Dünyanın en eski üzüm ağacı fosili 18 milyon yaşında

Üzüm ağacı fosili
Üzüm ağacı fosili
TT

Dünyanın en eski üzüm ağacı fosili 18 milyon yaşında

Üzüm ağacı fosili
Üzüm ağacı fosili

Panama'da Cornell Üniversitesi'nde görev yapan bir araştırma ekibi, 18,5 milyon yıl öncesine dayanan tarihin en eski üzüm ağacı fosilini keşfetti.
Bilim dergisi Plus One'ın son sayısında yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, keşfedilen üzüm ağacı fosilinin, ‘Polynay’ adı verilen tropikal bitki ailesine (Liana) ait en eski ve güvenilir örnek olduğunu açıkladılar.
Araştırmacılar laboratuvar ortamında fosili ince dilimler halinde keserek, dokuların ve su ileten damarların yapısını ve boyutlarını mikroskop altında incelediler. İnceleme sonunda fosile dair tespit edilen tüm özelliklerin yer aldığı bir veri tabanı oluşturdular ve bunları önceki çalışmaların bulgularıyla karşılaştırdılar. Tüm bunların sonucunda, anatomik özellikleri itibariyle bu üzüm ağacı fosilinin, ‘Liana’ ailesine ait bir tür olduğunu keşfettiler.
Araştırmacılar, analizleri sırasında Lianaların özelliklerini belirlediler. Bu gruptaki bitkiler, kabaca aynı boyutta olan su iletken dokular (su ve mineralleri köklerden yapraklara taşıyan) içeriyor.
Üzüm bitkisinde, bu kanallar büyük ve küçük olmak üzere iki boyutta gelir ve bu da araştırmacıların fosilde tam olarak keşfettiği şeydir.
Cornell Üniversitesi Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültesi'nde yardımcı araştırma profesörü ve çalışmanın ortak yazarı olan ahşap anatomisti Joyce Sherry, üniversitenin web sitesinde yayınlanan bir raporda, "Bu, Lianaların 18 milyon yıl öncesine kadar köklerinde bile odun ürettiğinin kanıtıdır."
Bitki biyolojisi doçenti ve araştırmanın çalışanlarından Nathan Jud konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bu keşiften önce, bu lianaların ne zaman ve ne kadar hızlı çeşitlendikleri hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorduk” dedi.
Öte yandan Jud, bahsi geçen üzüm ağacı fosili, yaklaşık 3 milyon yıl önce büyük hayvanların kıtalar arası göçüyle gerçekleşen büyük biyotik değişimden çok daha önce Kuzey Amerika’ya ulaşan bitkiler arasında yer alıyor.
Araştırmacılar, 18,5 milyon yıl öncesine dayanan Lianaların sistemini, buldukları üzüm ağacı fosili sayesinde keşfettiler.
Sonraki çalışmalarında araştırmacılar, bu ailenin evrimsel tarihi ve çeşitliliği konusundaki araştırmalarına devam etmeyi planlıyor.



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news