Sudan’da Homo erectus dönemine ait 700 bin yıllık taş aletler bulundu

“Homo erectus” döneminden taş aletler
“Homo erectus” döneminden taş aletler
TT

Sudan’da Homo erectus dönemine ait 700 bin yıllık taş aletler bulundu

“Homo erectus” döneminden taş aletler
“Homo erectus” döneminden taş aletler

Arkeologlar Sudan’ın kuzeyinde yaşayan ve şu anki Atbara şehrinin 70 km doğusunda bulunan 'Homo erectus' dönemine ait taş aletler bulunduğunu bildirdi. Tarihi kaynaklar aletlerin 700 bin yıldan daha eski olduğunu teyit etti.
Homo erectus iki ayağı üzerinde yürüyen insanlar olarak biliniyor. İlk buz devri döneminde yaşamış kadim bir insan ırkı olan homo erectus takriben 2 milyon sene önce var olmuş bir topluluk. Arkeolojik kazılar homo erectusların düz yüzlü çıkık burunlu olduklarını şimdiki insan yürüyüşü gibi yürüdüklerini ve vücutlarının dağınık şekilde kıllı olduğunu ortaya çıkardı.
Arkeoloji alanında uzman 'Heritage Daily' sitesine göre Nil’in doğusundaki Sahra çölünde yapılan altın araştırmaları yeni bir maden keşfiyle sonuçlandı ve bu keşif neticesinde arkeologlar madenin tabakalarını incelerken içerisinde kesici kenarlara sahip büyük ve eski taş aletlere rastladılar.
Yine siteye göre, Arkeologlar keşfedilen bölgenin “taş aletlerinin üretimi için bir atölye” olduğunu düşünüyorlar ve buna delil olarak taş aletlerin yapımı esnasında parçalanmış olduğu kuvvetle muhtemel olan taş parçalarını gösteriyorlar. Aletlerin üzerlerini örten toprak ve kum katmanları, mekandan yayılan termal ışınları ölçerek, taşlarda ve toprakta bulunan enerjiden yayılan ışık miktarını saptayarak tarih elde eden optik uyarmalı lüminesans yöntemi kullanılmak suretiyle incelenmiş ve toprak tabakanın 390 bin yıllık olduğu ortaya çıkmıştır.
Heritage Daily,  Wroclaw Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nden bir profesörün sözlerini şu şekilde yazdı:   “Alet yapımında kullanılan yönteme bakıldığında alandaki en alt tabaka doğal olarak en eski olandır ve 700 bin yıldan eski olması hatta 1 milyon yıllık olması muhtemeldir.”
Araştırmacılar homo erectus’un Afrika’dan Dünyanın diğer bölgelerine göç ettiğini ve bu sürecin dünyanın çeşitli bölgelerine yayılan akıllı –modern- insanın (homo sapiens) evrimindeki bir basamak olduğunu düşünüyorlar. Arkeologlar ise Sudan’ın kuzeyinde keşfedilen bu bölgenin alet üretimi konusunda Mısır ve Sudan içerisinde bulunan en eski örnek olduğuna inanıyorlar. Bu insanın kökeni hakkında yapılan araştırmaların ortaya koyduğu kronoloji tarafından destekleniyor.



Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

TT

Bilim insanları düzenli tüketimle ömrü uzatan besinleri açıkladı

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Her gün çay, kırmızı orman meyveleri, elma, portakal veya üzümlere yer veren bir beslenme biçimi, erken ölüm riskini azaltabilir ve uzun yaşamı destekleyebilir.

Hakemli dergi Nature Food'da yayımlanan yeni bir araştırmada, flavonoid moleküller açısından zengin olan çeşitli gıdalar tüketen kişilerde kronik sağlık sorunları görülme riskinin daha düşük, uzun yaşama potansiyelininse daha yüksek olabileceği sonucuna varıldı.

Queen's Belfast Üniversitesi'nden isimlerin de aralarında olduğu bilim insanları çay, kırmızı orman meyveleri, bitter çikolata ve elma gibi flavonoid içeren gıdaları tüketmenin tip 2 diyabet, kanser, kalp ve nörolojik hastalıklar gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önleyebileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Aedín Cassidy, "Birçok yiyecek ve içecekte doğal şekilde yer alan güçlü biyoaktif maddeler olan flavonoidlerin beslenme yoluyla alınmasının kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların görülme riskini azaltabileceğini uzun zamandır biliyoruz" diye açıklıyor.

Ayrıca laboratuvar verileri ve klinik çalışmalardan farklı flavonoidlerin farklı şekillerde etki ettiğini, bazılarının tansiyonu iyileştirdiğini, diğerlerinin kolesterol seviyelerini düşürdüğünü ve iltihaplanmayı azalttığını da biliyoruz.

Flavonoid molekülleri yaban mersini, çilek, portakal, elma, üzümün yanı sıra çay, kırmızı şarap ve bitter çikolatada dahi bol miktarda bulunuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Benjamin Parmenter, "Günde yaklaşık 500 mg flavonoid alımı, herhangi bir nedenden ölüm riskinde yüzde 16, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve solunum yolu hastalıkları riskinde yüzde 10 azalmayla ilişkilendirildi" diyor.

Bu, aşağı yukarı iki fincan çay içerek tüketilen flavonoid miktarına eşit.

40 ila 70 yaşındaki en az 120 bin kişiyi 10 yıldan uzun süre boyunca izleyen bu çalışma, sadece yüksek miktarda flavonoid tüketmenin ötesinde, flavonoidlerin çeşitli kaynaklardan alınmasının faydalarını vurgulayan ilk çalışma.

Bulgular, daha fazla flavonoid içeren gıdaları bunları daha da çeşitlendirerek tüketmenin, tek bir kaynaktan tüketmeye kıyasla sağlık sorunlarını azaltmakta daha iyi olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, renk çeşitliliğine sahip gıdalar tüketmenin sağlığı korumada paha biçilmez olduğu yönündeki yaygın inanışla da örtüşüyor.

Çalışmanın yazarı Tilman Kuhn, "Flavonoid açısından zengin olanlar da dahil çeşitli renklerde meyve ve sebze tüketmek, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için ihtiyaç duyulan vitamin ve besinleri alma ihtimalini artırıyor" diyor.

Dr. Cassidy, "Sonuçlar, net bir halk sağlığı mesajı veriyor" ifadelerini kullanıyor. 

Örneğin daha fazla çay içmek ve daha fazla çilek ve elma yemek gibi basit ve uygulanabilir beslenme değişikliklerinin, flavonoid açısından zengin gıdaların çeşitliliğini ve tüketimini artırmaya katkı sağlayarak uzun vadede sağlığı iyileştirme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news