Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas: Kudüs olmadan seçim yapmayacağız

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
TT

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas: Kudüs olmadan seçim yapmayacağız

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, dün akşam saatlerde yaptığı açıklamada, ‘Kudüs'teki Filistin halkının seçimlere katılımı güvence altına alınıncaya dek’ seçimleri erteleme kararı aldıklarını bildirdi.
Filistin yönetimince Ramallah'ta düzenlenen toplantı sonrası konuşan Abbas, “Seçimler, Kudüs dahil tüm Filistin topraklarını kapsamalıdır. Ulusal birliği ve barışçıl halk direnişini destekleme yönünde çalışmaya devam edeceğiz. Uluslararası toplumu, saldırgan uygulamalarını durdurması için İsrail üzerinde baskı kurmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Abbas, ulusal birlik hükümeti kurma ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) destekleme yönünde çalışmalar yapılacağını da vurguladı.

 


Küresel iş dünyası yarın Davos'tan Riyad'a taşınıyor

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına binden fazla dünya lideri katılıyor. (SPA)
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına binden fazla dünya lideri katılıyor. (SPA)
TT

Küresel iş dünyası yarın Davos'tan Riyad'a taşınıyor

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına binden fazla dünya lideri katılıyor. (SPA)
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına binden fazla dünya lideri katılıyor. (SPA)

Küresel ekonomi camiası elli yılı aşkın bir süre sonra ilk kez Davos'tan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın himayesinde Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısına ev sahipliği yapacak olan Riyad'a taşınıyor.

Bu özel toplantı, aralarında devlet başkanları, kamu ve özel sektör liderleri, uluslararası kuruluşlar, akademi ve sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin de bulunduğu binden fazla dünya liderini, dünyanın en acil küresel sorunlarını ele almak üzere bir araya getirecek.

Toplantı, sekizinci yılında Vizyon 2030 yıllık raporunun yayınlanmasından üç gün sonra ve Suudi Arabistan’ın çeşitli düzeylerdeki büyük kalkınma başarılarını vurgulayan 25 Nisan 2016'daki Vizyon 2030 lansmanının yıldönümünde gerçekleşiyor. Yolculuğunun orta noktasında Suudi Arabistan, girişimlerinin yüzde 87'sinin tamamlanması ya da yolunda gitmesi ile program temel performans göstergelerinin yüzde 81'inin yıllık hedeflerini tutturmasıyla hedeflerine daha hızlı bir şekilde ulaştı.

Bu özel toplantı, katılımcıların ekonomik dönüşüm stratejisindeki ilerleme ve yabancı yatırım konusunda iş ortamı hakkında bilgi edinmeleri için bir fırsat olacak.

Toplantı gündemi üç temel başlığa odaklanıyor:

- Refaha ulaşarak ve toplumları geliştirerek uluslararası iş birliği yapılması, kapsayıcı büyümenin desteklenmesi, ekonomik zorluklarla mücadele edebilecek kurumların oluşturulması, temel konulara ilişkin uluslararası iş birliği yoluyla kapsayıcı büyümeyi desteklemek için gereken yeterliliklere sahip daha güçlü kurumlar oluşturulması, hükümetler, özel sektör ve çeşitli kuruluşlar arasında daha fazla iletişim köprüsü kurulması ve bu köprülerin kullanımının geliştirilmesi, Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve yaşamın çeşitli yönlerinin kalitesi üzerindeki etkisinin artırılması, öncelikli odağı insani kalkınma olan toplumlar yaratılması ve uluslararası kuruluşlara olan güvenin yeniden inşa edilmesi.

- Yatırımların yerel, bölgesel ve küresel olarak çeşitli düzeylerde müreffeh bir büyüme elde etmeye yönlendirilmesini sağlayarak gelişmenin önünün açılması, ticaret ağlarının çeşitlendirilmesi, ekonomik toparlanmayı teşvik edecek yatırımlar yapılması, uzun vadeli sürdürülebilirliğin sağlanması, uluslararası toplumların büyüme ihtiyaçlarına ve gelecekteki işgücü piyasası gereksinimlerine ayak uydurulması, endüstriyel büyümeyi teşvik eden ve karbon emisyonlarını azaltan sürdürülebilir ekonomik modellerin geliştirilmesi, dünya ülkelerinde ekonomik büyüme için kapsamlı ve sürdürülebilir yollar sağlanması.

- Güvenli ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için küresel kaynaklar arasında ideal dengeyi sağlayarak kalkınma yollarının açılması, enerji kullanımının verimliliğinin iki katına çıkarılması, uluslararası ekonomik ilerleme sağlamak için yatırım fırsatlarının artırılması, pratik ve kapsamlı bir enerji dönüşümüne doğru ilerleme kaydedilmesi, enerji alanlarında dönüştürücü inovasyon ve ortak yatırımların desteklenmesi.

WEF Genel Direktörü Saadia Zahidi, LinkedIn hesabından yaptığı açıklamada, “Herkes için kapsayıcı, yenilikçi, sürdürülebilir ve dirençli büyümenin canlandırılmasına odaklanılacak. Genel olarak ekonomik görünüm bir yıl öncesine göre daha umut verici. Ancak halen tarihsel olarak düşük büyüme seviyelerine doğru ilerliyoruz. Bu ise küresel eşitsizliği ve aşırı yoksulluğu azaltma konusunda onlarca yıldır kaydedilen ilerlemeyi geri alma tehdidi yaratıyor. Düşüşü önlemek için ekonomik büyüme motorunu yeniden çalıştırmalıyız” ifadelerini kullandı.

Açık Ekonomik Forum

Özel toplantı kapsamında WEF, Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanlığı ile iş birliği içinde, çevresel sorunlar, sanatın toplumdaki rolü, günümüz girişimciliği, dijital para birimleri, yapay zekâ, akıllı şehirler ve ruh sağlığı gibi birçok konuda düşünce liderleri ve geniş halk kitleleri arasında diyaloğu kolaylaştırmak amacıyla açık bir foruma ev sahipliği yapacak. Etkinlik öğrencilere, girişimcilere, genç profesyonellere ve genel kamuoyuna bu kritik konuları müzakere etme fırsatı sunacak.

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim etkinliğe ev sahipliği yapmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Vizyon 2030 kapsamında Riyad; düşünce liderliği, eylem ve çözümler için küresel bir başkent, yenilikçilik, girişimcilik ve sürdürülebilir kalkınma için küresel bir merkez haline gelmiştir. Düşünce liderlerini ve girişimcileri ağırlamak ve onları geleceğe yönelik konularda halkla etkileşim kurmak üzere bir araya getirmek için sabırsızlanıyoruz. Riyad yenilikçilik, girişimcilik ve sürdürülebilir kalkınma için küresel bir odak noktası olarak benzersiz bir konuma sahip.”

WEF İsviçre Halkla İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Başkanı Michele Mishler ise “Suudi Arabistan'ın Açık Ekonomik Forum oturumlarına katılımı farklı bakış açılarının sergilenmesine, küresel diyaloğun zenginleştirilmesine, herkes için daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek konusunda kolektif çözümler üretilmesine katkıda bulunuyor” ifadelerini kullandı.


Texas, Filistin yanlısı göstericilere yönelik suçlamaları düşürdü ve polisi eleştirdi

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
TT

Texas, Filistin yanlısı göstericilere yönelik suçlamaları düşürdü ve polisi eleştirdi

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)

Teksas'taki yetkililer, bu hafta Teksas Üniversitesi'ndeki protestolar sırasında tutuklanan bir grup Filistin yanlısı göstericiye yönelik suçlamaları düşürdü. Newsweek dergisine göre bu adım, tutuklama gerekçelerine ilişkin yazılı ifadelerin tahrif edildiği yönündeki suçlamaların ardından geldi.

Gazze yanlısı gösteriler Amerikan üniversitelerinde yayılıyor

Austin American-Statesman gazetesi dün (Cuma) Travis İlçesi Bölge Savcısı Delia Garza'nın, avukatların tutuklamaların dayandığı yazılı ifadelerde eksiklikler tespit etmesi üzerine 50'den fazla göstericiye yönelik suçlamaların düşürüldüğünü açıkladığını bildirdi.

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik çatıştı  (AP)

Bölge savcısı Noha Al-Zuhri'ye göre güvenlik görevlileri, çeşitli yazılı ifadeleri kes yapıştır yaparak göstericilerin tutuklanmasına sebep oldu. Savcı, "İşlerin olması gerektiği gibi prosedüre uygun olmadığını" belirtti.

Üniversite ise kampüsün güvenliğini sağlamak ve yasa dışı eylemleri önlemek için yardım istediğini vurgulayarak, güvenlik müdahalesini kınadı.

Bu bağlamda Filistin Dayanışma Komitesi'nin kampüste etkinlik düzenleme planlarını yayınlaması ise üniversite çevrelerinde tartışma ve gerilime yol açtı.

Bu haftanın başlarında, Texas Üniversitesi Kampüsünde düzenlenen Filistin yanlısı protesto gösterisi sırasında çok sayıda öğrenci tutuklanmıştı.

Austin'deki Texas Üniversitesi, Columbia Üniversitesi ve Northwestern Üniversitesi gibi birden fazla üniversite kampüslerinde Filistin yanlısı protesto gösterileri yaygınlaştı.


Gazzeliler "güvensiz" su içiyor, hastalık ve salgın hastalıkların yayılma riski artıyor

Gazze Şeridi'ndeki ciddi kıtlık ortamında su doldurmaya çalışan Filistinlilere bakan çocuk (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki ciddi kıtlık ortamında su doldurmaya çalışan Filistinlilere bakan çocuk (Reuters)
TT

Gazzeliler "güvensiz" su içiyor, hastalık ve salgın hastalıkların yayılma riski artıyor

Gazze Şeridi'ndeki ciddi kıtlık ortamında su doldurmaya çalışan Filistinlilere bakan çocuk (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki ciddi kıtlık ortamında su doldurmaya çalışan Filistinlilere bakan çocuk (Reuters)

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, içme suyunun test edilememesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm vatandaşların güvenli olmayan su içtiğini duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre Sağlık Bakanlığı Telegram'da yaptığı açıklamada: "Halk sağlığı laboratuvarının kapatılması, içme suyunun incelenememesi ve içme suyunun klorlama yoluyla arıtılması için klor veya alternatifinin kullanılmasına izin verilmemesiyle birlikte tüm vatandaşlar, Gazze Şeridi'nde güvensiz su içiyorlar ve hayatlarını tehlikeye atıyorlar" ifadeleri yer aldı.

Bakanlık, yüksek sıcaklıklar nedeniyle kanalizasyon taşması, sokaklarda ve yerinden edilenlerin çadırları arasında atıklerın birikmesi, sürüngen ve böceklerin yayılması sonucu birçok hastalık ve salgın hastalığın yayılacağı uyarısında bulundu.

Bakanlık, konunun bir "sağlık felaketi" tehlikesi taşıdığını belirterek, ilgili tüm uluslararası ve insani kurumlara "gerekli ve hızlı bir şekilde müdahale etme" çağrısında bulundu.

Filistin Su Kurumu geçen ay, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayanların susuzluktan ölme riskiyle karşı karşıya olduğu ve tuzlu su içmenin salgın hastalık oranlarını artırdığı konusunda uyarmıştı. Mevcut su yüzdesi "orta ve güney valiliklerde, saldırı öncesindekinin yüzde 15-20'sinden daha az" olduğu belirtilirken, Gazze Şeridi'nin kuzey vilayetlerinde ise neredeyse yok sayılıyor.”


Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor
TT

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş Meteoroloji Departmanından Md. Bazlur Rashid, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkedeki sıcaklık dalgasının 27 gündür devam ettiğini ve ay sonuna kadar sürmesinin beklendiğini belirtti.

Rashid, 1948'den bu yana mevcut verilere göre, bu ay bir yıl içinde en uzun süre devam eden sıcak hava dalgası rekorunun kırıldığını ifade etti.

Böyle bir durumun en son 25 gün süren sıcaklık dalgasıyla 2014'te yaşandığını aktaran Rashid, "İklim değişikliği, aşırı hava koşullarının başlıca nedenleri arasında yer alıyor." değerlendirmesini yaptı.

Bangladeş'te ilk olarak bu yıl ülkenin neredeyse yüzde 75'inde sıcaklık dalgaları yaşanmış, nisan ayının ikinci haftasında aşırı sıcaklar nedeniyle bir hafta eğitim öğretime ara verilmek zorunda kalmıştı.


İspanyol sanatçılar ve aydınlar Filistin'e destek için bir araya geldi

TT

İspanyol sanatçılar ve aydınlar Filistin'e destek için bir araya geldi

Reina Sofia Müzesi önündeki meydanda toplanan, aralarında sanatçılar ve aydınların da bulunduğu kalabalık, "İsrail'in kendisini savunma ve güvenliğini koruma hakkının olmasına rağmen bunun hiçbir zaman Gazzelilere yapılan soykırımı haklı çıkarmayacağı" mesajını verdi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından ilk 29 Ekim 2023'te "Ne terörizm ne soykırım" başlığıyla yayımlanan manifestoya dünyanın dört bir yanından destek geldiğini vurgulayan İspanyol yetkililer, şimdiye kadar 34 ülkeden 12 binden fazla kişinin manifestonun altına imza attığını duyurdu.

Yetkililer, bu manifestoya yönetmen Pedro Almodovar, sinema sanatçısı Alba Flores, Vicky Pena, Luis Tosar, Miguel Cuerdo, müzisyen Joan Manuel Serrat, Amaral, Toni Zenet, ressam Luis Gordillo, tiyatro yönetmeni Lluis Pasqual, moda tasarımcısı Javier Mariscal gibi tanınmış isimlerin de imza attığını belirtti.

Madrid'deki eylemde yönetmen Almodovar'ın "Gazze'de ateşkes için eylem yapma kültürünü kesinlikle destekliyorum. Bu soykırım savaşını bir an önce durdurmak zorundayız. Ne terör ne soykırım." ifadelerini kullandığı mesajı paylaşıldı.

Ayrıca müzisyen Zanet'in de şu mesajı okundu:

"Filistin halkı yeryüzünden siliniyor, yok ediliyor. Biraz anlayış ve destek rica ediyorum. İlk sebep savaşı durdurmaktı, artık bu anlamsız, tamamen saçma soykırımı durdurmalıyız. Filistin devleti fikrini destekliyorum."

Manifestoda "Derhal ateşkes ilan edilmesi için diplomatik kanalların güçlendirilmesi ve uluslararası baskının artırılması, uluslararası yasallığa, BM ve Avrupa Birliği (AB) kararlarına, iki devletli çözüme dayalı bir barış anlaşması için çalışılması ve Filistin devletinin tanınması" önerildi.


İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı
TT

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

Asya, Avrupa, Güney Amerika, Afrika dahil 7 kıta ve 75 ülkeden 600'e yakın parlamenterin katıldığı, 5. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı'nın açılış oturumu, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul'da bir otelde yapıldı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Faslı milletvekili ve Afrika Parlamentosu üyesi Abdel Samad Haikar ve konferansın düzenli katılımcısı Eski Alman milletvekili Cemal Karslı, konferansa ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Töre, bu konferansın Gazze'deki zulmü, Kudüs'ü dile getirmek için yapıldığını belirterek "1967'den beri Filistinliler işgal altındadır, zulüm çekiyorlar ve maalesef medeni dediğimiz ülkeler de seyirci kalıyor hatta İsrail'e destek veriyor. 'Dünya beşten büyüktür' sözü, çok gerçekçi bir ifade olmuştur." diye konuştu.

Avrupa ülkelerinin İsrail'e desteği ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarına sessiz kalmasına tepki gösteren Töre, "Yine dünya maalesef Avrupa'dan daha büyüktür. Medeni dediğimiz Avrupa ülkeleri de katil İsrail'in yanında yer alıyorlar, İsrail kasaplarının yanında yer alıyorlar." ifadelerini kullandı.

Töre, bu nedenle Türkiye'nin liderliğinde bunu yeniden gündeme getirmenin ve Müslüman ve Müslüman olmayan ülkeden de parlamenterlerin burada toplanmasının güzel olduğunu belirterek TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a teşekkür etti.

Töre, "Bu zulüm bitecek. İnsanlar inşallah hürriyete, özgürlüğe kavuşacak Filistin'de ama insanlık çok utanmıştır. Bu zulümden, bu vahşetten dünya insanlığı çok utanmıştır ama insanlığını kaybeden medeni ülkeler vardır. Bu da bir kere daha orta yere çıkmıştır." dedi.

Türkiye'nin İsrail'in Gazze'ye saldırılarını sona erdirme çabalarına da değinen Töre, şunları kaydetti:

"Maalesef dünyada sessizlik devam ediyor. Uzun vadeli bir milli mücadele şekline dönüştü bu iş. Zaten Türkiye, İslam ülkelerinin daima liderliğini üstlenmiş bir ülkeydi. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini çok önemsiyoruz. İnşallah Recep Tayyip Erdoğan başaracaktır. Filistin halkı zulümden kurtulacaktır. İnşallah katliamlar son bulacaktır Gazzelilere karşı. Batı dünyasını bir kere daha kınıyoruz. Katil İsrail’i lanetliyoruz."

"Bu konferansın suçlu üzerinde siyasi baskıya yol açacağını umuyoruz"

Faslı milletvekili ve Afrika Parlamentosu üyesi Abdel Samad Haikar da İsrail'in Gazze'ye saldırılarında çocuk ve kadınların hedef alındığını, bu nedenle uluslararası hukuk tarafından suç sayıldığını vurgulayarak bu konferansın halkların İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepkisini göstermesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.

Burada 80'e yakın ülkenin parlamentosunun bulunduğunu kaydeden Haikar, bu tür konferansların bir baskı ve ret ifadesi olduğunun altını çizdi.

Haikar, "Bu parlamenterler arası konferansın bu ülkelerdeki siyasi kararlara etkisi olacaktır ve bunun ABD ve İsrail, yani suçlu üzerinde siyasi baskıya yol açacağını da umuyoruz." dedi.

"Türkiye'nin pozisyonu diğer ülkelerin pozisyonlarının çok ilerisinde"

Konferansın düzenli katılımcısı eski Alman milletvekili Cemal Karslı ise Türkiye'nin Gazze konusunda onurlu duruşunun olduğunu belirterek "Bütün İslam ve Arap dünyasının Türkiye'nin duruşuna sahip olmasını ne kadar isterdim ama Türkiye'nin pozisyonu diğer ülkelerin pozisyonlarının çok ilerisinde." diye konuştu.

Bu konferansta dünyanın her yerinden temsilciler olduğunu anlatan Karslı, "Bu, Gazze'deki, Kudüs'teki, Filistin'deki halkımıza büyük bir ivme kazandırıyor. Yanınızdayız, kalbimiz sizinle. Yalnız değilsiniz." ifadelerini kullandı.

Filistin halkına seslenen Karslı, "Siz bizim bir parçamızsınız, sizin acınız bizim acımızdır ve biz biriz, dolayısıyla bu konferans gerçekten de tam zamanında geldi. Burada olduğum için çok mutluyum." ifadelerini kullandı.

Karslı, Almanya'daki yetkililerin "siyonist lobiden" korktuğu için İsrail'e sesini yükseltemediğini belirterek "Ne yazık ki Almanya hem Filistinlilere baskı yaparken hem de başlı başına suça destek verirken kendi Nazi tarihinin acısını çekiyor, kendi Nazi tarihini silmek istiyor." değerlendirmesini yaptı.

Siyasetçilerin medyadan korktuğunu vurgulayan Karslı, "Ne yazık ki medyanın kimin elinde olduğunu biliyoruz ve bu nedenle Alman toplumu, Alman siyasetçiler ve Alman karar vericiler siyonist lobinin önünde eğiliyor." dedi.


Libya krizi ABD’li Khoury tarafından çözülebilir mi?

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)
TT

Libya krizi ABD’li Khoury tarafından çözülebilir mi?

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)

Libyalılar son iki gündür, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Siyasi İşlerden Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury'nin başkent Trablus'a gelişiyle ilgili haberlerle meşgul. Ancak yine de Khoury’nin, ‘çözmek’ için geldiği krizin ‘daha karmaşık’ hale geldiğine inanıyorlar.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Khoury'yi mart ayı başında BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy'nin yardımcısı olarak atamıştı. Ancak Bathiliy'nin istifasıyla birlikte, krizin tarafları çıkmazı kırmak için ‘anlaşmayı reddetme’ tutumlarını sürdürürken, ülkedeki siyasi süreç yol ayrımında.

Stephanie Williams (Şarku’l Avsat)

Khoury, UNSMIL’deki tek ABD’li değil. Ondan önce UNSMIL'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Özel Danışmanı olarak görev yapan Stephanie Williams'ın görevi yaklaşık sekiz ayın ardından Temmuz 2022 sonunda, BM'nin ‘inanılmaz’ olarak nitelendirdiği çalışmalarından övgüyle söz ettiği bir ortamda sona erdi.

Khoury'nin misyonunun başarılı olması için gereken koşullar

Libyalı siyasi analist Farac Farkaş'a göre “Khoury, Libya krizinin karmaşıklığının boyutları hakkında bilgi sahibi. Khoury, kendisinden önceki temsilcilerin açıklamalarından da haberdar. Özellikle de Abdullah Bathiliy’in son açıklamalarını gördü. Khoury eğer elle tutulur bir şeyler başarmak istiyorsa, geçmişte ihmal edilen konulara odaklanmalı. Özellikle de krize yönelik en önemli çözüm olarak gördüğümüz güvenlik ve askeri kurumların birleştirilmesi konusunu ele almalı.”

Farkaş, Şarkul Avsat’a verdiği röportajda Libya'daki güç merkezlerinin devlet kurumları üzerinde süregelen mücadelesine dikkat çekti. Temsilciler Meclisi (TM) ile Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) başını çektiği seçim meşruiyetinden yoksun konseylerin devam etmesine neden olan bölünmeden söz eden Farkaş, şimdiye kadar bunlardan kaynaklanan beyhudeliği dile getirdi.

BM, Khoury’i Ortadoğu bölgesi de dahil olmak üzere çatışma ve çatışma sonrası durumlarda siyasi süreçleri, barış görüşmelerini ve arabuluculuğu destekleme konusunda 30 yılı aşkın deneyime sahip olduğu için bu göreve getirdi. Dolayısıyla şu soru tekrar gündeme geliyor: Khoury, 12 yılı aşkın bir zaman boyunca süregelen bu inatçı kriz duvarında gedik açabilecek mi?

Libyalılar Khoury'nin göreve getirilmesini, ‘Washington'un Libya krizine müdahil olmasının ve ABD’nin bir sonraki aşamada daha büyük rol oynayacağının kanıtı’ olarak görüyor.

Libya'daki analist ve akademisyenler, siyasi bölünmüşlük ışığında, Khoury'nin krizi çözüp çözemeyeceği konusunda görüş ayrılığına düştü. Aynı zamanda Khoury’nin ertelenmiş cumhurbaşkanlığı seçimine doğru ilerlemeyi sağlayacak bir çıkış yolu bulup bulamayacağı hususunda da görüşler farklı. Öyle ki Libya Yatırım Otoritesi'nin eski başkanı Dr. Muhsin ed-Derice yaptığı basın açıklamasında “BM Libya Özel Temsilcisi Bathiliy’in, Khoury'nin göreve başlamasının ardından istifasını sunduğunu ve Khoury’nin de bu görevi başarabileceği hususunda Libyalıları ikna edemediğini” söyledi.

Farkaş, Khoury'nin arkasındaki ABD ve belki de bazı Avrupa ülkelerinin ağırlığıyla başarılar elde edebileceğini belirtti. Ancak Farkaş’a göre Rusya-ABD-Batı çatışması, uluslararası ve bölgesel çekişmeler ve çatışan çıkarlar, Libya’da çözümün önündeki en önemli engeller arasında yer alıyor. Farkaş, “Khoury bir ABD-Rusya uzlaşısı bulmaya çalışmalı. Bu kesinlikle zor bir durum. Bunun yanı sıra, özellikle Mısır ve Türkiye arasında bölgesel bir uzlaşı sağlanmalı. Libya'yı işgal eden ve yıllardır sahneyi gasp eden mevcut yapıların süregelen hakimiyet kompleksinden nasıl çıkılacağı konusunda bu iki ülkenin vizyonları birleştirilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

Görevinden istifa eden Abdullah Bathiliy, Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile daha önce yaptığı bir görüşmede (UBH)

Bathiliy liderliğindeki UNSMIL tarafından desteklenen siyasi süreç, Libya seçimleri konusundaki görüş ayrılıklarını görüşmek üzere Büyük Beşli’nin* yaptığı toplantı davetini, her bir tarafın kendi koşullarına bağlı kalarak reddetmesinin ardından çıkmaza girdi.

Bathiliy, 16 Nisan'da BM Güvenlik Konseyi önünde yaptığı açıklamada, ihtilaflı tüm konuları çözmek için ortaya koyduğu girişimin inatçı bir dirençle, mantıksız ve kayıtsız beklentilerle karşılandığını söyledi. Tarafları sergilemiş oldukları tutumlarında inatçı olmaya iten hususun bölgesel ve küresel sahnedeki bölünme olduğunu ifade eden Bathiliy, bunun ise statükonun devamına yol açarak Libya'yı ve bölgeyi daha fazla istikrarsızlık ve güvensizliğe maruz bıraktığını belirtti.

Ancak Libyalıların çoğu, ülkelerini kurtarmak ve seçimleri gerçekleştirmek isteyen hiçbir çabaya kapıyı kapatmayacaklarını söylüyor. Libyalılar, Libya'ya gelişi henüz resmi olarak açıklanmayan Khoury’nin görevi üstlenmesini bekliyor.

Uzlaşmanın önündeki engel

Bu bağlamda, Libya'nın doğusundaki hükümete yakın bir Libyalı siyasi yetkili, krizin çözümünün UNSMIL’in ‘güvenlik ve askeri kurumları birleştirerek bölünmeyi sona erdirme’ çalışmasında yattığına inanıyor.

BM Güvenlik Konseyi'nin Libya krizinin görüşüldüğü bir önceki toplantısından (UNSMIL)

Siyasi yetkili ayrıca Khoury'nin ‘bitmemiş krizde bir atılım yapan selefi Williams gibi bölünmüş taraflar arasında arabuluculuk yapmak için ABD'nin desteğinden faydalanacağına’ inanırken, Libya Halkın Sesi Partisi Başkanı Fethi Ömer eş-Şibli, Khoury'nin krizi çözebileceği konusunda umutsuz.

BM daha önce Khoury'nin deneyimlerini sıralamış ve Irak, Lübnan, Libya, Sudan, Suriye ve Yemen'de BM bünyesinde 15 yılı aşkın bir süredir çalıştığını belirtmişti. Khoury son olarak, BM'nin Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu’nda (UNITAMS) Siyasi İşler Direktörü olarak görev yaptı.

Şibli iyimser olmamasını Khoury'nin ‘ABD politikasını ülkesinde uygulayacağına’ olan inancına bağladı.

Diğer taraftan ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, ülkedeki siyasi tarafları cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yaklaştırmak için çeşitli yollar üzerinde çalışıyor.

Farkaş, ‘ihmal edildiğini’ söylediği anayasal yola atıfta bulunarak, bunun ‘yolsuzluğun yayılmaya devam ettiği, Libya vatandaşlarının yaşam koşullarının kötüleştiği, bölünme ve parçalanmanın devam edebileceği geçiş hükümetleri üreterek uydurma çözümleri tekrarlamak’ yerine mantıklı ve uygulanabilir yasalarla parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önünü açacağını savundu.

Farkaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bayan Khoury'nin odaklanması gereken bu uzlaşılar, BM Güvenlik Konseyi'ni Libya dosyasına müdahil olan ülkelerin çıkarlarını garanti altına alacak şekilde birleştirecektir. En önemlisi de istikrarlı, yaşayabilir ve müreffeh bir devlet kurma yolunda bir adım olsa bile, Libya'nın istikrarını ve ilerlemesini sağlayacaktır.”

Libya'nın BM Daimî Temsilcisi Tahir es-Sunni, Khoury ile UNSMIL’in New York'taki merkezinde bir araya geldi. Görüşmede ikilinin siyasi sürecin karşı karşıya olduğu zorlukların yanı sıra, BM misyonunun çabalarını ve önceki dönemdeki çalışmalarının değerlendirmesini ele aldıkları ifade edildi.

*Büyük Beşli: Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala.


Suriye: Rejim bölgelerindeki güvenlik durumunun kırılganlığı

Suriye rejim güçleri (Reuters-Arşiv)
Suriye rejim güçleri (Reuters-Arşiv)
TT

Suriye: Rejim bölgelerindeki güvenlik durumunun kırılganlığı

Suriye rejim güçleri (Reuters-Arşiv)
Suriye rejim güçleri (Reuters-Arşiv)

Hayed Hayed

İsrail ile Gazze arasındaki çatışmanın kasırgası her şeyi alt üst ediyor ve önemli yerel gelişmeleri gölgede bırakıyor. Bombalı saldırılardaki son artışın daha önce az da olsa sakin olan büyük şehirleri istikrarsızlaştırdığı Suriye, belki de bunun en iyi örneği. Son bombalı saldırı, 13 Nisan'da Şam'ın Mezze bölgesinde meydana geldi ve bu, sadece 10 gün içinde Şam, Humus ve Hama'nın sahne olduğu saldırılar serisinin dördüncüsüydü.

Buna rağmen bahsi geçen hadiseler hem İsrail'in hem de İran'ın aralarındaki angajman kuralları ile caydırıcılık stratejilerinin normlarını yeniden ayarlamaya çalıştıkları karşılıklı saldırılarına dair haberlerin gölgesinde kaldığı için kimsenin dikkatini çekmeden geçip gitti. Ancak bu gelişmelere yeterince önem gösterilmemesi, bunların, rejimin kontrolü altındaki bölgelerdeki kırılgan güvenlik durumunu açığa çıkarma konusundaki önemlerini azaltmıyor.

13 Nisan'da Şam'ın Mezze semtinde park halindeki bir aracın yanına yerleştirilmiş el yapımı patlayıcı infilak etti ama herhangi bir yaralı ya da ölü sayısı bildirilmedi. Araç, İran ve Suriye rejimine sadık güvenlik görevlileri ve ordu mensupları da dahil olmak üzere pek çok önde gelen şahsiyetin yaşadığı bir bölge olan el-Huda Meydanı'ndaki restoranın yakınına park edilmişti. Dikkat çekici olan bu saldırının, konsolosluğu daha önce İsrail hava saldırısının hedefi olan İran Büyükelçiliğine iki kilometreden yakın bir mesafede meydana gelmesiydi ki bu da siviller arasında paniğin artmasına neden oldu.

4 Nisan'da Şam'ın merkezinde ve Mezze'ye bir taş atımı uzaklıkta olan Şalan mahallesinde bir patlama daha yaşandı. Kaynaklara göre bombanın elinde patlaması sonucu bir vatandaş hayatını kaybetti. Hadisenin detayları ve ölen kişinin kimliği henüz bilinmemekle birlikte, ilk raporlar, ölen kişinin kazara patladığında ya bombayı taşıyor ya da yerleştirmeye çalışıyor olabileceğini gösteriyor.

3 Nisan'da yani Şalan mahallesindeki patlamadan bir gün önce Hama'nın el-Kusur mahallesinde Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeri İnşaat Kurumu şube müdürüne ait olan ve konutunun önünde park halindeki otomobilinin yanına yerleştirilmiş el yapımı patlayıcının patlaması sonucu müdür hayatını kaybetti. Olaydan sadece birkaç saat önce ise Humus'un el-Sakan el-Şebabi mahallesinde yine bir aracın yanına yerleştirilmiş dördüncü bir el yapımı patlayıcı patladı ancak herhangi can kaybı yaşanmadı.

Ciddi olmalarına rağmen hiçbir taraf bu saldırıların sorumluluğunu üstlenmedi. Bu durum, saldırıların rejim yanlısı unsurlarla koordine edilmiş olabileceği veya söz konusu unsurların saldırıların gerçekleşmesini kolaylaştırdıkları yönündeki spekülasyonları artırdı. Zira örneğin, Hama'daki Askeri Konut Kurumu şube müdürüne düzenlenen suikastın, ifşa etmeyi amaçladığı yolsuzluk suçlamalarıyla bağlantılı olabileceğine dair söylentiler yayıldı. Bu yetkilinin tehdit mektupları aldığına ve bu mektupların onu güvende olmak için el-Kusur mahallesine taşınmaya sevk ettiğine dair haberler geldi.

"Bu saldırının, konsolosluğu İsrail hava saldırısının hedefi olan İran büyükelçiliğine iki kilometreden yakın bir mesafede gerçekleşmesi dikkatleri çekti."

Bazı kaynaklar ise güvenlik güçlerinin veya rejime bağlı askeri güçlerin nüfuzlarını artırmak amacıyla bu olaylara karışmış olabileceklerini belirtiyorlar. Bu olayların çoğunda kurbanların faillerinin bulunmaması, bu bölgelerdeki güvenlik tedbirlerinin gevşetilmesinden olumsuz etkilenen güvenlik veya askeri grupların, varlıklarını ve nüfuzlarını sürdürmek ve genişletmek amacıyla bu olayların arkasında olabileceği yönündeki spekülasyonları artırdı.

Bu hadiselerin, rejimin geçen yıl Dördüncü Tümen ile bağlantılı kontrol noktaları da dahil olmak üzere gerekli olmayan kontrol noktalarını kaldırma çabalarını yoğunlaştırmasının ardından meydana geldiğini belirtmekte fayda var. Bu nedenle kaynaklar, daha önce söz konusu kontrol noktalarından çıkar sağlayan bu grupları, kontrol noktalarının kaldırılmasını engellemek veya kaldırılanların yeniden kurulmasını sağlamak için saldırılar düzenlemekle suçluyorlar.

Rejim yanlısı güçlerin bu hadiselere doğrudan karıştığı ihtimalini tamamen göz ardı edemesek de bu tür olaylardaki artışın temel nedeni, bu güçler içindeki artan yolsuzluk olabilir. Rejimin kontrolündeki bölgelerde hızla yükselen enflasyon ve düşük maaşlar sonucu açıkça görülen yaşam koşullarındaki kötüleşme, devlet kurumlarında rüşvet ve yolsuzlukların yaygınlaşmasına yol açtı.

Rejim yanlısı güçler de bu eğilimlere karşı dirençli değil. Bazıları, kaçakçılık veya küçük suçlar gibi yasa dışı faaliyetlerde bulunabilirken, diğerleri geçimlerini sağlamak için rüşvete bağımlılar. Bu durum, siyasi eğilimleri ne olursa olsun faillerin el yapımı patlayıcılar ile Mezze, Şalan ve Kusur'da olduğu gibi yüksek güvenlikli bölgeleri hedef almaları için uygun bir ortam yarattı. Faillerin kimliği ve amaçları ne olursa olsun, bu ay meydana gelen son bombalı saldırılar dalgasının, rejimin kontrolündeki bölgelerde kötüleşen güvenlik durumuna ilişkin kasvetli bir tablo çizdiğine şüphe yok. Batılı ve Arap hükümetler, Esed'in başkent Şam da dahil olmak üzere, bu bölgelerin güvenlik ve istikrarını garanti altına alabileceğine dair her türlü yanılsamadan vazgeçmeliler.

Suriye hâlâ savaş halinde ve kalıcı barışa giden tek yol kapsamlı ve adil siyasi çözümdür. O olmadan, Suriye geneline güvensizlik ve asayişsizlik hâkim olmaya devam edecek ve herhangi bir istikrar görüntüsü olmayacaktır.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi, başkent Tahran'da düzenlenen "İran Expo 2024 Fuarı"nın açılış töreninde Uluslararası Konferans Merkezi'nde konuştu.

Konuşmasında, fuara uluslararası katılım seviyesinin ülkesine yönelik ekonomik yaptırımların etkisizliğine işaret ettiğini ifade eden Reisi, "Bu fuar ülke, bölge ve tüm dünya için ekonomik kalkınmayı teşvik ediyor. Bu fuar, İran'ın yaptırımlara karşı dayanıklı olduğunu ve yaptırımların bu ülkede hiçbir zaman başarılı olmadığını gösteriyor." dedi.

Konuşmasında, İran'ın nükleer silah üreteceğine dair endişelere de değinen Reisi, "Nükleer ve savunma sanayi dahil olmak üzere doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yoktur. Bu, Rehber'in (Hamaney) fetvasıdır." ifadelerini kullandı.

Reisi, nükleer teknolojiyi sivil amaçlarla kullandıklarını ve kullanmaya devam edeceklerini kaydetti.

İran lideri Hamaney, 2000'li yılların başında fetva çıkararak nükleer silahların geliştirilmesini veya kullanılmasını yasaklamıştı.

İsrail'in 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluğuna saldırısından sonra ülkede bazı siyasiler, Hamaney'in fetvasının değişebileceğini ve İran'ın da nükleer silah üretebileceğini iddia etmişti.

Meclis Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Üyesi ve muhafazakar Milletvekili Cevad Kerimi Kuddusi, Hamaney'in fetvasının değişmesi halinde ilk nükleer denemenin bir hafta içinde yapılacağını öne sürmüştü. İranlı vekilin paylaşımı ülke içinde de tepkilere yol açmıştı.


ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı
TT

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

Üniversite Sözcüsü Ben Johnson, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversitenin ana yerleşkesi Columbus'ta gözaltına alınan 36 kişiden 20'sinin okulla bir bağlantısının olmadığını, 16'sının öğrenci olduğunu belirtti.

Johnson, yerel bir kanala yaptığı açıklamada da üniversitede gece kamp yapma ve etkinlik düzenlemenin yasak olduğunu söyledi.

Anayasal haklarını birkaç saat boyunca kullanan göstericilere bir süre sonra dağılmaları talimatı verildiğini aktaran Johnson, "Birçok uyarının ardından ayrılmayı reddeden kişiler gözaltına alındı ve mülke izinsiz girmekle suçlandı." diye konuştu.

Ohio Eyalet Üniversitesi binalarının çatılarında konuşlanan keskin nişancıların fotoğrafları ve videoları dün sosyal medyada kısa sürede yayılmıştı.

Üniversite yönetimi, bu kişilerin eyalet güvenlik güçlerinden olduğunu açıklamıştı.

Geçen hafta, New York'taki Columbia Üniversitesi Rektörü'nün polisten kampüs bahçesinde oturma eylemi düzenleyen göstericileri tutuklamasını istemesiyle alevlenerek ABD'nin dört bir tarafındaki üniversitelere yayılan Filistin destekçisi protestolara, birçok öğretim görevlisi, profesör ve bazı siyasetçilerin destek vermesi, üniversite yönetimlerinin bu gösterileri sonlandırmasını zorlaştırıyor.