İran’da seçimlere adaylık sürecine ilişkin eleştiriler Hamaney’in savunmasına rağmen artıyor

Kum İlim Havzası Müderrisleri ve Araştırmacıları Birliği, eleştiride bulunanların saflarında yer alıyorlar

İranlı milletvekilleri, Ali Hamaney’in dün gerçekleştirdiği video konferans sırasında sloganlar attılar. (Hamaney’in sitesi)
İranlı milletvekilleri, Ali Hamaney’in dün gerçekleştirdiği video konferans sırasında sloganlar attılar. (Hamaney’in sitesi)
TT

İran’da seçimlere adaylık sürecine ilişkin eleştiriler Hamaney’in savunmasına rağmen artıyor

İranlı milletvekilleri, Ali Hamaney’in dün gerçekleştirdiği video konferans sırasında sloganlar attılar. (Hamaney’in sitesi)
İranlı milletvekilleri, Ali Hamaney’in dün gerçekleştirdiği video konferans sırasında sloganlar attılar. (Hamaney’in sitesi)

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, öne çıkan adayları cumhurbaşkanlığı yarışında saf dışı bırakan Anayasayı Koruma Konseyi’nin (AKK) kararlarını savundu. İranlılardan 18 Haziran’da Hasan Ruhani’nin halefinin seçilmesi için düzenlenecek seçimleri boykot etmeye yönelik çağrıları dikkate almamalarını istetedi. Ancak cumhurbaşkanlığı yarışında saf dışı bırakılan adaylarla iligili tepkiler dün de aratrak devam etti.
Hamaney video konferans aracılığıyla milletvekillerine seslendiği konuşmasında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından gönderilen mektup hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Ruhani söz konusu mektubunda, müttefiki Eski Meclis Başkanı Ali Laricani ve Ruhani’nin Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri’nin seçimlerde saf dışı bırakılmasının ardından aday listesinin tekrar gözden geçirilmesi için İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’den “devlet kararnamesi” çıkarması talebinde bulundu.
Hamaney üstü kapalı bir şekilde seçimlere aday olan isimlerin katılım  oranında herhangi bir etkisi olmayacağını belirterek “Seçimlere katılımın o ya da bu kişi ile bir ilgisi yok. Seçimlere katılımın artmasının nedeni güçlü yöneticilerin varlığıdır” dedi. Seçim kampanyaları öncesinde adaylardan programlarında ekonomik ve yaşamsal sorunların çözümüne yönelik pratik ve gerçekçi çözümler sunmalarını tavsiye eden Hamaney, bunun sandıklardaki katılım oranının artmasında etkili olacağını vurguladı.
Hamaney “yetkinliğin doğrulanmamasının kişilerin yetkin olmadığı anlamına gelmediğini, bunun sadece AKK’nin söz konusu isimlerin yetkinliklerini doğrulayamadığını gösterdiğini” savundu. Seçimlere adaylık için başvuranlara ve halkı seçimlere katılmaya teşvik etme konusunda “uygun” bir şekilde hareket edenlere de övgüde bulundu.
Adayların belgelerini inceleyen AKK, 592 adaydan, aralarında İran Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi’nin de olduğu 7 ismin başvurusunu onayladı. Seçimler, 2017-2018 kışında ve 2019 Kasım ayında yetkililerin bastırmak için şiddete başvurduğu protestoların ardından yaşanan ekonomik ve toplumsal kriz ile ilgili halkta oluşan geniş çaptaki hoşnutsuzluk ile aynı zamanda düzenleniyor. Reuters’agöre devlet televizyonunun mayıs ayında yaptığı anket de dahil olmak üzere resmi anketler, seçimlere katılım oranının yüzde 30 kadar düşebileceğini gösteriyor. Bu da katılımın önceki seçimlere göre oldukça düşük bir oranda kalacağını gözler önüne seriyor.
Hamaney halkı, ekonomik baskılar ve siyasi özgürlüklere yönelik kısıtlamalar nedeniyle halkın büyük bir öfke içerisinde olduğu bir zamanda, iktidar müesseselerinin meşruiyetinin sınanması olarak görülen seçimlerde oy kullanmaya çağırdı. Devlet televizyonuna göre Hamaney açıklamadsında “Aziz İran halkı, seçimleri yararsız olarak damgalamaya çalışanlara aldırmayın. Seçimlerin sonuçları yıllarca etkisini sürdürecek. Seçimlere katılın” ifadelerini kullandı.
İranlıların geçtiğimiz haftalarda ülke içinde ve dışında paylaştığı ve Twitter’da büyük ses getiren “#İslam Cumhuriyeti’ne hayır” etiketi altında, çeşitli çevrelerden yapılan seçimlerin boykot edilmesine yönelik çağrılar arttı. Hamaney konuşmasında “düşmanlar” olarak adlandırdığı kişileri “seçimlerde milletin aşağılanması için her yolu kullanmakla” suçladı. Ülke içindeki bazı insanlar, kasıtlı olsun ya da olmasın, nefret dolu kişilerin söylediklerini tekrar etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı. Ardından adayları sonuçları kabul ederek yenilgilerini “uygun” bir şekilde ilan etmeye çağırdı. Hamaney sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçimleri ve cumhuriyeti kendi çıkarımıza olduğu sürece kabul etmeliyiz. Şayet bir başkasının çıkarınaysa kabul etmediğimizi söylüyoruz. Ne yazık ki bu 2009 yılından geriye kalan acı bir imtihandır.”
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Hamaney’in konuşmasından saatler önce reformist kanadın bir açıklama yayınlayarak “cumhuriyetin yıkılışı için uyarı çanlarının çaldığını” söyledi. Seçim sahasının insanlar için daraltılmasının eskisine göre “daha alenen ve daha cüretkar” yapıldığını vurguladı. Özgür bir şekilde oy kullanılması temeline dayanan cumhuriyetin her geçen gün zayıfladığı ve daha ciddi tehlikelere maruz kaldığı konusunda uyarıda bulunan Hatemi şu ifadeleri kullandı:
“Herhangi bir akımın, bağlılığın ve yönelimin bu büyük tehlikeye kayıtsız kalması mümkün değil. Cumhurbaşkanı adaylığının sunulması sırasında yaşananlar, bu sefer daha alenen ve daha pervasızca, seçim sahasının halk için daraltılmasına katkı sağlayan yaklaşım, algı ve icraattan kaynaklanıyor.”
Hatemi toplumun önemli bir bölümünü ve çeşitli akımları istenen adaylardan mahrum etmenin en önemli ve en kötü yanının halkın oy kriterinin reddedilmesi ve bunun siyasi sistemin temelini oluşturması olduğunu söyledi.
 Uzmanlar Meclisi Eski Üyesi Mahmud Kermani, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’den İbrahim Reisi’yi cumhurbaşkanlığı makamına ataması için bir “devlet kararnamesi” çıkarmasını talep etti. Jamaran haber sitesine göre Kermani şunları söyledi:
“Halkın, birçok uzmanın ve gözlemcinin hayal kırıklığı ve kayıtsızlığı çok ciddi bir konudur. Bu her geçen gün daha da tehlikeli bir hale geliyor. İnsanlar göstermelik seçimlere katılma sıkıntısından kurtarılmalı ve seçimler için on milyarlarca doların boşa harcanması önlenmelidir.”
Kum İlim Havzası Müderrisleri ve Araştırmacıları Birliği de bir süre önce yaptığı yazılı açıklamada, seçimlerde yarışmak için aday olanların veto edilmesini eleştirdi. Humeyni Vakfı’na bağlı Jamaran haber sitesi tarafından yayınlanan açıklamada “halkın sesinin kısılmasının, AKK’nin keyfi denetim yapmaya yönelmesiyle başladığına” dikkat çekildi. Eskiden AKK’nin rolünün seçimlerin güvenilirliğini izlemekle sınırlı olduğu ancak şu an sahip olduğu geniş yetkilerin adaylık başvurularını onaylamamasına izin verdiği ifade edildi.
Açıklamanın altında imzası bulunan isimler, AKK Sözcüsü’nün düşük katılımın rejimin meşruiyetini etkilemediğine ilişkin açıklamalarına dikkat çekerek bu ifadelerin AKK’nin cumhuriyeti ve halkı  tanımayarak kendi taleplerini ve tercihlerini insanların sesinin önüne koyduğunu gösterdiğini” savundular.  Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Çok sayıda adayın reddedilmesine bakılırsa herkes bu seçimlerin göstermelik, rekabete kapalı ve minimum katılım ile gerçekleşeceğini biliyor. Bu durumdan, rejimin cumhuriyetini zayıflatma girişimi nedeniyle meşruiyetini yitiren AKK sorumludur. Yetkilileri, bu kurumun halkın ülkeyi meşrulaştırma ve yönetme rolünü çalmasını önlemek için müdahalede bulunmaya çağırıyoruz.”
AKK Sözcüsü Abbas Ali Kedhudayi adaylık başvurularının incelenmesi sırasında AP’ye verdiği demeçte, düşük katılım olmasının seçimlerin güvenilirliğinde herhangi bir yasal soruna sebep olmayacağını söylemişti.
Eski Meclis Başkanı Ali Laricani ise dün yaptığı açıklamada kendisine adaylığının neden kabul edilmediğine ilişkin herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını söyledi. İran haber ajanslarına göre Laricani seçim kampanyasında çalışanlara veda ettiği açıklamasında şunları söyledi:
“Adayların reddedilmesinin sebepleri açıklanırken bana hiçbir şey söylenmedi. Sorun başka bir şey. Ancak kanıtların bulunması şaşırtıcı. Başka bir yönde çalışacağım.”
12 kişiden oluşan AKK’nin üyesi olan Ali Laricani'nin kardeşi Sadık Laricani, kardeşinin saf dışı bırakılmasını protesto edenlerin başında geliyor. Sadık Laricani salı günü Twitter hesabı üzerinden dört paylaşım yaparak AKK’yi eleştirdi ve istihbarat servislerinin raporlarına işaret ederek kardeşinin seçimlerde saf dışı bırakılmasının arkasındaki sebebin de bu olduğunu öne sürdü.
Ali Hamaney’in emriyle 2019 yılında İran Yargı Erki Başkanlığı görevinden azledildikten sonra Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’nin (DMTK) başına geçen Sadık Laricani 24 saat sonra geri adım attı, kararın gerekçesini “endişe durulması” olarak göstermeye çalıştı. Ayrıca “istenmeyen misfirler” ile devrim ve rejim karşıtı grupları sözlerinden yanlış izlenimler çıkarmakla suçladı.
Adaylığı onaylanan İran Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi de Ali Laricani'yi seçimlere yeniden dahil ederek yarışı daha rekabetçi bir hale getirmek amacıyla temaslarda bulunduğunu açıklamıştı.
Laricani'nin damadı, eski milletvekili Ali Mutahhari de adaylığı kabul edilmeyen isimler arasındaydı. Reisi’nin bu açıklamalarına karşılık veren Mutahhari, kendisine hitaben AKK üyeliğine Yargı Erki tarafından atanan 6 kişiden 3’ünün Laricani'nin başvuru talebinin reddedilmesini desteklediğini söyledi.
Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad çarşamba günü geç saatlerde yayınladığı bir video ile halka seslenerek seçimleri boykot ettiğini, tanımadığını ve hiçbir adayı desteklemediğini duyurdu.
Eski İran Cumhurbaşkanı’nın yayınladığı video kaydından saatler önce, Ahmedinejad’a yakınlığı ile bilinen ‘Devlet-i Bahar’ adlı internet sitesi Tahran’ın güvenliğini koruyan Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Sarallah (Allah’ın İntikamı) Tugayları Bölük Komutanı General Hüseyin Necad’ın, Ahmedinejad’dan “iş birliği yapmasını ve sessiz kalmasını” istediğini aktardı. Aynı zamanda internet sitesi, Necad’ın bu sözlerine karşılık Ahmedinejad’ın İran’ın çökme tehlikesine ve ülke içerisinde gittikçe kötüleşen duruma karşı İranlıların yeniden sokaklara inebileceğine dair uyarıda bulunduğunu bildirdi.
Bununla birlikte Ahmedinejad çektiği videoda susmaya niyeti olmadığını ve ikinci kez adaylık başvurusunun reddedildiğini vurguladı. Ahmedinejad’ın başvurusu daha önce de Hasan Ruhani’nin ikinci dönemi kazandığı 2017 yılındaki seçimlerde kabul edilmemişti.
2005-2013 yılları arasında 8 yıl boyunca cumhurbaşkanlığı görevini yürüten İran'ın önde gelen isimlerinden olan Mahmud Ahmedinejad açıklamasında ısrarla  bu seçimleri boykot ettiğini vurguladı.
DMO Komutanı Yardımcısı General Said Muhammed de adaylık başvurusunun reddedilmesine ilişkin yaptığı açıklamada, AKK’nin aldığı kararların kesin olduğunu ve uygulanması gerektiğini belirterek seçim sahasına oluşan mecburi durum sonucunda girdiğini belirtti. Muhammed “Bilime dayalı fikirleri ve yöntemleri hükümet sistemine dahil ederek insanlara yeni bir yol ve tarz sunmak için her türlü çabayı gösterdik” dedi.
DMO Sözcüsü Ramazan Şerif de yaptığı açıklamada “Seçimler, halkın katılımını azaltmak amacıyla çarpıtmak, şüphe uyandırmak, umutsuzluk yaymak, insanları hayal kırıklığına uğratmak ve İslam Cumhuriyeti aleyhinde yanlış iddialarda bulunmak için mükemmel bir süreçtir” ifadelerini kullandı. İran’daki seçimlerin yabancı medya kuruluşlarının haberlerinin dörtte birinde yer aldığına dikkat çekti. Şerif açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Düşman, halkın devrim yüzünden pişmanlığı, aydınlık bir geleceğin olmaması ve kriz durumları gibi konuları gündeme getirerek insanları rejimden uzaklaştırmaya çalışıyor. Seçim döneminde medya çalışanlarının ana görevi, maksimum katılımı sağlamak için İslam Cumhuriyeti’nin Dini Lideri’nin talimatlarını uygulamaktır.”
Sözcü açıklamalarını yaparken, “elektronik ordu” ya da “genç savaş subayları” olarak bilinen kişilerin dahil olduğu internet ve medyada aktif olan DMO destekçilerinden oluşan bir kalabalığa hitap ediyordu.
Seçimlere katılma talebi kabul edilmeyen reformist aktivist ve Reform Cephesi Merkez Komitesi üyesi Mustafa Taczade ise Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:
“Bu, seçim mühendisliğine ilişkin karşı bir protestodur. Adayların cumhurbaşkanlığı seçimleri başvurularının reddedilmesi, rekabetçi ve anlamlı bir seçim sürecinden başka her şeye benziyor. Ben hep seçimlere katıldığımı söyledim. Dini Lider’in seçimlerinin (atamalarının), benim oyuma ihtiyacı yok.”
Taczade açıklamasında #SeçimDarbesi etiketini kullandı.
Reformist kanattan olan yazar olan Said Hacceriyan, 23 Mayıs 1997'de yaşananların (Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanlık yarışını kazanması) iktidarın hesaplamalarındaki bir hatanın göstergesi olduğunu ve kaçınılmaz olarak görülenin tekrarlanmayacağını söyledi. Hacceriyan açıklamasında “Reformistler, seçimler bağımsız bir şekilde yapılmadığı sürece oyun sırasında elektriğin kesildiği siyasi satranca artık katılmayacaklar” dedi.



Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)
TT

Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)

İran'ın kuzeybatısında pazartesi günü meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte hayatını kaybettiği açıklanan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tahran'ın İsrail ve Batı karşıtı politikalarının ateşli bir savunucusuydu.

Reisi, 60 yaşındaki Abdullahiyan’ı Ağustos 2021'de atadı.

2013'ten 2021'e kadar bu görevi yürüten Muhammed Cevad Zarif'in yerine geçmek gibi zor bir görevi vardı; Zarif, önde gelen aktif bir diplomat, akıcı bir İngilizce konuşan, uluslararası çevrelerde tanınan bir yüz ve İran'ın dış politikasını yöneten deneyimli bir isimdi.

İran devlet televizyonu Emir Abdullahiyan'ı, Tahran tarafından yönetilen ve Lübnan Hizbullah'ı, Filistinli Hamas ile İslami Cihad hareketleri ve Iraklı silahlı gruplar gibi İran'ın ezeli düşmanı İsrail karşıtı grupların yer aldığı "Direniş Ekseni'nden üst düzey bir diplomat" olarak tanıttı.

Emir Abdullahiyan atandığı gün yaptığı açıklamada, bu grupların "İran'ın müttefikleri" olduğunu ve "onları güçlendirmenin hükümetin gündeminde olduğunu" söyledi.

Kapsamlı geziler

Ekim 2023'te İsrail ile Hamas arasında Gazze'de savaşın başlamasından beri bölgeye yaptığı ziyaretleri yoğunlaştırdı. Tahran, İsrail'e karşı Filistin hareketini ve savaşın çıkmasına yol açan 7 Ekim 2023 operasyonuna desteğini gizlemedi, ancak aynı zamanda bu operasyonun içinde yer almadığını da vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)

Geçtiğimiz nisan ayında, Tahran'ın Yahudi devletini sorumlu tuttuğu ve Şam'daki İran konsolosluk binasını yerle bir eden hava saldırısına karşılık olarak, İran'ın İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyle gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırıyı savundu.

İran'ın tepkisinin "meşru savunma ve uluslararası hukuk çerçevesinde" gerçekleştirildiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan daha sonra İsrail'in İran'ın orta kesimindeki İsfahan eyaletine bir misilleme amaçlı saldırı düzenlediğine dair haberleri "çocuk oyuncağı" diyerek küçümsedi.

İzolasyonun Azaltılması

Mesleki kariyeri boyunca Devrim Muhafızları ile olan yakın ilişkileriyle tanınan Emir Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü'nün komutanı ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan kariyeri boyunca Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu Kudüs Gücü'nün komutanı olan ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan, üç yıl boyunca İran'ın uluslararası sahnedeki izolasyonunu azaltmak ve ABD yaptırımlarının ülkesinin ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin'in himayesindeki bir anlaşma çerçevesinde Mart 2023'te Suudi Arabistan ile uzlaşmaya varılmasına yol açan süreçte kilit bir figür olmasa da İran'ın Arap komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinde rol oynadı.

1964 yılında Tahran'ın doğusundaki Damgan şehrinde doğan Abdullahiyan, 1991 yılında Tahran Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

1997-2001 yılları arasında Irak'ta ve 2007-2010 yılları arasında ise Bahreyn'de görev yaptı.

2011'den bu yana Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevinde, Ali Ekber Salihi (Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ikinci hükümetinde) ve Zarif (Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilk hükümetinde) gibi iki farklı bakanla çalıştı.

Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri) Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri)

Ancak 2016 yılında Zarif onu görevden aldı. Bu hareket muhafazakârlar tarafından, Ruhani ve bakanına yönelik büyük eleştiriler yapılmasına neden oldu.

ISNA'ya göre daha sonra Umman Büyükelçiliği görevini reddetti ve 2021 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelmeden önce, Meclis Başkanı'nın uluslararası işlerden sorumlu özel yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

Emir Abdullahiyan, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan 2015 anlaşmasının çökmesinin ardından, Washington'un 2018'de eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan çekilmesi sonrasında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına dahil oldu.