Kudüs olayları İsrail’de Araplarla ortak hükümete yol açar mı?

İsrail'in kuzeyindeki Arap kasabası Buka el-Garbiyye'de Mavi-Beyaz İttifakı’na ait bir seçim pankartı (AP)
İsrail'in kuzeyindeki Arap kasabası Buka el-Garbiyye'de Mavi-Beyaz İttifakı’na ait bir seçim pankartı (AP)
TT

Kudüs olayları İsrail’de Araplarla ortak hükümete yol açar mı?

İsrail'in kuzeyindeki Arap kasabası Buka el-Garbiyye'de Mavi-Beyaz İttifakı’na ait bir seçim pankartı (AP)
İsrail'in kuzeyindeki Arap kasabası Buka el-Garbiyye'de Mavi-Beyaz İttifakı’na ait bir seçim pankartı (AP)

İsrail milli takımında, bazıları ilk on birde olmak üzere yaklaşık on Arap futbolcu bulunuyor. Bu futbolcular maçlara çıkıyor ve takımlarının kazanması için olağanüstü çaba sarf ediyorlar. Onlardan biri, Alman takımı Hoffenheim’ın yıldızı Munas Dabbur. Başarılı forvet sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımında Mescid-i Aksa’nın fotoğrafına yer verdi. Fotoğrafın altına ise "Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor" ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” ayetlerini yazdı. İsrail milli takımında top koşturan bir başka Arap futbolcu Beram Kayal da sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımında Mescid-i Aksa’nın fotoğrafına yer verdi. Fotoğrafın altına Mahmud Derviş'in şiirinden bir bölüm yazdı: “Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var.”
Bunun üzerine İsrail’de aşırı sağın tepkisi bu futbolculara karşı sert oldu. İsrailli Milletvekili İtamar bin Gubeyr, söz konusu futbolcuların kadro dışı kalmasını talep etti. Bu, İsrail'in genel olarak Arap vatandaşlarına karşı tutumunda yaşadığı çelişkinin tezahürlerinden bir tanesi olarak kendini gösterdi. Mevcut durumun savaşa dönüşebileceğine dair yoğun gerginlik ve kaygı bu günlerde daha da keskinleşiyor. İsrail'in, Kudüs’teki olaylar ile ilgili resmi pozisyonunu karakterize eden ezici kaos ışığında, birçok İsrailli ses “1948 Arapları” olarak bilinen on binlerce Filistin asıllı İsrail vatandaşının, Kudüs ve Rabat'ta Mescid-i Aksa’daki ayaklanmayı desteklemek için sokaklara akın etmesine öfke kustu. “1948 Araplarının” her ulusal siyasi faaliyete katıldığı zamanda olduğu gibi yine Arap partileri yöneticileri eleştirilerin hedefi haline geldi. Söz konusu partiler ve liderleri; Muhammed Bereket başkanlığındaki Yüksek Arap Takip Komitesi, Ortak Arap Listesi Bloku (Eymen Udeh başkanlığındaki Eşitlik ve Barış için Demokrasi Cephesi), Ahmed Tibi başkanlığındaki Arap Değişim Hareketi, Sami Ebu Şehade başkanlığındaki Ulusal Demokratik Birlik Partisi ve Mansur Abbas başkanlığındaki İslami Hareket (Birleşik Arap Listesi).
Arap partilerinin liderleri, ilk kez eleştirilerin hedefi olmuyor. Aynı şekilde İsrail vatandaşlığına sahip on binlerce Arap vatandaşı da Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı desteklemek için ilk kez sokaklara dökülmüyor. Yeni olan şey, tüm İsrailli partilerin kendilerini Arap Milletvekilleriyle birlikte bir sonraki hükümeti kurma konusunda diyalog ve müzakere masasında otururken bulması. Başbakan Binyamin Netanyahu, kendisinin yönettiği bir hükümet için İslami Hareket’ten (Birleşik Arap Listesi) destek istedi. Yine rakibi Yair Lapid de bu hareketten ve Ortak Liste’den destek istedi.
Kudüs olaylarının etkisi
Bu müzakerelerin ortasında, “Kudüs Olayları” patlak verdi. Şeyh Cerrah ve Mescid-i Aksa Külliyesi’nde yaşanan olaylar hükümet kurma müzakerelerini etkileyecek mi yoksa müzakereler mi olayları etkileyecek? Yahut olayların patlak verdiği gibi müzakereler de mi dağılacak?
Arap ve Yahudi politikacılar kapıların arkasında durmak için geri döndüler. Tüm İsrail partileri başa döndüler, bu yüzden hükümet kurma çabaları başarısız oldu ve İsrail beşinci kez seçime gidiyor. Yoksa bu sefer neden, sadece Netanyahu ve Kudüs'teki Yahudileştirme amaçlı yerleşim projeleri ya da İsrail polisinin alışıldık şiddeti değil de İsrail içindeki Yahudi-Arap ilişkilerinin kırılganlığı mı?
Bilindiği gibi Kudüs'teki olaylar, İsrail'in yerleşim politikasının yoğun birikimi, Yahudileştirme ve işgal altındaki Kudüs'te genişleme politikası nedeniyle patladı. Bu politika, Kudüs sınırları içinde 11 yerleşim yeri inşa etmenin yanı sıra, Kudüs'teki Arap varlığını tehdit edecek şekilde son yıllarda daha da kötüleşti. Silvan, Şeyh Cerrah ve Eski Şehir gibi Arap mahallelerinin kalbinde yerleşim adımları atılıyor. İsrail polisinin koruması altındaki Yahudi aşırılık yanlıları Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerde bulunuyor. Şehirde Hıristiyan din adamlarına yönelik saldırılar ve Ortodoks Kilisesi'nin bağışlarını devralma planları var. Mesele Filistinlileri ve tüm gözlemcileri endişelendiriyor. İsrail istihbarat servislerinin liderleri, Kudüs'teki ayaklanmanın kesinlikle gelmekte olduğunu ve ne kadar küçük olursa olsun herhangi bir kıvılcımın yangını yakmak için yeterli olacağını tahmin ediyordu. Ancak ders çıkarmak ve Filistinlilerin terör korkusunu yatıştıran tedbirler almak yerine İsrail, projelerini artırdı ve projelerine karşı koyanları bastırdı. İki yıl süren seçim savaşları boyunca, politikacıların tüm dertleri Kudüs'ü kim daha çok Yahudileştirecek üzerine bir yarışa girmekti.
İsrail vatandaşı Filistinliler İsrail'in bir parçası ve yönetime ortak olmak istiyorlar. Görünüşe göre İsrail'deki partilerin çoğu bunu kabul ediyor ve bu yüzden Arap partileriyle açık ve net bir şekilde müzakere ediyorlardı. Ancak bu vatandaşlar aynı zamanda Filistin halkının ve Arap ulusunun ayrılmaz bir parçasıdır. Arap siyasetçiler İsrail polisinin Mescid-i Aksa’ya girip halılarına basmalarına sessiz kalamazlar. Aynı şekilde İsrail polisinin binlerce Arap’ı Celile ve Negev'den (Kuzey ve Güney İsrail’den) taşıyan otobüsleri durdurmasını ve Kudüs'e ilerlemelerini engellemelerini hiçbir şey yapmadan izleyemezler.
Arapların polis kontrol noktalarını geçip Mescid-i Aksa'ya doğru yürüdükleri, Kudüslülerin onları karşılamaya geldiği ve çocukları, kadınları ve yaşlıları taşımak için arabalar gönderdiği bir zamanda Arap siyasetçiler hükümete katılma müzakerelerini tamamlayamadılar. Neredeyse tüm Yahudi politikacılar da Kudüs olaylarını eleştirdikleri için müzakereleri tamamlayamadılar. Son yaşanan olaylar, İsrail’de Araplarla ortak bir hükümet kurulması niyetinin ciddiyeti hususunda önemli bir sınav.



Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yaklaşık bir yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Suriye’nin güney bölgelerine yaptığı provokatif turdan ve aynı anda Suriye’den yürütülen silah kaçakçılığı ağının ortaya çıkarılmasından bir gün sonra, İsrail makamları dikkat çeken bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre İsrail, Suveyda’dan 17 Dürzi gencine profesyonel yangın söndürme eğitimi vermeyi ve vilayete bir itfaiye aracı hediye etmeyi planlıyor.

Bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Paylaşımların çoğunda, İsrail’in niyetlerine yönelik eleştiriler ve uyarılar öne çıktı. Sosyal medya kullanıcıları, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana İsrail’in 450 kilometrekareyi aşan Suriye toprağını işgal ettiğine (1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ne ek olarak) ve Şam’dan ülkenin güney ve güneybatı sınırlarına uzanan bölgede güvenlik kontrolünü dayattığına dikkat çekti.

İsrail güçlerinin Suriye topraklarına ilk adım attığı günden bu yana bölgede gerilim yarattığı, toplumsal çatışmaları körüklemeye çalıştığı, hava saldırıları ve topçu bombardımanları düzenlediği, hatta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef aldığı belirtildi. Bu adımların, Şam yönetimine baskı kurmak ve onu güvenlik anlaşmalarına zorlamak amacı taşıdığı ifade edildi.

Gelen son bilgilere göre, Arap karşıtı söylemleri, aşırı sağcı tutumu ve ırkçı görüşleriyle bilinen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bakanlığına bağlı İtfaiye Kurumu’na Suveyda’ya bir itfaiye aracı gönderilmesi yönünde talimat verdi. Ben-Gvir bu adımı ‘üst düzey insani bir girişim’ olarak tanımladı. Ancak bölge kamuoyu, özellikle Araplarla ilgili politikaları göz önüne alındığında, Ben-Gvir’in bu girişiminin insani amaçlar taşıdığına pek ihtimal vermiyor. Bu nedenle söz konusu adımın gerçekten Suveyda’da çıkabilecek yangınlara destek olmayı mı hedeflediği, yoksa bölgede yeni fitneler ve çatışma alanları yaratmayı mı amaçladığı yönünde soru işaretleri doğmuş durumda.

cdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 28 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim yerlerinin yeniden inşası için çağrıda bulunan bir konferansta konuşuyor. (Reuters)

Gelen bilgiler, söz konusu girişimin İsrail’in güney Suriye’deki nüfuzunu ‘insani yardım’ görünümü altında genişletmeyi hedefleyen daha kapsamlı bir planın parçası olabileceği yönünde. Bu çerçevede İsrail’in, Suriye toplumunda ayrışma yaratmak amacıyla Dürzi topluluğu ile ‘özel bağlara’ sahip olduğu iddiasını öne çıkardığı değerlendiriliyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre Dürzi topluluğundan 17 genç, üç hafta sürecek yoğun bir itfaiyeci eğitimine tabi tutulacak. Programın ardından her bir katılımcı, tam teçhizatlı şekilde Suriye’ye dönecek. Ayrıca Suveyda’da yeni bir itfaiye istasyonu kurulacağı ve bölgeye bir itfaiye aracı gönderileceği bildirildi.

Haberde, Ben-Gvir’in “Suriye’deki itfaiye istasyonu acil durumlarda kurtarma kapasitesi sağlayacak” dediği aktarıldı. Haberin devamında, İsrail’in, güney Suriye’deki Dürzilerle ilişkisini ‘derin bir stratejik bağ’ olarak nitelendirdiği ve sınırın ötesinde yaşayan Dürzi aileleri de bu çerçevede değerlendirdiği ifade edildi.

Ben-Gvir’in ayrıca şu sözlerine yer verildi: “İsrail’deki Dürzi topluluğuyla ilişkileri güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunu hem ulusal güvenlik kurumlarında Dürzi subayların üst görevlere getirilmesiyle hem de ihtiyaç duyulan her alanda destek ve yardım sağlayarak yapacağız.”

xsd
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nden İsrail ile Suriye sınırında kaçakçılık faaliyetlerinin artması, bu bölgeyi ‘Ekim 2023'ten bu yana silah ve uyuşturucu kaçakçılığının aktif bir merkezi’ haline getirdi. (İsrail Ordusu)

Söz konusu haber, çarşamba günü ortaya çıkarılan Suriye kaynaklı silah kaçakçılığı ağına ilişkin polis tarafından yayımlanan yeni detaylarla aynı dönemde gündeme geldi. Tel Aviv tarafından ‘Dürzi ağı’ olarak adlandırılan yapılanmanın tüm üyelerinin (18 kişi) Dürzi kökenli olduğu açıklandı.

Ağda yer aldığı belirtilen bazı isimler kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre Şefa Amr kentinde yaşayan 49 yaşındaki Rami Ebu Şah, yapılanmanın lideri olarak gösteriliyor. Diğer üyeler arasında Suriye’nin Hadr köyünden Yaser Burcas (29), Revad el-Bassar (25) ve Selman Ebu Kays (51) bulunuyor.

İsrail tarafında gözaltına alınanlar arasında ise Rami Ebu Şah’ın yanı sıra Yarka köyünden Emir Selman (25) ve Munir Ebu Davud (26) yer alıyor. Ayrıca İsrail ordusuna mensup askerler arasında İyad Halebi (45), Emel Selim (26), Suheyl Meadi (21) ve Şefa Amr’dan Salih Hanayfis’in (23) tutuklandığı bildirildi. Kimliklerinin açıklanmasına izin verilmeyen sekiz kişinin daha gözaltında olduğu ifade edildi.

xsdf
Suriye'den İsrail'e silah kaçakçılığı… Tel Aviv, düzenli ve yedek askerler dahil olmak üzere beş kişinin olayla ilgisi olduğunu açıkladı. (Polis Sözcüsü)

İsrail basınında yer alan sızıntılara göre, silah kaçakçılığında kullanılan araçların orduya ait kamyon ve askeri taşıtlar olduğu iddia edildi. Silahları ülkeye getirenlerin ise Bedevi aşiretlerin saldırısı sırasında Suveyda’yı savunmak için Suriye’ye geçtiklerini öne süren İsrailli Dürziler olduğu belirtildi. Bu kişilerin bölgede çok büyük miktarda silah buldukları ve bunları son derece düşük fiyatlara satın aldıkları ifade edildi. Aktarılan bilgilere göre bir tabanca bin şekel (yaklaşık 300 dolar), bir makineli tüfek 3 bin şekel, bir RPG roketatar ise 4 bin şekele alınmış; bu silahların İsrail’de beş ila on katı fiyatlarla satıldığı kaydedildi. Ayrıca, Suveyda’ya gönderileceği duyurulan itfaiye aracına ilişkin haberin, silah ticareti skandalının üzerini örtmeye yönelik bir girişim olabileceği ihtimali de gündeme geldi.


Putin, askeri liderlerle bir araya gelerek Ukrayna'da savaş hedeflerine tam anlamıyla ulaşılması çağrısında bulundu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
TT

Putin, askeri liderlerle bir araya gelerek Ukrayna'da savaş hedeflerine tam anlamıyla ulaşılması çağrısında bulundu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)

Kremlin, dün yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Genelkurmay Başkanı, Harekât Dairesi Başkanı ve Batı ve Güney askeri gruplarının komutanlarıyla bir araya geldiğini duyurdu.

Kremlin açıklamasına göre Putin, Rus askeri liderlerine Ukrayna'daki özel askeri harekâtın hedeflerine tam olarak ulaşılması gerektiğini vurgulayarak, Kupyansk -Oskol civarında yaklaşık 15 Ukrayna silahlı kuvvetleri taburunun kuşatıldığını kaydetti.

Kremlin, Putin'in Ukraynalı askerlerin silahlarını bırakıp teslim olma yetkisine sahip olması gerektiğini ve Ukrayna'daki siyasi liderliğin "iktidarı gasp eden bir suç örgütünden ibaret" olduğunu söylediğini belirtti.

fgth
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin'de Rusya Güvenlik Konseyi toplantısına başkanlık ediyor (AFP)

Putin, "Kiev rejiminin temsilcileri altın saraylarda oturuyor ve Ukrayna ve askerlerinin kaderini düşünmüyorlar" ifadesini kullandı.

Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ise Rus güçlerinin Ukrayna'nın kuzeydoğusundaki Kobani şehrinin tam kontrolünü ele geçirdiğini ve Rus silahlı kuvvetlerinin operasyonlarını sürdürdüğünü, neredeyse her yöne doğru ilerlediğini vurguladı. Ayrıca, Harkov bölgesindeki Volçansk şehrinin topraklarının yüzde 80'inden fazlasının kurtarıldığını da kaydetti.

Putin'in askeri liderlerle görüşmesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için hazırladığı 28 maddelik planın onaylandığına dair medya haberlerinin ardından geldi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise "bu ABD planının taslağı üzerinde çalışmayı" kabul ettiğini doğruladı.


İsrail, Gazze'deki kontrolünü sağlamlaştırmak için suikastları yoğunlaştırıyor

İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
TT

İsrail, Gazze'deki kontrolünü sağlamlaştırmak için suikastları yoğunlaştırıyor

İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesten bu yana düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği hedefli suikastlar aracılığıyla bölge üzerinde güvenlik kontrolünü sağlamaya çalışıyor. Bu operasyonlar son zamanlarda yoğunlaşarak, sözde geri çekildiği "sarı hattı" bile aştı ve böylece ateşkes anlaşmasının "ikinci aşamasına" geçişi engelledi.

İsrail, iddia edilen güvenlik olaylarını saldırı düzenlemek için defalarca istismar ederken, diğer durumlarda, özel kuvvetlerinin silahlı mensuplarını veya Filistinli işbirlikçilerini kullanarak aktivistlere suikastlar düzenledi.

İsrail, çarşamba akşamı düzenlediği bir dizi hava saldırısında onlarca kişiyi ve en az iki Hamas saha komutanını öldürdü.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Ordu Radyosu'ndan aktardığına göre Şin Bet güvenlik servisi, Gazze Şehri'nin Zeytun semtinde Kassam Tugayları komutanlarının bir toplantısı hakkında kesin istihbarat aldı. Toplantıya saldırı düzenlendi ve komutanlardan en az ikisi öldürüldü.