‘İran’dan yakıt alalım’ diyen Hizbullah, Lübnan’da ‘egemenlik krizini’ alevlendiriyor

Lübnan’da bir benzin istasyonunda oluşan trafik (NNA)
Lübnan’da bir benzin istasyonunda oluşan trafik (NNA)
TT

‘İran’dan yakıt alalım’ diyen Hizbullah, Lübnan’da ‘egemenlik krizini’ alevlendiriyor

Lübnan’da bir benzin istasyonunda oluşan trafik (NNA)
Lübnan’da bir benzin istasyonunda oluşan trafik (NNA)

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, geçtiğimiz Salı günü yüksek tonlu bir açıklama yaparak, Lübnan hükümetini cesur bir karar alıp İran’dan yakıt satın almaya çağırdı. Açıklama, Lübnan’ın egemenliğini tamamen kaybetmesi ve ABD yaptırımlarına maruz kalması uyarılarına neden oldu.
Lübnan, aylardır benzin ve mazot dağıtımında yaşanan bir sorunun sonucu olarak, son haftalarda şiddetli yakıt krizine tanık oluyor. Politika, finansal rezervleri aşınan Lübnan Merkezi Bankası tarafından da destekleniyor. Lübnan halkı, yakıt istasyonları önünde uzun kuyruklar oluştururken, Nasrallah ise bu sahneyi ‘aşağılayıcı’ olarak nitelendirdi. Hasan Nasrallah, yaptığı son açıklamada “Biz Hizbullah olarak Tahran'a gidip İran hükümetiyle müzakere ederek yakıt satın alabiliriz” dedi. Nasrallah, Lübnanlı makamların, Tahran ve Lübnan bankacılık kurumlarına sert ekonomik yaptırımlar uygulayan ABD’nin baskısı altında bu kararı alamadıklarını söyledi.
2018’den bu yana ABD’li yetkililer, İranlı makamlardan petrol ürünleri satın alma, satma ve transfer etme yolunda İran petrol şirketleriyle el sıkışan herkese yaptırım uyguluyor.
‘Justicia’ İnsan Hakları Kuruluşu Başkanı Dr. Paul Morcos, “ABD yasaları, İran’dan petrol ithalatını engelliyor. Nasrallah, açıkladığını yapması halinde Lübnan, ABD yaptırımlarına maruz kalır” dedi. Dr. Morcos, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Lübnan için bu tür ithalatların hayati bir önem taşıyor olmasına rağmen İran petrolü taşıyan gemilerin bir güvenlik sıkıntısı oluşturduğu göz önüne alındığında benzer şekilde Lübnan, finansmanla, nasıl ödeneceğiyle ve gemilerle ilgili diğer sorunlara maruz kalabilir” şeklinde konuştu.
Öte yandan ‘Saydetel Jabal Birliği’ Başkanı eski Milletvekili Faris Said, Nasrallah’ın ifadelerini ‘siyasi açıdan bir göz boyama’ olarak nitelendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Said, “Tahran, bölgeye petrol ihraç edebiliyorsa petrolü, kendi koruması altında olan Suriye’ye ihraç etsin” ifadelerini kullandı. “İfadelerin ciddiyeti, harflerinde değil, Lübnan devletinin var olmadığını, Baabda’da bir cumhurbaşkanı yokmuş gibi, yasa ve anayasası olmadığını ilan etmesindedir” diyen Said, sözlerinin devamında ise “Nasrallah, hükümetin kurulması zamanı gibi petrolü barış ve savaş olarak tanıtan kişidir. Geçişleri ve limanları denetleyen, limandaki patlama dosyasını kapatan ve bazı alanlarda gayrimenkul soygunları yürüten kişidir” değerlendirmesinde bulundu.
Ortadoğu Stratejik İşler Enstitüsü Başkanı Dr. Sami Nadir ise Şarku’l Avsat’a “Şekil açısından Nasrallah’ın ifadeleri, devlet açısından ciddi bir sıkıntıdır, yetkililerden resmi bir açıklama konumundadır. İçerik açısından ise kriz bir yakıt krizi değildir. Bir finansal ekonomik kriz, yakıt ve diğer krizi yaratan likidite krizine dönüştü” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Nadir, “Çin, İran’dan petrol satın alamazken Lübnan nasıl alacak? Bu, bizi ekonomik yaptırımlara maruz bırakacak. Üzerimize uygulanan izolasyonu artıracak” dedi. Dr. Sami Nadir ayrıca, “Nasrallah, petrolü Suriye’ye gönderirse, Lübnan’dan Suriye topraklarına olan kaçakçılık sonlanacak ve kaçakçılıkla bağlantılı olan likidite krizine son verilecek” ifadelerini kullandı.



Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)
TT

Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)

İran'ın kuzeybatısında pazartesi günü meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte hayatını kaybettiği açıklanan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tahran'ın İsrail ve Batı karşıtı politikalarının ateşli bir savunucusuydu.

Reisi, 60 yaşındaki Abdullahiyan’ı Ağustos 2021'de atadı.

2013'ten 2021'e kadar bu görevi yürüten Muhammed Cevad Zarif'in yerine geçmek gibi zor bir görevi vardı; Zarif, önde gelen aktif bir diplomat, akıcı bir İngilizce konuşan, uluslararası çevrelerde tanınan bir yüz ve İran'ın dış politikasını yöneten deneyimli bir isimdi.

İran devlet televizyonu Emir Abdullahiyan'ı, Tahran tarafından yönetilen ve Lübnan Hizbullah'ı, Filistinli Hamas ile İslami Cihad hareketleri ve Iraklı silahlı gruplar gibi İran'ın ezeli düşmanı İsrail karşıtı grupların yer aldığı "Direniş Ekseni'nden üst düzey bir diplomat" olarak tanıttı.

Emir Abdullahiyan atandığı gün yaptığı açıklamada, bu grupların "İran'ın müttefikleri" olduğunu ve "onları güçlendirmenin hükümetin gündeminde olduğunu" söyledi.

Kapsamlı geziler

Ekim 2023'te İsrail ile Hamas arasında Gazze'de savaşın başlamasından beri bölgeye yaptığı ziyaretleri yoğunlaştırdı. Tahran, İsrail'e karşı Filistin hareketini ve savaşın çıkmasına yol açan 7 Ekim 2023 operasyonuna desteğini gizlemedi, ancak aynı zamanda bu operasyonun içinde yer almadığını da vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)

Geçtiğimiz nisan ayında, Tahran'ın Yahudi devletini sorumlu tuttuğu ve Şam'daki İran konsolosluk binasını yerle bir eden hava saldırısına karşılık olarak, İran'ın İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyle gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırıyı savundu.

İran'ın tepkisinin "meşru savunma ve uluslararası hukuk çerçevesinde" gerçekleştirildiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan daha sonra İsrail'in İran'ın orta kesimindeki İsfahan eyaletine bir misilleme amaçlı saldırı düzenlediğine dair haberleri "çocuk oyuncağı" diyerek küçümsedi.

İzolasyonun Azaltılması

Mesleki kariyeri boyunca Devrim Muhafızları ile olan yakın ilişkileriyle tanınan Emir Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü'nün komutanı ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan kariyeri boyunca Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu Kudüs Gücü'nün komutanı olan ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan, üç yıl boyunca İran'ın uluslararası sahnedeki izolasyonunu azaltmak ve ABD yaptırımlarının ülkesinin ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin'in himayesindeki bir anlaşma çerçevesinde Mart 2023'te Suudi Arabistan ile uzlaşmaya varılmasına yol açan süreçte kilit bir figür olmasa da İran'ın Arap komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinde rol oynadı.

1964 yılında Tahran'ın doğusundaki Damgan şehrinde doğan Abdullahiyan, 1991 yılında Tahran Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

1997-2001 yılları arasında Irak'ta ve 2007-2010 yılları arasında ise Bahreyn'de görev yaptı.

2011'den bu yana Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevinde, Ali Ekber Salihi (Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ikinci hükümetinde) ve Zarif (Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilk hükümetinde) gibi iki farklı bakanla çalıştı.

Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri) Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri)

Ancak 2016 yılında Zarif onu görevden aldı. Bu hareket muhafazakârlar tarafından, Ruhani ve bakanına yönelik büyük eleştiriler yapılmasına neden oldu.

ISNA'ya göre daha sonra Umman Büyükelçiliği görevini reddetti ve 2021 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelmeden önce, Meclis Başkanı'nın uluslararası işlerden sorumlu özel yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

Emir Abdullahiyan, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan 2015 anlaşmasının çökmesinin ardından, Washington'un 2018'de eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan çekilmesi sonrasında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına dahil oldu.