Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
TT

Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)

Sudan’daki Birleşmiş Milletler (BM) Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes, uluslararası toplumun, barış sürecinin devam etmesi ve gerçek bir demokratik dönüşüm yolunun açılması adına Sudan'a yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Perthes, UNITAMS’ın büyük görevlerde küçük rol oynadığını, herhangi bir geliştirme projesini finanse etmediğini ancak uluslararası toplumu Sudan'a yardım etmeye ve yardıma erişimi kolaylaştırmaya teşvik etmeye katkı sağladığını söyledi.
Yurt dışından gelen silahlı grupların savaşçılarını tek bir orduda birleştirmek adına ön istişareler yaptıklarını söyleyen Perthes, konunun çok hassas olduğunu ve yetkili makamların konuyla ilgili dış müdahaleye ilişkin çekinceleri olduğunu dile getirdi.
UNITAMS Başkanı açıklamasında, Etiyopya iç çatışması ve Tigray bölgesindeki çatışma sebebiyle 70 bini aşkın Etiyopyalı mültecinin Sudan’a ek yükler yüklemesine rağmen Sudan’ın BM ile mültecilere birçok yardımda bulunduğun dikkati çekti.
Perthes, UNITAMS’ın BM şartının 6. bölümden 7. bölüme dönüştürülmesine ilişkin açıklamasında, misyonun bağlamını değiştirme girişimlerine katılmayacağını belirterek, sosyal medyada açıklandığı gibi UNITAMS’ın Sudan’a müdahalesinin olmadığını, sömürgeci ve Sudan’a hakim olma gayesi taşımadığını vurguladı.

*UNITAMS, Sudan’daki geçişi desteklemek konusunda nereye vardı?
UNITAMS, Sudan hükümetinin talebi üzerine anayasa belgesinin ve barış anlaşmasının içeriğine dayanarak, seçimler dahil olmak üzere siyasi geçişe yardımcı olmak, anayasa maddelerini yeniden yazmak, bir hukuk devleti oluşturmak, barış anlaşmasını uygulamak, gelecekteki müzakerelere yardımcı olmak, barışı inşa etmek, Sudan'ın dış yardım almasını desteklemek ve yardım etmek, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonuna yardımcı olmak ve ayrıca hükümete olası teknik yardım sağlamak için geldi.

*UNITAMS’IN çalışmalarında kullandığı mekanizma ve araçlar nelerdir?
UNITAMS, hükümet, geçiş otoritesi, sivil toplum ve parti kurumları ile birlikte çalışan çok küçük bir misyon olup görevleri ise büyüktür. Şimdiye dek misyonda 50 kişi bulunuyor. Misyon, Sudan'da bulunan BM kurum ve kuruluşlarıyla entegre bir şekilde çalışır ve bu ajanslar, nüfus sayımı, seçimler ve anayasa gibi özel programların geliştirilmesi ile uygulanmasına katılır. UNITAMS devlet kurumlarında uzmanlar ve seçim komitelerinde uzmanlaşmış personel yetiştirmek, erkek ve kadın adayları eğitmek ve seçim yasasının hazırlanmasına yardımcı olmak için bir seçim yardım departmanı kuracak. Tüm bu görevler BM’nin uzman kuruluşlarıyla koordineli olarak UNITAMS tarafından yürütülecek.

*Gerçek görev boyutu nedir?
BM’deki ilgili komite tarafından tahsis edilen bütçeye göre misyonun planlanan büyüklüğü 269 çalışan olarak belirlendi. Bazı ek uzmanlardan yardım istiyoruz. Birleşmiş Milletler’deki bazı ülkeler bize bu konuda yardımcı oluyor. Misyonun boyutu ise önümüzdeki yıl tamamlanacak.

*Misyonun görevleriyle karşılaştırıldığında bu boyut az değil mi?
Elbette misyon çok küçük, geniş ve büyük görevleri var. Barışı koruma görevlilerini kapsamıyor. Sadece siyaset, insan hakları, sivillerin korunması, seçimler ve anayasa konularında uzmanlarımız var. UNITAMS projeleri finanse etmiyor. Bu onun işi değil, çünkü bunlar BM’deki bazı uzman kuruluşlar tarafından veya Sudan'a yardım etmek isteyen yabancı ülkeler tarafından uygulanan programlar.

*Görev bütçesi ne kadar?
Tahmini olarak 30 milyon dolarlık bir bütçeye sahip.

*Yeterli mi?
Asla yeterli değil ancak misyon mevcut yetenekler temelinde çalışıyor. Projeleri veya geliştirme programlarını finanse etmediği sürece, küçük bir kadro ve nispeten küçük bir bütçeyle bile etkili bir şekilde çalışabiliriz.

*UNITAMS’ın farklı birimlerle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sudan’a geldiğimizden bu yana Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Başbakan Abdullah Hamduk’un yanı sıra basın, medya, yargı, savcılık ve hatta sivil toplum kuruluşlarıyla dahi ilişkiler kurduk. İç gelişmelerde medyanın aktif ve önemli bir rolü var.  Geçiş döneminde basının sesi çok önemli.
Barış ve kalkınma için bazı üniversiteler ve merkezlerle ilişkiler kurduk. Ülkenin siyasi geçişte ilerlemesine yardımcı olmak ve normal bir ortaklık oluşturmak için bizimle işbirliği yapmak isteyen Sudanlı uzmanlar var. Ülkedeki durumu keşfetmek ve anlamak için ilişkiler kuruyoruz. Darfur, Doğu ve Cezire eyaletlerine de ziyaretler yaptık.  İçişleri Bakanlığı ve Sivilleri Koruma Ulusal Komitesi ile işbirliğine başladık.
Bütçede soruşturma, cinsel şiddetle mücadele ve sivilleri koruma gibi önemli alanlarda polisin eğitilmesi ve eğitmenlerin hazırlanması için çalışmak üzere 12'si Darfur'a gönderilen 21 polis memuru bulunuyor. Sudan polisini güçlendirmenin misyonun en önemli işlevlerinden biri olduğuna inanıyoruz, çünkü devletin gerçek rolünün sivilleri korumak olduğuna ve vatandaşları koruyan organın milisler değil ‘polis’ olduğuna inanıyoruz.

*Misyon anayasal belge ve Juba Barış Anlaşması uyarınca çatışma taraflarını ordu etrafında birleştirmek için istişarelere başladı mı?
Bu konuda ön istişareler var. Geçtiğimiz aylarda, Libya ve başka yerlerden bazı örgütlerin savaşçıları Hartum'a geldi. Darfur'daki sivilleri korumak adına ortak bir güç kurmak için tartışmalar ve atılan ilk adımlar var. Şimdiye dek misyonun bu operasyonlarla ilgili doğrudan bir rolü yok, ancak silahlı örgütlerin ve yetkililerin duyması için sesimizi yükseltiyoruz. Sesimizden başka silahımız yok.

Uluslararası toplum tarafından destekleniyorsunuz.
BMGK, Sudanlı yetkililere ve barış ortaklarına tavsiyelerde bulunuyoruz. Ancak orduların birleştirilmesi konusunun son derece hassas olduğunun ve bu konuda yetkili organların dış müdahale dedikleri şey hakkında bazı çekincelerinin olduğunun farkındayız.

*Sivil veya askeri, siyasi geçiş hakkında yetkili bileşenler arasında hazırlık ve uyum var mı?
Bu konuda, farklı bileşenler arasındaki işbirliğinin bir ‘aşk evliliğinin’ sonucu olmadığı, daha ziyade bir ‘mantık evliliğinin’ sonucu olduğu ve her iki taraf da, birinin diğeri olmadan durumları kontrol edemeyeceğini erken fark ettim. Bu nedenle, uluslararası toplum ve dış aktörlerin yardımıyla iktidarda bir ortaklık konusunda anlaştılar. Arap ülkelerindeki devrimlerin ve ayaklanmaların patlak vermesinden geçen 10 yılın ardından, bir güç ortaklığı veya demokratik değişimden ziyade daha çok iç savaşlara veya yeni otoriteye ulaşamayan çevre ülkeler sebebiyle bir deneyim mevcut. Elbette çelişkiler var ancak Sudan’daki en önemli şey komşu ülkelere ve bölgesel çevreye bu ortaklık modelini sunması. Zor olsa bile etkili yöntem kat edilebilir. Benim görevim Sudanlıların bu ortaklığı sürdürmelerine yardımcı olmak.
Şimdi denklem daha da zorlaşıyor. Bir tarafta ordu, diğer tarafta Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerindeki (ÖDBG) siviller. Artık birden fazla parti var. ÖDBG kampı içerisinde bir ‘dağılma’ yaşanmış, Juba Anlaşmasını imzalayan askeri grupların ortaklıkta üçüncü taraf olarak yer alması denklemi daha da zorlaştırmıştır. Ama aynı zamanda tüm bu bileşenlerin denkleme girmesi ve bu ortaklığı sürdürmeye devam etmesi çok önemli.

*Bazı kesimler misyonun diktatörce otoriter bir rejimin geri dönüşüne veya askeri yönetime dönüşe karşı bir garanti olduğuna inanıyor. UNITAMS Sudan’da güvenli ulaşıma ne ölçüde katkı sağlar?
UNITAMS’ın askeri güçleri yok, uluslararası bir irade veya benim iradem empoze edilemez. Taraflar arasındaki siyasi diyaloğa katkıda bulunuyoruz, görüşümü ifade etmek ve tavsiyeler vermek için sesimizi yükseltiyoruz. Bu önemli çünkü Sudan, dış, siyasi ve ekonomik ilişkilerini yeniden düzenlemek için zor ama önemli bir sürece girerek uluslararası toplumda etkili bir üye olmaya karar verdi.
BM ve UNITAMS, iç reformlar ve dış ilişkiler yoluyla Sudan'ı dış borçlardan muaf tutulmasına aktif olarak katkı sağlıyor. Siyasi geçişin devam etmesi koşuluyla henüz katılım sağlamayan tarafların da katılımıyla gerçek bir dönüşüm ve barış sürecine devam etmek için Sudan’a yardım etmeye hazırız.

*Nahda Barajı krizi ve Etiyopya’nın doğu sınırındaki gerginlikler gibi ortaya çıkan değişikler Misyon’u nasıl etkiler?
Sudan’ın jeopolitik ortamındaki değişiklikler ve Etiyopya Tigray bölgesi krizi, Sudan’ın 70 bin Etiyopyalı mülteciye ev sahipliği yapması gibi yeni yükler almasını sebep oldu. BM, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu (UNHCR) aracılığıyla büyük yardım sağladı. Sudan’da bu krize çok fazla yardımcı oldu.
Sudan ve Etiyopya arasındaki sınır anlaşmazlığı da dahil olmak üzere iç Etiyopya çatışması Sudan'ı etkiliyor. BM Özel Temsilcisi olarak bu gelişmelerden Genel Sekreter'i bilgilendirmek benim görevim. Ancak iki ülke arasındaki arabuluculukta rol oynama yetkisine sahip değilim, çünkü bu görev Genel Sekreterin yetkisi. Müdahale edersem Etiyopyalılar beni tarafsız görür.
Nahda Barajı konusunda Sudan, BM, Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği (AfB) ve ABD’den oluşan dörtlü arabuluculuğu önerdi ancak Etiyopya bu öneriye ikna olmuş gibi görünmüyor. Ancak prensip olarak BM, Sudan’ın önerisini kabul etti.

*Birleşmiş Milletler-Afrika Birliği Darfur Misyonu UNAMID'in bölgeden çekilmesi görevlerinizi ne ölçüde etkiler?
UNAMID’in UNATIMS için bir görevi yok. Kalan unsurlar ise belirli lojistik görevleri yerine getiriyorlar. Sivilleri korumada hiçbir rolleri yok, aksine sadece kendilerini koruyorlar ve kampları ve binaları yetkililere teslim etmeye başladılar. Elbette UNAMID’in çekilmesinin bir etkisi olacak. Hali hazırda misyon Sudan polisi ve güvenlik servisleri tarafından yürütülen, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için kamplardaki sivilleri koruyor. Batı Darfur eyaletindeki el Cuneyne şehri ve diğer bölgelerde çatışmalar gördük. Sivilleri korumak çok büyük bir görev ve Sudanlı resmi kurumlar için meydan okumayı temsil ediyor. UNAMID’in devam etmesi gerektiğini dileyen çok fazla fikir duydum. Ancak karar BMGK’da alındı ve geri dönülmez. Sudan hükümetinin sivilleri koruma görevini yerine getirme kapasitesinin oluşturulmasına yardımcı olmak uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Darfur’daki Sudan polisinin kabiliyetleri gerekenin altında ve bu kuvvetlerin kabiliyetlerini eğitimle inşa etmeye ihtiyaç duyuluyor. Bunun bir bölümünü yapıyoruz. Bazı Sudanlı yetkililer, UNAMID barış güçlerinin geri çekilmesinden kaynaklanan zorluğun kapsamını ve misyonun Sudanlı yetkililere teslim ettiği kamplara ne olabileceğini fark edemedi. Binaların yağmalanmasına tanıklık etti. Bunlar Sudan’ın dış imajını etkileyen meseleler.

*UNITAMS’ın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Sudan ve çeşitli misyonlar arasındaki karmaşık geçmiş nedeniyle, bazı çevrelerden ‘yeni sömürgeci’ olduğumuz veya Sudan genel valisi olduğuma dair bazı söylentiler yayıldı. Sosyal medyada bu tarz söylentileri çok görüyorum ama aldırış etmiyorum. Ben UNITAMS Başkanı ve BM ajansları koordinatörüyüm vali değilim. Silah ve barış koruma gücüm yok. En güçlü silahım sözüm ve kararlılığımdır.
Bu sürekli olarak tekrarlanan söylentiler bana yönelik değil, Sudanlı bir parti tarafından başka bir iç partiye yöneltiliyor ve aralarında futbol topu olarak UNITAMS kullanıyor. Genellikle bu tarz söylentilere cevap vermem.
Hali hazırda Sudan hükümeti ile misyonun statüsü konusunda müzakerelerin son aşamasındayız. Diplomatik bir misyonuz ve hiçbir ülkenin büyükelçisi değiliz. Birleşmiş Milletler bu tarz konularda devletlerle müzakere eder ancak bu beklenenden daha uzun sürdü. Fakat neredeyse bir anlaşmaya vardık, bir hafta içerisinde hükümetle anlaşma imzalamayı bekliyorum.

*UNITAMS’ın barış müzakerelerine katılmayan hareketlerle herhangi bir bağlantısı var mı?
Onlarla temas halindeyiz ve Juba ziyaretim sırasında Güney Sudan’daki arabulucular, barış anlaşmasını imzalamayan taraflar Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) lideri Abdulvahid Muhammed Nur ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) lideri Abdulaziz Adem el-Hulu ile görüşeceğim.

*Abdulvahid Muhammed Nur ile iletişime geçtiniz mi?
Evet, detaya girmeyeceğim ama bağlantılar var. Abdulaziz Adem el-Hulu hareketine gelince müzakereler 24 Mayıs’ta başlayacak. UNITAMS müzakereyi kolaylaştırıcı taraf olarak hazır bulunacak. Arabulucular ve hareketle müzakere masasına katkımızın ayrıntılarını ele alacağız.

*Paris’te yapılacak olan Sudan Ortaklık Konferansı’nda UNITAMS’ın bir rolü olacak mı?
UNITAMS konferansa katılacak ve BM Genel Sekreteri bir konuşma yapacak. Hükümete ve bazı özel sektörlere tavsiyelerde bulunduk.

*UNITAMS’ın 6 ıncı bölümden 7 inci bölüme geçmesi olasılığı var mı, bu hangi koşullarda yapılabilir?
Birkaç sebepten ötürü olmayacak. Ev sahibi ülke bunu istemiyor ve bu konudaki herhangi bir taslak kararın Güvenlik Konseyi'nde beş daimi üyenin onayını alması gerekiyor. UNITAMS’ın misyonunu değiştirme girişimlerine katılmayacağım. Çünkü ben 2524 sayılı kararın metnine uygun olarak Sudan’a yardım adına özel bir siyasi görev için geldim. Sudanlıların iradesine karşı gelen bir misyon değil. Bunun olmayacağına eminim.



Ukrayna Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr: “Ukrayna'yı desteklemek hayır işi değil”

Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr.
Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr.
TT

Ukrayna Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr: “Ukrayna'yı desteklemek hayır işi değil”

Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr.
Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr.

Ahmed Mahir

Ukrayna Parlamentosu (Verkhovna Rada) Dışişleri ve Parlamento İlişkileri Komitesi Başkanı Merezhko Oleksandr, Majalla'ya özel açıklamalarda bulundu. Oleksandr röportajında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının üçüncü yılına girerken bir çıkmazda olunup olunmadığı konusuna değindi.

Oleksandr, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de bizimle yaptığı röportajda, Rusya'nın stratejik bir yenilgiye uğradığı yönündeki görüşünü savundu. Savaşa adil ve eşitlikçi bir çözüm olduğuna dair inancına ve ülkesindeki mali yolsuzluğun kronikleşip kronikleşmediğine dair açıklamada bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre Kiev Üniversitesi ve Pensilvanya'daki (ABD) Dickinson Üniversitesi Hukuk Fakültesi de dahil olmak üzere Batı'daki birçok akademik kurumda uluslararası hukuk profesörü olarak görev yapan Oleksandr röportajda, uluslararası arenada yaşanan gelişmelerden Ukrayna-Rusya savaşına kadar birçok başlıkta soruları yanıtladı:
-Son aylarda her iki tarafın da anlamlı kazanımlar elde edemediği bu savaşın bundan sonraki aşaması ne olacak?
Bu savaş iki aşamaya ayrılabilir. İlk aşamada çatışma iki farklı merhalede gelişti. Başlangıçta Rusya, Kiev'i üç gün içinde ele geçirmek üzere bir yıldırım saldırısı başlatmayı ve ardından yaklaşık bir ay içinde Ukrayna'nın çoğunu tamamen işgal etmeyi denedi, ancak başarısız oldu. Şu an, acımasız bir yıpratma savaşıyla karakterize edilen çatışmanın ikinci aşamasındayız. Artık asıl mesele dayanıklılık: Yani hangi tarafın çabalarını daha uzun sürdürebileceği. Zafer müttefiklerimizin, direnişin devamı için gerekli olan kararlı desteğine bağlıdır. Rus kuvvetleri şu anda Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 20'sini kontrol ediyor.

Rusya, Kiev'i kontrol altına almak, Ukrayna bölgelerinin çoğunluğunu kontrol etmek ve kendi yörüngesinde dönen bir hükümet kurmak gibi iddialı hedeflerine ulaşamadı. Aslında Ukrayna, 24 Şubat 2022'den bu yana Rusya'nın işgal ettiği alanların yaklaşık yarısını geri almayı başardı. Bir diğer önemli başarı, başlangıçta çatışmaya katılan Rus birliklerinin yüzde 90'ının operasyonel yollarının etkili bir şekilde kesintiye uğratılması. Üçüncü kayda değer zafer, Rus kuvvetlerinin Karadeniz'den sürülmesiydi ve benim görüşüme göre bu başarılar, çatışmanın daha geniş bağlamında çok önemli.

Batı'da bu çıkmazı bir çıkmaz sokak olarak yorumlayan ve azınlıkta da olsa artık Putin'le müzakerelere başlama zamanının geldiğine yönelik bir görüş var.

-Görevden alınan Başkomutan Valery Zalozny, savaşa ilişkin değerlendirmesinde Başkan Vladimir Zelenskiy'den daha mı gerçekçiydi?

Başkomutan Valery Zalozny ve Başkan Zelenskiy'nin pozisyonlarında ciddi bir çelişki görmüyorum. Bana göre ikisi de aynı stratejiyi izliyor.

-Ancak Valery Zalozny savaşın çıkmaza girdiğini söyledi…

Bazı politikacıların ‘çıkmaz’ tabirini kullanmasıyla ilgili bir yanlış anlaşılma var gibi görünüyor. Bunun olumsuz etkileri bulunuyor. Batı'da bu çıkmazı bir çıkmaz sokak olarak yorumlayan ve azınlıkta da olsa artık Putin'le müzakerelere başlama zamanının geldiğine yönelik bir görüş var. Zalozny'nin durgunluk durumuna işaretinde kastedilen bu değildi. The Economist’e makale yazmaktaki amacı, Batılı Müttefiklerden ek destek istemek ve onları böyle bir çıkmazın gerçeğe dönüşmesini önlemek için daha fazla silah sağlamaya teşvik etmekti.Evet, hedefi açıktı: Ukrayna'nın işgal altındaki toprakları geri alma ve karşı saldırıya geçme çabalarını sürdürmek için daha fazla askeri yardım sağlamak. Diplomat olmayan Zalozny, Batı söyleminde ‘çıkmaz’ kelimesinin taşıdığı çağrışımı tam olarak anlamadığı için en uygun terimi seçememiş olabilir. Onun çağrısı, olası bir çıkmazdan kaçınmak için askeri desteğin artırılması ihtiyacıydı.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy (solda), Kiev'deki toplantı sırasında Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Eski Başkomutanı Valery Zalozhny ile bir araya geldi. (AP)
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy (solda), Kiev'deki toplantı sırasında Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Eski Başkomutanı Valery Zalozhny ile bir araya geldi. (AP)

-Geçen yılki karşı saldırının başarısızlığının günah keçisi Zalozhny miydi?

Öncelikle karşı saldırının yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı başarısız olduğunu düşünmüyorum ve gerçekleri sizlere sundum. Sayıca ve silah olarak üstün olmamıza rağmen bu bir başarısızlık değildi. Sınırsız insan kaynağına, insan gücüne ve silahlara sahip bir süper güce karşı savaşmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Kalitesizliğine rağmen büyük miktar durumu telafi ediyor.

İkinci olarak, popülaritesinin zirvesinde olan önemli bir figürün ortadan kaldırılmasının onu günah keçisi yapacağına inanmıyorum, ancak iki yıl süren şiddetli çatışmanın ardından askeri liderlikte değişiklik yapılması normaldir.

-Sizin açınızdan Rusya ile savaşın adil çözümü nedir?
Bir uluslararası hukuk profesörü olarak bakış açım bu alanın ilkelerine dayanmaktadır. Avrupa'da uluslararası hukuku yeniden tesis etmenin tek adil çözümü var: Rus kuvvetlerinin tamamen geri çekilmesi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi geçtiğimiz günlerde bu konuyu ele alan bir kararı kabul etti. Bu karara göre, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış müzakereleri ancak Ukrayna koşullarında başlayabilir ve Ukrayna'nın gerekçesiz Rus saldırganlığının kurbanı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Şart açık: Barış görüşmelerinin başlayabilmesi için Rusya Kırım da dahil olmak üzere Ukrayna'daki güçleri tamamen çekecek. Bu adımlar diyaloğu başlatmak için temel gereklilikleri oluşturur. Uluslararası hukukun yeniden tesis edilmesi ve adaletin aranması son derece önemlidir. Ukrayna ekonomisinin yüzde 30'undan fazlasına ağır zarar vermekten sorumlu olan Rusya'nın hesap vermesi gerekiyor. Saldırgan taraf olarak bize verdiği zararın tazmini karşılanması tazminat ödemekle yükümlü olmalıdır.

Saldırganlık yalnızca devlet olarak Ukrayna'ya karşı işlenen bir suç değildir; tüm uluslararası topluma karşı işlenmiş bir suçtur.

-Rusya ile iki yıl süren savaşın ardından Ukrayna'nın Rus kuvvetlerinin Kırım Yarımadası'ndan çekilmesi konusunda ısrar etmesini askeri açıdan gerçekçi buluyor musunuz?
Uzun vadede iyimserim çünkü saldırı suçu sadece devlet olarak Ukrayna'ya karşı işlenen bir suç değil; tüm uluslararası topluma, tüm ülkelere karşı işlenmiş bir suçtur ve eminim ki uluslararası mücadeleyi sürdürme iradesi yeniden tesis edilecektir. Bu bir zaman meselesi. Ama elbette gerçekçi olmak gerekirse beklediğimizden uzun sürebilir. Ama sonuç kaçınılmazdır. İnsanlık bir yol ayrımında: Ya yirmi birinci yüzyılda uluslararası hukukun rehberliğinde ilerlemeyi ya da on dokuzuncu yüzyılın standartlarına geri çekilmeyi seçecek. Putin, eylemleriyle bizi bu köhne uygulamalara dönmemizi, böylece yüzyıllarca süren ilerlemeyi feda etmemizi istiyor. Ancak insanlığın uluslararası hukuk ilkelerini tercih ederek akıllıca seçim yapacağına inanıyorum. Bu iyimserlik Kırım'daki duruma da yayılıyor.

Haydi hayal edelim, sadece bir tartışma çerçevesinde, Ukrayna'nın düştüğünü ve Rusya'nın Ukrayna'yı kontrol ettiğini varsayalım. Sonrasında ne olacak?

- Ukrayna Güvenlik Servisi, yaklaşık 40 milyon dolar değerindeki askeri silahlarla ilgili yolsuzluğu ortaya çıkardığını açıkladı. Başsavcı'nın çalınan paraya el konulduğunu söylediğini biliyorum. Peki, Ukrayna'da mali yolsuzluğun kronik olduğunu düşünüyor musunuz? Yolsuzluk, Avrupa Birliği'ne katılma girişiminizde büyük bir engel değil miydi?

Yolsuzluk sorunu uzun yıllardan beri var ve Ukrayna'da çok büyük bir sorun. Başkan Zelenskiy'nin seçilmesinin nedenlerinden biri de yolsuzlukla mücadele ihtiyacıydı ve o da sözünü tuttu. Şimdi mevcut duruma baktığınızda Ukrayna'da hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığını göreceksiniz. Mesela yolsuzluk davalarında milletvekillerinin dokunulmazlığı yok. Size Ukrayna Parlamentosu üyelerinin yolsuzluk suçlamasıyla adalet önüne çıkarıldığı davalardan birçok örnek verebilirim. Bir başka örnek, yolsuzluk nedeniyle adalet önüne çıkarılan Ukrayna Başyargıcı’dır. Önemli şahsiyetlerin ve üst düzey politikacıların adalet önüne çıkarıldığı başka birçok örnek bulunuyor. Yolsuzlukla mücadelede çok etkili bir yapı oluşturduk ve yolsuzlukla mücadelemiz devam ediyor, çünkü çok basit bir gerçeğin farkındayız: Özellikle savaş sırasında yolsuzluğa tahammül edemeyiz. Çünkü yolsuzluk NATO'ya ya da Avrupa Birliği'ne katılmak istediğimiz bir dönemde küresel anlamda ortaklarımızın ve müttefiklerimizin gözünde güvenilirliğimizi zedeliyor.

-Başkan Zelenskiy'nin birden fazla röportajda söylediği ilginç şeylerden biri de Ukrayna'yı desteklemenin bir hayır işi olmadığıdır. Bundan ne sonuç çıkarıyorsunuz?

Ukrayna aslında Avrupa'nın kalkanı rolünü oynuyor. Haydi hayal edelim, sadece bir tartışma çerçevesinde, Ukrayna'nın düştüğünü ve Rusya'nın Ukrayna'yı kontrol ettiğini varsayalım. Sonrasında ne olacak? Birincisi, bu durum NATO üyesi devletlerin karşı karşıya olduğu güvenlik risklerini artıracaktır. Pek çok kişi Rusya'nın hedeflerinin Ukrayna ile sınırlı kalmayacağına inanıyor; sırada Moldova ve Baltık ülkelerinin yanı sıra Polonya da olabilir. Bu durum, ABD ve NATO üyelerinin Rusya tehdidine karşı savunma bütçelerini önemli ölçüde artırmalarına ve savunma mekanizmalarını güçlendirmelerine yol açacak.

Fotoğraf Altı: Ukrayna lideri Zelenskiy savunma hatlarını ziyaret etti. (AP)
Ukrayna lideri Zelenskiy savunma hatlarını ziyaret etti. (AP)

Sonuç olarak, ABD'nin, Avrupa ülkelerinin ve diğer NATO üyesi ülkelerin üstlendiği mali yükler, mevcut harcamaların çok üzerinde artacak. Dolayısıyla, Ukrayna'nın Rusya'nın yayılmacılığına karşı direnişini desteklemenin sadece iyi niyetli bir davranış değil, aynı zamanda stratejik bir gereklilik olduğu sonucuna varıyoruz.  Rus emperyalizmine karşı direnişimiz sadece egemenliğimizi savunmak değil, aynı zamanda uluslararası düzeni desteklemektir. Bu görevdeki başarısızlık, dünya çapındaki diğer potansiyel saldırganları güçlendirebilir ve motive edebilir.

Araplara şöyle diyorum: Saldırının mağdurunu destekleyerek, kendinize saldırı durumunda güvenceler oluşturun; saldırganın cezasını çekeceğinden emin olun.

-Peki, Ukrayna ile Arap dünyasının, iki tarafı yakınlaştıracak ortak bir zemin mevcut mu?

Evet, birçok ortak mesele var. Bana sık sık şu tür sorular soruluyor: Arap dünyasına sizi neden desteklemeleri gerektiğini nasıl açıklayabilirsiniz? Bunu Avrupa ülkelerine anlatabilirsiniz çünkü siz Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçasısınız ve Avrupa değerleri için mücadele ediyorsunuz. Evet. Peki, bu durumu Arap dünyasına nasıl açıklayacaksınız? Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, saldırının mağdurunu destekleyerek, kendinize saldırı durumunda güvenceler oluşturmuş olursunuz; saldırganın cezasını çekeceğinden emin olursunuz. Bu Arapları bizi desteklemeye teşvik edecek önemli bir neden. İkinci neden ise gıda güvenliğidir. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı dünya çapında gıda güvenliğini ve tedarik zincirlerini baltaladı. Son olarak nükleer güvenlik. Ukrayna'yı desteklemek nükleer felaket olasılığını azaltır. Son olarak ahlaki bir argüman var: Rusya, Ukrayna savaşında saldırgandır.

*Bu röportaj Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.