Ürdün Kralı ‘fitne davasında’ 16 kişiyi affetti

Kral 2. Abdullah, eski başbakanlar Abdurrauf er-Ravabda ve Tahir el-Mısri eşliğinde aşiret liderlerini ziyaret ediyor (Krallık Divanı)
Kral 2. Abdullah, eski başbakanlar Abdurrauf er-Ravabda ve Tahir el-Mısri eşliğinde aşiret liderlerini ziyaret ediyor (Krallık Divanı)
TT

Ürdün Kralı ‘fitne davasında’ 16 kişiyi affetti

Kral 2. Abdullah, eski başbakanlar Abdurrauf er-Ravabda ve Tahir el-Mısri eşliğinde aşiret liderlerini ziyaret ediyor (Krallık Divanı)
Kral 2. Abdullah, eski başbakanlar Abdurrauf er-Ravabda ve Tahir el-Mısri eşliğinde aşiret liderlerini ziyaret ediyor (Krallık Divanı)

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Ürdün kamuoyunda artık “fitne davası” olarak bilinen olayın ardından tutuklananlardan bazılarının serbest bırakılması için ülkesinin makamlarına hukuki mekanizmalar aranması talimatını verdi. Fitne davası kapsamında Eski Veliaht Prensi Hamza bin El-Hüseyin ile irtibatı bulunan Eski Kraliyet Divanı Başkanı Basim İbrahim Avdallah ile Şerif Hasan bin Zeyd de dahil olmak üzere 18 kişi gözaltına alındı.
Kral 2. Abdullah’ın talimatının hemen sonrasında Ürdün Devlet Güvenlik Savcılığı, Basim İbrahim Avadallah ile Şerif Hasan bin Zeyd dışındaki 16 kişiyi serbest bıraktı.
Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Askeri Hakim Tuğgeneral Hazım el-Meccali, zanlılar Basim Avdallah ve Eş-Şerif Abdurrahman Hasan bin Zeyd’in rollerinin farklı olması, kendilerine atıf edilen ithamların, serbest bırakılan diğer kalan zanlılardan farklı olan kışkırtma derecesi sebebiyle serbest bırakılmadıklarını açıkladı.
Kral 2. Abdullah dün Ürdün’ün şehirlerindeki aşiret liderlerinin bu fitnenin arkasından giden evlatlarını affetme çağrısına yanıt verdi. Aşiret liderleri, Kral 2. Abdullah’a gönderdikleri ortak mektupta Haşimilerin hoşgörü ve affetme değerlerine vurgu yaptı.
Krallık Divanı’nda düzenlenen toplantının ardından yayınlanan açıklamada, “Kral 2. Abdullah, ilgili yetkililere, başlangıçta aileleri arasında çıkarılan bu fitnenin arkasına itilen ve aldatılan, hata eden veya sürüklenen her biri hakkında en hızlı şekilde uygun hukuki mekanizmaları takip etme talimatı verdi” ifadelerine yer verildi.
Ürdün Kralı son olayları “acı verici” diye niteleyerek, “Eğer fitne başından beri durdurulmasaydı ülkenin zor yönlere götürülmesi kesinlikle mümkün olurdu” dedi.
Kral 2. Abdullah, bu olanların sonuçlarını düşünmeden yapılan yanlış değerlendirme ve acı verici fitnenin arkasından sürüklenmenin sonucu olduğuna işaret ederek, ülkesinin gücünü ve Krallık kurumlarına olan güvenini vurguladı. Ürdün Kralı, “halkı ve ülkeyi koruma ve hizmet etme emanetini yerine getirdiklerini ve bu esasın her şeyi ele alma biçimini belirlediğini dile getirdi.
Ürdün Devlet Güvenliği Mahkemesi Başsavcısı, geçen hafta ortasında, “Krallığın güvenlik ve istikrarına açık bir biçimde tehdit oluşturan son olaylarda çeşitli ve farklı rollerle parmağı bulunanlarla ilgili soruşturmaların sona erdiğini” bildirmişti. Devlet Güvenlik Savcılığı da soruşturmalarını tamamladı ve Askeri Mahkeme’nin Eski Kraliyet Divanı Başkanı Basim İbrahim Avdallah ile Şerif Hasan bin Zeyd’in yargılamalarına başlaması için yakında dava tarihlerini açıklaması bekleniyor.



Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

Times of Israel'in haberine göre, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dün Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi'nde yaptığı toplantıda, Suriye'de Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünen silahlı grupların bulunduğunu söyledi.

Katz, İsrail'in Şam ile bir güvenlik anlaşmasına veya normalleşmeye ulaşma yolunda olmadığını ve ülke içindeki Suriye güçlerinin veya çeşitli milislerin İsrail yerleşimlerine saldırmaya çalışabileceği veya Suriye Dürzi toplumunu yeniden tehdit edebileceği senaryolara hazırlandığını sözlerine ekledi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığı habere göre Husilerin Golan Tepeleri'ne kara harekâtı düzenlemeyi düşündükleri belirtildi.

İsrail güçleri ise Beşşar Esed rejiminin Aralık 2014'te devrilmesinden bu yana Güney Suriye'de dokuz noktaya konuşlandı. Bunların çoğu, iki ülke sınırında Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölge içinde yer alıyor. Bu noktalardan ikisi Hermon Dağı'nın Suriye tarafında bulunuyor.

İsrail, İsrail yerleşimlerini korumak ve Lübnan Hizbullahı veya diğer İran destekli milisler de dahil olmak üzere düşman güçlerin eline geçmesi durumunda tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak için Suriye topraklarının 15 kilometreye kadar uzanan bölgelerinde faaliyet gösterdiğini açıkladı.

Golan Tepeleri, Suriye'nin güneybatı köşesinde, Şam'ın 60 kilometre batısında yer almakta ve yaklaşık bin 860 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

İsrail, Haziran 1967'deki "Haziran Gerilemesi" olarak bilinen savaş sırasında Golan Tepeleri'nin yaklaşık bin 250 kilometrekarelik bir alanını işgal etti ve ardından 1981'de fiilen ilhak etti; ancak bu hamle Birleşmiş Milletler tarafından tanınmadı ve burası işgal edilmiş Suriye toprağı olarak görülmeye devam edildi.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.