Moskova Kudüs’teki gerilimde arabuluculuk yapmaya hazır

Maliki Abbas’tan Putin’e bir mesaj iletti

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki Moskova’da (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki Moskova’da (AFP)
TT

Moskova Kudüs’teki gerilimde arabuluculuk yapmaya hazır

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki Moskova’da (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki Moskova’da (AFP)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin Kudüs ve Gazze’de yükselen gerilimden duyduğu endişeyi dile getirdi. Lavrov, Filistinli mevkidaşı Riyad el-Maliki ile dün Moskova’da yaptığı görüşmede ülkesinin Filistin ve İsrail arasındaki arabuluculukta rol almaya hazır olduğunu belirtti.
Maliki, Roma, Vatikan ve Ankara’yı da içeren bir Avrupa turunun başlangıcı olarak Rusya’nın başkenti Moskova’ya gitti. Filistin Dışişleri Bakanlığı geziyi hazırlarken, ele alınacak konular olarak, Kudüs çevresindeki durum ve artan İsrail ihlallerinin ilk sırada yer almasını, İşgal güçlerinin Nablus’un güney ve güneybatısındaki kasaba ve köylerde Filistinlilere karşı uyguladığı istismar ve baskı kampanyasının yanı sıra Filistin yönetiminin Filistin seçimlerini erteleme kararı almasına neden olan sebeplerin görüşülmesine karar verildi.
Maliki, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan Rus mevkidaşı Vladimir Putin’e bir mektup iletti. Maliki mektubu görüşmelerinin başında Lavrov’a teslim etti. Filistinli Bakan mektubun ikili ilişkileri, Filistin sahasındaki gelişmeleri, barış sürecini ele aldığını açıkladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, iki tarafın Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki duruma ilişkin kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunduklarını, temel olarak İsrail-Filistin uzlaşma konusunun durumuna önem verildiği, seçimlere hazırlanırken ve seçimler gerçekleştirilirken karşılaşılan sorunların ele aldığı belirtildi.
Açıklamada, Rusya tarafı, Ortadoğu Dörtlüsü’ndeki diğer üyelerle iş birliği yapılması dahil olmak üzere uluslararası arabuluculuk yapmaya ve Filistinliler ile İsrailliler arasında sürdürülebilir bir müzakere sürecine girilmesine yardımcı olmaya hazır olduğunu vurguladı.
Aynı zamanda, böyle bir görevin başarılı bir şekilde uygulanmasının en önemli ön koşulunun, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün siyasi platformu esas alınarak Filistin içi ihtilaflarının bir an önce çözülmesi olduğu belirtildi. Açıklamaya göre, koronavirüs salgınının yayılması ile mücadelede operasyonel iş birliği de dahil olmak üzere Rusya-Filistin ikili gündemine ilişkin konular ele alındı.
Görüşmelerin akabinde düzenlenen ortak basın konferansında, Lavrov, Ortadoğu’daki barış sürecini canlandırmak için uluslararası çabaların desteklenmesi gereğini vurguladı. Lavrov ülkesinin geçtiğimiz yıl veya bir buçuk yıl süresince bir dizi Arap ülkesi ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için harekete geçtiğini, Filistin meselesinin ötekileştirilememesi ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından alınan kararların uygulanmasında uluslararası toplumun ilgi ve sorumluluk seviyesinin düşürülmemesi gerektiğini belirtti. Bakan Ortadoğu’daki barış sürecinin uluslararası kabul görmüş bir zemin olması sebebiyle, Rus ve Filistin taraflarının hala söz konusu BM kararlarına bağlı olduklarını vurguladı.
Lavrov, Filistinli mevkidaşı ile Filistin-İsrail anlaşmazlığına ilişkin durumun ayrıntılı olarak ele alındığını belirtti. Aynı zamanda Moskova’nın Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ndeki son gerilim karşısında duyduğu endişeyi ve en kısa zamanda tarafların çıkarlarına hizmet edecek şekilde gerginliğin hafifletilmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Lavrov, Rusya’nın, nihai bir durum ile ilişkili tüm temel sorunların çözülmesi için, gerek iki tarafının doğrudan temas yolu ile gerekse Ortadoğu Dörtlüsü’nün bir üyesi Moskova sıfatı ile Filistin ve İsrail arasında doğrudan bir diyalog kurulmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtti.

Toplantı, birincil öneme sahip
Ortadoğu Dörtlüsü’nün hala anlaşmazlığın çözümünü denetlemek için en etkili çok taraflı uluslararası mekanizma olduğuna yönelik ülkesinin kanaatini dile getiren Lavrov, Rusya’nın ve Dörtlü’nün diğer üyelerinin, bu platformu dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapma olasılığını tartışmak için çalıştığını belirtti. Lavrov iki devletli çözüme yönelik çabaların -özellikle yeni ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin bu kavramı desteklemek için geri dönmesiyle- yeniden başlatılması sebebiyle böyle bir toplantının düzenlenmesinin son yıllarda biriken sorunlar sebebiyle birincil öneme sahip olduğunu belirtti.
Bakan ayrıca, Rusya’nın Ortadoğu Dörtlüsü ile Arap Birliği temsilcileri arasındaki temaslarının güçlendirilmesi konusunda ısrar ettiğine dikkat çekti. İsrail-Filistin çözümü konusunda Moskova’da uluslararası bir konferans düzenleme teklifini yineledi ve hala Rusya tarafından desteklenen bu girişimin BM tarafından onaylandığını, kararın şimdi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a geçtiğine dikkat çekti. Lavrov uluslararası Dörtlü’nün, Arap Birliği ile iş birliği içinde böyle bir uluslararası konferansı düzenleyebileceğini belirtti ve “Hiç kimsenin bu işi engellemek için mazeret bulmayacağını umuyoruz çünkü sahadaki durum doğal olarak hızlı ve sorumluluk içeren kararların alınmasını gerektiriyor.”
Maliki ise Filistin Yönetimi’nin seçimleri gerçekleştirmeye bağlılığını dile getirdi ve seçimlerin tarihinin ertelenmesine neden olan sebepleri Rus mevkidaşı ile görüştüğünü belirtti. Maliki Filistin tarafının anlaşmazlığın çözümünde ABD’nin tek arabulucu olmaması gerektiğine yönelik inancını dile getirdi ve Filistinlilerin bir çözüm için zemin hazırlayacak olan uluslararası bir konferansın düzenlenmesi için ‘Rusya’daki arkadaşlarına” güvendiklerini belirtti. Filistinli Bakan, Rusya’nın Ortadoğu Dörtlüsü çerçevesinin yanı sıra Filistin ve İsrail taraflarıyla ikili ilişkileri düzeyinde rolünün önemine dikkat çekti. Bakan İsrail’in sürekli devam eden ihlallerinin durdurulması, Kudüs’te seçimlerin yürütülmesine izin verilmesine ilişkin imzalanan anlaşmalara dönülmesi aynı zamanda uluslararası kararlar esas alınarak siyasi rotaya geri dönülmesi konusunda Filistin’in Rusya güvendiğini belirtti.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters