İran Anayasa Koruma Konseyi, cumhurbaşkanlığı adaylarının ilanını erteliyor

Yeni bir anket, İran seçimlerinde yüzdü 53’lük kesimin çekimser kalmasını bekliyor

Devrim Muhafızları Komutanı’nın danışmanı Said Muhammed, geçen hafta koruma ekibiyle çevrili bir şekilde cumhurbaşkanlığı başvurusunu sunuyor (Tesnim)
Devrim Muhafızları Komutanı’nın danışmanı Said Muhammed, geçen hafta koruma ekibiyle çevrili bir şekilde cumhurbaşkanlığı başvurusunu sunuyor (Tesnim)
TT

İran Anayasa Koruma Konseyi, cumhurbaşkanlığı adaylarının ilanını erteliyor

Devrim Muhafızları Komutanı’nın danışmanı Said Muhammed, geçen hafta koruma ekibiyle çevrili bir şekilde cumhurbaşkanlığı başvurusunu sunuyor (Tesnim)
Devrim Muhafızları Komutanı’nın danışmanı Said Muhammed, geçen hafta koruma ekibiyle çevrili bir şekilde cumhurbaşkanlığı başvurusunu sunuyor (Tesnim)

İran Anayasa Koruma Konseyi (AKK), uyarılara rağmen adaylar arasındaki söz savaşının artması nedeniyle gelecek ay yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri adaylarının başvurularının incelenmesi sürecini beş güne daha uzatmaya karar verdi. Ayrıca Cumhurbaşkanı adayı General Said Muhammed de dahil Devrim Muhafızları çevreleri, kötüleşen ekonomik durumla ilgili olarak muhafazakâr müttefiklerine yönelik eleştirilerini artıran eski meclis başkanı Ali Laricani’yi eleştirdi.
AKK Sözcüsü Ali Abbas Kedhudayi, yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanlığı için başvuranlardan hiçbirinin uygunluğu henüz onaylanmadı. Yasaların öngördüğü on gün içinde adayların uygunluğunu açıklayacağız” dedi. Komisyon üyelerinin adayların raporlarını ve dosyalarını ‘dikkatlice’ incelediğini belirten Kedhudayi, “Dosyaların her biri, ön fikir birliğine varma konusunda saatler alıyor” ifadelerini kullandı.
Başvuruları inceleme sürecinin beş gün içinde tamamlanması bekleniyordu, ancak seçim takviminde sürenin beş gün daha uzatılması öngörülüyor.
AKK, İran Dini Lideri’nin yetkilerine tabi bir organ olarak biliniyor. Parlamento tarafından onaylanan yasaları gözden geçirmenin yanı sıra cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimleri için adaylık başvurularını incelemekte. 12 üyesi doğrudan rejim lideri “Rehber” Hamaney tarafından belirlenirken, diğer yarısı da Dini Liderin belirlediği yetkililer arasında sayılan Yargı Erki Başkanı tarafından seçiliyor.
İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’na (ISNA) göre İran polis gücü yardımcısı General Kasım Rızai, “Düşmanlar, hayati seçimlerin yapılması için çalışıyor. Ama hata yapıyorlar. İran halkı, canlı ve etkin bir şekilde katılacak” dedi.
Geçen hafta adaylar için kayıt kapılarının beş günlüğüne açılmasının ardından, İranlı yetkililerin tavırlarına ‘en üst düzeyde katılım’, ‘onurlu katılım’ ve ‘etkili katılım’ çağrıları hâkim oldu.
Yetkililer, resmi istatistiklere göre 41 yılın en düşük katılım oranını (yüzde 43) kaydeden yasama seçimleri senaryosunun tekrarlanmasından korkuyor. Başkent Tahran’da yüzde 25 aşılamamıştı.
Öte yandan Devrim Muhafızları’na ait Fars Haber Ajansı, yeni bir kamuoyu yoklamasının sonuçlarını bildirdi. Ajans, anketin ülkenin en önemli merkezlerinden biri tarafından gerçekleştirildiğini söylerken, merkezin ismini açıklamadı. Ajansa göre anket, şu ana kadar beklenen katılım oranının yüzde 42,9 olduğunu ve önceki bir ankete kıyasla yüzde üç iyileşme kaydedildiğini gösterdi. Ankete göre yüzde 32’lük kesim, yaşamsal ve ekonomik koşullar dolayısıyla ve yüzde 21’lik bir kesim ise koronavirüs korkusu nedeniyle seçimlere katılmayacak.
Ankete göre Tahran, İsfahan, Şiraz, Senendec, Kerec ve Reşt şehirleri, seçimlere katılım açısından en düşük oranı kaydetti. Afganistan sınırındaki Kum, İlam, Zahidan, Hürremabad ve Bircend şehirleri de en yüksek oranı kaydetti.
Ankete göre Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi, yüzde 32,6 ile birinci sırada yer alırken, onu yüzde 26,7 ile eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad takip ediyor. Olumsuz oylar açısından ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak cihangiri yüzde 21, eski Meclis Başkanı Ali Laricani yüzde 8, Ahmedinejad yüzde 6 ve Reisi de yüzde 4,7 oy aldı.
Ahmedinejad’a oy vereceğini söyleyenlere, adaylık başvurusu reddedildiği takdirde oylarını kime verecekleri soruldu. Bu çerçevede yüzde 10’lık kesim Reisi’ye, yüzde 1,5’lik kesim ise Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rezai’ye oy vereceğini söyledi. Aynı şekilde yüzde 1,3, Laricani’ye oy vereceğini ve yüzde 3,3 ise seçimlere katılmayacağını belirtirken, Fars ajansına göre diğerleri ise henüz karar vermediklerini ifade etti.
Ajans, Laricani’nin yalnızca yüzde 1,5, Devrim Muhafızları Komutanı General Said Muhammed’in yüzde 3,6 oy alacağını kaydetti.
Hükümet yanlısı çevreler ve müttefikleri, adaylarını cumhurbaşkanlığı yarışında koruma ve AKK tarafından başvurularının reddedilmemesi taleplerini savunmak için sorumlu kurumların endişelerine yatırım yapma konusunda bahis oynuyorlar.
Bu çerçevede İran cumhurbaşkanlığı bürosu direktörü Mahmud Vaizi, seçimlere maksimum bir katılım gösterilmesinin, herkesin çıkarına olduğunu ve hükümetin, bir başkası karşısında bir adayı destekleme durumundan uzak olduğunu belirtti. “Hükümet, seçimlerde tarafsız ve siyasi akımların hiçbiri lehine bir rekabet vermiyor” diyen Vaizi, Twitter üzerinden de “Saygı değer adaylar, hükümet aleyhine suçlamalarda bulunmak ve yanlış bir atmosfer yaymak yerine ülkeyi yönetme programlarını sunmalıdır” açıklamasında bulundu.
Muhafazakâr akımın sert bir kanadı olan ‘Baidari’ grubunun medya platformu olan ‘Raja News’ internet sitesi, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin geçen çarşamba günü cumhurbaşkanlığı adaylarına yönelik yaptığı eleştirilerinin, eski Meclis Başkanı Ali Laricani tarafından üstü kapalı şekilde alay konusu olduğunu belirtti.
Ruhani, geçen çarşamba günü yaptığı açıklamada, eski müzakerecilerin İran’a karşı Birleşmiş Milletler (BM) kararı olmadan müzakerelere gitmediklerini belirtti.
Laricani, 2004- 2006 yılları arasında İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri olarak Ruhani’nin yerini aldı ve mesele BM’ye sevk edilmeden ve Aralık 2006 sonlarında 1737 sayılı kanun kabul edilmeden önce Avrupa troykası ile ‘İran meselesini’ müzakere görevini üstlendi. Kanun, İran’a nükleer teknolojinin temini yasaklıyor ve İran’ın uranyum zenginleştirmesine dahil olan şirketlere yaptırımlar içeriyor. Söz konusu kanun, İran’ın Temmuz 2006 sonunda zenginleştirme faaliyetlerini askıya almasını talep eden 1696 sayılı karardan sonraki ikinci karar olarak biliniyor.
Raja News, “Ruhani, seçim günlerinde muhaliflerine saldırmaya çalışıyor. Ancak görünen o ki Laricani, üçüncü hükümetini kurmak isteyen müttefiki Ruhani’nin iki yılda 3 BM kararını aldığını unutmuş” ifadelerine yer verdi.
Öte yandan Devrim Muhafızları’na bağlı kanallar, eski Meclis Başkanı Ali Laricani’ye üstü kapalı bir saldırı başlattı. Cumhurbaşkanı adayı General Said Muhammed’e yakın olan ‘Sabereen News’, “Edinilen bilgiler, cumhurbaşkanı adaylarından birinin akrabalarının etkisiyle rakiplerinden bazılarını dışlamaya çalıştığını gösteriyor” açıklamasında bulundu. Kanal, “Adayların uygunluğuna karar veren birimdeki bu akımın garip açıklaması; adayların bazı rakiplerinin seçim sepetlerini güçlendirmeye devam etmeleri halinde İslam Cumhuriyeti için büyük bir tehlike oluşturacağı yönündedir. Bu nedenle son günlerde sahte nedenlerle bazı adayların seçime katılamayacağı söylentisi yayıldı” ifadelerini kullandı. ‘Islahat Press’ internet sitesinin, Anayasa Koruma Konseyi’nin Düzenin ‘Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai ve Devrim Muhafızları komutanı danışmanı General Said Muhammed’in adaylığını reddettiğini açıklaması sonrasında geçen salı günü, Anayasa Koruma Konseyi Sözcüsü, konuya ilişkin olarak ‘söylentileri’ yalanlamıştı.
Sabereen News ise, adayların uygunluğunu inceleyen 12 yetkili arasında, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi eski başkanı olan Sadık Laricani’nin (Ali Laricani’in kardeşi) de bulunduğunu aktardı.
Öte yandan General Said Muhammed, 20 Mayıs’ta Laricani’nin, adaylık başvurusunda yaptığı ve muhafazakâr kampta öfkeye yol açan bir açıklamasını eleştirdi. Muhammed, Hamaney’in ‘bir sonraki hükümet için önceliğin ekonomi olduğu’ yönündeki ifadeleri göz önüne alındığında, ekonomik nedenlerle aday olanlara sözlü saldırıda bulundu. Laricani, “Ekonomi bir askeri kışla ya da mahkeme değildir” diyerek, cumhurbaşkanlığı adayları olan Devrim Muhafızları Generali ve Yargı Erki Başkanına atıfta bulunmuştu. Bu bağlamda Said Muhammed, Laricani’ye cevaben, “Devrim Muhafızları ve askeri kışlalarda bulunan bir şahıs ve yıllarca mahkemelerde başkan olan kardeşi, şu an tüm ölçeklere ilişkin sorular ortaya koyuyor” dedi. “Bir kez daha ikilik oluşturmak ve insanları savaş ve güç talebiyle yıldırmak istiyorlar” diyen General Muhammed, “Bizim ve aşırılık yanlısı reformcular arasında var olan sorun kadar, Velayet-i Fakih’e mensup olanlar da zarar görüyor” ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan Laricani, 20 Mayıs’ta bir kez daha Twitter üzerinden bir açıklama yaparak, “Dünya ile finansal takas ve ihracat sorununun çözülmesine karşı çıkıyorlar. Yaptırımları kaldırmak için hiçbir kararlılıkları ve deneyimleri yok, içeride fikir birliği yerine çatışmayı körüklüyorlar. Ancak tüm dünyayla uğraşmak istediklerini söylüyorlar. Bu bir çelişki ve kamuoyu aldatmacasıdır” ifadelerine yer verdi.
Laricani, hükümetin ‘kara para aklanması ve terör finansmanıyla ilgili FATF anlaşmasına katılma’ projesine ilişkin çatışmaya dikkati çekerken, bu durumun uluslararası örgütü İran’ı yeniden ‘küresel finans sistemi için en tehlikeli ülkelerin kara listesine’ dahil etmeye ittiğini belirtti.
Ali Laricani, son günlerde Twitter ve Clubhouse uygulamalarında aktif. Adaylık başvurusu yaptıktan sonraki ilk videosunda, halk ve iktidar arasındaki ilişkinin belirginleşmesi, halkın hak ve görevlerinin tanımlanması çağrısı yaptı.
Laricani’nin ofisine bağlı ‘Haber Online’ internet sitesi, 20 Mayıs’ta uzun bir analiz yayınlayarak, ‘muhafazakarların seçimleri kazanacağını ve bunun bir hayal olmadığını’ belirtti. Ancak Reisi’nin seçimlerde ikinci kez yenilgi yaşamasının, mevcut Dini Lider Ali Hamaney’in yerine geçme şansını etkileyeceğini dile getirirken, internet sitesinin editörü de Laricani’nin rakiplerinden bir adım önde olduğunu kaydetti.
Aynı şekilde cumhurbaşkanlığı adayı ve Tahran Belediye Meclis üyesi Muhammed Cevad Hak Şanas, ‘Jahane Sanat’ gazetesinde yayınlanan bir makalede, seçimlerin ikinci tura uzayacağını ve Reisi’nin cumhurbaşkanlığı koltuğunu kazanmasının beklendiğini duyurdu.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.