İki süpergücün arasında sıkışan Guantanamo Uygurları

Sincan'da 2017 ve 2019 arasında doğum oranlarında yüzde 48,74 oranında düşüş yaşandığı ortaya çıkmıştı (Reuters)
Sincan'da 2017 ve 2019 arasında doğum oranlarında yüzde 48,74 oranında düşüş yaşandığı ortaya çıkmıştı (Reuters)
TT

İki süpergücün arasında sıkışan Guantanamo Uygurları

Sincan'da 2017 ve 2019 arasında doğum oranlarında yüzde 48,74 oranında düşüş yaşandığı ortaya çıkmıştı (Reuters)
Sincan'da 2017 ve 2019 arasında doğum oranlarında yüzde 48,74 oranında düşüş yaşandığı ortaya çıkmıştı (Reuters)

ABD'nin 2001'de Afganistan'da El Kaide ve Taliban'a yönelik başlattığı askeri operasyon esnasında yakalanan ve yıllarca Guantanamo Hapishanesi'nde tutsak olan Uygurlar, şimdi de Sincan'a uygulanan baskının bahanesi olarak kullanılıyor. Ayrıca bu kişiler, serbest bırakılsa da hapis hayatı sürmeye devam ediyor.
22 Uygur'un hemen hemen hepsinin hikayesi aynı. Bu erkekler, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki kötü ekonomik koşullardan bıkıp ailelerine daha iyi bir hayat sunmak için evlerini terk ettiğini söylüyor.
Örneğin "Evden ayrılmamızın nedeni ilk başta ailemizin ekonomik olarak zorluk çekmesiydi" diyen Ahmet Adil, önce Kazakistan'a gittiğini söylüyor. Adil, ülkedeki baskının Çin'den farklı olmadığını belirtip daha sonra Pakistan'a geçtiğini, burada da para toplayamamasının ardından bir Uygur topluluğu olduğunu duyduğu Afganistan'a ulaştığını kaydediyor. Adil, tanıştığı bir kişinin bu toplulukta kalacak yer ve iş imkanı olduğunu söylediğini aktarıyor.
Aynı gruptan Ebubekir Kasım da şöyle konuşuyor:
"Pakistanlı arkadaşlarımız vardı. 'Afganistan'da Uygur köyü var. Oraya gittikten sonra Türkiye'ye geçebilirsin' dediler. Celalabad'da bir dağdaki bir yere gittik. Burasının daha sonra Tora Bora (2001'de Taliban ve El Kaide üyelerinin bulunduğu dağlık alan) yakınlarında olduğunu öğrendim."
CNN International'ın haberinde, Afganistan'ın 2000'lerin başında Orta Asya ve Doğu Asya'daki kişiler için bir sığınak haline geldiği yazıldı. Zira habere göre 1989'da Sovyetler Birliği'nin bölgeden çekilmesiyle ve 1996'da Taliban'ın kontrolü ele geçirmesiyle ülkede yer yer yönetim zafiyetleri meydana gelmeye başlamıştı. Bu durum, özellikle Pakistan sınırında özellikle görülüyordu.
"The War on the Uyghurs: China's Internal Campaign Against a Muslim Minority" (Uygurlara Karşı Savaş: Çin'in Sincan'daki Müslümanlara Karşı İçerideki Kampanyası) kitabının yazarı Sean Roberts, bu ortamdan yararlandığı iddia edilen bir grup Uygur'un, Uygurlar için eğitim kampı kurduğunu ifade ediyor. Bunların amacının, Çin'de bir isyan başlatmak olduğunu sözlerine ekliyor.

"Çin'den iyidir"
Söz konusu kamp, Guantanamo tutuklularının hakkındaki dosyalarda "Taliban'ın Uygurlara sağladığı eğitim kampı" olarak geçiyordu. 
Kamptaki kişilerle görüşen Roberts, bunun büyük bir "abartı" olduğunu düşünüyor. Yazar, Çin'deki bir isyanın hayalini kuran bazı Uygur militanları olsa da, bu kişilerin pek çoğunun ekonomik kaygılarla Batı'ya gitmek istediğini ifade ediyor.
Roberts, Uygurların önceden Orta Asya'ya ve Pakistan'a rahatça geçtiğini ancak 1990'ların sonunda sınır bölgelerindeki ayrılıkçı hareketlerden endişelenen Çin yönetiminin komşularına baskısını artırdığını söylüyor. Bunun, Uygurların gittiği yerlerden kovulmasına yol açtığı düşünülüyor.
Öte yandan 2001'de ABD'nin bölgedeki saldırıları başlayınca, Uygurlar da Taliban ve El Kaide güçleri gibi dağlara kaçtı. Ancak çok az kişinin neler olduğuna dair bilgisi vardı. Uygurlar, öldürülmekten veya Çin'e teslim edilmekten korktuklarını söyledi.
Daha sonra Pakistan'a giden bir grup Uygur, askerler tarafından yakalanarak ABD'ye teslim edildi. Kasım, Çin'e iade edilmekten korktukları için Uygur olduklarını söylemediklerini ifade etti:
"Bizi Amerika'ya vereceklerini söylediler, 'Çin'den iyidir' dedik."
Öte yandan Uygurlar Guantanamo'ya geldiklerinde, "Taliban ve El Kaide'yle bağlantılı Doğu Türkistan İslami Hareketi'nin (DTİH) üyesi olarak" görüldüklerini öğrendi.
Çinli yetkililer, 1990'ların ortalarından bugüne kadar Sincan başta olmak üzere ülkede meydana gelen neredeyse her terör olayından DTİH'yi sorumlu tutuyor.
Haberde, özellikle 2002'den sonra ülkenin bütün Uygur muhalifleri terörist olarak göstermeye çalıştığı, buna ABD'nin o tarihlerdeki hamlelerinin yol açtığı yazıldı. Zira Ağustos 2002'de dönemin ABD Başkanı George W. Bush, DTİH'yi terör örgütleri listesine almıştı. Birleşmiş Milletler de bunu takip etmişti. 
O dönem Dışişleri Bakanlığı'nda görevli olan Randall Schriver, 2009'da Pekin'in Bush yönetimine baskısıyla DTİH'nin terör listesine alındığını söyledi.
Yine o dönem kongre üyesi olan Dana Rohrabacher, ABD yönetimini Irak Savaşı'nda Çin'in desteğini almak için bu hamleyi yaptığı konusunda eleştirmişti.
CNN Intertational'ın ulaştığı ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Washington'ın Kasım 2020'de DTİH'yi terör listesinden çıkardığını bildiriyor ve ekliyor:
"Çin'in şiddet faaliyetlerinde bulunmayan aktivist veya insan hakları savunucusu Uygurları, DTİH'yi kullanarak terörist tehditi olarak yanlış şekilde lanse ettiğini düşünüyoruz. Çin, bireyleri ve grupları şiddeti savunmasalar bile siyasi ve dini inançları yüzünden terörist olarak damgalıyor."

Çin, DTİH hakkındaki iddialarını sürdürüyor
Öte yandan Çin, DTİH hakkındaki iddialarını sürdürüyor. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin şöyle konuşuyor:
"DTİH uzun süredir terör ve şiddet faaliyetlerinde bulunuyor ve ağır kayıplara neden oluyor. Çin'in ve bölgenin güvenliğiyle istikrarını tehdit ediyor."
Guantanamo'daki 22 Uygur zaman içerisinde gruplar halinde serbest bırakılsa da hiçbirinin ABD'ye yerleştirilmesine izin verilmedi. Bunlardan hapishanede kalan son üçü, 2013'te Slovakya'ya gönderildi.
O dönem Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan şu açıklama yapılmıştı:
"Bu şüpheliler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin terör örgütü olarak kabul ettiği DTİH'nin üyeleri. Sadece Çin'in değil onları kabul eden ülkelerin de güvenliğini ciddi şekilde tehdit edeceklerdir."
2006'da Arnavutluk'a yerleştirilen Uygurlardan Ebu Bekir Kasım, "Amerika masum olduğumuzu ve hiçbir şey yapmadığımızı ilan etmesine rağmen Çin, Taliban ve El Kaide'yle çalıştığımızı söylemeye devam ediyor. Uygurların El Kaide, Taliban ve IŞİD'le bağlantılı teröristler olduğunu söylüyorlar" diyor.
Öte yandan serbest bırakılma, normale dönüş anlamına gelmiyor. Yine Arnavutluk'a gönderilen ekipten Adil, buradaki hayatının aslında bir "gözaltı" olduğunu ve özgürlüklerinin sınırlandırıldığını söyledi. Adil şöyle konuştu:
"Arnavutluk'ta ciddi kısıtlamalar altında yaşıyoruz. Buradaki hayatımız bir açık hava hapishanesine benziyor. Elimizdeki tek şey bir oturma izni parçası. Belgelerimizin olmaması sebebiyle sim kart bile alamıyoruz."
 
Independent Türkçe, CNN International



Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt: Hamas’ı destekleyen vatandaşlıktan çıkarılsın

Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
TT

Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt: Hamas’ı destekleyen vatandaşlıktan çıkarılsın

Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)

Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Hamas'ı destekleyen kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması gerektiğini savundu. 

Dobrindt, çarşamba günü yaptığı açıklamada “Çifte vatandaşlık dahil olmak üzere Alman vatandaşlığı almış kişiler, değerler sistemimize bağlılıklarını beyan etmişlerdir” dedi ve ekledi: 

Bunun kasıtlı bir yanlış beyan olduğu ve bu değerler sistemini paylaşmadıkları ortaya çıkarsa, vatandaşlıklarının geri alınması mümkün olmalıdır.

Bakanın açıklaması, geçen ay sosyal medyada Hamas'ı “Filistin'in kahramanları” diye niteleyen bir paylaşım yaptığı gerekçesiyle Filistinli bir göçmenin vatandaşlığının iptal edilmesinin ardından geldi. 

Bild'in aktardığına göre Almanya İçişleri Bakanlığı, paylaşımı yapan kişiye vatandaşlığının iptal edildiğine dair resmi bir yazı göndermişti.

Berlin yönetiminin 2024'te vatandaşlık yasasında yaptığı düzenlemeyle, başvuru sahiplerinin Almanya'nın “özgür demokratik düzenini” ve ülkenin “Yahudi yaşamına ve İsrail'in var olma hakkına yönelik tarihsel sorumluluğunu” kabul etmeleri zorunlu kılınmıştı.

Ayrıca Dobrindt'in selefi Nancy Faeser, yeni vatandaşlık testine “Yahudi yaşamı ve İsrail'in var olma hakkına” dair sorular eklemişti.

Almanya'nın doğusundaki iki eyaletteyse başvuru sahiplerinin, İsrail'in “Yahudi inancına sahip tüm insanlar için bir sığınma yeri olarak var olma hakkını” açıkça onaylayan bir ifadeyi el yazısıyla yazmaları şart koşuluyor.

Saksonya-Anhalt eyaletinde en az 10 kişinin formun bu kısmını doldurmayı reddetmesi nedeniyle vatandaşlık başvurularının iptal olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, Times of Israel, JNS


Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna'ya ait 65 İHA düşürüldü

Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna'ya ait 65 İHA düşürüldü

Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

Rusya Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Rus hava savunma sistemlerinin gece boyunca ülkenin farklı bölgelerinde Ukrayna’ya ait 65 insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığı açıklamada, düşürülen İHA’ların Kırım, Voronej, Ryazan, Bryansk, Belgorod, Tula, Lipetsk ve Tambov bölgeleri üzerinde etkisiz hale getirildiği bildirildi.

Savunma Bakanlığı verilerine göre, Voronej’de 18, Ryazan’da 16, Belgorod’da 14, Tula’da 7, Bryansk’ta 4, Lipetsk’te 3, Tambov’da 2 ve Kırım’da 1 İHA düşürüldü.

Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi hedefleyen yeni planı, Rusya’ya ülkenin doğusundaki kontrolü altında olmayan bölgeleri devretmeyi ve karşılığında ABD’nin Ukrayna ve Avrupa’ya olası bir Rus saldırısına karşı güvence sağlamasını öngörüyor. Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Beyaz Saray yetkilileri, savaş devam ederse Ukrayna’nın bu bölgeleri kaybedeceğini ve bu nedenle anlaşmaya varmanın ülke çıkarına olacağını belirtiyor.

Trump’ın 28 maddelik planına göre, Rusya Donbas olarak bilinen Luhansk ve Donetsk bölgelerinde fiilen tam kontrol sahibi olacak; Ukrayna’nın hâlâ kısmi kontrol sağladığı bu bölgelerden çekildiğinde ise bölge silahsızlandırılacak ve Rusya’nın asker konuşlandırmasına izin verilmeyecek.

Plan ayrıca, Herson ve Zaporijya bölgelerindeki mevcut kontrol hatlarının korunmasını ve Rusya’ya bazı toprakların müzakereler çerçevesinde devredilmesini öngörüyor.

Buna ek olarak plan, ABD ve bazı diğer ülkelerin Kırım ve Donbas’ı Rusya’ya ait topraklar olarak tanımasını kapsıyor; ancak Ukrayna’nın bunu resmi olarak kabul etmesi zorunlu kılınmıyor.


Pakistan, Afganistan sınırına yakın bir bölgede 23 militanın öldürüldüğünü duyurdu ve Hindistan'ı bu militanlara destek vermekle suçladı

Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
TT

Pakistan, Afganistan sınırına yakın bir bölgede 23 militanın öldürüldüğünü duyurdu ve Hindistan'ı bu militanlara destek vermekle suçladı

Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)

Pakistan güvenlik güçleri bugün, İslamabad'da 12 kişinin ölümüne neden olan ve Pakistan Talibanı (Tehrik-i-Taliban Pakistan) ile bağlantılı bir grup tarafından üstlenilen intihar saldırısından bir hafta sonra, Afganistan sınırına yakın iki operasyonda 23 militanın öldürüldüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre silahlı kuvvetler yaptığı açıklamada, militanların bu harekete veya ona bağlı gruplara mensup olduğunu belirterek, Hindistan'ı onlara destek vermekle suçladı.

Pakistan ordusu, operasyonların Hayber Pahtunhva eyaletinin Kurram bölgesinde gerçekleştirildiğini, bu bölgede sınır ötesi isyanların aktif olduğunu ve Taliban'ın 2021'de Afganistan'da yeniden iktidara gelmesinden bu yana durumun daha da kötüleştiğini belirtti.

x
İslamabad'da gerçekleşen intihar saldırısında hasar gören bir polis aracı (EPA)

Pakistan ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Pakistan, ülke dışından desteklenen ve finanse edilen terör belasını ortadan kaldırmak için tüm gücüyle mücadele etmeye devam edecek” denildi.

İslamabad, Kabil'i, Pakistan'da ölümcül saldırılar düzenleyen silahlı grupları, özellikle de Pakistan Talibanı'nı barındırmakla suçluyor.

Pakistan, son aylarda Hindistan'a karşı sert bir tavır takınarak, kendisine karşı çıkan silahlı grupları desteklemekle suçluyor.

Afganistan ve Hindistan bu suçlamaları reddediyor.

y
İslamabad'daki mahkeme binası önünde patlamada hasar gören bir polis arabasının yanında duran Pakistanlılar (Reuters)

Söz konusu iki saldırı, 14 Kasım'da İslamabad'daki bir mahkeme binası önünde meydana gelen intihar saldırısında 12 kişinin hayatını kaybetmesi ve onlarca kişinin yaralanmasının ardından gerçekleşti.

Pakistan Talibanı ile bağlantılı bir grup saldırının sorumluluğunu üstlenirken, Pakistanlı yetkililer dört şüphelinin gözaltına alındığını doğruladı ve bunların Afganistan'daki Taliban'ın liderliğindeki bir hücreye ait olduklarını söyledi.

Pakistan ve Afganistan arasındaki ilişkiler, geçen ay sınır ötesi çatışmaların patlak vermesiyle kötüleşti. Bir hafta süren çatışmalarda 70’ten fazla kişi hayatını kaybetti.

İki ülke çatışmalarda ateşkes üzerinde anlaştı, ancak bunu kalıcı bir ateşkes haline getirmek için yapılan müzakereler başarısız oldu ve her iki taraf da başarısızlıktan birbirini sorumlu tuttu.