Mısır İstihbarat Başkanı Kamil, Netanyahu ve Abbas ile kapsamlı barışı görüştü: Sıra Gazze’de

Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil, siyasi bir sürece giriş olarak esir takası ve uzlaşma konusunda anlaşma önerdi.

Batı Şeria'daki Beytüllahim ayırma duvarındaki ırkçı Ku Klux Klan'ın sembolü (AFP)
Batı Şeria'daki Beytüllahim ayırma duvarındaki ırkçı Ku Klux Klan'ın sembolü (AFP)
TT

Mısır İstihbarat Başkanı Kamil, Netanyahu ve Abbas ile kapsamlı barışı görüştü: Sıra Gazze’de

Batı Şeria'daki Beytüllahim ayırma duvarındaki ırkçı Ku Klux Klan'ın sembolü (AFP)
Batı Şeria'daki Beytüllahim ayırma duvarındaki ırkçı Ku Klux Klan'ın sembolü (AFP)

Mısır İstihbarat Müdürlüğü (GID) Başkanı Abbas Kamil, Kudüs dahil Batı Şeria'da sükuneti garanti edecek kapsamlı bir anlaşmayı ilerletmek amacıyla dün Tel Aviv ve Ramallah'ta yoğun görüşmelerde bulundu. Bugün aynı amaçla Gazze Şeridi'ne geçecek olan Kamil, aynı zamanda İsrail ile Hamas arasında bir takas anlaşmasının imzalanması ve Gazze’nin yeniden inşası konularını da ele alacak.
Bölge turunun ilk durağı İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu ile Kudüs’teki ofisinde bir araya gelen Kamil, ardından Ramallah'ta Filistin Devlet Başkanı ile görüştü. Bugün ise Gazze'ye gelecek. Ramallah'taki Filistinli kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada, Kamil'in kapsamlı bir sükunetin sağlanmasını ve İsrail'in Kudüs'teki herhangi bir provokasyonu, Gazze'de Hamas veya liderlerine karşı operasyonu ve Batı Şeria'daki yerleşimleri durdurmasını içeren kapsamlı bir anlaşmayı ilerletmek istediğini aktardı. Ayrıca buna karşılık Filistinliler tarafından da herhangi bir saldırının durdurulmasını isteyen Kamil, esir takası ve Gazze Şeridi'nde yeniden yapılanma sürecini başlatmaya yönelik anlaşmanın tamamlanmasını amaçlıyor.
Kaynaklar ayrıca, "Elbette buna Filistin Yönetimi’nin ve Hamas'ın her türlü engeli aşmak için ortak çalışmayı onaylaması da dahil" dediler. Kaynaklar, Mısır'ın tüm bunlarla yeni bir siyasi sürece girişi sağlamak istediğini vurguladı.
Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamaya göre, görüşmede işbirliğini güçlendirme ve bölgesel meseleler ele alınırken, ikili ilişkiler, varılan mutabakatlar, güvenlik ve siyasi konularda iki ülkenin ortak çabalarından duyulan memnuniyet ifade edildi. Açıklamada, Netanyahu'nun toplantı sırasında Gazze Şeridi’nde gözaltına alınan asker ve sivillerin bir an önce geri gönderilmesi yönünde talebini dile getirdiği belirtildi. Ayrıca Hamas'ın askeri yeteneklerini geliştirmesini ve Gazze sakinlerini desteklemek için gelecekte yönlendirilecek kaynakların kullanılmasını engelleyecek mekanizmaların görüşüldüğü belirtildi.
Filistinlilerin kuşatmayı kaldırma ve yeniden inşa taleplerine karşılık İsrail’in söz konusu talepleri, Mısır’ın görüşmelerinde odak noktasını oluşturuyor. Ayrıca Filistin Yönetimi'nin de parçası olacağı Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için uygun bir uluslararası mekanizmanın bulunması konusunu da içeriyor.
Mısır, kapsamlı bir sakinliğe doğru ilerlemenin bölgede Filistinlilerin ve İsraillilerin müzakere masasına dönmesini sağlamayı içeren yeni bir siyasi süreci başlatmanın bir parçası olduğunu düşündüğü için ABD ve Ürdün ile koordinasyon içinde çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, esir takası anlaşmasına varılması da dahil olmak üzere tüm engelleri çözmek amacıyla Mısır’ın adımlarını sürekli olarak yönlendirdi.
Kamil, Sisi'nin rehberliğinde Filistin ve İsrail'e gelirken, Mısır güvenlik heyetinin bölgedeki çalışmaları kesintisiz olarak devam ediyor. Bu adımlar, İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi'nin Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile birlikte bu hafta aynı dosyaları tartışmak üzere dün Mısır'a gelmesiyle eş zamanlı geldi.
Taraflar üzerinde daha fazla baskı oluşturması beklenen Kamil turunda, İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Meir Ben-Shabbat'ın huzurunda Netanyahu ile tüm dosyaları görüştü. Bu dosyaları daha sonra Ramallah'ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de görüşen Kamil, Abbas'ın bu ay yapılması gereken yasama seçimlerini iptal etmesinden etkilenen Hamas ile iç uzlaşı konusunu da ele aldı.
Filistin devlet başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Abbas'ın Kudüs, Batı Şeria ve Gazze dahil olmak üzere kapsamlı sükunete ilişkin tüm son gelişmeleri, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını, bölgede barış, güvenlik ve istikrara giriş anlamına gelen Filistin ulusal diyaloğu ve siyasi ufuk belirleme konularında görüş alışverişinde bulunduğu belirtildi. Ayrıca Abbas’ın, Mısır'ın Filistin halkını ve haklı davasını destekleme konusundaki tutumlarına, çabalarına ve inisiyatifine övgüde bulunduğu kaydedildi. Mısır İstihbarat Başkanı Kamil ise görüşmede, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin Mahmud Abbas'a selamlarını ileterek, Filistin meşruiyetinin ve unvanının önderi olduğunu belirttiğini aktardı. Ayrıca Kamil, Abbas'a Sisi'nin atılan tüm adımlarda ve gerçekleştirilen girişimlerde Mısır'ın Filistin yönetimiyle çalışmayı ve koordinasyonu sürdüreceği mesajını da iletti. Toplantıya Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin (el-Fetih) Merkez Komite Üyesi ve Filistin Sivil İşler Genel Kurulu Başkanı Hüseyin eş-Şeyh ve Filistin İstihbarat Başkanı Macid Ferec katıldı.
Kamil'in Hamas liderleriyle görüşmek üzere bugün Gazze Şeridi'ne gelmesi bekleniyor. Mısır, uzun süredir Hamas ile İsrail arasında bir eski takası anlaşmasında arabuluculuk yapıyor. Ancak önceki girişimler anlaşmanın ddeğeri konusunda bir anlaşmazlık nedeniyle sonuçsuz kaldı. Hamas, eski mahkumlar ve müebbet hapis cezasına çarptırılan liderler de dahil olmak üzere yüzlerce mahkumun nihai bir anlaşma karşılığında serbest bırakılmasını şart koştu. Ancak İsrail bunu reddetti. Bugün İsrail, ateşkes görüşmelerinde ve Gazze'nin yeniden inşasında herhangi bir ilerleme kaydedilmesi için Gazze Şeridi'ndeki askerlerinin iadesini şart koşuyor.
Gazze Şeridi'nde 2014 yazında çıkan savaşta Hamas tarafından 2’si asker 4 İsrailli esir alınmıştı. İsrail tarafı ise Oron Şaul ve Hadar Goldin isimli askerlerinin savaşta öldüklerini ancak cesetlerinin alıkonulduğunu, biri Etiyopya asıllı diğeri Arap olmak üzere 2 vatandaşının da Gazze'de olduğunu ileri sürmüştü.
Bu dosya, uzlaşma ve yeniden yapılanmanın yanı sıra, Abbas Kamil'in Gazze Şeridi'nde ele alacağı en önemli dosyalardan biri olarak kabul ediliyor. Kamil, Gazze ekonomisini canlandırmak için sunulacak destekleri ve bir dizi projeyi açıklayacak. Dün, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin fotoğrafları, Kamil'in gelişinden bir gün önce Gazze sokaklarına asıldı. Sisi, abluka altına alınmış Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yardım etmek için 500 milyon dolar sözü verdi.

 


Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Baha el-Avam

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın Danışmanı Muvaffak Zeydan, Müslüman Kardeşler'in sınırları ve kıtaları aşan uluslararası bir örgüt olarak başarısızlığını ortaya koydu. Ayrıca, Müslüman Kardeşler’in Suriye koluna hitap ederek, üyelerinin yaşlanması ile fikirlerinin güncelliğini yitirdiğini, önerilerinin artık gerçeklikle bağdaşmadığını ve Esed rejiminin devrilmesinden sonraki mevcut aşamaya hizmet etmediğini söyledi.

Zeydan, fikirlerinin köklerinin birçok Arap ülkesinde terör örgütü olarak tasnif edilen ve diğer Batılı ülkelerin de yakında hakkında aynı yolu izlemeye çalıştığı Müslüman Kardeşler'e dayandığını söyleyerek övündü. Ancak, tıpkı aylar önce eski Suriye rejimini devirmek için mücadele eden fraksiyonların yaptığı gibi, Suriye'deki kolunun da kendini feshetmesi gerektiğine inanıyor.

Zeydan’ın satırları arasında, Suriye'deki Müslüman Kardeşler'e yönelik örtülü bir tehdit var gibi görünüyor. Zira Suriye kolunun kendini feshetmeyi reddetmesinin bedelinin sahneden dışlanmak olduğuna dikkat çekti ve “sosyal alanda çalışan bir siyasetçi için zamanı, gelişmeleri ve güncellemeleri takip etmek son derece önemlidir. Aksi takdirde, olayların dışında kalır ve sürüden kopar” dedi.

Zeydan, makalesinde, daha önce “terör faaliyetlerine karıştıklarından şüphelenilen kişiler” listesine dahil edilme korkusuyla inkar ettiği Müslüman Kardeşler üyesi olduğunu kabul etti. Zeydan’ın adı 2015 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın belgelerinde yer almıştı ve Müslüman Kardeşler ile 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide'ye üye olmakla suçlanmıştı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Zeydan'ın her iki örgütle ideolojik ve inançsal bağı, yazıları ve sosyal medyadaki pek çok paylaşımından da anlaşılıyor. Çeşitli insan hakları ve uluslararası raporların sahil kentleri ve Suveyda'da aşırılık yanlılarının işlediği suçları eleştirdiği bir dönemde, yeni görevine atandığında, Şara’nın bu seçimi yapmasının amacını sorgulayan sesler yükselmişti.

Birçok kişi, Zeydan'ın yeni Suriye hükümetinde Müslüman Kardeşler'i temsil ettiğini varsayıyordu, ancak yazısı onun Müslüman Kardeşler ile aynı fikirde olmadığını ve hatta ona duyduğu küçümsemeyi ortaya koyuyor: “Tüm dünya, Müslüman Kardeşler'e sanki bir ahtapot, küresel bir imparatorluk ve altı kıtaya yayılmış bir İslam halifeliğiymiş gibi davranıyor; oysa gerçekliği ve hakikati içler acısı. Zavallılar hayali, yanıltıcı, serap benzeri saraylara tutunmuşlar.”

Dolayısıyla Zeydan'a göre, Müslüman Kardeşler’in Suriye'deki kolunun yeni devlete katılmasının tek yolu, bölgenin çeşitli ülkelerinde Müslüman Kardeşler’e bağlı kolları örnek alarak kendini feshetmesi. Ne var ki Zeydan, argümanını desteklemek için verdiği ve kendilerini feshederek “başarılı” siyasi partilere dönüştüğünü söylediği tüm örneklerin, bugün güvenlik ve ekonomik sorunlar yaşadıklarını, popülaritelerinin azalmasından muzdarip olduklarını görmezden geldi.

Zeydan, Müslüman Kardeşler'e, Suriye ve Mısır'ın birlik olduğu sırada Cemal Abdunnasır döneminde yaptıklarını Şara döneminde de yapmaları çağırısında bulundu. Makaleye göre, Abdunnasır'ın o dönemde Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki koluna ve liderlerine karşı sert tutumuna rağmen, Suriye kolu, Abdunnasır’ın “Kuzey Bölgesi”nde siyasi parti bulunmaması şartına uyarak kendini feshetmişti.

 Zeydan'ın savunduğu bu yaklaşım, Suriye'de hiç kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve tıpkı herkesin stratejik vizyona sahip bir lider olarak Mısır cumhurbaşkanına boyun eğmesi gibi, ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Şara'yı Nasır’a benzetmenin, belki de Zeydan'ın kasıtlı olarak ima ettiği bir boyutu var; o da  Danışmanın Suriye Cumhurbaşkanının bölgede oynamasını hayal ettiği rol. Ama bu arada yaklaşık dokuz ay önce iktidara geldiğinden beri birçok Arap ülkesinin Şara'nın otoritesini ve ülkesinin birliğini korumasına yardımcı olmak için gösterdiği çabaları görmezden geldi.

dfvfd
Suriye'de Müslüman Kardeşler 1945'te kuruldu (sosyal medya)

Zeydan'ın makalesinde gündeme getirdiği diğer sorular arasında şunlar yer alıyor: Yeni devlette kendilerine yer arayan İslamcı akımlar arasında açık veya örtülü anlaşmazlıklar var mı? Şam'daki yeni hükümet, Müslüman Kardeşler'e şu anda tavsiye ettiği gibi, siyasi olarak kendisiyle aynı fikirde olmayanları dışlamayı mı planlıyor? Bundan önce, Şara siyasi çoğulculuğu kabul edecek mi?

Suriye'de dini temele dayalı partilerin kurulması, özellikle de Şara’nın, Halk Meclisi'nin kurulmasını onaylama biçimi göz önüne alındığında, bugün Suriye'de başlı başına bir endişe ve tartışma kaynağı. Halk Meclisi’nin ülkedeki siyasi parti ve akımlarının temsilcilerini içermesi gerekirken, Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte birini seçmeye, kendi oluşturduğu bir komitenin de bölgelerin geri kalan milletvekillerini seçmesine karar verdi.

İslamcı gruplar konusunda uzman bir araştırmacı olan Mahir Farghali'ye göre, Şara’nın Danışmanı, makalesinde Müslüman Kardeşler'i yasaklayan ve yeni Suriye'de rol oynamasını tercih etmeyecek Arap ülkelerine bir mesaj gönderiyor. Böylece Şam'ın bu konudaki kararlılığını teyit ediyor ve Esed'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’in geri dönme girişimlerine kapıyı kapatıyor.

Öte yandan Farghali, Zeydan'ın Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kendisini feshetmesi talebinin, Arap hükümetlerinin Müslüman Kardeşler hakkındaki tutumlarının doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Şara'nın Danışmanı, cemaatin dünyanın çeşitli bölgelerinde benimsediği, ismini terk ederek dini, ekonomik, medyatik ve siyasi bir cephe altında faaliyet gösterme eğilimine ikna olmuş durumda.

Zeydan'ın savunduğu yaklaşım, Suriye'de kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Ürdün Siyaset ve Toplum Enstitüsü'nde akademik danışman Muhammed Ebu Rumman, Zeydan'ın makalesindeki dış mesajlara ilişkin Farghali'nin görüşünü kabul ediyor ve buna bir de Suriyeli bir boyut ekliyor. Bunun öncelikle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından temsil edilen Selefi akım ile Müslüman Kardeşler arasındaki tarihsel düşmanlık, ikinci olarak da Şara’nın daha önce de belirttiği gibi, bu cemaat hakkındaki kendi tutumuyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

HTŞ, geçen Aralık ayında Esed'i devirmek için verilen mücadelede silahlı gruplara liderlik eden Selefi-cihatçı bir örgüt. Şara’nın lideri olduğu ve uluslararası terör örgütleri listesinde yer alan örgüt, Ocak 2025 sonunda kendisini feshederek Şam'daki yeni yetkililer tarafından kurulan Suriye ordusuna katıldı.

Ebu Rumman, Zeydan'ın HTŞ içindeki konumuna ve örgütün dünya ile iletişimindeki rolüne de değindi. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı da makalesinde bu konuya “2015 yılında Nusra Cephesi ile el-Kaide arasındaki bağların koparılması çağrısında bulunduğu” sözleriyle değindi. Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun kendisini feshetmesi çağrısının artık “cemaatin birçok genci tarafından özel toplantılarda fısıldandığını” belirtti.

Ebu Rumman, Şam'ın Müslüman Kardeşler'in Vaad Partisi’nin dahi Suriye içinde faaliyet göstermesini reddettiğini belirtti. Zeydan, partinin üyelerinin bugüne ve geleceğe kıyasla tarihe ve geçmişe daha bağlı kaldıkları için bu partiyi “ölü doğmuş” olarak nitelendirmişti. Danışman’ın bu sözlerinden, Müslüman Kardeşler’in siyaset alanında faaliyet gösteremeyeceği ve kendisine başka alanlar araması gerektiği anlaşılıyor.


UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
TT

UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze şehrine yönelik yoğun saldırılarının 12-20 Ağustos tarihleri arasında 16 binden fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtığı belirtildi.

UNRWA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, yerinden edilen ailelerin yaklaşık altı aydır Gazze'ye yeni barınma malzemelerinin girişine izin verilmediği için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kaldıklarını belirtti. Paylaşımda yerinden edilen bu kişilerin, UNRWA'nın barınaklara dönüştürülmüş aşırı kalabalık okullarından birinde kaldıkları kaydedildi.

UNRWA, Gazze şehrine yönelik saldırıların yoğunlaşmasının daha fazla sivilin kaçmasına neden olacağı konusunda uyarıda bulunarak, felakete uğrayan bölgede derhal ateşkes çağrısında bulundu.

İsrail, Gazze şehrinde operasyonlarını tırmandırmaya devam ediyor. İşgal etmeyi onayladığı şehrin çeşitli bölgelerine hava saldırıları ve topçu bombardımanlarını yoğunlaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, şehri Refah ve Beyt Hanun'da olduğu gibi yok etmeye yemin etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alan askeri operasyonları, Cibaliye el-Beled ve en-Nazla mahallelerinden Şeyh Rıdvan mahallesindeki Ebu İskender bölgesine kadar şehrin kuzey sınırında yayıldı. Bu bölge, yoğun ve ayrım gözetmeyen bombardımanların ardından büyük bir göç dalgasına sahne oldu. Bu bombardımanlar sırasında yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan Amr ibn el-As Okulu da hedef alındı ve en az 13 Filistinlinin ölümüne, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz cuma günü yaptığı açıklamada, Hamas silahlarını teslim etmez ve tüm rehineleri serbest bırakmazsa Gazze şehrini yok edeceğini söyledi.

Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yakında, Hamas'ın katilleri ve tecavüzcüleri, İsrail'in savaşı sona erdirmek için koyduğu, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve silahların teslim edilmesi şartlarını kabul edene kadar cehennemin kapıları onlar için açılacak” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında büyük ölçüde yıkıma uğrayan iki şehre atıfla “Eğer bu şartları kabul etmezlerse, Hamas'ın başkenti Gazze şehri, Refah ve Beyt Hanun gibi olacak” dedi.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.