. Şimdi, bu kişilik özelliği Beyaz Saray'ın dış ve güvenlik politikasına yön veriyor ve tartışmalı bir şekilde ‘dünyanın şeklini değiştiriyor’.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığına göre siyaset bilimciler bu teoriyi ‘deli adam teorisi’ olarak adlandırıyor. Bu teoriye göre bir dünya lideri rakibinden taviz koparmak için onu doğası gereği her şeyi yapabileceğine ikna etmeye çalışıyor. Söz konusu teori, başarılı bir şekilde kullanılırsa, bir tür zorlamaya dönüşebilir. Trump bunun işe yaradığına, ABD müttefiklerini istediği yere getirdiğine inanıyor. Ancak bu yaklaşım düşmanlara karşı işe yarayabilir mi?

Saldırılar ve şüphecilik

Trump ikinci dönemine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i kucaklayarak ve ABD'nin müttefiklerine saldırarak başladı. Kanada'nın ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiğini söyleyerek Kanada'yı kızdırdı. Grönland'ı ilhak etmek için askeri güç kullanmayı düşünmeye hazır olduğunu söyledi. ABD'nin Panama Kanalı'nın mülkiyetini ve kontrolünü yeniden kazanması gerektiğini vurguladı.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ile ilgili olarak, ittifakın tüzüğünün 5. maddesi her üyeyi diğer tüm üyeleri savunmakla yükümlü kılar. Trump, ABD'nin buna bağlılığı konusunda şüphelerini dile getirdi. Eski İngiliz Savunma Bakanı Ben Wallace, “Bence 5. madde çöküşün eşiğinde” dedi.

Sızan bir dizi mesaj, Trump'ın Beyaz Saray'ında Avrupalı müttefiklere yönelik ‘küçümseme kültürünü’ ortaya koydu. Trump'ın yardımcısı J.D. Vance, ABD'nin artık Avrupa'nın güvenliğinin garantörü olmayacağını belirtti.

Söz konusu karar, 80 yıllık transatlantik dayanışmanın yeni bir sayfa açması anlamına geliyordu. Konuyla ilgili olarak Trubowitz şunları söyledi: “Trump'ın yaptığı şey, ABD'nin uluslararası taahhütlerinin güvenilirliği konusunda ciddi şüpheler uyandırmak oldu. Avrupa'daki bu ülkelerin ABD ile güvenlik, ekonomi ya da başka alanlarda sahip oldukları ilişkiler artık her an müzakereye açık hale geldi. Trump'ın etrafındakilerin çoğunun öngörülemezliğin iyi bir şey olduğuna inandığını hissediyorum. Çünkü bu Trump'ın ABD'nin kaldıraç gücünü kullanarak kazanımlarını maksimize etmesini sağlıyor... Emlak dünyasında pazarlık yaparken öğrendiği derslerden biri de bu.”

Dalkavukluk ve yağcılık

Trump'ın yaklaşımı meyvesini verdi. Sadece dört ay önce Birleşik Krallık savunma ve güvenlik harcamalarını gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 2,3'ünden yüzde 2,5'ine çıkaracağını açıkladı. Geçen ay NATO zirvesinde bu rakam yüzde 5'e yükseldi ve diğer tüm NATO üyelerinin yakında ulaşacağı büyük bir artış oldu.

University College London'da siyaset bilimi profesörü olan Julie Norman şöyle diyor: “Gün be gün ne olacağını bilmek çok zor. Trump'ın yaklaşımı her zaman bu olmuştur. Trump değişken mizacını transatlantik savunma ilişkilerini değiştirmek için başarıyla kullandı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin geçen ay Lahey'deki NATO zirvesinde Trump'a hitaben söylediği gibi (On yıllardır hiçbir başkanın başaramadığı bir şeyi başaracaksınız) bazı Avrupalı liderler Trump'ın desteğini sürdürmek için ona dalkavukluk ve yağcılık yapıyor.”

Düşmanların dokunulmazlığı

‘Deli adam teorisi’ müttefikler üzerinde işe yarayabilirken, düşmanlar üzerinde işe yaramıyor gibi görünüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Trump'ın yaklaşımından etkilenmemeye devam ediyor. Perşembe günü yaptıkları telefon görüşmesinin ardından Trump, Putin'in Ukrayna'ya karşı savaşı sona erdirme konusundaki isteksizliğinden duyduğu ‘hayal kırıklığını’ dile getirdi.

BBC'ye göre Trump, İran'da tabanına ABD'nin Ortadoğu'daki ‘sürekli savaşlara’ müdahil olmasına son vereceği sözünü verdi. Ancak ikinci döneminin şu ana kadarki ‘en öngörülemez’ tercihiyle İran'ın nükleer tesislerini vurdu. Asıl soru şu: Bu karar istenilen sonuca ulaşacak mı?

Birleşik Krallık eski Dışişleri Bakanı William Hague, bu kararın tamamen ters etki yaratacağına ve İran'ın nükleer silah edinme olasılığını arttıracağına inanıyor. Notre Dame Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Michael Desch de bu görüşe katılıyor. “Bence artık İran'ın nükleer silah peşinde koşma kararı alması çok muhtemel” diyen Desch'e göre Trump'ın yaklaşımı şu ana kadar düşmanlar nezdinde ters tepti.