İran Genelkurmay Başkanı’ndan İsrail’e karşı ‘tedbir taahhüdü’

İran milletvekilleri, hassas merkezleri korumak için bir proje hazırlıyor

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’na ait bir üste Kudüs Gücü yetkililerinden Milletvekili Muhammed Hicazi’nin anma töreninde (Tasnim)
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’na ait bir üste Kudüs Gücü yetkililerinden Milletvekili Muhammed Hicazi’nin anma töreninde (Tasnim)
TT

İran Genelkurmay Başkanı’ndan İsrail’e karşı ‘tedbir taahhüdü’

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’na ait bir üste Kudüs Gücü yetkililerinden Milletvekili Muhammed Hicazi’nin anma töreninde (Tasnim)
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’na ait bir üste Kudüs Gücü yetkililerinden Milletvekili Muhammed Hicazi’nin anma töreninde (Tasnim)

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, 25 Nisan’da İsrail’in çıkarlarını tehlikeye atacak ‘gelecekteki uygulamalar’ ve ‘sert bir tepki’ imasında bulundu. Bu tedbirlerin, önceki son tedbirlere benzer olacağını ifade eden Bakıri, ayrıntıya ise yer vermedi.
Bakıri, ‘kalp krizi’ nedeniyle vefat ettiği açıklanan Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı Muhammed Hicazi’nin anma töreninde yaptığı açıklamada, “Son birkaç günde yaşadıkları ve İsrail’in çıkarlarını tehlikeye atacak gelecek tedbirler, akıllarını başlarına getirecektir” dedi. Yetkili, “Olayların failinin kim olduğuna dair bir şey söylemeyeceğiz fakat Direniş Cephesi, siyonistlere güçlü bir yanıt verecektir” ifadelerini kullandı. Bakıri, İran’ın tepkisinin ne olacağı açık değil, ancak Siyonist rejim huzur içinde olmayacaktır” dedi.
İranlı yetkililer, Direniş Cephesi ile ‘Devrim Muhafızları’ ve onun bölgesel kolu ‘Kudüs Gücü’ sancağı altında bölgesel çatışmalara giren silahlı gruplardan ve çokuluslu milislerden bahsediyor.
İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'na (ISNA) göre İsrail’in güneyinde son yaşanan değinen Bakıri, Suriye’den Dimona nükleer reaktörüne fırlatılan füzeye dikkati çekti.
Bakıri, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Siyonistler sık sık Suriye topraklarını hedef aldığında ve açık denizlerde eylemler yaptığında kimseden yanıt gelmeyeceğini düşünüyorlar” dedi.
Bakıri, açıklamasında Hicazi’nin Lübnan Hizbullah’ına füze üretme kabiliyeti sağlama rolüne değinirken, “Düşmanlar, Hicazi’nin söylediklerinin birazını biliyorlar, gerçek sandıklarından daha acı verici” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye’den fırlatılan füze, Dimona reaktörünün yanına düşmesine rağmen birkaç İranlı yetkili, İsrail’deki güvenlik gelişiminin yaklaşık 2 hafta önce Natanz tesisini sallayan patlamayla bağlantılı olduğunu savundu. Çarşamba akşamı, ‘Nour News’ ajansı, İsrail füze tesisi Arrow’un bombalanmasını ve Dimona yakınlarına yönelik füze fırlatılmasını ‘iki önemli olay’ olarak nitelendirirken, İsrail liderlerine kötü eylemlerin devam etmesinin, bu rejim için daha büyük ve tehlikeli boyutlar bedeller içerdiğini belirtti.
Öte yandan İran ‘Şark’ gazetesi, 25 Nisan’da milletvekillerinin güvenlik boşluklarını kapatmayı amaçlayan yeni bir yasa tasarısı üzerinde çalıştığını bildirdi. Gazete, Milli Güvenlik Kurulu’nun ortaya koymayı planladığı yeni projenin adının ‘Hassas Alanları Korumaya Yönelik Kapsamlı Proje’ olduğunu yazdı.
Natanz uranyum zenginleştirme tesisi, bir yıldan kısa bir süre içinde iki belirsiz olay yaşadı. İlki 2 Temmuz’da yaşanırken, o dönemde İranlı yetkililer, gelişmiş santrifüjleri monte etmek için, yerin üzerindeki bir alanda çıkan yangının fotoğraflarını yayınladılar. Daha sonra bir patlama yaşandığı doğrulandı, ancak hiçbir tarafa suçlama yöneltilmedi. Eylül sonlarında İran hükümeti, olayın bir sabotaj eylemi olduğunu söylerken, iç unsurların olaya karıştığına dikkati çekti. Hükümet ayrıca, siber saldırı, bir drone veya seyir füzesi ile saldırı gibi diğer hipotezleri hariç tuttu.
İkinci patlama, yaklaşık iki hafta önce Elektrik Dağıtım Ağı’nda meydana geldi. İranlı yetkililerin hasarın boyutuna ilişkin açıklamaları değişiklik gösterirken, İran Atom Enerjisi Ajansı da hasarın boyutunu küçük göstermeye çalıştı. İki milletvekili, saldırının bir bombanın infilak etmesiyle yaşandığını ve binlerce birinci nesil santrifüjün devre dışı kaldığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de birinci nesil santrifüjlerin hasar gördüğünü doğruladı.
Saldırıya yanıt olarak yetkililer, uranyum zenginleştirme düzeyini yüzde 60’a artırmaya yöneldi. Bu oran, bir atom bombasının geliştirilmesi için gerekli olan yüzde 90’lık orana yakın en büyük zenginleştirme oranı olarak biliniyor.
İsrail’in, saldırının arkasında olmakla suçlanmasından birkaç gün sonra İranlı yetkililer, tesise siber saldırı yapıldığına ilişkin spekülasyonlara son verdi. Yetkililer, Interpol’den 43 yaşında Reza Kerimi adlı bir İranlıyı tutuklamalarını istediklerini belirtti. Kerimi, tesisteki patlamadan sorumlu tutulurken, ayrıntıya ise yer verilmedi.
Natanz’daki ilk patlamadan bir hafta önce, geçen yaz Tahran’ın doğusunda bir askeri bölge de bir patlamayla sarsıldı. Yetkililer, patlamanın hassas Parçin üssünün eteklerindeki bir platoda bir gaz tankında meydana geldiği konusunda ısrar etseler de New York Times gazetesi, o dönemde Parçin üssünün 24 km kuzeybatısında, balistik füzeler için sıvılaştırılmış yakıt gazı üretmek için kullanılan, Ajeer tesisindeki bir dizi tünelde meydana gelen patlamanın uydu görüntülerini yayınladı.
Natanz tesisindeki birinci ve ikinci patlamalar arasında, Kasım ayı sonlarında Tahran’ın doğu banliyösünde düzenlenen silahlı saldırı, Savunma Bakanı Yardımcısı ve İran nükleer programının askeri ve güvenlik boyutlarından sorumlu Muhsin Fahrizade’yi hedef aldı. İranlı yetkililer, İsrail’i saldırının arkasında olmakla suçladı. Ancak İstihbarat Bakanlığı ve paralel birim olan Devrim Muhafızları İstihbaratı arasındaki çelişkili hikayeler, İran’da bir güvenlik ihlali olasılığı hakkında soru işaretlerine yol açtı.
Geçen Şubat ayında İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, bir silahlı kuvvetler unsurunun Fahrizade suikastının hazırlıklarına katıldığını belirtti. “Silahlı Kuvvetlerin alanında istihbarat faaliyeti yürütemeyiz” diyen Alevi, kazadan birkaç gün önce ekibinin suikast yerine dair bilgi verdiğini, ancak zamanını bilmediklerini de ifade etti. Öte yandan İran Genelkurmay Başkanlığı, Alevi’nin açıklamalarını eleştirerek, suçlunun ‘yıllar önce askeri eğitimden uzaklaştırılmış bir asker’ olduğunu savundu.
İkinci Natanz saldırısı sonrasında ise İstihbarat Bakanlığı ve ülkenin en hassas bölgelerinin çoğunluğunu koruyan Devrim Muhafızları istihbarat birimi söylemleri yenilendi.
Yürütme Konseyi Genel Sekreteri ve Devrim Muhafızları’nın lideri Muhsin Rızai, güvenlik birimlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Ayrıca Tahran’ın yaklaşık üç yıl boyunca inkar etmesi sonrasında Rızai, ilk kez İsrail’in İran’ın nükleer arşivini ele geçirdiğini itiraf etti.
Hükümet tarafından İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri, nükleer tesisleri koruma görevindeki birimleri ‘düşman eylemlerine karşı koymaya ve bu konuda başarısız olanları sorumlu tutmaya’ çağırdı. Aynı şekilde tesisleri korumak için harcanmakta olan ‘kaynaklar’ konusunda şeffaflık çağrısında bulundu.
İran Ordu Koordinatörü Tuğamiral Habibullah Seyyari de ülkesinin ‘düşmanın her adımına karşı uygun şekilde cevap vereceğini’ söyledi. Seyyari, bu adımın, tehditleri ülkeden uzak tutacak ve sürdürülebilir güvenliğe katkı sağlayacak caydırıcı yeteneklerden biri olduğunu vurguladı.
Seyyari, Eylül 1980’de İran ve Irak arasındaki Birinci Körfez Savaşı’nın başlamasından önce ordunun ‘ayrılıkçı gruplarla’ mücadeledeki rolüne işaret etti.
Seyyari, 1979- 1983 yıllarında İran silahlı kuvvetleri ve Kürt partiler arasında, ülkenin batısındaki Kürt şehirlerinde yaşanan silahlı çatışmalara dikkati çekti. Çatışmalarda, her iki taraftan da ölü sayısının 10 bin ve siyasi idamın da yaklaşık bin 200 olduğu tahmin ediliyor. 30 Mayıs 1979 tarihinde Ahvaz bölgesinin güneybatısındaki Hürremşehr’de 70’den fazla kişinin öldüğü ve 400'den fazla kişinin yaralandığı protestoları bastırmakla Deniz Piyadeleri sorumluydu.



Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)
TT

Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)

İran'ın kuzeybatısında pazartesi günü meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte hayatını kaybettiği açıklanan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tahran'ın İsrail ve Batı karşıtı politikalarının ateşli bir savunucusuydu.

Reisi, 60 yaşındaki Abdullahiyan’ı Ağustos 2021'de atadı.

2013'ten 2021'e kadar bu görevi yürüten Muhammed Cevad Zarif'in yerine geçmek gibi zor bir görevi vardı; Zarif, önde gelen aktif bir diplomat, akıcı bir İngilizce konuşan, uluslararası çevrelerde tanınan bir yüz ve İran'ın dış politikasını yöneten deneyimli bir isimdi.

İran devlet televizyonu Emir Abdullahiyan'ı, Tahran tarafından yönetilen ve Lübnan Hizbullah'ı, Filistinli Hamas ile İslami Cihad hareketleri ve Iraklı silahlı gruplar gibi İran'ın ezeli düşmanı İsrail karşıtı grupların yer aldığı "Direniş Ekseni'nden üst düzey bir diplomat" olarak tanıttı.

Emir Abdullahiyan atandığı gün yaptığı açıklamada, bu grupların "İran'ın müttefikleri" olduğunu ve "onları güçlendirmenin hükümetin gündeminde olduğunu" söyledi.

Kapsamlı geziler

Ekim 2023'te İsrail ile Hamas arasında Gazze'de savaşın başlamasından beri bölgeye yaptığı ziyaretleri yoğunlaştırdı. Tahran, İsrail'e karşı Filistin hareketini ve savaşın çıkmasına yol açan 7 Ekim 2023 operasyonuna desteğini gizlemedi, ancak aynı zamanda bu operasyonun içinde yer almadığını da vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)

Geçtiğimiz nisan ayında, Tahran'ın Yahudi devletini sorumlu tuttuğu ve Şam'daki İran konsolosluk binasını yerle bir eden hava saldırısına karşılık olarak, İran'ın İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyle gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırıyı savundu.

İran'ın tepkisinin "meşru savunma ve uluslararası hukuk çerçevesinde" gerçekleştirildiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan daha sonra İsrail'in İran'ın orta kesimindeki İsfahan eyaletine bir misilleme amaçlı saldırı düzenlediğine dair haberleri "çocuk oyuncağı" diyerek küçümsedi.

İzolasyonun Azaltılması

Mesleki kariyeri boyunca Devrim Muhafızları ile olan yakın ilişkileriyle tanınan Emir Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü'nün komutanı ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan kariyeri boyunca Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu Kudüs Gücü'nün komutanı olan ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan, üç yıl boyunca İran'ın uluslararası sahnedeki izolasyonunu azaltmak ve ABD yaptırımlarının ülkesinin ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin'in himayesindeki bir anlaşma çerçevesinde Mart 2023'te Suudi Arabistan ile uzlaşmaya varılmasına yol açan süreçte kilit bir figür olmasa da İran'ın Arap komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinde rol oynadı.

1964 yılında Tahran'ın doğusundaki Damgan şehrinde doğan Abdullahiyan, 1991 yılında Tahran Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

1997-2001 yılları arasında Irak'ta ve 2007-2010 yılları arasında ise Bahreyn'de görev yaptı.

2011'den bu yana Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevinde, Ali Ekber Salihi (Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ikinci hükümetinde) ve Zarif (Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilk hükümetinde) gibi iki farklı bakanla çalıştı.

Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri) Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri)

Ancak 2016 yılında Zarif onu görevden aldı. Bu hareket muhafazakârlar tarafından, Ruhani ve bakanına yönelik büyük eleştiriler yapılmasına neden oldu.

ISNA'ya göre daha sonra Umman Büyükelçiliği görevini reddetti ve 2021 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelmeden önce, Meclis Başkanı'nın uluslararası işlerden sorumlu özel yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

Emir Abdullahiyan, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan 2015 anlaşmasının çökmesinin ardından, Washington'un 2018'de eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan çekilmesi sonrasında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına dahil oldu.