Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

Hükümet, gelirler üzerinde herhangi bir denetim olmaksızın yeni sevkiyatların girişine izin verdi.

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
TT

Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)

Husi milisler, Birleşmiş Milletler (BM) ile varılan anlaşmaya rağmen Hudeyde Limanı’ndan akaryakıt ithal edilmesine ilişkin dosyayı Yemen hükümeti ve uluslararası topluma karşı siyasi ve insani düzeyde bir şantaj aracına dönüştürmeye devam ediyor. Söz konusu anlaşmaya göre Husi grubunun sevkiyatların gelirlerini, kontrolündeki bölgelerdeki hükümet çalışanlarının maaşlarını ödemek için tahsis etmesi gerekiyor. Ancak Husiler anlaşmadan geri çekilerek gelirlere el koymuş durumda.
Yemen hükümeti halkın ihtiyaçlarını etkilemeyecek şekilde tedarik akışını sürdürmeye gayret gösterirken grubun kontrolündeki bölgelerde ise petrol türevleri, bolluğuna rağmen Husiler tarafından depolarda saklanmaya devam ediliyor. Husi liderleri Yemen halkının çektiği acılara aldırmaksızın kâr elde etmek ve savaşı finanse etmek için ele konulan yakıtları karaborsada satma talimatı verdi.
Raporlara göre hükümetin kontrolu altındaki limanlara gelen akaryakıt sevkiyatlarının yaklaşık yüzde 70'ine ve Husi milislerin kontrolündeki bölgelere yönlendirilenlere darbeci milisler tarafından el koyuyor. Girişlerine izin verilmesi karşılığında yüksek ücretler uygulanıyor. Ayrıca büyük bir kısmı prosedürlere uyulmadığı gerekçesiyle savaşın finansmanı için kullanılıyor.
Hükümet ve BM raporlarına göre İran destekli grubun BM ve Batı çevrelerine söz konusu dosya ile baskı yapmalarının sebebi, fiyatları düşürmek veya ticari hareketi yeniden canlandırmak değil. Uygulamalar, bir yandan sevkiyat gelirlerini ele geçirme, diğer taraftan da kaçak İran petrolü sevkiyatlarının hareketini izleyen kısıtlamaları kaldırma çabası çerçevesinde geliyor. 
Husilerin söz konusu şantajı, iki gün önce hükümetin giderlerini karşılayan yeni yakıt gemilerinin Hudeyde Limanı’na girmesine izin verilmesine neden oldu. Husiler aynı zamanda 4 bin 500 ton olduğu tahmin edilen bir BM dizel yakıt sevkiyatına da el koydu. Husiler ele geçirdikleri maddeleri genellikle savaş araçları, mayın üretimi ve kaçak füzelerin yerleştirilmesi amacıyla kullanıyor.

Önlemler siyasi değil teknik
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek Twitter üzerinden yaptığı açıklamada hükümetin, Husilerin Stockholm Anlaşması'nı ihlal etmesine rağmen insani dramı hafifletmek için bir dizi petrol gemisinin Hudeyde Limanı’na girişine izin verdiğini belirtti.
Husi grubu, kontrolündeki alanlarda yakıt yetersizliği yaşadığı için genellikle insani acıların arttığı yönündeki iddiaları kullanıyor. Bölge halkı yakıtı ancak grubun yönettiği karaborsalardan, yüksek fiyatlarla satın alabiliyor.
Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammar el-İryani konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Hükümet, yeni akaryakıt sevkiyatlarının Hudeyde Liman’ına girmesine izin verdi ve sevkiyatların geri kalanına yönelik teknik taahhütleri incelemeye devam ediyor. Ayrıca barış getirme çabalarına uymaları konusunda Husiler üzerindeki baskıyı sürdürme ve  maaşların ödenmesi mekanizmasını içeren Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına yönelik uluslararası çabaları destekleyen her türlü girişimi de sunmaya hazır.”
Yemenli Bakan açıklamasında, hükümetin akaryakıt düzenlemesine ve ticaretine yönelik prosedürlerinin tamamen teknik olduğunu, siyasi bir yönü bulunmadığını vurguladı. Söz konusu prosedürlerin tüm limanlarda yasa dışı yakıt ticaretini engellemek, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadelede uluslararası standartları uygulamak, teknik kuralların uygulanmasını sağlamak, gelirleri toplayarak bunları sivillerin maaşlarının ödenmesi için tahsis etmek ve bölgedeki durumu iyileştirmek için uygulandığını belirtti. 
İryani, söz konusu önlemlerin BM Yemen Temsilcisi’nin ofisinin gözetiminde, Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına hizmet edecek ve sivil maaşların ödenmesine imkan verecek şekilde uygulanmasına karar verildiğini bildirdi. Bunun Husi milisler kısa bir süre önce anlaşmayı bozana kadar uygulandığını hatırlattı. İryani ayrıca Husilerin Hudeyde Merkez Bankası şubesindeki özel hesaptaki gelirleri yağmalamasının anlaşmanın durdurulmasına neden olduğunu kaydetti.
Bakan İryani’ye göre 31 Mart 2021'de açıklanan istatistikler ve veriler, uluslararası ve insani yardım kuruluşlarının tüm akaryakıt gemilerine ve sanayi ve üretim sektörü gemilerine Hudeyde Limanı’na giriş izni verildiğini ve teknik kontrollerü tamamlandığı halde sevkiyatı tamamlanmamış hiçbir geminin mevcut olmadığını kanıtladı.
İryani’nin açıklamalarına göre Yemen hükümeti Husi milislerin anlaşmayı ihlal etmesinden bu yana BM Yemen Temsilcisi’nin talebine cevaben ve uluslararası çabalara destek olarak ilgili yasal gelirler üzerinde herhangi bir denetim yapılmaksızın 40'tan fazla akaryakıt sevkiyatının istisnasız bir biçimde geçişine izin verdi. Ayrıca hükümetin, İryani ayrıca BM Temsilcisi’nin bu konudaki herhangi bir talebine hiçbir zaman karşı çıkmadığının da altını çizdi.
Yemenli Bakan, sevkiyatların kurtarılan limanlardan sorunsuz bir şekilde girmesi ve kara yoluyla belirtilen bölgelere ortalama günlük 6 bin ton taşınması nedeniyle Husi milislere bağlı alanlardaki sivil ihtiyacı tamamen karşılayacak miktarlarda akaryakıt bulunduğunu, ancak milis liderlerinin emriyle karaborsada satıldıklarını bildirdi.

Savaşın finansmanı
İryani açıklamasında darbe grubunun ele geçirdiği yakıtı kontrolündeki bölgelerde karaborsada satarak piyasada bir kriz yarattığını ve büyük miktarları yerleşimin yoğun olduğu mahallelerde depolayarak çok sayıda yangına neden olduğunu söyledi. Ayrıca Husilerin Yemen hükümetine ve komşu ülkelere karşı yürüttükleri savaşı finanse ettikleri gelirlerin yüzde 45'inden fazlasını akaryakıt ticaretinden elde ettiklerini vurguladı.
İryani, Husi milislerin Hudeyde Merkez Bankası'ndan 70 milyar riyali aşan akaryakıt ticareti gelirlerini yağmalaması ve BM Temsilcisi’nin talebi doğrultusunda girişine izin verilen 40’ın üzerinde sevkiyatın insani dramın iyileşmesini veya kontrol alanlarında çalışanların maaşlarının ödenmesini sağlamadığını bildirdi.
Husi grubu, akaryakıt ithalatını kontrol etmek ve satışını yaparak savaşı finanse etmek için İran'dan yakıt temin etme sürecindeki kısıtlamaları tamamen kaldırmayı hedefliyor. Yemen Enformasyon Bakanı, hükümetin yakıt ticaretinin düzenlenmesine ilişkin (2018 tarihli 75 sayılı karar ve 2019 tarihli 49 sayılı kararı ve yürütme mekanizmaları) kararları uygulamaya devam etmesinin insani dramı iyileştirmek için önemli olduğunu vurguladı. Barışın sağlanmasının, sivillerin maaşları ödenmeden ve Husi milislerin savaşı finanse etme kaynaklarını sınırlandırmadan elde edilemeyeceğine dikkat çekti. 
İryani hükümetin kolaylık sağlama girişimlerinin, uluslararası toplumda farkındalığı sağladığını belirtti. Husi milislerin Hudeyde Limanı’na arzın durdurulmasına neden olduktan sonra yarattığı yakıt krizinin, doğrudan akaryakıt ticaretinden terörist faaliyetlerini finanse edecek ve herhangi bir teknik kontrol veya mali denetim olmaksızın gelirlere el konulmasını sağlayacak bir finansal akışı sağlamayı amaçladığının anlaşıldığını vurguladı. 
Bakan İryani açıklamasının sonunda hükümetin ülkedeki tüm prosedürlerinde açıklığı ve mutlak şeffaflığı uygulamaya devam edeceğini, belgelerin gerçekliğini doğrulamak veya teknik ve profesyonel olarak bu önlemlerin uygulanmasını denetlemek için BM tarafından atanacak bir teknik ekibe yardımcı olacağını söyledi.

 


Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyor

Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
TT

Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyor

Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)

ABD-İsrail görüşmelerinde Hamas ile İsrail arasında anlaşmazlık konusu ‘tek nokta’ olan, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki stratejik bir bölgenin kontrolünü ele geçirmesi ve Kahire'nin bunu reddetmesi konuşuluyor.

Mısırlı ve Filistinli kaynaklar, Katar’ın başkenti Doha'da devam eden ateşkes görüşmelerinde ‘taraflar arasında uçurumlar’ ve ‘İsrail'in inatçılığı’ olduğunu vurguladılar.

İsrail basını, müzakere masasında bir ‘kriz’ olduğu yönünde sızıntıları aktarırken özellikle Mısır'ın, arabulucuların anlaşmaya varmak için çabalarını desteklemek üzere uluslararası toplumun ve Avrupa ülkelerinin arabulucu rolü almasını talep etmesi ve Katar heyetinin ABD'de bulunması bu sızıntılara neden oluyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki bölgelerden, özellikle de ‘Philadelphia Koridoru 1 ve Philadelphia Koridoru 2’ bölgelerinden çekilmemeyi sürdürmesi halinde müzakerelerin çıkmaza girebileceğini düşünüyor.

gthy
Salı günü Gazze'nin güneyindeki Morag Ekseni’nde seyir halindeki İsrail askeri araçları (AP)

Mısır, geçtiğimiz yıl sınırlarına yakın olan Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’nun İsrail tarafından yeniden işgal edilmesini reddetmiş ve iki taraf arasında bu konuda gerginlikler yaşanırken derhal geri çekilmesini talep etmişti. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz nisan ayında, ‘Philadelphia Koridoru 2’ olarak nitelendirdiği, Han Yunus’un hemen güneyinde uzanan bir askeri yol olan Morag Ekseni’nin kontrol altına alınması gerektiğini ve bu koridorun işgal edilmesinin Filistin'in Refah bölgesini Gazze Şeridi'nden ayırmaya imkan vereceğini açıklamıştı.

"Stratejik riskler"

Dün Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı bir kaynak, Kahire'nin İsrail'in Philadelphia Koridoru veya Morag Ekseni gibi bölgelerden çekilmesinin önemine ilişkin tutumunun sarsılmaz olduğunu ve ‘Filistinlileri Refah'ta toplama gibi, bölgedeki istikrarı bozacak ve onların zorla yerlerinden edilmesine yol açacak başka planlar dayatılmasının kesinlikle kabul edilemez’ olduğunu belirtti.

Doha’daki mevcut müzakerelerin ‘gizli’ olduğunu ve ABD ve İsrail çevrelerinde yayılan söylentilerin aksine, müzakerelerin sona ermiş ve çıkmaza girmiş olabileceğini düşünen kaynak, buna karşın ABD’nin baskısıyla İsrail'in tutumunun değişmesi halinde bu durumun değişebileceğini belirtiyor.

fvbfrg
Dün Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Gazze şehrinde İsrail'in saldırısının ardından dumanların yükseldiği görüntü (AFP)

Filistinli bir kaynak, Morag Ekseni’nin müzakere belgesinde kalan veya temel sorun olmadığını, işgalci İsrail’in geri çekileceği bölgeler konusunda bir anlaşmaya varılması ve uluslararası toplum ile Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarının insani yardımları ulaştırma rolünün yeniden aktif hale getirilmesi gerektiğini, bunun da Washington'ın işgalci İsrail’e karşı ciddi bir tutum sergilemesi ve anlaşmayı engellememesi veya başarısızlığa uğratmaması için baskı yapması halinde gerçekleşebileceğini’ belirtti.

Dün Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, Mısır’ın İsrail’in önerisini reddettiği ve bu konuda net bir tavır sergilediğini belirterek, Kahire’nin İsrail’in Refah bölgesindeki işgalinin Mısır'ın ulusal güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturduğunun ve Morag Ekseni gibi sınır şeridine yakın bölgelere düzensiz bir şekilde çekilmenin gelecekte ciddi gerginliklere yol açabilecek stratejik riskler barındırdığının farkında olduğunu da sözlerine ekledi.

Öte yandan İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, başlıca anlaşmazlık noktasının İsrail'in Morag Eksenini kontrol altında tutma planıyla ilgili olduğunu aktardı. Gazete  bu konuyla ilgili olarak İsrail’de, rehinelerin serbest bırakılmasını geciktirebileceğini düşünenler ile İsrail'in, yerinden edilmiş kişileri Hamas üyelerinden ayırmak için bir şehir inşa etme girişimleri çerçevesinde bunun hayati önem taşıdığını düşünenler arasında görüş ayrılığı olduğunu bildirdi.

bgy
Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Nasır Hastanesi önünde cenaze töreni düzenleyen Filistinliler (AFP)

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz pazartesi günü yaptığı açıklamada, bakanlığın Refah bölgesinde en az 600 bin Filistinliyi kabul etmek üzere yeni bir insani bölge kuracağını ve bu bölgenin Hamas’tan arındırılmış olacağını söyledi.

‘ABD baskısı’ kartı

Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı Büyükelçi Muhammed Urabi, İsrail'in Mısır için kabul edilemez olan sınırlarda kalma gibi tutumunu değiştirmediği sürece ateşkes için bir fırsat olduğunu düşünmüyor. Masada birtakım zorluklar olduğunu ve anlaşma için son şansın giderek azaldığını belirten Büyükelçi Urabi, İsrail'in anlaşmayı kabul etmek için henüz ciddi bir adım atmadığını vurguladı.

Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, İsrail'in çekilmeyi engellemeye ve uluslararası kuruluşların çalışmalarını aksatmaya çalıştığını belirterek, “İsrail'in Gazze'nin güneyinden ve doğusundan çekilmeme konusundaki ısrarı, zorla yerinden etme planının hâlâ geçerli olduğu yönündeki endişeleri güçlendiriyor ve bu da gerçek bir sükunet veya kapsamlı bir siyasi çözüm için gösterilen çabaları baltalıyor” dedi.

dfrgt
Dün Gazze şehrinin batısındaki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail'in saldırısının yol açtığı yıkıma derin düşüncelerle bakan Filistinli bir genç (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise İsrail'in Morag Ekseni’nde kalma ısrarının arabulucuların çabalarını zorlaştırdığını ve İsrail'in yerinden etme planını sürdürme niyetini ortaya koyduğunu belirtti. Mısır'ın ‘ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu için bunu kabul etmeyeceğini’ ifade eden Nazzal, “Ancak genel olarak, ABD’nin Netanyahu üzerindeki baskısı, onun bu eksende güçlerini azaltmasına ve geçici bir anlaşmaya varmaya yöneltebilir” şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği'nin rolü

İsrail’in ateşkes ve esir takası anlaşmasını tehdit eden bu hamleleri devam ederken Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve ve Hollanda Dışişleri Bakanı Kasper Veldkamp ile dün Gazze'de ateşkese ilişkin müzakerelere dair son gelişmeleri, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesi ihtiyacını ve ateşkes çabalarını destekleme konusunda Avrupa Birliği'nin (AB) rolünün önemini görüştü.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Katar heyetinin bu hafta Washington'a giderek ABD yönetiminin üst düzey yetkilileriyle görüşmelerde bulunduğunu, Başkan Donald Trump'ın ise salı günü İsrail Başbakanı Netanyahu ile Beyaz Saray'da ikinci kez bir araya gelerek ‘Gazze konusunda azami baskı uygulamak’ için görüşmelerde bulunduğunu bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün düzenlediği basın toplantısında,İsrail'in ‘Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda ciddi olduğunu ve bunun gerçekleştirilebilir bir hedef olduğunu’ vurguladı. Sa’ar, “Geçici bir ateşkes sağlanırsa, kalıcı bir ateşkes için müzakerelere başlayacağız” dedi.

İsrail ve ABD'nin anlaşmayı desteklemesinin ‘gerçekte hiçbir karşılığı olmadığını’ düşünen Urubi, “Washington İsrail’e baskı yapmadığı sürece, ateşkes anlaşması olmayacak ve bu da İsrail’in bölgede barışı engellemeden veya geciktirmeden gerçek bir yol izlemesini sağlayacak. Mısır’ın şu anki girişimleri akıllıca ve sorumluluk sahibidir ve arabulucuların çabalarına uluslararası ve Avrupa desteği sağlamak ve bölgede istikrarı sağlamak amacıyla yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Medhun’a göre İsrail'in bu yaklaşımını sürdürmesi, daha fazla tırmanışa ve 60 günlük sınırlı bir ateşkes fikrinin önünü açacak, ancak nihai bir çözüm getirmeyecek. Medhun, böyle bir durumun ise Filistinliler tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizdi.

Nazzal ise, anlaşmanın açıklanmasının ardından ABD'nin baskısıyla ‘İsrail'in, Hamas’ın çok sayıda rehineyi serbest bırakmasının ardından bölgeyi yeniden savaşa sürükleyecek mayınlar döşeyeceğini’ öngörüyor.