Bakan Menguş’un Türk güçlerinin ülkeden çıkması talebi Libya’daki Müslüman Kardeşleri kızdırdı

Libya Dışişleri Bakanı Menguş, geçtiğimiz Perşembe günü Roma'da İtalya Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısı düzenlerken (EPA)
Libya Dışişleri Bakanı Menguş, geçtiğimiz Perşembe günü Roma'da İtalya Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısı düzenlerken (EPA)
TT

Bakan Menguş’un Türk güçlerinin ülkeden çıkması talebi Libya’daki Müslüman Kardeşleri kızdırdı

Libya Dışişleri Bakanı Menguş, geçtiğimiz Perşembe günü Roma'da İtalya Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısı düzenlerken (EPA)
Libya Dışişleri Bakanı Menguş, geçtiğimiz Perşembe günü Roma'da İtalya Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısı düzenlerken (EPA)

Libya’da dün Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’un Türk askerleri de dahil olmak üzere tüm yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi gerektiğine dair açıklamasının ardından başlayan tartışma, UBH’yi destekleyen taraflar arasında bariz bir bölünmeye sebep oldu.
Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Dışişleri Bakanı Menguş’un açıklamalarını eleştirdi. Mişri yaptığı açıklamada, UBH’nin daha önce imzalanan anlaşmaları iptal etme veya değiştirme yetkisine sahip olmadığını söyledi. Libya Devlet Yüksek Konseyi’nin diğer ülkelerle daha önce imzalanan tüm anlaşmalara bağlı olduğunu vurgulayan Mişri, “Türk devleti ile imzalanan ‘Askeri ve Güvenlik İşbirliği Mutabakat Muhtırası ve Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ her iki anlaşmaya da bağlıyız” dedi.
Mişri, Libya’da paralı askerlerin varlığının kesinlikle kabul edilemez olduğunu söyledikten sonra herkesin paralı askerler ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde ülkede bulunan askeri güçlerin varlığı arasındaki farkı anlamaları gerektiğinin altını çizdi. Bunun yanı sıra Mişri, Abdulhamid Dibeybe hükümetini, Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) tarafından belirlenen siyasi sürece yönelik yol haritasına tam anlamıyla saygı göstermeye ve uymaya çağırdı.
Libya Dışişleri Bakanı Menguş’un geçtiğimiz Cuma günü İtalya Parlamentosunun alt kanadı Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonunda İtalyan vekillerle bir araya geldiği toplantıda, Türk askerleri de dahil tüm yabancı güçlerin, uluslararası anlaşmaların sonuçları çerçevesinde ülkeden çekilmesine ilişkin açıklamasının Türkiye yanlısı taraflar arasında öfkeye neden olmasının ardından karşılıklı olarak basın üzerinden yapılan açıklamaların tonu yükseldi. Menguş söz konusu açıklamasında, “Türkiye ve diğer devletlerle çıkış diyalogu başlattık. Hedefimizde kararlıyız. Bu ülkelerden bizimle iş birliği yapmalarını ve tüm yabancı güçleri Libya topraklarından çıkarmalarını istiyoruz. Bu mesele tartışmaya kapalı olan ulusal egemenliğimiz için öncelikli bir konudur. Bunun bir günde gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Bu hedefe ancak müzakereler sonucu varılacaktır” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Menguş’un Ofisi tarafından yapılan resmi açıklamaya göre Menguş İtalya Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Ülkemin maruz kaldığı birbirini izleyen krizlerin Libya’nın egemen kararının bağımsızlığını garanti altına alacak, güçlendirecek ve Libya ulusal iradesini her türlü olumsuz dış müdahaleden kurtaracak şekilde çözümlerinde ülkenizden daha büyük bir rol bekliyoruz. Tüm yabancı güçleri ülkeden çıkarmamıza ve paralı askerleri kovmamıza yardım edin.”
Ancak Libya Dışişleri Bakanlığı’ndan daha sonra yapılan bir açıklama Menguş’un İtalya Temsilciler Meclisi’ndeki bu net açıklamalarından geri adım attı. Açıklamada, UBH’nin Libya dosyasına ilişkin tüm uluslararası bildiriler ve çıktılar çerçevesinde, istisnasız veya sınırlama olmaksızın Libya topraklarındaki tüm paralı askerlere karşı tutarlı ve bir net tutum sergilediği vurgulandı. Dışişleri Bakanlığı’nın yasanın ve geçerli uluslararası sözleşmelerin öngördüğü gibi çalıştığının altı çizilen açıklamada, bazı medya kuruluşlarının Dışişleri Bakanı Menguş'tan aktardığı ifadelerin tam olarak doğruyu yansıtmadığı belirtildi.
Öte yandan Libya’da Müslüman Kardeşler'in (İhvan) siyasi kolu olan Adalet ve İnşaat Partisi’nden (JCP), Bakan Menguş’un Türk güçlerinin ülkeden çekilmesi çağrısına eleştiri geldi. Parti açıklamasında, Rus güvenlik şirketi Wagner'e bağlı paralı askerlerin, ülkedeki varlığı devam ederken ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Mareşal Halife Hafter'e silah sevkiyatının yapıldığını belirten uluslararası raporlar yayınlanırken Menguş’un açıklamalarının şaşırtıcı olduğu kaydedildi.
Bakan Menguş’a yönelik eleştiriler, Müslüman Kardeşler'e bağlı tarafların açıklamalarıyla sınırlı değildi. Ülkenin batısındaki Misrata'daki bazı silahlı milis grupları da dijital medya platformları ve sosyal medya aracılığıyla Menguş’a yönelik tehdit içeren açıklamalarda bulundular.
Mısır Dışişleri Bakanı Şükri, Menguş’la görüştü
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, dün Menguş ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız tarafından yapılan açıklamada, Şukri-Menguş görüşmesinde, iki kardeş ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme yollarına değinildiği, Libya'daki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu ve Libya'nın istikrarını ve refahını ve kardeş halkının refahını garanti edecek şekilde LSDF sonuçlarını ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Libya ile ilgili kararını tam olarak uygulama çabalarının ele alındığı belirtildi. Hafız’ın açıklamasına göre Mısır Dışişleri Bakanı Şukri, Libyalı mevkidaşını, iki ülke arasındaki köklü ilişkiler ışığında ve Libya'da istikrarın temellerinin güçlendirilmesine yönelik devam eden istişareler ve koordinasyon çerçevesinde en yakın fırsatta Mısır'ı ziyaret etmeye davet etti.
Diğer yandan LUO ve UBH’ye bağlı güçlerin temsilcilerinin yer aldığı 5+5 Ortak Askeri Komite, bugün Sirte'deki daimi karargahında toplantılarına devam edecek.
UBH’ye bağlı Libya Haber Ajansı’nın haberine göre BM Libya Destek Misyonu’ndan (UNSMIL) bir temsilcinin katılımıyla gerçekleşecek toplantıda, daha önceki toplantılarda ele alınan kalıcı ateşkesin uygulanmasına ilişkin mekanizmaya dair kararlaştırılan hususlar, Sirte ile Misrata arasındaki sahil yolunun açılması, yabancı paralı askerlerin Libya topraklarından sınır dışı edilmesine hazırlık için güvenlik birimlerinin ve polis alt komitelerinin çalışmalarının yanı sıra mayınların ve savaş kalıntılarının temizlenmesine ilişkin raporlar tartışılacak.
Bir başka gelişmede UBH güçlerine bağlı Sirte-Cufra Ortak Operasyon Dairesi komutanı Tuğgeneral İbrahim Ahmed Beytulmal, Sirte ve Cufra’da halen savaş uçakları tarafından desteklenen paralı askerlerin hareketliliğinin izlendiğini, paralı askerler gidene kadar sahil yolunun açılmayacağını ve Hafter güçlerinin LUO merkez karargâhına atıfta bulunarak ülkenin doğusundaki er-Recme’ye döneceğini vurguladı.
UBH'ye bağlı güçler tarafından yürütülen Burkan al-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu Basın Odası tarafından aktarılan açıklamalarında Beytulmal, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve Başbakan Abdulhamid Dibeybe’nin, Misrata'ya yaptıkları ziyaret sırasında sahil yolunun açılmasını talep etmediklerini belirterek, ‘Libyalıların öldürülmesine karışanlar dışında askeri birliklerin birleştirilmesinden’ söz ettiklerini kaydetti.



Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
TT

Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)

Libyalı siyasetçiler, geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe'yi, bazı krizler ve zorluklar karşısında kararlarından ve hamlelerinden çok muhaliflerinin hatalarının ve fikir ayrılıklarının kurtardığını belirtiyor ve bu yüzden onu ‘şanslı biri’ olarak nitelendirmekten çekinmiyorlar.

Siyasetçiler, yeni bir hükümetin kurulmasını da içeren ‘siyasi yol haritası’ tartışmalarının yapıldığı bir dönemde Temsilciler Meclisi’nde (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nde (DYK) iç anlaşmazlıkların yaşandığını ve Libya’nın doğusundaki liderlerin dikkatlerinin TM’deki gergin durumla meşgul olmaları nedeniyle Dibeybe’nin önünde bir engel teşkil edecek olan petrol gelirlerine yasal olarak el konulması meselesinden uzaklaştığını da sözlerine eklediler.

TM ve DYK üyeleri bunun olduğunu itiraf etmekten çekinmezken TM üyesi İsam el-Cuheni, TM’nin son oturumunda çıkan anlaşmazlığın, siyasi yol haritasının tartışılmasını engellediğini ve TM Başkanlığının oturumları iki haftalığına ertelemesine neden olduğunu söyledi.

asdfe
DYK toplantılarından bir kare (DYK)

Şarku’l Avsat’a konuşan Cuheni, Dibeybe’nin TM’nin kendi iç anlaşmazlıklarıyla meşgul olmasından yararlandığını ve bu ertelemeden kesinlikle kazançlı çıktığını söyledi. Cuheni, söz konusu anlaşmazlıkların, bazı milletvekillerinin Kurban Bayramı öncesi yapılan TM oturumuna itiraz etmelerinden ve TM’nin verdiği kararların iptalini talep etmelerinden kaynaklandığını kaydetti.

TM, 26 Haziran'da, TM Başkanvekili Misbah Duma'nın başkanlığında, başta Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerinin seçimi olmak üzere bir dizi kararın oylandığı kapalı bir oturum düzenledi. Bu gelişme, TM ile DYK arasında yeni bir anlaşmazlığa neden oldu.

TM üyesi Hasan ez-Zerka ise ‘Dibeybe’nin yararlanmasını önlemek’ amacıyla TM içindeki ‘önemsiz’ olarak nitelendirdiği anlaşmazlıkların yanı sıra DYK içindeki anlaşmazlıkların üstesinden gelinebileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Zerka, Dibeybe’nin, kontrol ettiği batı bölgesinden bazı milletvekillerini, hükümetinin yerini alacak yeni bir hükümet kurulmasını hedefleyen yol haritasını reddetmeleri için provoke edebileceğini ve DYK’nın bazı üyeleriyle de aynı amaçla iletişim kurabileceğini öne sürdü.

dvfgrth
TM oturumlarından bir Kare (TM)

Öte yandan DYK üyesi Muhammed Mağzeb, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ne Akile Salih’in ne de DYK Başkanı Halid el-Mişri’nin lideri oldukları meclislerdeki mevcut anlaşmazlıkları kontrol alabileceklerini, çünkü anlaşmazlıkların derinleştiği ve bunun da olayların onların ötesine geçeceğini gösterdiği yorumunda bulundu.

Mağzeb, DYK içindeki anlaşmazlığın, Mişri'nin görevinin sona ermesiyle sonuçlanabilecek güçlü bir rekabetle karşı karşıya kalacağını düşündüğü 1 Ağustos’taki DYK başkanlığı seçimlerine kadar sürebileceği tahmininde bulundu.

DYK içindeki anlaşmazlığın iki grup arasında devam ettiğini söyleyen Mağzeb, bunlardan birincisinin Mişri’nin grubu olduğunu ve bu grubun, Libya’daki krizin çözümünün ülkenin doğusundaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya varmak dışında çıkış yolu olmadığına inandığını, ikinci grubun ise doğudaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya karşı olmasalar da TM’nin birçok kez verdiği sözden geri dönmesi nedeniyle belli başlı garantilerin sağlanmasını şart koştuğunu söyledi.

Mağzeb, TM Başkanı Salih’in geçtiğimiz aralık ayı sonlarında Yüksek Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun onaylanmayacağı sözü vermesine rağmen kanunun resmi gazetede yayınlandığını ve TM’nin Kurban Bayramı'ndan hemen önce o mahkemenin üyelerini seçmek için oy kullandığını da sözlerine ekledi.

TM ve DYK’nın siyasi yol haritasını onaylayıp onaylayamayacaklarını sorgulayan Mağzeb, “DYK olarak, Anayasa Beyannamesi'ndeki 13. değişikliği reddedenlere daha yakınız. Yaklaşık 55 DYK üyesi olarak Mişri'nin 11 Temmuz'da gerçekleşen ve 56 üyenin katıldığı oturumda yol haritasını onaylama şekline itirazda bulunduk. Oturumda herhangi bir kararın kabul edilmesi için katılanların üçte ikisinin, yani 38 üyenin onayını gerekiyordu, ancak sadece 34 üye onay verdi” ifadelerini kullandı.

Mağzeb, son olarak şunları söyledi:

“Yol haritası ülkenin geleceği ile ilgili ve krizin çözümü için 138 üyeli DYK’nın üyelerinin büyük kısmını onayı gerekiyor.”

DYK üyesi Naime el-Hami de Mağzeb ile aynı fikirde olanlardandı. Hami, Mişri'nin yol haritasını DYK üyelerinin önüne birden getirmekte ısrar etmesi ve onlara konuyu tartışmak için yeterli zaman vermemesi nedeniyle, anlaşmazlıkların çözüm yolunda olmadığını ve bu durumun prensip olarak, yol haritanın kendi şartlarına aykırı olduğunu vurguladı. Hami, bu yüzden seçim yasaları çıkana kadar yol haritasının onaylanmayacağı tahmininde bulundu.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hami, UBH Başbakanı Dibeybe’nin TM ve DYK üyeleri arasında UBH’nin yerine başka bir hükümetin kurulması çağrısında bulunanlarla buna karşı çıkanlar arasında büyüyen uçurumdan faydalanacağını belirtti. Mişri ile Dibeybe arasında Dibeybe'nin bazı DYK üyeleriyle arasındaki ilişkililerin neden olduğu anlaşmazlığa dikkati çeken Hami, bu anlaşmazlığın söz konusu DYK üyelerinden oluşan bir heyetin Türkiye'ye seyahat etmesinin engellenmesinde ve pasaportlarına el konulmasında da kendini gösterdiğini kaydetti.