Ürdün: Protestoların ardından Naor bölgesine sükunet hakim

Ürdün’de yaralanan 4 güvenlik güvenliğinin yaralandığı olay (Petra)
Ürdün’de yaralanan 4 güvenlik güvenliğinin yaralandığı olay (Petra)
TT

Ürdün: Protestoların ardından Naor bölgesine sükunet hakim

Ürdün’de yaralanan 4 güvenlik güvenliğinin yaralandığı olay (Petra)
Ürdün’de yaralanan 4 güvenlik güvenliğinin yaralandığı olay (Petra)

Ürdün’ün başkent Amman’ın güneyindeki aşiret bölgesi Naor’da güvenlik güçleri ve Ürdünlü milletvekili Usame el-Acarime destekçileri arasındaki gerginlikten sonra bölgeye sükunet hakim oldu.
Parlamento, Gazze’de İsrail’in Filistinlilere saldırması ile ilgili tartışmalar yaşıyor.
Ürdün Temsilciler Meclisi, işlediği bazı suçlardan dolayı milletvekili Usame el-Acarime’nin milletvekilliğinin düşmesine karar verdi.  Söz konusu karar cumartesi gecesi başlayıp dün sabah saatlerine kadar süren protesto gösterilerine sebep oldu.
Naor bölgesi, Ürdün güvenlik güçleri ve Acarime’nin destekçileri arasındaki gerginliğe sahne oluyor. Parlamento, Acarime’nin vekilliğinin düşürülmesinin ardından devlet kurumlarına ve hükümete karşı protesto gösterileri düzenlendi.
Güvenlik güçleri, bir grup göstericinin gerçekleştirdiği silahlı saldırılara müdahale etti. Ülke kanunlarının ihlal edilmesi ve ihlal edilmesine teşebbüs edenlerin tutuklanması ile güvenlik güçleri bölgede varlığını gösteriyor.
Milletvekilliği düşürülen Usame el-Acarime’nin seçim bölgesi olan Naor’da halkı isyana kışkırtan konuşmalardan sonra bölge geniş çaplı çatışmalara tanık oldu.
Dün akşam Usame Acarime’nin yaptığı konuşmanın etkilerini görüşmek üzere 130 milletvekilinden 109'unun imzasıyla Acarime'nin üyeliğinin düşürülmesi için olağanüstü bir oturum düzenlendi. Oturuma katılan 119 milletvekilinden 108’i “evet” oyu kullandı. Acarime’nin konuşmaları, Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın hayatına yönelik bir tehdit oluşturmuştu. Bu da Acarime’nin bu tehdidi parlamento çatısı altında uygulamaya yönelik önceki niyetlerini gösterdiği videoların yayınlanmasının ardından kesinleşti.
Milletvekilliği düşürülen Acarime’nin son 10 gün içerisindeki hareketleri başta Millet Meclisi olmak üzere devlete ve anayasal kurumlarına meydan okumanın yanı sıra devlete isyan etmek için ulusal kurumlara karşı insanları kışkırtma niteliği taşıyordu. Bu da anayasaya karşı darbe olarak nitelendirildi.Zira Acarime daha önce Ürdün aşiretlerini başkent Amman’a gelip devleti ve kurumlarını “ajanlar” olarak nitelendirdiği kişilerden geri almaya çağırmıştı.
Hükümet İçişleri Bakanlığı’nın herhangi bir toplanmaya, etkinliğe ve halkevi veya diğer platformların çalışmasına izin vermeyeceğini söyledi. Ayrıca kanunu uygulamak ve bu tehlikeli kışkırtıcı faaliyetleri ve bunların arasına karışan kanuna ve anayasaya aykırı olan ve toplumun güvenliğine zarar veren söz ve davranışları engellemek için azami kararlılıkla hareket edeceğini vurguladı.
Görevden alınan milletvekili, aktivistler tarafından sosyal medya platformlarında paylaşılan video kesitlerinde görünüyordu. Acarime tıpkı pek çok kez Ürdünlü aşiret mensuplarını isteklerinin etrafında toplanmaya davet ederek belinde silahla kılıcını sallayarak ortaya çıkması gibi, “ajanlar” olarak nitelendirdiği kişilere karşı “güç kullanılması ve kafalarının kesilmesi” çağrısında bulundu. Bu da Ürdünlü yetkililerin güçle karşılık vermesi ve herhangi bir etkinliğin yapılmasını yasaklamasına yol açtı.



ABD Başkanı ve Ürdün Kralı’nın önünde duran Filistin meseleleri

Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren Makasid Hastanesi (Fotoğraf: Hastane kaynakları)
Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren Makasid Hastanesi (Fotoğraf: Hastane kaynakları)
TT

ABD Başkanı ve Ürdün Kralı’nın önünde duran Filistin meseleleri

Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren Makasid Hastanesi (Fotoğraf: Hastane kaynakları)
Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren Makasid Hastanesi (Fotoğraf: Hastane kaynakları)

Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden'ın Cuma günü Beyaz Saray'da Ürdün Kralı 2. Abdullah, eşi Kraliçe Rania ve oğlu Veliaht Prens Hüseyin bin Abdullah'ı kabul edeceğini duyurdu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada görüşmenin amacının, ABD ile Ürdün arasındaki dostluğu ve yakın ortaklığı güçlendirmeyi amaçlayan istişarelerde bulunulması olduğu belirtildi.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Başkan Biden'ın Kral 2. Abdullah ve Veliaht Prens Hüseyin'i kabul etmekten memnuniyet duyacağını belirttiği bildirildi. Ürdün Kralı 2. Abdullah geçtiğimiz yıl Temmuz ayında da Beyaz Sarayı ziyaret etmişti. Böylece Ürdün Kralı, bu ziyareti ABD Başkanı Biden’ın Beyaz Saray’a gelişinden bu yana ikinci kez gerçekleştirmiş olacak. Beyaz Saray’ın açıklamasında, Biden yönetiminin Ürdün'ü Ortadoğu'da istikrar için önemli bir güç, ABD'nin stratejik ortağı ve müttefiki olarak gördüğü vurgulandı.
Ziyaret, kutsal bölgelerde İsrailliler ve Filistinliler arasında patlak veren ve onlarca kişinin ölümüne yol açan çatışmaların ardından Kudüs'te yeni gerilimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşecek. Beyaz Saray'daki kaynaklar, liderlerin bölgesel sorunlar, ikili ilişkiler ve Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın Ortadoğu ülkeleri üzerindeki etkisinin yanı sıra Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya erişimin ve durumu sakinleştirmenin yollarını ele alacaklarını belirttiler. Ürdün Kralı 2. Abdullah ve ABD Başkanı Biden, Mescid-i Aksa'da çıkan çatışmaların ardından gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde sakinliğin korunması ve tansiyonun düşürülmesi gerektiğini vurguladılar. Kral Abdullah, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı sürekli olarak işgal etme tehdidine karşı uyararak bunun öfkenin artmasına neden olabileceğini vurguladı. ABD yönetiminden yetkililer de Filistinli ve İsrailli taraflar ve diğer taraflarla temaslarda bulundular. ABD’li yetkililer, Mescid-i Aksa’nın tarihi statüsünün korunması ve İsrail’in kutsal mekanlardaki provokasyonlarının durdurulması çağrısında bulundular.
Filistin Yönetimi, Kral Abdullah'ın ABD ziyareti sırasında Washington DC’de bazı ABD’li senatör ve temsilcilerle görüşeceğini, Biden yönetimini Filistin-İsrail çatışmasına daha köklü bir şekilde müdahale etmeye ikna edeceğini ve böylece İsrail işgaline bir son verilmesinin ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının önünün açılacağını düşünüyor.
Öte yandan Başkan Biden’ın önümüzdeki ayın sonlarında İsrail'i ziyaret etmesi ve bu sırada İsrailli ve Filistinli yetkililerle bir araya gelmesi planlanıyor. Beyaz Saray, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'e İsrail hükümetinin Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimleri inşasına ilişkin yeni açıklamalarda bulunmamasını şart koştu. Beyaz Saray, herhangi bir Yahudi yerleşim projesinin onaylanmasının ziyareti tehlikeye atacağı ve Washington'ın bunu Biden yönetimine karşı atılmış bir adım olarak göreceğini vurguladı.
Sızdırılan bazı bilgilere göre Başkan Biden'ın Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren en büyük tıp merkezi olan Makasid Hastanesi’ni ziyaret edebilir. Biden’ın eski ABD Başkanı Donald Trump'ın kapatarak faaliyetlerini Batı Kudüs'teki ABD Büyükelçiliği binasına taşıdığı, Filistinlilere hizmet veren Doğu Kudüs'teki ABD Konsolosluğunu da açması bekleniyor. Biden yönetimi, Gazze Şeridi'nin ve Batı Şeria’nın gelişimine destek sağlayan Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) programlarını yaklaşık 150 milyon dolarlık fon yardımı ile yeniden finanse etmeye başladığını ve iki devletli çözümü desteklediğini duyurarak Filistin davasına yönelik olumlu adımlar attı.
İsrail’in muhalefet kanadındaki sağcı partilerden kaynaklar, ABD Başkanı Joe Biden'ın bölgeye yapacağı ziyaret sırasında Filistinlilere yönelik bir iyi niyet jesti olarak işgal altındaki Doğu Kudüs'te Makasid Hastanesi’ni ziyaret etmeyi planladığını söylediler. Ancak, Naftali Bennett hükümetine yakın kaynaklar, böyle bir ziyarete karşı olduklarını açıklamakta gecikmediler.
Tel Aviv'deki üst düzey kaynaklara göre ABD’li bir heyet, Başkan Biden’ın ziyaretinin detaylarını düzenlemek üzere İsrail'e geldi. Heyetin görüşmeleri sırasında ziyaretin, 26 - 28 Haziran tarihlerinde iki gün sürmesi ve İsrail, Filistin Yönetimi, Ürdün ve muhtemelen Mısır ve diğer ülkeleri kapsaması kararlaştırıldı.
Başkan Biden’ın Beytullahim şehrini ziyaret etmesi ve orada Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmesinin yanı sıra, Filistin'in en büyük tıp merkezi olan Makasid Hastanesi gibi Doğu Kudüs'te Filistinlilere hizmet veren tesislerden birine alışılmışın dışında bir ziyarette bulunması planlanıyor. Kaynaklar, hastane ziyaretinin bir takım ipuçları taşıdığını söylediler. Çünkü eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi daha önce ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak adlandırılan planı reddettiği için Filistin Yönetimi'ni cezalandırmak amacıyla bu hastane dahil Filistinlilere hizmet veren birkaç tesise yapılan mali yardımları kesme kararı almıştı.
Kaynaklara göre ABD heyeti, Başkan Biden’ın İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak etme ve egemenliğini dayatma kararlarını tanımadığı ve bunu İsrail-Filistin çatışmasının bir parçası olarak gördüğü için İsrailli yetkililerin böyle bir ziyaretten hoşlanmayacağını vurguladı. Biden yönetiminin bu adımları, İsrail’in Kudüs’ü ilhakını ve onu İsrail'in başkenti olarak tanıyan Trump yönetiminin adımlarıyla tamamen ters düşüyor.
Naftali Bennett liderliğindeki İsrail hükümeti, Biden'ın ziyaretini eski Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki muhalefetle siyasi mücadelesinde bir destek olarak görse de Doğu Kudüs'ü bu şekilde ziyaret etmesini bu desteğin etkisizleştirilmesi olarak değerlendiriyor. Bu yüzden böyle bir ziyaretin Netanyahu'nun Bennett'e karşı savaşına yardımcı olacağını düşünüyor.
ABD heyetindeki yetkililer, bu özel durumda Özellikle Kudüs'te Filistinlilerin ABD’nin iyi bir jest yapmasına ihtiyaç duyduklarını açıklamaya çalıştılar. Başkan Biden’ın ABD’nin Doğu Kudüs'teki Kkonsolosluğunu Filistinlilere hizmet etmesi için yeniden açma sözünü yerine getirmek istediğini, ancak İsrail tarafının bunun İsrail’in egemenliğini baltaladığını söyleyerek buna karşı çıktıklarını vurguladılar. ABD’li yetkililer, hastane ziyareti ile ilgili önerinin siyasi değil, sembolik bir çözüm olduğunu belirttiler. Ancak Bennett'in yardımcıları, bu meselede Netanyahu’nun, kendilerine karşı bir düşmanlık kaynağı olarak ortaya çıkacağına işaret ettiler.
ABD'nin Biden'ın ziyaretinin tarihini ve programını henüz resmi olarak açıklamaması dikkati çekerken geçtiğimiz hafta Tel Aviv'e gelen ABD heyeti de çalışmalarını sessizce sürdürmeye ve medyanın ilgisinden tamamen uzak tutmaya gayret gösterdi.