Yemen krizini çözmek için yoğun bir hareketlilik yaşanmasına rağmen Husilerin uzlaşmazlığı sürüyor

Husiler, Griffiths ve Umman’ın çabalarına rağmen ateşkes şartlarından vazgeçmediklerini açıkladı.

Yemen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sağir bin Aziz, dün Marib’in kuzeybatısında Husi milislerine yönelik operasyonları denetledi. (SABA)
Yemen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sağir bin Aziz, dün Marib’in kuzeybatısında Husi milislerine yönelik operasyonları denetledi. (SABA)
TT

Yemen krizini çözmek için yoğun bir hareketlilik yaşanmasına rağmen Husilerin uzlaşmazlığı sürüyor

Yemen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sağir bin Aziz, dün Marib’in kuzeybatısında Husi milislerine yönelik operasyonları denetledi. (SABA)
Yemen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sağir bin Aziz, dün Marib’in kuzeybatısında Husi milislerine yönelik operasyonları denetledi. (SABA)

İran destekli Husi milisler, Yemen krizini çözmek için Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası ve bölgesel çevrelerin çabalarına rağmen bu hareketliliğe savaşı durdurma koşullarına bağlı kalarak karşılık verdiler. Bu çabalar çerçevesinde son olarak Umman, Abdulmelik el-Husi ile görüşmek üzere Sana'ya bir heyet göndermişti.
Diplomatik kaynaklar, Umman'ın Sana'ya yaptığı ziyaretin sonuçları hakkında sessiz kalırken, Husiler dün (Çarşamba) Darbe Yönetim Konseyi (Yüksek Siyasi Konsey) aracılığıyla liderleri Abdulmelik el-Husi’nin BM planını onaylamak için belirlediği ateşkes şartlarına bağlı olduğunu vurguladı. Husiler, herhangi bir barış anlaşmasına uymanın Sana Havaalanı ve Hudeyde Limanı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ve Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun uluslararası kabul görmüş hükümeti desteklemeyi bırakmasına bağlı olduğunu yineledi. 
Gözlemcilerin tahminlerine göre Umman, Washington'ın emriyle krize arabuluculuk yapma çabalarının bir parçası olarak geçen Cumartesi günü bir heyeti Abdulmelik el-Husi ile görüşmek üzere Sana'ya gönderdi. Bununla eş zamanlı olarak, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ise İranlı yetkililerle görüşmeler yaparak darbe grubu üzerinde baskı yapılmasını sağlamak için Tahran'ı ikinci kez ziyaret etti. 
Husilerin resmi kaynakları dün Yüksek Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat başkanlığında bir toplantı düzenlendiğini ve Meşat’ın  kısıtlama olmaksızın grubun kuşatmayı kaldırmak ve havaalanlarını açmak olarak nitelendirdiği çabaları memnuniyetle karşıladığını aktardı. Meşat’ın bu ifadelerle, BM'nin Hudeyde Limanı’nı denetlemesini ve meşru hükümet tarafından İran silahlarının ve milisleri askeri olarak desteklemek için uzmanların gelmesini önlemek için Sana Havaalanı’na getirilen kısıtlamalara atıfta bulunduğu anlaşılıyor.
Yemen resmi ajansı SABA’ya göre Yüksek Siyasi Konseyi gelecek herhangi bir tartışmada vazgeçilmemesi gerekilen üç temel ilkeyi vurguladı. Bunlar, limanlardaki kısıtlamaların kaldırılması, grubun yeteneklerini hedef alan askeri operasyonların durdurulması ve Yemen’de hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu ile uluslararası kabul görmüş hükümet arasındaki ittifakın sona ermesi. Tüm bunlar, ülkeyi tamamen İran destekli grubun yönetimine teslim etmek anlamına geliyor.
Yemenli çevrelerde, grubun önerilen BM planına göre kapsamlı bir ateşkese varma konusundaki ciddiyetsizliği konusunda şüpheler gündeme gelirken, Yemenli politikacılar Umman’ın çabalarının, Griffiths ve son açıklamasında grubu ateşkese uymamaktan ve ülkedeki barış sürecini desteklemekten sorumlu tutan ABD Temsilcisi Tim Lenderking’in önceki çabaları gibi sona ereceğini bekliyor.
Grubun lideri son vaazında yaptığı açıklamada, BM önerisine ve uluslararası çabalara, özellikle de ABD’nin çabalarına karşılık vermeyerek takipçilerini daha fazla savaşçı seferber etmeye ve savaşa devam etmek için daha fazla para toplamaya çağırdı. Ayrıca  kapsamlı bir ateşkesten uzak bir şekilde, herhangi bir barış anlaşmasına uymanın Sana Havaalanı ve Hudeyde Limanı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ve Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun uluslararası kabul görmüş hükümeti desteklemeyi bırakmasına bağlı olduğunu belirtti.
BM Temsilcisi Martin Griffiths, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile yaptığı görüşmenin sonuçlarına ilişkin hemen açıklamada bulunmadığı halde, Tahran Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, BM Temsilcisi’nin Bakan Zarif'e Yemen konusunda ilgili taraflarla yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdiğini belirtti. Ayrıca kriz sonrası ülkedeki gelişmelere atıfta bulunarak, kuşatmanın kaldırılması ve insani yardım sağlanmasının kolaylaştırılması gerektiğini vurguladığı kaydedildi.
İranlı Bakan Zarif ise, savaşın Yemen krizinin çözümü olmadığını ve Yemen'deki mevcut durumun ancak siyasi diyalog ve barışçıl yollarla sona erdirilebileceğini vurguladı.
Yemenli gözlemciler, Husileri herhangi bir barış planını kabul etmeye zorlamanın Tahran'dan gelecek bir kararla mümkün olacağını düşünüyorlar. Ayrıca Husilerin, Hudeyde Limanı kaynaklarının gelirleri ve Sana Havaalanı’nın seyahat destinasyonlarının kısıtlama olmaksızın kontrolü gibi siyasi kazanımlar elde etmedikçe Umman rolünün BM planının başarısı üzerinde bir etkisi olmayacağı öngörülüyor. 
Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı, krizi çözmeye yönelik uluslararası çabalar çerçevesinde, Washington'ın Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking'in Yemen'deki savaşı sona erdirmek için kapsamlı görüşmelerinin bir parçası olarak Fransa'nın ABD Büyükelçisi Philippe Etienne ile bir araya geldiğini ve iki tarafın ülke çapında acil bir ateşkesin gerekliliğini ele aldığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Lenderking ve Fransız Büyükelçisi’nin geçen Cumartesi günü 21 sivilin ölümüne neden olan bir katliamla sonuçlanan Marib'deki nüfusa yönelik korkunç Husi saldırısı da dahil olmak üzere sivillere yönelik vahşi Husi saldırıları hakkındaki endişelerini dile getirdikleri belirtildi.
 
Mübarek, düşmanlıkların kapsamlı bir şekilde durdurulması çağrısında bulundu
Umman heyetinin Sana’ya ziyaretiyle eş zamanlı olarak Maskat’ı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, Yemen hükümetinin BM’nin çabalarını ve uluslararası barış çabalarını memnuniyetle karşıladığını ve tüm insani sorunların çözümü için bir başlangıç noktası olarak düşmanlıkların kapsamlı bir şekilde durdurulması çağrısında bulunduğunu belirtti.
Yemen Dışişleri Bakanlığı'nın resmi Twitter hesabından yapılan açıklamaya göre Bakan Mübarek dün (Çarşamba) Maskat'taki ziyaretini ve görüşmelerini "başarılı" olarak nitelendirdi. Ayrıca Belçika Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği ile siyasi görüşmelerde bulunmak üzere Maskat’tan ayrılarak Brüksel'e geçeceğini açıkladı.
Yemen Dışişleri Bakanı, son zamanlarda diplomatik çevrelerle temaslarını ve uluslararası ve bölgesel başkentlere yaptığı ziyaretleri, ülkesinin barış çabaları konusundaki tutumunu netleştirme ve Husi grubuna savaşı durdurması için baskı talep etme arayışı bağlamında yoğunlaştırdı.



Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
TT

Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)

Yemen’de sekiz yıldan uzun süredir devam eden çatışmayı sona erdirmek için mevcut barış çabalarını ve çatışan taraflara bazı güçler için oldubittiler dayatmak ile diğer bileşenlerin savunduğu uzlaşmacı yaklaşımlar arasında mevcut olan seçenekleri bir belirsizlik çevreliyor.

Yemenli siyasi medya araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir'e göre, çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurum, barışı sağlamanın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ediyor.

ss
Hollanda'nın Lahey kenti kısa süre önce Uluslararası Yemen Forumu oturumlarına ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)

Cabir, savaş ve barış ikiliği ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışın temellerini atmaya yönelik sürekli çabaları hakkındaki açıklamasında, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi karmaşık bir sahnenin, yüksek bir belirsizliğin ve küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bıraktığına inanıyor.

Taraflar arasında uzlaşmaya dayalı bir formül

Dr. Abdulaziz Cabir, Yemen'deki savaş ve barış sahnesindeki aktif güçlerin pozisyonlarını dikkatli bir şekilde okuyarak, çatışma taraflarını ve onların kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma ve Yemen'deki çatışma ve savaşı sona erdirme konusundaki farklı algılarını uzlaştırmanın şimdiye kadar zor ve karmaşık bir görev olduğunun açık şekilde görüldüğünü belirtti.

Cabir'e göre bu, ‘çoğunun kendi vizyonlarını diğer taraflara empoze edemeyecekleri gerçeğini kabul etmeyi reddetmelerinden kaynaklanıyor. Uzlaşıya dayalı bir formüle ve yaklaşımlara zorlanmaları da çatışmanın taraflarının siyasi gerçekçilikten yoksun olması nedeniyle yaşanıyor.’

Çatışan taraflardan her birinin kontrolü altındaki bölgelerde otoritesini pekiştirmek ve bu bölgelerde özel güvenlik, askeri ve ekonomik düzenlemeler oluşturmak için yaptığı çalışmalar, (örneğin hanedan mezhepçi ideolojisi doğrultusunda kontrol alanlarında düzenlemeler, yasalar ve müfredatlar uygulayan Husi grubu) ve bu büyük değişiklikler kendi içinde büyük bir engel teşkil ediyor. Bununla başa çıkmak ve onu çözmek için bir mekanizma üzerinde anlaşmak çok zaman ve çaba gerektirecek. Devam etmesi de Yemen'de barışı sağlama çabalarıyla çelişiyor.

sad
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da bir araya geldi. (SABA)

Cabir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelerde çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurumun barışın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ettiğini söyledi. Ayrıca birlik hükümeti ve diğerleri çerçevesinde geçiş dönemine yönelik genel düzenlemelere ek olarak, bu güvensizlik halinin Yemen'de sürdürülebilir barışa ulaşma yolunda bir engel oluşturduğunu belirtti.

def
Yemenli siyaset araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir. (Şarku’l Avsat)

Başarısızlıklar karşısında gerçeklik

Dr. Cabir, istenen barışa ulaşmanın önünde birçok engel ve zorluğun durduğuna inanıyor. Bunlardan en öne çıkanı, Husilerin elde ettiği, devletin derinliklerine ve eklemlerine kadar ulaşan kapsamlı kontrol. Zira başkent Sana ve kuzey bölgelerin ve vilayetlerin çoğu üzerindeki kontrollerinin sıkılaştırılması, karşı tarafın başarısızlık ihtimalindeki artışla daha da pekişti.

Cabir açıklamasında “Bilindiği gibi bunun nedeni, Husiler ve ona karşı cephede yakınlaşmasına rağmen, meşru hükümet içindeki siyasi eşitsizliğin askeri ve güvenlik tarafına da uzanmasıdır” dedi.

Cabir’e göre, barış sürecinde bir çıkmaza girilmeyerek herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Husilerin meşru hükümete karşı darbelerini geri çekerek büyük tavizler vermesini gerektiriyor. Cabir’e göre onlar için bu bir kazanım kaybı ve özellikle tarihi Yemen sorununun derinliğini ve özünü oluşturan, demokratik yaklaşım ve güç ve zenginlik merkezlerinin dağılımı ile temsil edilen konuları ihmal etmemek için çalışacaklar.

Husilerin ‘sınırlı popülariteleri ve tüm Yemen halkı tarafından reddedilen tiksindirici hanedan yaklaşımları nedeniyle en büyük kaybeden olacaklarının farkında olduklarını’ belirten Cabir sözlerini şöyle sürdürdü:

 Çünkü Yemen sahnesindeki diğer siyasi güçlerle ortak ulusal siyasi paydalara izin vermeyen ırkçı bir terör projesi taşıyorlar. Yaklaşımları ve siyasi ideolojileri, ötekini hanedan, mezhep konumundan boyun eğdirme üzerine kurulu. Bu kibir kırılıp ulusal bir siyasi çerçevede yeniden inşa edilmedikçe barışı kabul edemez.

sc
Sana Uluslararası Havalimanı. (EPA)

Cabir, Suudi Arabistan'ın çabalarına karşı uzlaşmaz tutumun ve şart-talep tavanını yükselterek barış yolunun tıkanmasındaki en büyük sorumluluğun Husi gruba ait olduğunu vurguladı. Ayrıca Husilerin Yemen'in çıkarlarını, güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını hiçe sayan aşırılıkçı ve gerçekçi olmayan ideolojik yaklaşımı benimsediklerini belirtti.

ABD, İngiltere, Çin ve Fransa'nın büyükelçileri, Husi grubunu Yemen krizinde askeri seçeneği terk etmeye çağırmış ve çatışmaya herhangi bir dönüşün, Husi grubunu tamamen uluslararası izolasyona yol açacağı konusunda uyarmıştı.

Yıpratma savaşı korkusu

Siyasi medya sahasında çalışan Yemenli araştırmacı, sahneyi okurken, çatışmanın devamının Yemen'i zor bir aşamaya sokacak uzun vadeli bir yıpratma savaşına yol açacağına dair gerçek korkular konusunda uyarıda bulunuyor.

Özellikle hizmetlerin bozulması ve Güney Geçiş Konseyi de dahil olmak üzere bazı bileşenlere yönelik artan çağrılarla meşru hükümetin Aden ve diğer vilayetler üzerindeki kontrolünü kaybedeceği korkusuyla Yemen, Husilerin Sana ve kuzey bölgelerde şiddetli kontrollerini genişleteceği unutulmuş bir krize dönüşecek.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi birkaç gün önce Mukalla'da Hadramut valiliğine idari, güvenlik ve ekonomik olarak işlerini tam olarak yönetme hakkı verdiğini duyurdu.

Suudi Arabistan-İran yakınlaşması

Yemen sahnesindeki ve çatışmasındaki aktörlerin önceki tüm verilerinin ve konumlarının, Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlamak için gerçek tehditler taşıdığı sonucuna varan Cabir, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bırakacağına inanıyor.

Cabir, Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlama çabalarına olumlu bir şekilde yaklaşmak için uluslararası toplumun ortak çabalarına işaret ederek Husi grubuna ve onların arkasındaki İran'a azami baskı uygulamasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Cabir açıklamasının devamında “Bu çabaların başarısızlığı, Yemen'i büyük ölçüde örtüşen senaryoların önüne koyar ve Yemen sahnesine daha fazla yapı, karmaşıklık ve yüksek bir belirsizlik durumu verir” uyarısında bulundu.

Cabir sözlerine şöyle devam etti:

Temel değişkeni, yani Suudilerin genel olarak çatışmaya yönelik politikasını kavramak uygun olur. Özellikle Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın Tahran ziyareti ve İran Cumhurbaşkanı ile görüşmesiyle sonuçlanan bir yumuşama durumuna tanık olduğu bu aşamada Husilere yönelmesi, Yemen'deki savaşla ilgili bazı gözlemcilere göre Yemen dosyasında yakın bir atılım olduğunu gösteriyor.

Cabir, Suudi Arabistan ve İran'ın sükûnet, çözüm veya savaş yollarına ilişkin pozisyonunun belirleyici olabileceğine ve bunun analiz için bir giriş noktası ve yakın gelecekteki gelişmeleri tahmin etme girişimi olarak benimsenmesine inanıyor. Cabir, Yemenli tarafları Yemen'de adil ve sürdürülebilir bir barışı sağlamak için olumlu ve açık bir şekilde anlaşmaya, kalkınma ve inşaya, Yemen'in bir barış, bilgelik ve refah vahası olan eski dönemine geri dönmesine yönelik olarak hareket etmeye çağırdı.