Şarku’l Avsat’a konuşan üst düzey bir siyasi kaynak, Lübnan’ın Güney Cephesi’nin İsrail ve Gazze Şeridi arasındaki doğrudan askeri çatışmaların bir uzantısı haline gelmesine ihtimal vermediğini belirterek, Güney Cephesi’nin kontrol altında kalmaya devam edeceğini çünkü çatışmaları bu cepheye taşımanın Hizbullah’ın lehine olmayacağını söyledi. Güney Cephesi olarak isimlendirilen İsrail ve Lübnan arasındaki sınır bölgesi, Lübnan’da az sayıda siyasi parti ve solcu grupların katıldığı sembolik bir dizi gösterilere sahne oldu.
Siyasi kaynak, Güney Cephesi’nde kontrolün sağlanması amacıyla Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL), Lübnan Ordusu ve güneyde kontrolü elinde bulunduran Hizbullah ve Emel Hareketi gibi güçler arasında koordinasyon sağlandığı bilgisini paylaştı. Kaynak, güney sınırındaki köylerde Ramazan Bayramı dolayısıyla bayramlaşan kalabalıkların gözlemlendiğini ve sınırdaki bazı bölgelerde görülen gerilimlerden etkilenmediklerini kaydetti. Kaynağın aktardığına göre, sınırdaki Keferkela beldesindeki Fatıma Kapısı önünde toplanan göstericiler ile İsrail askerleri arasında meydana gelen sınırlı çatışmalar nedeniyle sınır hattında tansiyon yükseldi. Lübnan askerleri daha sonra UNIFIL birliklerinin de desteğiyle bölgede sükuneti yeniden sağladı.
Hizbullah’ın Filistin ile dayanışma içerisindeki gruplar arasında mütevazi bir varlık göstermesinden de açıkça görüldüğü üzere Hizbullah’ın protestolara katılımının sembolik düzeyde kalmasının birçok siyasi anlamı olduğuna dikkat çeken kaynak, Lübnan’da Filistinli mültecilerin kaldığı Er-Raşidiyye Kampı’nın karşısındaki El-Kalile beldesinden İsrail’in kuzeyine fırlatılan 3 roketin güvenlik ve askeri dengede bir değişiklik yaratmadığını vurguladı. Roketlerin fırlatıldığı bölgenin Lübnan Ordusu ve Birleşmiş Milletlerin (BM) 1701 sayılı kararı uyarınca bölgede bulunan UNIFIL güçlerinin ortak operasyon alanı olarak biliniyor.
Kaynak, roketlerin Gazze Şeridi’ne bir dayanışma mesajı vermekten ziyade işgalci İsrail’e karşı büyük öfke dalgasının bir ifadesi şeklinde görülmesi gerektiğini zira böylesi bir dayanışma mesajının Hizbullah ve İsrail’in çatışması anlamına geleceğini ancak gerginliği tırmandırmanın iki tarafın da çıkarına hizmet etmeyeceğini belirtti. Kaynağa göre, Gazze’de olup bitenleri takip eden Hizbullah, Hamas Hareketi, İslami Cihad Hareketi ile diğer Filistinli grupların eylemlerini ‘direniş’ şeklinde niteleyerek, bu grupların ikinci bir işarete kadar sınır dışından askeri desteğe ihtiyaç duymadıkları görüşünü benimsiyor.
Temmuz 2006’da hem Lübnan içerisinde hem de Arap dünyası ile uluslararası toplumda hakim olan siyasi koşulların şu anda mevcut olmadığına dikkat çeken kaynak, Hizbullah’ın şu anda gereğinden fazla bir güce sahip olduğunu, bunu harcama zorunluluğunun bulunmadığını, Lübnan’da halen en güçlü konumda yer aldığını ve dolayısıyla Gazze’deki çatışmayı Lübnan’ın güneyine taşıma noktasında hesabını yapmadığı hiçbir bir adımı atmayacağını söyledi. Kaynağa göre, İsrail de aynı şekilde yeni bir askeri cephe açmayı arzu etmiyor zira denize düşen ve hasara yol açmayan 3 rokete normal bir tepki vermesi de buna işaret ediyor.
İsrail ve Gazze Şeridi arasındaki doğrudan çatışmaların uluslararası toplumu bu çatışmayı durdurma adımlarını gözden geçirmesi için harekete geçmeye zorladığını belirten kaynak, Hizbullah’ın kararlarını yerel saat dilimine göre değil, bölgesel ve uluslararası saat dilimine göre verdiğini ve karar alma sürecinde İran ve ABD’nin Viyana’da Avrupa’nın gözetiminde nükleer anlaşmayla ilgili müzakerelerini sürdürmesini dikkate aldığını ifade etti.
İran’ın elinde tuttuğu güçlü kartları kullanma niyetinde olmadığını, bunları müzakere şartlarını belirlemek için müzakere masasına sakladığını ve bu nedenle Hizbullah kartını yakmaması gerektiğini söyleyen kaynak, İran’ın Hizbullah kartını koruduğunu çünkü bunu yakmanın Viyana’daki müzakerelerde siyasi açıdan kazanmasını engelleyeceğini savundu. Kaynağa göre İran, müttefik Filistinli grupların çatışmadan çıkmasının müzakere pozisyonunu destekleyeceği görüşünde. Bununla birlikte uluslararası aktörler, Gazze roketlerinin Avrupa ve ABD tarafından müzakerelerde nükleer dosyanın yanına ekleneceğini düşünüyor.
Gazze’deki çatışmanın Güney Cephesi’ne taşınması halinde, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın sürekli bahsettiği güdümlü füzelerin de İran’ın düşmanları tarafından müzakere konusu yapılabileceğine dikkat çeken kaynak, Lübnan’da siyasi gerginlik nedeniyle hükümet kurma krizinin yaşandığı, Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai’nin Lübnan’ın sorunlarının tartışılacağı bir uluslararası konferans düzenleme ve bölgedeki çatışmalarda bağımsız kalma çağrısında bulunduğu bir ortamda roketlerin müzakere konusu yapılmasının önce Hizbullah ve ardından Tahran’ın arzu etmediği bir senaryo olduğunu söyledi. Ayrıca Temmuz Savaşı’ndan hemen sonra Lübnan’ın aldığı dış desteğin aksine, Hizbullah’ın, uluslararası toplum ve Arap ülkeleriyle siyasi anlaşmazlık içerisindeyken çatışmayı güneye taşımasının getireceği maliyetleri de göz önüne almalıdır.
Dolayısıyla Hizbullah, güneyde tek taraflı bir cephe açmayacak. Nitekim Hizbullah, sahip olduğu caydırma gücünü, İsrail’in, Temmuz Savaşı’ndan bu yana gizli tutulan çatışma kurallarını ihlal etmesini engellemek için saklı tutuyor. Buna karşılık İsrail, elinde hiçbir gerekçe olmadan bu cepheyi açma girişiminde bulunursa Hizbullah ‘nefsi müdafaa’ pozisyonunda kalacaktır.
Hizbullah, güneyde gerginliği tırmandırmanın, Lübnan’da sahip olduğu güç kozlarını kaybettireceğinin farkında. Hizbullah, Lübnan’da sahip olduğu güce rağmen hükümet kurmak için öne sürdüğü önemli şartları geri çekmeleri için Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve damadı Cibran Basil’e baskı kurmamayı tercih ediyor.
Aynı şekilde ülkenin gıda ve elektrik yetersizliği içerisinde karanlığa doğru yaklaştığı bir süreçte halkın içinde bulunduğu ruh hali, Lübnan’ın askeri bir çatışmaya girmesi için gereken siyasi desteği sağlamaya elverişli değil. Bu çatışmaya destek verenler, açlıktan ve karanlık bir gelecekten endişe edenlerin dışında kalan Hizbullah destekçileriyle sınırlıdır.
Dolayısıyla Hizbullah ülkenin güneyini, savunma pozisyonunda olacağı bir maceraya sürüklemeyecektir. Bunun nedeni -kaynağın da ifade ettiği gibi- kendisine siyasi şemsiye sağlayacak bir hükümetin kurulmasını engelleyen siyasi parçalanmışlıktır. Özellikle Avn’a bağlı siyasi grup, geri adım atmaya başladı ve Hizbullah’a sert bir şekilde muhalefet edenlere karşı gelemiyor.
Temmuz Savaşı’ndan 5 ay önce Şubat 2006’da Nasrallah ile anlaşma metni imzaladıktan sonra Hizbullah’a siyasi şemsiye açılmasına katkı sağlayan Cumhurbaşkanı Avn, bu sefer müttefikine siyasi koruma sağlayamıyor. Aynı şekilde ülkede istifa eden ve yeni hükümet kurulana kadar sınırlı yetkilerle göreve devam eden geçici hükümet de bu korumayı sağlayacak konumda değil. Ortaya çıkan bu tablo, sahip olduğu güç kartını kaybetmek istemeyen ve bu kartın Viyana’daki müzakerelerde Tahran tarafından kullanılmasını bekleyen Hizbullah’ı hesaplarını gözden geçirmeye zorluyor. Hizbullah bu kartın uluslararası arenada geçerli olduğuna inanıyor. İran, üzerindeki baskıları azaltmak için ön cephe konumunda kullandığı vekil güçlerinin yer aldığı diğer ülkelere kıyasla Lübnan’da çok daha fazla rahat görünüyor.
Lübnan makamları, İsrail’e karşı Güney Cephesi’nin kullanılmasına izin vermemekte kararlı
Lübnan makamları, İsrail’e karşı Güney Cephesi’nin kullanılmasına izin vermemekte kararlı
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة