Ruhani’den uluslararası izolasyon uyarısı

Reisi’nin mitinginde sosyal mesafenin göz ardı edilmesine hükümetten tepki geldi.

İbrahim Reisi, seçim kampanyası kapsamında Ahvaz’daki destekçilerine seslendi. (AP)
İbrahim Reisi, seçim kampanyası kapsamında Ahvaz’daki destekçilerine seslendi. (AP)
TT

Ruhani’den uluslararası izolasyon uyarısı

İbrahim Reisi, seçim kampanyası kapsamında Ahvaz’daki destekçilerine seslendi. (AP)
İbrahim Reisi, seçim kampanyası kapsamında Ahvaz’daki destekçilerine seslendi. (AP)

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarının sona ermesine bir hafta kala muhafazakar muhaliflerini eleştirmeye devam etti. Uluslararası izolasyon uyarısında bulunan Ruhani komşularla daha yakın ilişkiler kurulması çağrısı da yaptı. Müttefiki ve cumhurbaşkanı adayı Abdunnasır Himmeti ise İranlıların karşı karşıya kaldığı krizin üstesinden gelinmesi için ekonomik büyümeye engel olan yaptırımların kaldırılmasını istedi.
Ruhani, seçim kampanyalarında koronavirüs salgınıyla ilgili sağlık protokolünü göz ardı eden adaylarla sert ve ciddi bir biçime mücadele edilmesi ve alınan tedbirler hakkında halkın da bilgilendirilmesi yönünde İran İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli’ye talimat verdi. Adayların sorumsuzluğunu eleştirdi.
Bu yöndeki açıklamalar, İbrahim Reisi’nin ülkenin güneybatısındaki Ahvaz şehrindeki bir spor stadyumunda yaptığı seçim mitinginde sosyal mesafeye dikkat edilmemesinin ve maske takılmamasının ardından geldi.
İranlılar, nispeten ılımlı Cumhurbaşkanı Ruhani'nin ardından göreve gelecek ismi seçmek için 18 Haziran'da sandık başına gidecek. 1979 yılındaki devrimin ardından gerçekleştirilecek 13’üncü seçimler, ABD’nin İran’ı yaptırımlara tabi tuttuğu, salgın, ekonomik ve sosyal krizin arttığı bir dönemde düzenlenecek.
Önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerde çoğu muhafazakar yedi aday yarışacak. Hiçbir aday tek başına çoğunluğu elde edemezse en çok oyu alan iki aday 25 Haziran'da ikinci tur oylamaya girecek.
Ruhani’den izolasyon çıkışı
Hükümetin daima yapıcı etkileşimi vurguladığını belirten Ruhani, “Ülkeyi inşa etme yönünde dahili yeteneklerimize güvenmemiz gerektiği doğru. Ancak dünyayla iletişimde bulunmadan izolasyonda yaşayamayız. Komşular bu konuda çok önemli” ifadelerini kullandı.
Ardından üstü kapalı bir şekilde Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıya atıfta bulunan Ruhani, “Diplomatik merkezlere saldırmak gibi aptalca ve çocukça davrananları, bazı komşularla iyi ilişkiler kurulmasına izin vermeyenleri Allah affetmesin” dedi.
Ruhani'nin bu ifadeleri, müttefiki eski Merkez Bankası başkanı Abdunnasır Himmeti’nin Suudi Büyükelçiliği’ne saldıranları eleştirmesinden iki gün sonra geldi. Salı günü cumhurbaşkanı adaylarının ikinci televizyon tartışmasında konuşan Himmeti, “Beyaz Saray'da Hüseyniye (Şiilerin Muharrem ayında matem törenlerini icra ettikleri yerlerin genel adı) kurmaya çalışan akımın, Suudi elçiliğine saldıranların karşısında duruyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Ruhani çarşamba günü yaptığı açıklamada, 2015 yılı sonrasında Tahran ile ABD arasında Viyana’da devam eden müzakerelerde bile birçok baskıyla karşı karşıya kalması ardından muhafazakar muhaliflerinin nükleer anlaşmaya açık olmasına duyduğu şaşkınlığı dile getirmişti. Eski ABD Başkanı Donald Trump, İran’ı bölgesel davranışını değiştirmeye zorlamak ve füze programını kontrol altına almak amacıyla 2018 yılında anlaşmadan geri çekilmiş, İran’ı yaptırımlara tabi tutmuştu.
AFP’de yayınlanan dünkü analizde, ilk dereceden muhafazakarların anlaşma gibi müzakerelerin de kamu politikalarında son sözü söyleyen Dini Lider Ali Hamaney'in onayından geçmesini desteklediği ifade edildi.
Anayasa Koruma Konseyi’nin Reformist Cephe’nin seçimler için öne çıkardığı dokuz ismin tümünü dışlaması ardından hem Himmeti hem de Muhsin Mihralizade tarafları reformist eğilime ikna etmeye çalışıyor.
Ancak muhafazakar hareketin ana adayı İbrahim Reisi’nin karşısında iki adayın da şansı olmadığı yorumları yapılıyor. 60 yaşındaki Reisi, yargının çeşitli düzeylerindeki yaklaşık 30 yıllık kariyerinn ardından 2019 yılında, doğrudan Hamaney'in talimatıyla siyasi sistemin önemli dayanaklarından olan Yargı Erki başkanlığına geçmişti.
2016’da yıldızı parlayan Reisi, 2017'de cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmiş, oyların yüzde 38'ini aldı ancak Ruhani ikinci dönemini kazandı. Bu yıl yolsuzlukla mücadelede sloganını yeniden dile getiren Reisi, devletin yürütme organındaki görevlerin ihlalini sınırlamaya odaklandı.
Adayların uygunluğuna karar verilmesi süreci sonuçları belli oluncaya dek siyasi eğilimlerini açıklamayan 66 yaşındaki Himmeti ise muhafazakar adaylar tarafından Ruhani’nin vekili olarak tanınıyor. Önemli bir ekonomist olan Himmeti, 2018 yılında Merkez Bankası Başkanı olmuş, geçtiğimiz mayıs ayında seçimlere adaylığını açıklamasının ardından görevden alınmıştı. AFP’ye göre liberal ekonomik reformların savunucusu olarak kabul edilen Himmeti, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını, devletin ekonomiye müdahalesinin azaltılmasını ve ekonomik büyümeye katkıda bulunan Doğu ve Batı ile aktif diplomaside bulunulmasını savunuyor.
Seçimlere bağımsız olarak katılan 64 yaşındaki Mihralizade, reformistlere yakın duruyor. Reformist Muhammed Hatemi’nin ikinci döneminde Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Mihralizade, 2001-2005 yılları arasında spor organizasyonlarının idaresinden sorumluydu.
Seçim kampanyasında çevre sorunlarını da dile getiren Mihralizade, su kıtlığı sorununu çözmek için tarımsal modernizasyon önerisinde bulundu. Aynı zamanda politik şeffaflığı artırmayı ve uygun fiyatlı konut inşa etmeyi vaat etti.
Reformist hareketin seçim elini güçlendiremediğini yazan reformist Şark Gazetesi, reformist akımın bugünlerde İran sokaklarındaki popülerliğinin çöküşünden çektiği “acıya” dikkat çekti. Yazıda şu ifadeler yer aldı:
 “Himmeti ya da Mihralizade bireysel özellikleri doğrultusunda kendi lehlerinde bir sosyal dalga yaratabilseydi Reformist Cephe’nin onları desteklemesi mümkündü. Kaydedilen iki tartışmanın ardından Himmeti ve Mihralizade’nin seçimlerdeki elini güçlendirmediği görülüyor.”
IRNA’nın haberine göre İranlıların karşı karşıya kaldığı krizin üstesinden gelinmesi için ekonomik büyümeye engel olan yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunan Himmeti ise “Ekonomik ortama dair öngörü olmaması iç ve dış yatırımlar için ölümcül bir zehirdir” ifadelerini kullandı.
Enflasyonu düşürmedeki başarısızlığın İranlıların günlük yaşamını etkileyeceği uyarısında bulunan Himmeti sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün kamuoyu yoklamaları, ülke sorunlarının en az yüzde 60 ila 70'inin canlı ve ekonomik kaynaklı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla gelecekteki hükümet iktisadi bir yapıda olmalı.”
İran'da son 30 yıldaki kronik enflasyon oranının yüzde 20 olduğuna dikkati çeken Himmeti, ‘kaldırılması gereken yaptırımların artırılmasıyla bunun arttığını’ kaydetti.
Fransız Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü'nden (IRIS) araştırmacı Thierry Coville, AFP'ye verdiği demeçte İran’ın şu an yaşadığı durumun ülkede son 42 meydana gelen ve ekonomiyi etkileyen “en şiddetli kriz” olduğunu, buna İranlıların büyük bir bölümünün satın alma gücünün çöküşü dolayısıyla derin bir sosyal krizin eşlik ettiğini söyledi. Coville yaptığı açıklamada ayrıca işsizlik oranının yüzde 20 oranında olduğu tahmininde bulundu.
Ekonomik sicilini savunan İran hükümeti ise krizden ABD yaptırımlarını ve Trump yönetimini suçlu tutuyor. Ancak hayati ve ekonomik durum önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de mevcuttu. Ruhani söz konusu dönemde ekonomiyi nükleer anlaşma yoluyla canlandırma vaadinde bulunmuştu. Ancak İranlılar, Ruhani'nin ikinci görev süresinin ilk aylarında piyasaları vuran yüksek fiyat dalgasının ardından, Aralık 2017 yılı sonlarında protesto amacıyla sokaklara döküldü. Beş ay süren kapsamlı protestoların ardından Donald Trump'ın Tahran'ın davranışını değiştirmek için maksimum baskı stratejisini benimsediğini açıklaması ile ekonomik durum daha da kötüleşti. Ekonomik baskılar ve İran hükümetinin verdiği kararlar, benzin fiyatlarını da yükseltti.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) bildirdiğine göre gayri safi yurtiçi hasıla 2018’de en az yüzde 6, 2019’de ise en az 6,8 oranında düştü. 2020 yılında olumlu bir seviyeye dönmüş olsa da gayri safi yurtiçi hasıla şu an 2015 yılındaki seviyelerine yakın durumda.
İran aynı zamanda enflasyon sorunuyla da karşı karşıya. Cumhurbaşkanı Ruhani hükümeti enflasyonu yüzde 10'un altına indirmeyi başarsa da yenilenen yaptırımlar, IMF’nin tahminlerine göre enflasyonu bu yıl yüzde 39’a ulaştıracak.



Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
TT

Trump ve Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşın’ aşamaları ve silahları

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk’ın fotoğraflarının yer aldığı bir kolaj, 6 Haziran 2025 (AFP)

Tarık Raşid

Cicim ayları sonra ererken ABD, Başkan Donald Trump ile milyarder müttefiki Elon Musk arasındaki ‘ertelenmiş savaşa’ gözlerini açtı. Bu savaşın ilk kıvılcımı, Trump'ın konuğu Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ‘büyük ve güzel’ olarak tanımladığı bütçe taslağını eleştiren Musk ile olan yakın ittifakının sona erdiğini ilan etmesi oldu. Trump burada yaptığı açıklamada bu ilişkinin devam edebileceğine dair kşüphelerini dile getirdi. Bütçeyi genel olarak eleştiren Musk ise öfkesinin başlıca nedenini, yani başta Tesla olmak üzere elektrikli otomobil satın alanlara yönelik vergi teşviklerinin devamını içermediğini açıkça söyleyemedi. Ayrıca Musk'ın NASA'nın başına aday gösterdiği Jared Isaacson'ın atamasının Trump tarafından geri çevrilmesi de bu savaşın başka bir nedeni olarak dikkati çekti.

Trump’ın Beyaz Saray’daki yardımcıları Musk’ın yanında ona, Isaacson'ın Demokrat Parti’ye bağışta bulunduğunu gösteren bir dosyayı teslim etmişti. Beyaz Saray kaynakları Musk'ın konunun önemini küçümsemeye çalıştığını, ancak Trump'ın Isaacson'ın atamasını yapmama konusunda ısrarcı olduğunu belirttiler.

Trump ve Musk, kendi sosyal medya platformları üzerinden birbirlerine öfkeli tweetler ve karşılıklı suçlamalar yağdırdı.

Musk, sahibi olduğu X platformu üzerinden bütçe taslağını eleştirmeye devam ederken Trump, Truth Social üzerinden Musk'ın bütçe projesinin tüm ayrıntılarını bildiğini, ancak Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) Başkanı olarak görevinden ayrılana kadar kendisine olan öfkesini açıklamadığını söyledi. Buna karşın Trump'ı yalan söylemekle suçlayan Musk, bütçe hakkında hiçbir şey bilmediğini ve bütçenin gece yarısı alelacele geçirildiğini iddia etti.

Musk, daha dün birlikte yürüdüğü müttefiki Trump’a yönelik eleştirilerinin dozunu artırarak kendisi olmasaydı Trump'ın başkanlığı kazanamayacağını ve Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'ni ya da başka bir Senato koltuğunu kazanamayacağını öne sürdü. Musk, Trump'ın ve Cumhuriyetçilerin seçim kampanyasına yaklaşık 250 milyon dolarlık destek vermişti. Ancak Musk'ın mali desteği olmadan 2024 seçimlerini kazanabileceğini söyleyen Trump, Musk'ın şirketlerinin ABD hükümeti ile imzaladığı ve yaklaşık sekiz milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen sözleşmeleri iptal etmekle tehdit etti.

Jeffrey Epstein bombası

Atağa geçen Musk, iki parti arasında gidip gelen 80 milyon ABD’liyi temsil edecek yeni bir parti kurmanın zamanının geldiğini söyledi. Ardından Trump'ın küçüklere cinsel istismarda bulunmakla suçlanan Jeffrey Epstein'ın tüm dosyalarının yayınlanmasını, dosyalarda adı geçtiği için engellediğini ima etti. Musk, bu olayı ‘daha sonra patlayabilecek bir bomba’ olarak nitelendirdi.

Trump yönetimi, ABD’nin önde gelen isimlerinin de yer aldığı bu gizli dosyaların bir kısmının yayınlanmasına izin vermişti. Trump’ın kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturma ilgili davalarda hüküm giyen ve 2019 yılında insan kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklanan emlak finansörü Epstein ile uzun geçmişi olan bir arkadaşlığı vardı. Resmi açıklamalara göre Epstein duruşmasına kısa bir süre kala hapishanede ‘intihar etti’ ancak bu açıklamalara halen şüpheyle yaklaşılıyor.

ABD’li milyarder Musk, bir yorumcunun Trump'ın yargılanması ve görevden alınması ve başkan yardımcısı JD Vance'in görevi devralması gerektiği yönündeki önerisini desteklerken Trump'ın, şirketleriyle hükümet arasında imzalanan anlaşmaları feshetme tehdidine havacılık şirketi SpaceX'in NASA ile olan sözleşmesini iptal edeceğini söyleyerek misillemede bulundu. Yürürlükteki sözleşmelere göre SpaceX, Uluslararası Uzay İstasyonu'na astronot ve malzeme taşımaktan sorumlu. Ancak Musk bu tehdidinden hızla geri adım atarak sadece Trump'ın gümrük vergisi politikalarının bu yılın ikinci yarısında ekonomik durgunluğa yol açacağı uyarısında bulunmakla yetindi.

MAGA'nın geleceği tehlikede

ABD Başkanı Trump, basına yaptığı yeni açıklamalarda Musk'ı ‘deli’ ve ‘aklını kaçırmış’ biri olarak nitelendirerek birbirlerine kustukları öfkeleri hakkında kendisiyle konuşmak istemediğini ifade etti. Ayrıca satın aldığı Tesla arabasını satışa çıkarabileceğini ya da hediye edebileceğini öne sürdü.

Diğer taraftan Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ı savunmaya geçerek onun ne fevri ne de çabuk sinirlenen biri olduğunu söyledi.

İronik olansa üst düzey Rus yetkililerin alaycı bir şekilde iki adam arasındaki çitleri onarmak için araya girmeyi teklif etmeleriydi. Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, X platformundan yaptığı bir paylaşımda Moskova'nın Starlink hisselerini satın alması karşılığında Trump ve Musk arasında bir barış anlaşması için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Musk, Ukraynalı askerler tarafından savaş sırasında internet yerine kullanılan ve masrafları ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından ödenen Starlink ağının da sahibi. Musk'ın uzay uçuşu işindeki Rus rakibi Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin de Musk ve Trump’ı tiye alarak Musk'a Rusya'ya sığınma ve Rus saflarında savaşma teklifinde bulundu.

fdghyjukıop0ğ
ABD Başkanı Donald Trump ve Tesla CEO'su Elon Musk’ın Beyaz Saray'da bir araya geldikleri bir günden, 11 Mart 2025 (AFP)

Musk, DOGE Başkanlığı görevini bırakmadan önce Beyaz Saray yetkilileri Trump'a Musk'ın uyuşturucu kullandığına dair kanıtlar sunmuş, bu da Trump'ın veda töreninde gazetecilere Musk'ı savunuyormuş gibi yapmasına neden olmuştu. ABD yönetiminin iki kutbu arasındaki bu bölünme, Trump tarafından kurulan ve Musk tarafından finanse edilen iktidardaki Amerikayı Yeniden Harika Yap! (Make America Great Again/MAGA) hareketinin geleceğini tehdit edebilir. Ayrıca Musk'ın hükümet ortaklı şirketlerini de tehlikeye atabilir.

Musk kendi sosyal medya platformu X üzerinden bir anket yayınlayarak 200 milyon takipçisine Amerikan halkının çoğunluğunu temsil eden yeni bir siyasi parti kurmanın zamanının gelip gelmediğini sordu. Başkanlık adaylarından milyarder Mark Cuban birkaç dakika içinde Musk'ın önerisi lehinde yanıt verdi.

Trump'ın danışmanları, Başkan'ın Musk'ın eleştirileri karşısında özellikle de ona karşı sert olmadığı için şaşırdığını bildirdi. Washington Post'a göre Trump danışmanlarına “Musk bir çocuk gibi davranıyor” dedi.

Sayısız mahkeme mücadelesi

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre ABD Başkanı Donald Trump, bu yılın ocak ayından haziran ayına kadar 158 icra emri, 39 başkanlık kararı ve 63 bildiri yayınladı.

Trump’ın görevdeki ilk 100 gününde ABD’deki çeşitli mahkemelerde ve çeşitli eyaletlerde Başkan'ın kararlarına karşı yaklaşık 250 dava açıldı. Davalar Trump'ın göçmenlik, çalışanların işten çıkarılması ve medyanın kısıtlanmasıyla ilgili emirlerine karşı açıldı. Cumhuriyetçi Başkan ise sık sık yargıya taşınan kararlarının sınırlarını her fırsatta test ettiğinden tüm bu meydan okumalar artmaya devam ediyor.

Uluslararası Ticaret Mahkemesi’nin aldığı ender ve şaşırtıcı karar ise Trump'ın ekonomik gündeminin belkemiğini ve uluslararası arenada hegemonyasını kabul ettirme girişimini hedef aldığı için bu gerilimlerin en öne çıkanı oldu. Trump'ın diğer ülkelere uyguladığı gümrük vergilerinin yasadışı olduğuna ve yetkilerinin sınırlarını aştığına hükmeden karar, Beyaz Saray'ın karara karşı temyize gitmesiyle birlikte bir temyiz mahkemesi tarafından hızla donduruldu.

Eğitim cephesinde ise Boston'daki bir federal mahkeme Trump'ın Havard Üniversitesi'nin yabancı öğrenci kabul etmesini engelleme yetkisine en azından şimdilik sahip olmadığına hükmetti. Boston'daki bir başka mahkeme de Trump'ın Eğitim Bakanlığını lağvetme kararını dondurdu.

Diğer mahkemeler, milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin  binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi

Başka mahkemeler ise milyarder Elon Musk tarafından yönetilen DOGE’nin binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararlarından bazılarını ya askıya aldı ya da engelledi.

Trump'ın hükümet programının temel dayanaklarından biri olan göçmenlik konusunda ise tüm mahkemeler, Trump'ın doğum yoluyla vatandaşlığa kabul de dahil olmak üzere ABD vatandaşlığı alma kurallarını değiştirme girişimlerinin geçersiz olduğuna karar verdi.

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetimine yanlışlıkla El Salvador'daki bir hapishaneye gönderilen Salvadorlu bir göçmenin ülkesine geri gönderilmesini kolaylaştırma çağrısında bulunurken, diğer alt mahkemeler de yerleşik göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce normal yasal yolu izlemelerine izin verilmesini talep etti.

Önceki ABD başkanları da kararları nedeniyle yargı ile karşı karşıya gelmiş olabilir, ancak Trump dönemindeki bu meydan okumanın boyutu çok büyük. Trump ile müttefiklerinin, ‘Başkan'ın gündemini engellemek ve politikalarına müdahale etmekle’ suçladıkları yargıya karşı başlattıkları saldırı, bu meydan okumanın boyutunu gözler önüne seriyor.

Sahanın ortasında karşılaşma

Her ne kadar mahkemeler şimdiye kadar Trump'ın hiçbir kararına ölümcül bir darbe indirmediği ve eylemlerinin anayasaya uygunluğu ya da yasallığı konusunda kesin bir hüküm vermediği için çatışma henüz kararlılık noktasına ulaşmamış olsa da çatışma kale çizgilerinden uzakta sahanın ortasında kalmaya devam ediyor. Mahkemeler, kaçınılmaz çatışma gerçekleşene kadar Trump'ın kararlarını askıya alma ya da geçici olarak engelleme yoluna gitseler de şimdiye kadar bu da ertelendi.

Bu çatışmaların ciddiyetine rağmen, Trump ve yargı arasındaki çatışmaların en sıcak bölümleri, özellikle de Başkan'ın devlet memurlarını toplu olarak işten çıkarma, tüm kurumları lağvetme, Kongre'nin bütçe tahsis etme yetkisine müdahale etme, yasadışı göçmenleri sınır dışı etme, istediği kişiye gümrük vergisi uygulamak ve vatandaşların vatandaşlıklarını ellerinden alma yetkisi konusundaki çatışmalar henüz başlamadı.

Trump'ı, muhafazakâr yargıçlarından üçünü atadığı Yüksek Mahkeme ile karşı karşıya getiren en önemli husus, yönetiminin, göçmenleri mahkemeye çıkmalarına ya da yetkililerin tutuklama gerekçelerini açıklamalarına izin vermeksizin derhal tutuklama ve sınır dışı etme girişimleriydi. ABD Anayasa'nın 1’inci Maddesi’nde yer alan vatandaşlık hakkı, isyan veya işgal durumları ve Kongre kararı dışında askıya alınmaması gereken temel bir hak olarak kabul ediliyor. Bu hüküm, zalimane uygulamaları önleyen yasal kanallardan geçmeden herhangi bir kişinin tutuklanmasını veya hapsedilmesini yasaklıyor.

Başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak.

Abraham Lincoln dışında hiçbir ABD başkanı bu hakkı askıya almamıştır. Lincoln ise 1861 yılında görevi sırasında, ABD İç Savaşı’nın patlak verdiği sırada Kongre tatildeyken tehditlere yanıt olarak bu hakkı askıya aldı. Ancak Kongre yeniden toplandığında Lincoln, kararının nedenlerini açıklamak üzere Kongre'nin huzuruna çıktı ve temsilcilerin eylemini onayladığı bir yasa çıkardı.

uıo
Elon Musk’ın oğluyla birlikte, Oval Ofis'te ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında olduğu bir kare, 11 Şubat 2025 (AFP)

Ancak Trump'ın Yüksek Mahkeme üzerinde devam eden baskısı, mahkemeyi bu konularda kesin bir karar vermekten başka çaresinin kalmayacağı bir köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor. Özellikle 1798 tarihli bir yasaya dayanarak göçmenleri Venezuela'ya sınır dışı etme talebini 7'ye 2 çoğunlukla reddeden Yüksek Mahkeme'yi eleştirmeye devam eden Trump, TruthSocial platformunda kararın alındığı gün ‘Amerika tarihindeki kötü ve tehlikeli bir gün’ diye yazdı.

Öte yandan başsavcılar, Trump'ın gümrük tarifeleri, devlet kurumlarının lağvedilmesi ve göçmenlere yönelik baskıların engellenmesine yönelik kararlarını engellemeye odaklanacak. Trump hakkında ikinci başkanlık döneminin başlangıcından bu yana 30'dan fazla dava açan başsavcılar, Trump'ın devlet kurumlarını lağvetme ve tüketiciler ile ekonominin çıkarlarını korumaya yönelik başkanlık emirlerine karşı çıktılar.