İran: Cumhurbaşkanı adaylarına seçim kampanyalarında hükümeti hedef alma suçlaması

Ahmedinejad, yarıştan saf dışı bırakılırsa seçimleri boykot edecek. Resmi bir anket merkezi, seçimlere katılımın düşük olacağı tahmininde bulundu

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
TT

İran: Cumhurbaşkanı adaylarına seçim kampanyalarında hükümeti hedef alma suçlaması

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı

İran hükümeti, bazı cumhurbaşkanı adaylarını seçim kampanyalarında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin 8 yıllık yönetimini hedef almakla suçladı. Öte yandan eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin (AKK) 18 Haziran'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı yarışına katılma talebini reddetmesi halinde, seçimleri boykot etmeye hazırlanıyor.
İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii düzenlediği basın toplantısında, “Bazı adayların seçim kampanyalarını, ekonomik savaşı, daha önce eşi-benzeri görülmemiş yaptırımları ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını hesaba katmadan hükümetin sekiz yıllık performansına yönelik eleştirilere dayandırması üzücü” ifadelerini kullandı.
Söz konusu adayların kimler olduğunu açıklamayan Rebii, bu adayları seçim savaşına olumsuz bir tavırla girdikleri suçlamasında bulunarak, “Adayların olumlu seçim kampanyaları yürütmelerini görmeyi umuyoruz” dedi. İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in son konuşmasında seçimlere en yüksek katılımın sağlanması ve ‘kişilerin seçimlerine müdahale edilmemesi’ konusundaki tavsiyelerini hatırlatan Rebii, Hamaney'in bu bağlamda söylediklerinin tam olarak anlaşılması gerektiğini vurguladı.
Hamaney, geçtiğimiz hafta televizyonda yayınlanan bir konuşmasında şunları söyledi:
“Ben kişilerin seçimlerine karışmadım. Önceki dönemlerde aday olmak isteyenlerin bazıları bana fikrimi sorarlardı. Ben bunu ne onaylarım ne de karşı çıkarım derdim. Yani, hiçbir fikir beyan etmezdim. Bu kez bunu dahi söylemedim.”
Yabancı basının Hamaney'in açıklamalarının ne bir ipucu verdiği ne de ‘yurt içinde açıklamalarından yararlanma imkanı tanıdığını’ yazdıklarını belirten Rebii, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini İran'ın ‘siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı için bir gereklilik’ olarak değerlendirdi. Ülkesinin cumhurbaşkanı ve yeni hükümeti seçme konusunda ‘azami katılıma’ ihtiyacı olduğunu vurgulayan Rebii, bunun neden önemli olduğunu ise, ‘bölgesel gelişmeler, yeni dünya düzeni ve İran’ın ulusal çıkarları’ olarak üç faktöre bağladı.
İç meselelerin üstesinden gelmenin ve uluslararası arenada güçlü bir varlığa sahip olmanın, seçimlere yüksek katılımla kurulacak güçlü bir hükümete ihtiyaç duyduğunun altını çizen Rebii, bunu yaparken herkesi sandık başına gitmeye ve en yüksek katılımı sağlamak için çaba göstermeye çağırdı.  Rebii, “Böylece toplumun tüm kesimleri taleplerini seçim sandığında görür ve bu da adaylara yansır” dedi.
Rebii, İran Radyo Televizyon Kurumu’na (İRİB) da üstü kapalı bir şekilde hitap ederek şunları söyledi:
“Genel bütçeden doğrudan veya dolaylı olarak yararlanan televizyon ve tüm medyanın adil olacağı kesindir. Herkese eşit fırsatlar tanımalı, doğrudan veya dolaylı olumsuz eylemlerden kaçınmalıdır.”
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri’nin adaylığına atıfta bulunarak hükümetin ‘seçimlerde temsilcisi olarak kimseyi önermediğini’ belirten Rebii, “Hükümette yer alan isimlerin, seçimlere katılmasının örgütsel bir karar olmadığını ve bu kişilerin kendi istekleriyle yarışa girdiğini bir kez daha tekrarlıyorum. Birbirleriyle koordinasyon içinde olmadıklarından ve birbirlerinin adımlarından habersiz olduklarından eminim” şeklinde konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin grubu olan Ilımlılık ve Kalkınma Partisi, AKK’nin nihai aday listesini açıklamasının ardından, desteklenen adayı seçip ilan edeceğini duyurdu. Ilımlılık ve Kalkınma Partisi Sözcüsü İran'ın yarı resmi ajansı ISNA’ya yaptığı açıklamada, partisinin önceliğinin, İran halkının tüm kesimlerinden maksimum katılımı ve seçimlerin ciddiyetle yapılmasını sağlamak olduğunu söyledi.
Associated Press'e (AP) konuşan AKK Sözcüsü Abbas Ali Kethudayi ise, yetkililer, İranlıların sandık başına gitme konusunda isteksiz davranmasından endişe duyarken, İran cumhurbaşkanlığı seçimleri için çeşitli adayların onaylanmasının katılımın artmasına yardımcı olabileceğini belirtti.

Seçimlere katılım yüzde 39'a gerileyebilir
ISNA’ya bağlı İranlı Öğrenciler Anket Merkezi (İSPA), seçimlere katılım oranının 1979 devriminden bu yana en düşük oran olan yüzde 39'a gerileme olasılığına dair uyarıda bulundu.
AKK Sözcüsü Kethudayi, “Farklı geçmişlere sahip adayların olması seçimlere katılım oranını artırabilir” değerlendirmesinde bulundu. Ancak adayların ateşli açıklamalarının AKK üyelerini etkilemeyeceğinin de altını çizen Kethudayi, “AKK, adayların özelliklerini, asla eleştiri ve protesto içeren ifadelere, özellikle de sözlü eleştirilere dayanarak değerlendirmeyecektir” dedi.
Bu endişeler, geçtiğimiz yıl seçimlere katılım oranının ülke genelinde yüzde 42,5'e, Tahran'da ise yüzde 25’in altında olması nedeniyle ortaya çıkarken bu rakamlar, 1979'dan bu yana kaydedilen en düşük seçimlere katılım oranları olarak kaydedildi. Hükümetin istatistiklerine göre 2017 yılındaki İran cumhurbaşkanlığı seçimlerine yüzde 73 oranında bir katılım gerçekleşti. Öte yandan resmi rakamlar, 18 Haziran seçimlerinde 59,3 milyon kişinin oy kullanabileceğine işaret ediyor.
Kethudayi, “Toplumsal, sosyal ve siyasi beklentiler her zaman seçimlere yüksek bir katılım olmasını ister. Ancak insan hakları ve hukuk açısından bakıldığında, düşük katılım herhangi bir hukuki soruna yol açmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Adaylık başvurularını da değerlendiren AKK Genel Sekreteri, “İnsanlar bizim ağır bir yük taşıdığımızı bilmeliler. Cumhurbaşkanlığı için adaylık şartlarını belirleyen yasa dışında hiçbir şey söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
Adaylardan biri olan Ali Laricani’nin kardeşi olan AKK üyesi Sadık Amuli Laricani ise yaptığı açıklamada, “AKK, başvuruları doğruluk, tarafsızlık, ahlaki ve dini değerleri dikkate alarak inceleyecektir” dedi. Çalışmaların kişilerin özgeçmişlerine ilişkin bilgilere göre yapıldığına dikkati çeken Laricani, adayların seçimlere katılmaya uygun olup olmadığını belirleme sürecinin ‘seçimlere katılmasının uygun olduğu kabul edilen kişinin, tüm şartları karşıladığına ikna olmayla’ ilgili olduğunu açıkladı.

Ahmedinejad’dan rest
Öte yandan eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, AKK’nin adaylık başvurusunu reddetmesi halinde seçimleri boykot etmeye hazırlanıyor. Ahmedinejad gazetecilere yaptığı açıklamada, “Daha önce iki kez reddedildim ama halka, devrime ve ülkeye duyduğum saygıdan dolayı sessiz kaldım. Eğer şimdi de beni reddederlerse, kesinlikle seçimlere katılmayacağım ve katılanları da kabul etmeyeceğim, ancak gösterilere ve şiddet olaylarına da katılmıyorum. Seçimleri boykot edeceğimi söyler söylemez, bazıları zalim yüzlerini gösterdi” ifadelerini kullandı. Ancak seçimler i boykot etmenin, güvenlik servisleri içinde yuvalanan yozlaşmış unsurların, halkın ve kendisinin üzerine atmak istedikleri bir sebep yaratacağı konusunda uyaran Ahmedinejad, “Bu halkın hakkıdır, neden halkın seçim çevresini sınırlayıp adayları reddediyorlar? Neden seçimlere katılmayayım?” dedi.
Muhafazakârlar Birliği Konseyi’nden ve muhafazakâr kanadın en büyük grubu olarak bilinen Devrimci Güçler Koalisyonu’ndan temsilciler, seçimle ilgili ortak adımlar atmanın yollarını tartışmak üzere dün bir toplantı düzenlediler. İran’ın eski Dışişleri Bakanı ve Muhafazakârlar Birliği Konseyi Sözcüsü Manuçehr Muttaki konuya ilişkin açıklamasında, “İki taraf, seçimlerde birlik ve sürekliliğin güçlendiğini vurguladı. Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi'nin aday gösterilmesine yönelik kapsamlı ortak bir desteğe vurgu yaptılar” diye konuştu.
Eski milletvekili Hüseyin Nakvi Hüseyni, Nameh News internet sitesine yaptığı açıklamada, Hamaney'in Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ndeki temsilcisi ve Dış İlişkiler için Stratejik Komite üyesi Said elili’nin cumhurbaşkanlığı için gerekli şartlara sahip olduğunu, ancak İbrahim Reisi'yi desteklemek amacıyla aday olduğunu söyledi.

2013 senaryosunun tekrarı
Muhafazakârların Reisi’yi destekle konusunda fikir birliğine varmaları, reformistlerin eski Meclis Başkanı Ali Laricani'ye daha yakın olduğu bir zamanda yaşanan bir gelişme olurken eski İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin grubu olan Kargozarani Sazendegi Partisi’nin Merkez Komite üyesi reformist aktivist Ali Muhammed Nemazi, Haşimi Rafsancani'nin adaylığının reddedilmesinden sonra reformistlerin muhafazakar adaylara karşı Ruhani'ye destek verdiği 2013 seçimleri senaryosunun tekrarlanacağını öne sürdü.
Nemazi, Nameh News internet sitesine yaptığı açıklamada, “Eğer reformist güçler diskalifiye edilirse veya anketler reformist güçlerin adaylarının gerekli oyları alamayacağına işaret ederse reformistlerin bir kısmı, 2013’teki deneyimini tekrarlayabilir ve Laricani'yi destekleyebilirler” dedi.
Laricani ise Twitter hesabından paylaştığı tweette, “İnsanlara cennet vaat eden yalan söyler. Önce cehennem ateşi söndürülmelidir. Karmaşık sorunları çözmek için Süpermen'e değil, gerçek bir yöneticiye ihtiyaç vardır” yazdı.
Bu arada ISNA’nın haberine göre Laricani'nin danışmanlarından Mansur Hakikatpur, eski meclis başkanının hükümetinde yer alacak isimlerle ilgili yayınlanan bir listenin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Hakikatpur, “(Laricani) henüz geçtiğimiz Çarşamba günü seçimlere katılmaya karar verdi, kadroya bu kadar çabuk ulaşmayı nasıl başardı?! Daha Seçim kampanyasının başkanı dahi henüz seçilmedi, kurulması planlanan hükümetteki isimlere dair bir liste nasıl sunulsun?!” ifadelerini kullandı. Bunu ‘kötü niyetli’ bir propaganda olarak niteleyen Hakikatpur, “Laricani'nin verimli ve dinamik bir kadro oluşturacağından eminim” şeklinde konuştu.
Laricani’ye atfedilen listeden bir gün önce ise aynı şey Reisi’nin başına geldi. Reisi’nin hükümetinde yer alacak isimlerin olduğu söylenen liste Reisi’ye yakın basın kuruluşları tarafından yalanlandı.
İran’daki basın kuruluşlarının çoğu, Cihangiri'nin başvurusunun AKK tarafından onaylanıp onaylanmayacağına dair şüpheler çerçevesinde son düzlükte mücadelenin Laricani ve Reisi arasında olacağını düşünüyor. Adayların özellikle televizyon tartışmalarında Laricani ve Reisi'nin arkasında iki takıma ayrılması bekleniyor. Bu da adayların ülkedeki iki ana akımdan biri için nihai bir adayı desteklemeyi amaçladıkları ‘gölge aday’ olgusunun tekrarı anlamına geliyor.
Reformist eğilimli Şark gazetesi, gölge aday olgusunun kamuoyuna yönelik bir ‘aldatmacadan’ ibaret olup olmadığını sorguladı. Gazete, Said Celili'nin ‘yaklaşan seçimlerde İbrahim Reisi’nin gölge adayı olacağını ve adaylığının amacının televizyon tartışmalarının atmosferini Reisi lehine çevirmek veya hükümete yönelik eleştirilere odaklanmak olduğunu’ öne sürdü.
Cumhur-i İslami gazetesi ise adayların birbirlerine yönelik eleştirilerinin ‘kirli bir savaşın’ habercisi olduğunu yazdı. Gazete, bu yılki seçimlerle önceki seçimler arasındaki farkın, internetin geniş kapsamlı kullanımıyla yaşanan bir sıçrama olduğunu ve bunun adaylara ve destekçilerine olağanüstü imkanlar verdiğini belirtti. Gazete, “Adaylar, birbirlerine karşı bir propaganda savaşı başlattılar ve kullandıkları tondan bize çok kirli bir savaşın yaklaştığı anlaşılıyor” yazdı. Gazeteye göre ekonomik krizin ve Kovid-19 salgınının yanı sıra ‘kirli propaganda savaşına’ katlanmak zorunda olmaları ülkedeki yetkilileri endişelendiriyor.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.