Ürdün Meclisi protestocu milletvekilinin vekilliğini düşürdü

Ürdün’de vekilliği düşürülen Acarime’nin Devletin ve kurumlarının meşruiyetine meydan okuması, anayasaya karşı bir darbe olarak görüldü

Cumartesi günü Kraliçe Aliye Havalimanı yakınlarında çıkan çatışmaların ardından tedavi gören Ürdünlü bir güvenlik görevlisi (DPA)
Cumartesi günü Kraliçe Aliye Havalimanı yakınlarında çıkan çatışmaların ardından tedavi gören Ürdünlü bir güvenlik görevlisi (DPA)
TT

Ürdün Meclisi protestocu milletvekilinin vekilliğini düşürdü

Cumartesi günü Kraliçe Aliye Havalimanı yakınlarında çıkan çatışmaların ardından tedavi gören Ürdünlü bir güvenlik görevlisi (DPA)
Cumartesi günü Kraliçe Aliye Havalimanı yakınlarında çıkan çatışmaların ardından tedavi gören Ürdünlü bir güvenlik görevlisi (DPA)

Ürdün Temsilciler Meclisi, işlediği bazı suçlardan dolayı milletvekili Usame el-Acarime’nin milletvekilliğinin düşmesine karar verdi.  Söz konusu karar cumartesi gecesi başlayıp dün sabah saatlerine kadar süren protesto gösterilerine sebep oldu.
Acarime’nin milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik karardan önce Temsilciler Meclisi 10 gün önce Acarime’nin vekilliğini bir yıllığına dondurma kararı almıştı. Temsilciler Meclisi, Acarime’nin meclisin üyeleri ve iç düzeni hakkında kötü sözler söylemesinin ve parlamento çatısı altında arabuluculara rağmen özür dilememesinin ardından böyle bir karar almıştı.
Dün akşam Usame Acarime’nin yaptığı konuşmanın etkilerini görüşmek üzere 130 milletvekilinden 109'unun imzasıyla Acarime'nin üyeliğinin düşürülmesi için olağanüstü bir oturum düzenlendi. Oturuma katılan 119 milletvekilinden 108’i “evet” oyu kullandı. Acarime’nin konuşmaları, Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın hayatına yönelik bir tehdit oluşturmuştu. Bu da Acarime’nin bu tehdidi parlamento çatısı altında uygulamaya yönelik önceki niyetlerini gösterdiği videoların yayınlanmasının ardından kesinleşti.

Milletvekilliği düşürülen Acarime’nin son 10 gün içerisindeki hareketleri başta Millet Meclisi olmak üzere devlete ve anayasal kurumlarına meydan okumanın yanı sıra devlete isyan etmek için ulusal kurumlara karşı insanları kışkırtma niteliği taşıyordu. Bu da anayasaya karşı darbe olarak nitelendirildi.Zira Acarime daha önce Ürdün aşiretlerini başkent Amman’a gelip devleti ve kurumlarını “ajanlar” olarak nitelendirdiği kişilerden geri almaya çağırmıştı.
Görevden alınan milletvekilinin aşiretinin üyelerini başkentin 15 kilometre güneyindeki Naur bölgesinde toplama çağrısı cumartesi günü ayaklanmalara yol açtı. Çıkan çatışmada Ürdün kolluk kuvvetlerinden 4 güvenlik görevlisi yaralandı. Daha sonra güvenlik güçleri çıkan çatışmaları kontrol altına almayı başardı.
Güvenlik güçleri ve Usame el-Acarime yandaşları arasında dün ikindi vakitlerine kadar devam eden gerginlikten saatler sonra aşiret bölgesinde sükunet sağlandı. Sükunet sağlanmadan önce bölge güvenlik güçleriyle çatışmaların yaşandığı geniş çaplı bir kaosa ve aşiret toplanmalarına şahit oldu. Acarime’nin devlet kurumlarına ve kamu düzenine karşı kışkırttığı ve bunun hükümetteki isimlere uzandığı açıklamalarından sonra yapılan olağanüstü oturumda milletvekilliğinin düşürülmesi için yapılan oylamanın hemen ardından olaylar alevlenmişti.
Dün ikindi vaktinde yapılan olağanüstü oturumun başında Meclis Başkanı Abdulmunim el-Avdat açıklama yaparak son birkaç gündür yaşanan olayları “üzücü” olarak nitelendirdi. Avdat ulusal birliği korumak ve ülkenin güvenliğini ve istikrarını savunmak için hukukun üstünlüğüne başvurma çağrısında bulundu. Ürdün Kralı’na yönelik “sapkın ifadeler” olarak nitelendirdiği açıklamaları kınayan Avdar, meclisin böyle bir şeyi kabul etmesinin mümkün olmadığını ve kralın konumu ve statüsüne zarar verecek herhangi bir şey karşısında kararlı bir şekilde durduğunu söyledi. Aynı zamanda meclisin ülkenin güvenlik ve istikrarının temelini oluşturan aşiret ve aile uzlaşmasına ve sosyal sisteme zarar gelmesine de razı olmadığını ifade etti.
Hükümet dün sabah Bakanlar Kurulu'nun oturumu sırasında bir açıklama yaptı. Söz konusu açıklamada yaşanan son olayların, akabindeki toplanma ve Ürdün Kamu Güvenlik İdaresi’nin bazı çalışanlarına yönelik saldırı eylemlerinin ve bu toplanmalara karışan yasadışı konuşmalar ve kışkırtıcı faaliyetlerin Krallığın parametrelerine ve anayasal temellerine zarar veren hukuki ihlaller olduğu vurgulandı.
Hükümet İçişleri Bakanlığı’nın herhangi bir toplanmaya, etkinliğe ve halkevi veya diğer platformların çalışmasına izin vermeyeceğini söyledi. Ayrıca kanunu uygulamak ve bu tehlikeli kışkırtıcı faaliyetleri ve bunların arasına karışan kanuna ve anayasaya aykırı olan ve toplumun güvenliğine zarar veren söz ve davranışları engellemek için azami kararlılıkla hareket edeceğini vurguladı.
Görevden alınan milletvekili, aktivistler tarafından sosyal medya platformlarında paylaşılan video kesitlerinde görünüyordu. Acarime tıpkı pek çok kez Ürdünlü aşiret mensuplarını isteklerinin etrafında toplanmaya davet ederek belinde silahla kılıcını sallayarak ortaya çıkması gibi, “ajanlar” olarak nitelendirdiği kişilere karşı “güç kullanılması ve kafalarının kesilmesi” çağrısında bulundu. Bu da Ürdünlü yetkililerin güçle karşılık vermesi ve herhangi bir etkinliğin yapılmasını yasaklamasına yol açtı.



Ürdün'den Bennett'in Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili açıklamasına tepki

İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
TT

Ürdün'den Bennett'in Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili açıklamasına tepki

İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)

Ürdün Parlamentosu Filistin Komisyonu Başkanı Muhammed ez-Zahravi, "İsrail, kutsal kentte hiçbir kanuni, tarihi ve dini meşruiyete sahip değildir." dedi.
Komisyon Başkanı Muhammed ez-Zahravi tarafından okunan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in "Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili tüm kararların İsrail tarafından alınacağına" ilişkin açıklamasına tepki gösterdi.
Zahravi, bu türden açıklamaların tüm bölgede dini savaşlar çıkarmak için ateşlendiğine dikkati çekerek, Bennett'e iki milyar Müslüman'ın sabrını denemeyi bırakması çağrısı yaptı. Zahravi, açıklamaları, "Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın dini ve tarihi realitisine karşı yapılmış bir darbedir" şeklinde değerlendirdi.
- İsrail Kudüs konusunda hiçbir hukuki ve tarihi meşruiyete sahip değil
Zahravi, İsrail'in bir sömürü işgal gücü olarak terör uyguladığını ve silahsız Filistin halkına karşı suç işlediğini ifade ederek, "İsrail, kutsal kentte hiçbir kanuni, tarihi ve dini meşruiyete sahip değildir." dedi.

- 144 dönüm alanlık Mescid-i Aksa yalnızca Müslümanlara aittir
Zahravi, Mescid-i Aksa'nın Ürdün Haşimi Krallığı vesayetinde olduğunu, ülkesinin buranın zamansal ve mekansal olarak bölünmesine kati olarak karşı çıktığını vurgulayarak, "144 dönümlük alana sahip Mescid-i Aksa yalnızca Müslümanların hakkıdır." dedi.
Dolaylı ya da direkt yürütülen tüm baskılara karşı koyduklarını dile getiren Zahravi, sözlerini "Kudüs, Filistin'in ebedi başkenti olarak kalacaktır." ifadesiyle sonlandırdı.
İsrail Başbakanlık ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Naftali Bennett, dün "Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili tüm kararların dış etkenlere bakılmaksızın şehrin hakimi olan İsrail tarafından alınacağını" belirtmişti.

- Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.
Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini belirtiyor.