BM paralı askerlerin Libya’dan geri çekilmesini talep ediyor

Libya Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi ile Trablus'ta bir araya geldi (AFP)
Libya Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi ile Trablus'ta bir araya geldi (AFP)
TT
20

BM paralı askerlerin Libya’dan geri çekilmesini talep ediyor

Libya Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi ile Trablus'ta bir araya geldi (AFP)
Libya Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi ile Trablus'ta bir araya geldi (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Jan Kubis, BM Güvenlik Konseyi’ni bu yılın sonunda Libya’da parlamento ve başkanlık seçimlerinin yapılmasına yönelik devam eden çabaları desteklemek amacıyla paralı askerler ile yabancı savaşçıların ilgili ülkelerle uzlaşarak “dengeli ve düzenli bir şekilde geri çekilmesini” başlatmak için zaman çizelgeleri içeren bir plana destek vermeye çağırdı.
BM Güvenlik Konseyi üyeleri, UNSMIL Başkanı'nın video konferans üzerinden ülkedeki son güvenlik gelişmeleri ve siyasi süreci ilerletmeye yönelik halihazırda devam eden çabalara ilişkin verdiği brifingi dinledi. Kubis Libya otoritelerinin ve kurumlarının asıl görevinin, Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun (LSDF) BM Güvenlik Konseyi’nin 2570 sayılı kararı uyarınca belirlediği yol haritasındaki talimatlara göre 24 Aralık’ta parlamento ve başkanlık seçimlerinin yapılmasını sağlamak olduğunu belirtti.
Kubis “Bu, Ulusal Birlik Hükümeti yönetiminin önceliklerinin başında geliyor. Temsilciler Meclisi, seçimlerin anayasal temelinin netleştirilmesinden ve gerekli seçim yönetmeliğinin onaylanmasından sorumlu” dedi. Kubis, Libya Yüksek Seçim Kurulu’na seçimlere hazırlanması için yeterli zamanın verilmesi için anayasal temelin en geç 1 Temmuz’a kadar halledilmiş olması gerektiğine işaret etti. Kubis UNSMIL’in önerilen anayasal temel Temsilciler Meclisi’ne ve Libya Devlet Yüksek Konseyi’ne sunulmadan önce forumun işini kolaylaştırmak için gösterdiği çabalara işaret etti. Yüksek Seçim Kurulu'nun Nüfus Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde seçmen listesini inceledikten sonra yaptığı çalışmalara değinen Kubis, önceki seçimlere kayıt yaptıran seçmenler için 2,3 milyon seçmen kartı üretilmeye başlandığını belirtti. Kubis “Ulusal seçimlerden önceki bu kritik geçiş döneminde, süresi sona eren belediye yetkilerinin yenilenmesi ve kapsamlı ve şeffaf seçimler yapılarak demokrasi mesajlarının teşvik edilmesi oldukça önemli” şeklinde konuştu.
Kubis “Nüfuz kazanmak ve topraklar ile kaynaklara ulaşıp bunları ele geçirmek için yarışan silahlı milis grupları arasında zaman zaman çatışmalar çıksa da güvenlik durumunun büyük ölçüde düzelmesiyle ateşkes devam ediyor. Ancak Sirte ve Misrata arasındaki sahil yolunun açılması ve paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların Libya’dan çekilmesi gibi önemli konularda gelişme kaydedilemedi” dedi. Sirte-Cufra hattı boyunca tahkimatların yapılıp mevzilerin kurulduğu, hava kuvvetlerinin eğitildiği, batı, doğu ve güney Libya’daki askeri üslere silah ve askeri teçhizat sevkiyatı yapıldığı ve “yabancı paralı askerlerin Libya’daki bölünmeyi derinleştirmeye devam ettiği” ile ilgili raporlara işaret eden Kubis, BM Güvenlik Konseyi’ni “Libya taraflarını ve tüm üye ülkeleri, yabancı güçlerin ve paralı askerlerin hepsinin derhal geri çekilmesi başta olmak üzere ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanmasına saygı göstermeye ve desteklemeye” teşvik etmeye çağırdı.
Kubis “Sınırlı sayıda paralı askerin Bingazi ve Trablus’a çekilip hava yoluyla gönderilmesi, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların dengeli ve düzenli bir şekilde geri çekilmesini başlatabilir” ifadelerini kullandı. Yetkili, Libya’daki paralı askerler ve yabancı güçlerle bağlantısı olan dış güçlerle üzerinde mutabık kalınan bir plan ve zaman çizelgesi oluşturulması çağrısında bulundu.
Kubis binlerce paralı savaşçının, yabancı askerin ve silahlı grubun Libya'daki varlığının ve faaliyetlerinin sadece Libya'nın güvenliğini değil tüm bölgeyi tehdit ettiğine dair uyarıda bulundu. Yetkili ayrıca, yabancı askerlerin geri çekilmesinin özellikle kapsamlı bir uzlaşma yapılması, barışın inşa edilmesi ve gençlere ve kadınların güçlendirilmesine odaklanan kalkınma programlarının faaliyete geçirilmesi ile istikrarsızlığın temel nedenlerini çözmek için Libya’nın her yerinde ve bölgede gösterilen yoğun çabalarla uyumlu olması gerektiğini söyledi.
Kubis, Libya’daki insan hakları ile ilgili tüm sıkıntıların ortak noktasının uluslararası hukukun en ciddi şekilde ihlal edilmesinde bile ceza verilmemesi olduğunu söyleyerek Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Tarhuna şehrini geri aldıktan sonra 100’den fazla toplu mezar bulunduğuna dikkati çekti. Yapılan zulümler için hesap verilmesi gerektiğini vurgulayan Kubis, Libya’daki göçmen ve mülteci krizinden de bahsederek Libya topraklarında 41'den fazla ülkeden yaklaşık 575 bin göçmen olduğunu ve bunların üçte ikisinden fazlasının komşu ülkelerden geldiğini kaydetti.



Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
TT
20

Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetiminden çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin belirsizlik ve kafa karışıklığı, özellikle de hareketin Washington'un kendisiyle doğrudan müzakerelerde siyaset sahnesinden çıkarılmasını istemediği yönündeki iddialarının ardından artıyor. Ancak konu hakkında bilgi sahibi bir Mısırlı kaynak Şarku’l Avsat'a, “Mısır ve Katar'daki arabulucuların sürecin karmaşıklığına rağmen durumla başa çıkabilecek kabiliyete sahip olduklarını” söyledi.

Hamas liderlerinden Tahir en-Nunu pazar günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Hamas liderleri ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında birkaç toplantı yapıldığını doğruladı.

En-Nunu, “Doha'da çifte vatandaşlığa sahip bir esirin serbest bırakılmasına odaklanan birkaç toplantı yapıldı. Filistin halkının çıkarları doğrultusunda olumlu ve büyük bir esneklikle hareket ettik” ifadelerini kullandı.

En-Nunu, Hamas temsilcileriyle gerçekleştirilen diyalog oturumlarında ABD tarafının Hamas'ın Filistin siyasi sahnesinden çıkarılmasını önermediğini belirtti.

Bu gelişme, Hamas'ın daha önce Mısır ve Katar'daki arabuluculara savaştan sonra Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmeyi kabul ettiğini bildirmesine rağmen yaşandı.

Söz konusu gelişme aynı zamanda dün Katar'ın başkenti Doha'da Gazze'de ateşkes anlaşmasına ilişkin yeni tur müzakerelerin başlamasıyla aynı zamana denk geldi. Anlaşmanın ilk aşaması 1 Mart'ta sona ererken İsrail savaşın sona ermesi anlamına gelen ikinci aşamaya geçmeyi reddetti.

İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki varlığını tamamen sona erdirmekte ısrar ederken, Hamas sadece iktidarı devretmeyi kabul ediyor, ancak Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Filistin topraklarında işgale karşı direnmeye devam etme hakkını koruyor.

xsdfrgt
Savaş sırasında güneye doğru yerlerinden edilen Filistinliler geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine geri dönüyor. (Reuters)

Konuyla ilgili bilgi sahibi Mısırlı bir kaynak, “Washington'un Hamas ile doğrudan müzakerelere başlaması ateşkes görüşmelerine kesinlikle gölge düşürdü. Buradan çıkan sinyaller, ABD'nin on yıllardır terör örgütü olarak sınıflandırdığı harekete karşı tutumunu değiştirdiğini gösterdi” dedi.

Ancak kaynak, ‘buna rağmen Mısır ve Katar'daki arabulucuların en başından beri varılan mutabakata göre ateşkesin uygulanmasına devam ettiklerini, bunun da nihayetinde Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimine katılmayacağını öngördüğünü ve hareketin arabuluculara ilettiği ve değişmeyen pozisyonunun bu olduğunu’ belirtti.

Kaynak, ‘değişkenlerin ve çelişkili sinyallerin müzakerelerin karmaşıklığını arttırdığını ve bunlarla başa çıkmak için daha fazla çaba gerektirdiğini, ancak Mısır ve Katar'ın durumu çözme ve bununla başa çıkma yeteneğine sahip olduğunu’ vurguladı.

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Halid Ukkaşe ise Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Washington'un Hamas'la doğrudan müzakerelere başlamasının ardından İsrail ile ABD arasında bir çatışma durumu ortaya çıktı. Zira bundan önce iki tarafın Hamas'a karşı tutumları tamamen uyumluydu. Ancak şimdi Washington'un, Hamas'ın elindeki Amerikalı esirlerin serbest bırakılması için tutumunda bir değişiklik yaptığı görülüyor.”

Ukkaşe sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem İsrail hem de ABD şimdi birbirleriyle çelişen tutumları nedeniyle birbirlerini suçluyor; bu da kesinlikle ateşkes görüşmelerine yansıyan bir kargaşa durumu yarattı. Ancak iyi olan husus, Kahire'nin Hamas'ın Gazze Şeridi'ni yönetmekten uzaklaştırılması önerisi üzerinde Arapların mutabık olması ve Mısır ve Katar'daki arabulucuların müzakereler sırasında buna güveniyor olması.”

Mısır Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Enformasyon Servisi geçtiğimiz kasım ayında, El Fetih ve Hamas temsilcilerinin Kahire'de yapılan bir toplantıda Gazze Şeridi'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin Mısır'ın önerisini kabul ettiklerini duyurdu.

Mısır'ın önerisi, Gazze Şeridi için ‘Gazze Şeridi Halkını Destekleme Topluluğu Komitesi’ adında bir idari organ kurulmasını ve bu organın sivil işlerin idaresinden, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere insani yardım sağlamaktan, Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasından ve İsrail askeri operasyonlarında yıkılan yerlerin yeniden inşasına başlanmasından sorumlu olmasını öngörüyor.

Suudi siyasi analist Muhammed el-Harbi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'de kısa süre önce düzenlenen Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi’nde Mısır tarafından sunulan ve Gazze Şeridi'ni bir sonraki aşamada Arap desteği ve Filistin şemsiyesi altında yönetecek bağımsız bir komitenin kurulmasını içeren planın onaylandığı açıklandı” dedi.

El-Harbi şöyle devam etti: “Hamas ile ABD arasındaki müzakereler sırasında söylenenler ya da yapılanlar normal. Müzakereler sırasında doğal manevralar gerçekleşir ve her iki taraf da mümkün olan azami menfaati elde etmek için meseleleri çözmeyi sonuna kadar erteler.”

Geçtiğimiz şubat ayında Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt Hamas'a Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmesi çağrısında bulunmuş ve bu çağrı Arap ülkeleri tarafından Filistin halkının menfaatine olduğu gerekçesiyle desteklenmişti.

Washington'daki Ortadoğu Çalışmaları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Hasan Muneymine ise “Hamas ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında gerçekleşen görüşmeleri ‘Washington ile Hamas arasında müzakereler’ olarak adlandırmanın yanlış olduğunu” söyledi.

Muneymine Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Boehler'in tek bir dosya ile görevlendirildiğini, bunun da rehine dosyası olduğunu, dolayısıyla bu dosyanın tamamlanması ve esirlerin serbest bırakılması için Hamas ile iletişim kurma yetkisine sahip olduğunu, Hamas'ın geleceği ya da ateşkesin geleceği hakkında konuşma yetkisine sahip olmadığını” belirtti.

Hamas'ın durumu istismar etmek ve taleplerini elde etmek için çalıştığını vurgulayan Muneymine, “Ancak Boehler'in elinde hiçbir şey yok. Dolayısıyla Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki siyasi sahneden çekilmesini önermediğine ya da bunu Washington'dan gelen bir pozisyona dönüştürmediğine güvenilemez” ifadelerini kullandı.